Mandela için yaptık sıra Öcalan’da

İngiltere’nin milyonlarca üyesi olan iletişim işçileri, öğretmenler, tren şoförleri, itfaiyeciler ve Deniz Taşımacılığı Sendikaları kongrelerinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için aktif mücadele etme kararı aldı.

İmralı Adası’nda tecrit altında tutulan ve son 2 yıldır kendisinden haber alınamayan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan için sürdürülen “Freedom for Öcalan/Öcalan’a özgürlük” kampanyası Britanya’nın en büyük kampanyalarından biri haline geldi. Milyonlarca üyesi bulunan sendikaların yürüttüğü kampanya yeni katılımlarla büyüyerek devam ediyor.

“Freedom for Ocalan” kampanyasına 1,5 milyon üyesi bulunan İngiltere ve Galler’in en büyük sendikası olan Unite the Union ve 800 bin üyeli Genel İş Sendikası (GMB) tarafından Avam Kamarası’nda 2016’da yapılan bir açıklamayla start almıştı. Ülkenin ikinci büyük sendikası olarak 1.3 milyon üyeye sahip Unison Sendikası’nın da destek verdiği kampanyaya şimdiye kadar aralarında 200 bin üyeli İletişim İşçileri Sendikası CWU, 450 bin üyeli Öğretmenler Sendikası (NEA NUT), 400 bin üyeli Genel İş Sendikası (GFTU), 45 bin üyeli Tren Şoförleri Sendikaları ASLEF ve TSSA, 55 bin üyeli İtfaiyeciler Sendikası (FBU), 80 bin üyeli İskoçya Öğretmenler Sendikası (EIS), 80 bin üyeli Demiryolları, Deniz Taşımacılığı Sendikası’nın (RMT) da bulunduğu birçok örgütlü işçi sendikaları kongrelerinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için aktif mücadele etme kararı aldılar. Altı 6 milyonu aşkın üyesi bulunan Britanya Sendikalar Konfederasyonu (TUC) da üye sendikalarının çağrılarına uyarak geçtiğimiz yıl gerçekleşen kongresinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için aktif çalışma kararı almıştı.

Öcalan özgürlüğüne kavuşana kadar devam edecek kampanya kapsamında Öcalan’ın, Britanya kamuoyunda, mücadelesinin, fikirlerinin, tanıtılması ve yaygınlaştırılması hedefleniyor.

Kampanyanın yürütücüleri arasında yer alan Genel İşçi Sendikası Federasyonu (GFTU) Sözcüsü Doug Nichools, Öcalan’a Özgürlük kampanyasına ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Kürtlerle tanışıklığınız ne kadar eskiye dayanıyor? Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecritten nasıl haberdar oldunuz?

Ben 1979-80 yıllarında bir Kürt üniversite öğrencisi ile tanışmıştım. Bana her zaman bölgenin tarihi hakkında bilgi veriyor, Kürdistan ve Kürtleri anlatıyordu. Yakın tarihte ise en iki büyük sendikamızın başlattığı Öcalan’a özgürlük kampanyasıyla gündemimize girdi. Buna benzer bir çalışmayı yine en büyük sendikalarımız ile ortaklaşarak Nelson Mandela için de yapmıştık. GFTU olarak HDP milletvekillerini genel kongremize de davet etmiştik. Milletvekillerinden o dönemde, Türkiye, Suriye ve Irak’ta Kürtlere yönelik saldırıları dinlemiş ve Öcalan’a Özgürlük kampanyasını tartışıp tam destek verme kararı almıştık. Sadece kampanyayı desteklemekle kalmayıp bu yaz büyük bir Kürt Kültür Festivali düzenlemeyi düşünüyoruz. Bunun dışında TUC sendikamız da tüm sendikalar ile birlikte Öcalan’a Özgürlük kampanyası için birlikte çalışıyor.

Öcalan’a Özgürlük kampanyasını desteklemeye nasıl karar verdiniz?

Dünyanın hiçbir yerinde politik bir tutsağı, bu koşullarda, böylesi bir muamele görürken düşünemiyoruz. Avukatlarını, ailesini göremiyor, izole edilmiş, bu kabul edilir değildir. Öcalan’ın koşulları çok ağır. Bu koşullarda tutulan tüm politik tutsaklara destek vermeliyiz. İkinci olarak da Öcalan’ın düşünceleri ve yazdıkları aslında Suriye’de ve tüm dünyada barışı getirecek anahtar gibi görünüyor. Demokrasi, kadına saygı, kadının değer görmesi ve eşitlik, insanların demokratik bir şekilde kendini yönetmesini Öcalan ön plana çıkarıyor. Bizim için Öcalan hem bölgede hem de dünyada huzur ve barış getirecek bir ideolojinin sahibidir. Tutsak edilmesinin sebebi aslında budur. Ve bundan dolayı biz de onu dışarıda istiyoruz.

Ortadoğu’da yaşanan kriz ve kaos ortamında Öcalan’a nasıl bir rol atfediyorsunuz?

Öcalan bölgeye barışı getirecek kişidir. Ayrıca bu barış dünyaya da yansıyacaktır. Öcalan’ın barış modeli bölgede insanlara eşitlik ve özgürlük getirecektir. Dini ve kültürel tüm farklılıklara eşitlik getirecektir. Oluşturacağı ekonomi de ayrıca insanlara yönelik olacak, dominant krallık ailelerine ya da dışarıdaki başka ülkelere hizmet etmeyecek. Bu koşullarda Öcalan çözümün anahtarıdır evet. Ayrıca Mandela aslında kendi ülkesinde sorunun çözümünü savunmuştu. Öcalan’ın çözümleme modeli ise tüm dünyada barışı sağlayacak kadar birçok ülkeyi içerisinde barındırıyor.

Kampanya için neler yapıyorsunuz?

Öncelikle genel olarak yaptığımız, bize bağlı sendikalara ulaşarak kampanyayı desteklemelerini istemek. Destek büyüdükçe biz de kampanyamıza devam edebiliyoruz. Öncelikle bütün sendikalarımıza yazarak ve onlardan destek isteyerek işe başladık. Daha sonra ülke genelinde görüşmelerimiz oldu. Yapılan toplantılarda toplumu konu ile ilgili bilinçlendiriyoruz, ayrıca bu kampanyayı neden desteklediğimizi ve önemini anlatıyoruz. Önümüzdeki süreçlerde de aynen Mandela için yaptığımız gbi büyük etkinlikler ve organizasyonlar da yapmayı planlıyoruz. Ünlü isimlerin de kampanyayı desteklemeleri için iletişim kurmaya çalışacağız. Bu aslında dünya genelinde bir kampanya. Şimdiye kadar Öcalan’a Özgürlük kampanyası kapsamında yaklaşık 10 milyon imza toplanmış durumda. Bu aslında ayrıca çok popüler bir kampanya. Bir diğer görevimiz ise kampanyanın ana akım medyada da yer alabilmesini sağlamaktır.

Öncelikli plan ve hedefleriniz neler?

Olabildiğince fazla imza toplamaya ve sendikalardan destek toplamaya çalışacağız. İşçileri de kampanyanın içine çekerek kampanyayı daha güçlendirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca Öcalan hakkında bilgi sahibi olacak politikacıları da kampanyaya çekmeyi planlıyoruz. Ayrıca parlamentoda da kampanyamıza daha fazla destek arayışı içerisinde olacağız. Bununla beraber devletimize aslında Ortadoğu’da aradıkları barışın Öcalan ile geleceğini göstermeye çalışacağız. Kampanyayı devam ettirerek, diplomasi çalışması, eğitim ve görüşmeler de yapmayı planlıyoruz. Ayrıca hem burada hem de Ortadoğu’da Kürt halkını desteklemek için elimizden geleni yapacağız.

Öcalan’ı tanımayanlar için, O’na dair neler söylemek istersiniz?

Öcalan sadece tek etnik kökenden bahsetmiyor. Yazılarını okuduğunuz zaman, insanlık, barış ve demokrasiden bahsediyor. Sosyal, kültürel ve cinsiyet ayrımcılığı olmayan bir toplumsallaşmadan bahsediyor. Ekonomiyi herkes için oluşturacağımız bir sistemden bahsediyor, bunun da önüne devletler geçmeye çalışıyor. Zengin devletler Öcalan’ın bu üstün düşüncelerine aslında hayata geçmemesi için mani olmaya çalışıyor. Umarım sadece bölgede değil dünyada birçok yerde Öcalan’ın hem bölgeye hem de dünyaya barışı getirecek çözüm gücünü olduğunu gösterebiliriz. Öcalan’ın insanlık ve demokrasi için konuştuğunu ve yazdığını herkese anlatmalı ve göstermeliyiz.

İKİ YILDIR GÖRÜŞME YOK

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla 27 Temmuz 2011 tarihinden, İmralı Heyeti üyeleriyle de 5 Nisan 2015 tarihinden bu yana görüştürülmüyor. En son ailesiyle 11 Eylül 2016 tarihinde yaptığı görüşmeden bu yana Öcalan’dan hiçbir şekilde haber alınmadı. “Öcalan üzerinde sürdürülen tecridin son bulması ve özgürlüğüne kavuşturulması“ talebiyle Türkiye’de olduğu gibi dünyanın çeşitli ülkelerinde 2017 yılı boyunca düzenlenen eylem ve etkinlikler, 2018 yılında da devam edecek.

ÖCALAN'A ADANDI

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüne bir büyük destek de 134 yıldır kesintisiz olarak düzenlenen dünyanın en büyük işçi festivali Durham Miners Gala festivalinden geldi. Her yıl 220 bini aşkın kişinin katıldığı festival bu yıl Öcalan’ın özgürlüğüne adanacak. Festival tertip komitesi adına yapılan açıklamada, Öcalan’ın özgürlüğüne adacak festivalin ve festivalin ilham kaynağı Durham madencilerinin sendikal mücadele içinde faşizme karşı direnişte tarihi rol oynadığı, bu nedenle Öcalan’ın özgürlüğünün Durham Miners Festivali için büyük önem taşıdığı belirtildi.

İngiltere’nin Durham şehrinde her yıl Temmuz ayında gerçekleşen festivale aralarında Britanya’nın tüm sendikaları, işçi sınıfı hareketleri, ana muhalefetteki İşçi Partisi’nin tüm milletvekilleri, lider ve yönetecilerinin de bulunduğu 220 bini aşkın kişi katılıyor.

Öcalan’a Özgürlük Kampanyası’nı yürüten sendikaların temsilcilerinin oluşturduğu Öcalan’a Özgürlük Komitesi’nin festivalde Öcalan’ı tanıtan, mücadelesinin ne anlama geldiğini anlatan çok sayıda çalışma gerçekleştirmesi bekleniyor. Öcalan’ın İngilizceye çevrilmiş kitaplarının bulunduğu birçok standın da açılmasının beklendiği festival 14-16 Temmuz tarihlerinde Durham şehrinde gerçekleşecek.

 

Britanya Demiryolları ve Tren makinistleri İşçi Sendikası ASLEF Genel Sekreteri Mick Whelan da kampanya hakkındaki görüşlerini bizlerle paylaştı.

ASLEF sendikasını tanıyabilir miyiz?

Britanya’da yüzde 60 oranında tren makinistlerinin temsiliyetini sağlıyoruz, yolcu, yük trenleri ayrıca yeraltı trenleri makinistlerini bünyemizde barındırıyoruz. Şu anda yaklaşık 23 bin üyemiz mevcut. 1880’den beri aktif bir organizasyonuz, köklerimizden ve değerlerimizden büyük gurur duyuyoruz. Biz birçok konuda kampanyalar yürütmüştük ve yürütmeye devam ediyoruz. İşçi hakları, işçi güvenliği ve yine bir çok politik konuda hem ulusal hem uluslararası kampanyalar yürütmüştük. Sadece Britanya’da işçilerin haklarına değil global olarak dünyadaki işçilerin haklarına da önem veriyoruz. Çünkü Britanya’da bir çok işveren firma ayrıca global hizmet de veriyor.

Kürtler ve Öcalan hakkında nasıl bilgi sahibi oldunuz?

2000-2001 yıllarıydı. Konferansımıza katılan bir Kürt’ün anlatımları ardından Kürt halkının eşitlik ve özgürlük arayışı içerisinde olduklarını görmeye başladım. Ortadoğu’daki bu sorunun aslında eşit yaşamayan, özgür olmayan halkların, hak arama mücadelesi olduğunu gördüm.

Öcalan’a Özgürlük kampanyasını nasıl desteklemeye karar verdiniz?

Aslında Öcalan’a Özgürlük kampanyasını destekleme çalışmalarımız 10 yılı aşkın süredir devam ediyor. Ona da aslında Kürt halkının haklı mücadelesini destekleyerek dolaylı yoldan destek sunmuş oluyorduk. Aslında bizim için önemli olan hem ana topraklarında hem de yaşadıkları yerde Kürtlerin özgür ve tüm halklarla eşit olmasını sağlayabilmektir. Bu sebeple Öcalan’ın fikirlerinin yaygınlaştırılması ve özgürlüğü için bilinci arttırmak ve bu konuda duyarlılığı yükseltmek adına, kampanyayı da somut olarak destekleme kararı aldık.

Aslında 19 yıl önce Öcalan idam cezası alsa da bugün bunu ömür boyu hapse çevirmişlerdir. Bir politik tutsak olarak çok ağır koşullar altında tutuluyor. Kendi inançları ve barış için mücadele eden birisinin 19 yıldır tutsak edilmesini kabul edemeyiz.

Sendika olarak kampanya için neler yapıyorsunuz?

Her yıl aslında bizler bir kampanyayı ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Bu yıl da bu Öcalan’a Özgürlük kampanyasını yükseltmek için bir şeyler yapmak istiyoruz. Sendika olarak kampanyayı duyurmaya, yaygınlaştırıp daha fazla imza toplamaya çalışıyoruz. Örneğin kendimden örnek verecek olursam, konuşma yaptığım her yerde Öcalan’a Özgürlük kampanyamızdan da bahsediyorum, olabildiğince duyurmaya çalışıyorum. Ayrıca kendi üyelerimizle de konuşuyor ve kendi üyelerimizden de imza topluyoruz. Bizim yaklaşık 170 tane şubemiz var ve bu şubelerde yaptığımız yerel toplantılarda da kampanyayı anlatıyor, buralarda da daha fazla imza toplayarak kampanyaya katkı sunmaya çalışıyoruz. Ayrıca kampanyayı imzalayan herkes gittikleri her yerde Öcalan’a Özgürlük Kampanyası’ndan bahsetme ve kampanyaya destek arama bilinci oluşturmaya çalışıyoruz. Ulusal ve uluslararası tüm platformları kullanıp kampanyaya destek vermeye çalışıyoruz.

Yaklaşık iki yıldır Öcalan’dan hiç haber alınamıyor. Devam eden tecride ilişkin ne düşünüyorsunuz?

Öcalan çok ağır koşullarda tutsak, avukatları ve ailesi ile görüştürülmüyor. Eğer bir sağlık sorunu varsa bu yönde doğru tedavi edilip edilmediğini de bilmiyoruz. Bence şu anda tam zamanı ki bizlerde sendika olarak bu kampanyayı yükseltmeli ve destek vermeliyiz.

Türkiye barış görüşmelerini hep durduran taraf oldu, buna rağmen Kürtler barıştan yana oldular. Aslında Türkiye de artık bu sorunun ancak tutsak edilen Öcalan ile çözülebileceğinin farkında. Kürtler Öcalan’ı anlamaya devam ederken Türkler de Öcalan’ın özgürlüğünü sağlamalı, hapishaneden O’nu çıkarmalıdır ve barış görüşmeleri başlamalıdırlar.

 

EREM KANSOY/YENİ ÖZGÜR POLİTİKA-LONDRA