MÖP: 1915 Seyfo/Soykırımı'nı lanetliyoruz

  Mezopotamya Özgürlük Partisi, 102. Yılında Seyfo Soykırımı'nı lanetledi ve AKP'nin soykırımcı zihniyetine dikkati çekti.

Mezopotamya Özgürlük Partisi (MÖP), 1915 Seyfo Soykırımı'nın 102. Yılı vesilesiyle bugün yazılı açıklamada bulundu.

Açıklamada şunlar ifade edildi:

"Mezopotamya/Kürdistan ve Anadolu coğrafyasının ilk sosyalistleri olan; Madteos Serkisyan (Paramaz) 20’ler Ermeni ulusunun, sosyalizmin onurlu şehitleridir. Dar ağacına giderken, birlikte, özgür, eşit ve onurlu bir yaşamı savundular! Aynı dönemde Harput/Elazığ’da idam edilen Aşur Yosef’i, bu zihniyet üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı, kuruluşundan, günümüze; direnen birey, gurup, devrimci, sosyalist, demokrat, Türkiye Devrimci Hareketi, Kürdistan Özgürlük Mücadelesi, Alevi ve Êzidî inanç topluklarını selamlıyor, bu uğurda şehit düşen kahramanları saygı ile anıyoruz!

Türkiye Cumhuriyeti kuruluşu ittibarıyla, zihniyetten sakat, tek ırka, dine, dile ve kültüre dayalı bir şekilde kurulduğundan, o gün bugündür halklara karşı hep yanlışlar yapmış, hâlâ da yapmaktadır. Türk devleti utanmadan, hala 1915 Seyfo/Soykırımı inkar etmeye çalışıyor. Bu inkarın, hiçbir temeli olmamasına rağmen, tarihe karşı nasıl hesap vereceği korkusundan, kendisine göre kimsenin dikkate alamayacağı asılsız şeyler öne sürmektedir.

Bütün dünya, insanlık ve tarihçiler bilir; 1900-1915 yılları arasında Ortadoğu’da parlayan bir halk Ermeni ulusuydu, ardından Karadeniz Pontus halkı gelirdi. Bu halklar siyasi, askeri, ekonomik, kültürel, sosyal, sanat, teknik, bilim, ve coğrafik olarak uluslaşmaya Arap ve Türklerden daha yakındı. Asuri/Süryani/Keldani halkı Hakkari’den, Van’a kadar siyasi, askeri, ekonomik, kültürel ve coğrafik olarak yerel bir uluslaşma çabası içindeydi, Mezopotamya’nın diğer alanlarında yaşayan halkımız siyasi, askeri ve ekonomik olarak aktif bir uluslaşma çabası içinde değildi. Bu saydığımız halklar binlerce yıl, bulundukları yerlerde İmparatorluklar, devletler ve medeniyetler kurmuş. Kimsenin coğrafyasını işgal etmemiş, sadece bulunduğu konumunu koşullara göre, haklı olarak egemenliğe, sömürüye karşı savunmaya çalışmış. Bu halklar bu coğrafyalarda yaşarken, Türk denilen bir ırk, İslam denilen bir dinde daha ortada yoktu. Sonradan gelmedir onlar.

'AKP SOYKIRIMI SÜRDÜRÜYOR'

Birinci Dünya savaşı esnasında, Balkan ve Arap halkları nasıl Osmanlı İmparatorluğundan kopmuş, kendi uluslaşmasını gerçekleştirmişse, o dönem halklarımızın da en doğal uluslaşma hakları vardı. Bu uluslaşmayı kendine tehlike gören, emperyalizmin, kapitalizmin yeni işbirlikçisi İttihat Terakki, farklı bir renk olan Hıristiyan halklarını 1915 Seyfo/Sokırım ile tümden imhaya yöneldi. Seyfo arttıklarından geriye kalanlara ise, Cumhuriyet sınırları içinde bir asır esaret yaşamı dayatıldı! Dolaysıyla bu zihniyet; nasıl geleceği aydınlık olan üç halkı imhaya yönelmişse, kendi aydınlık geleceğini her yönüyle bilinmeyen bir karanlığa gömüştür. Halklarımızın fiziki imhasıyla birlikte: Bölgede, insanlık medeniyeti tasfiye edilmiştir. Bu imhanın halklarımız üzerine, her alanda bıraktığı etki, asırlar boyu ortadan silinmez. Dört halk, üç coğrafya ve üç milyona yakın insanın fiziki imhasını inkar eden, bir devlet varsa, o da onursuz, ırkçı ve ahlaksız Türk devletinden başka kimse olamaz. Düşünün: Bugün en azından 20-25 milyona yakın Hiristiyan inancına mensup insanlar, Mezopotamya/Kürdistan ve Anadolu coğrafyasında yaşayan olacaktı. Böylece Ortadoğu’nun hali, geriliğin merkezi olmayacaktı. Bunu bile düşünmek, bir travmadır. Türk devleti 1915 Seyfo/Soykırım ile yüzleşmediği sürece, hiçbir zaman demokratikleşemez, Kürt sorununu, diğer halkların ve inanç toplulukların sorunlarını çözemez! 1915 Seyfo/Soykırımı'nda yer alan dönemin Almanya İmparatorluğu ve yerelde Hamideye Alayları, İttihat Terakki’nin birer suç ortaklarıdır! Halklarımız, insanlık ve demokratik kamuoyu bu suç ortaklarını da biliyor!"

AKP'nin soykırımcı zihniyeti sürdürdüğünü, insanları diri diri yaktığını ve siyasi soykırım ile de eş başkan ve vekilleri tutukladığını vurgulayan MÖP, şöyle devam etti:

"Türk devleti kendi içinde sorunlu olduğu kadar, bölge halklarıyla, ülkeleriyle ve dünya ile sorunlu hale gelmiştir. Bu zihniyet o kadar bataklığa saplanmış ki, sırf gerçeklere yanaşmamak, demokrasinin önüne set çekmek için, her türlü kirli politikayı uyguluyor. Özellikle bu zihniyettin en büyük kabusu; yanı başında gelişen PYD, YPG öncülüğündeki halkların demokratik sistemi ve PKK’nin dayattığı demokratik sistem anlayışıdır. Bu sistemin gelişmesi, onun pan-zehiri olduğunu çok iyi biliyor. Bundan dolayı Suriye, Irak sahalarını işgal etmeye, karıştırmaya ve sorunları derinleştirmeye yöneliyor.

'EVET'İ TANIMIYORUZ!'

Türk devleti, AKP hükümetinin tüm faşist politikalarına rağmen, halklar yeni anayasa, İslamcı faşist Erdoğan diktatorlüğüne, Referandum’da HAYIR dedi! Hile, entrika ve gaspla her ne kadar Evet kazandığını söylentilerinde, kazanan taraf halklar, demokrasi ve HAYIR’dır. Bu kazanımı Dünya kamuoyu iyice gördü, bu kazanımda Türkiye’de üçlü bir sistem, istem ve coğrafya durumu ortaya çıktı. Artık halklar, bu onurlu HAYIR tavırlarına sahip çıkmaları, kitlesel eylemliklerini her alana yaymalıdırlar. Parti olarak halklarımızın HAYIR’ına sahip çıkıyor, meşru olmayan EVET'i tanımıyoruz!

DÜNYA KAMUOYUNA ÇAĞRI

Yaşadığımız 21. Asırda birçok siyasi hareket, ideoloji-politika ve sistem toplumlara cevap olamıyorken, sebebi? Herkese, demokrasi, eşitlik ve özgürlük temelinde yaklaşmadıklarından. Türk devlet, Erdoğan ve AKP hükümeti, bütün bu gerçekleri göz ardı ederek, İttihat Terakki, siyasi İslam zihniyeti ile iç, dış sorunlara yaklaşmaktadır. Bu zihniyet insanlığa, halklara, kadınlara, bilime, tekniğe, doğaya ve demokrasiye karşı olmakla, Dünya’nın en geri, faşist ve ırkçı zihniyetidir. Eğer, birçok ülkede insanlık dışı terör eylemleri gelişiyorsa, kesinlikle sorumlusu bu zihniyettir. Dünya kamuoyuna çağrımız; Türk devletinin 1915 Seyfo/Soykırımla yüzleşmesi, kendi iç sorunlarını demokrasi zihniyeti ile çözmesi ve Dünya ile uyumlu hale gelmesine baskı kurmaları."