Linç kültürü: Önce Kürtlere, şimdi Suriyeli mültecilere...

2001 yılında Susurluk’ta Kürtlere yönelik linç girişimi, aradan geçen 18 yıl sonra aynı ırkçı duygularla Araplara karşı kendisini yaşatıyor.

Suriye’de yaşanan iş savaş ve sonrasında gelişen sıcak savaş koşullarından Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Suriyelilerin sayısı bugün 3 milyon 600 binden fazla. Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK)’ın son açıkladığı özel rapora göre bu sayının 10 yıl içinde 5 milyonu aşması bekleniyor. Türkiye’ye göç edenler arasında sadece Suriyeliler yer almıyor; Pakistanlılar ve Afganistanlılar da var.

Türkiye’nin hemen hemen bütün şehirlerinde yaşayan göçmenlerin yaşadıkları sorunlar zaman zaman medyada yer alıyor. Toplumsal sorunların sebebi olarak gösterilen göçmenler çoğunlukla, ‘kirlilik, hırsızlık, cinsel istismar’ gibi suçlarla suçlanıyorlar. Alım gücünün düşmesi ve ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte, Suriyeli mülteciler ideal “şamar oğlanı” haline geldi.

İkitelli’deki Mehmet Akif Mahallesi Aşık Veysel Caddesi’nde 29 Haziran tarihinde, bir esnafın küçük kızına bir kişinin tacizde bulunduğu iddiasının yayılması üzerine 3 bin kişilik gurup caddede bulunan polis merkezine yürüdü.

Olayların yaşandığı esnada sosyal medya üzerinden “#ÜlkemdeSuriyeliİstemiyorum” ve “#SuriyelilerDefolsun” başlığı altında provokatif paylaşımlar yaptığı belirlenen 5 kişi, 30 Haziran'da düzenlenen ilk operasyonda gözaltına alınmıştı.

Taşlı, sopalı gurup cadde üzerinde bulunan Suriyeli esnafların dükkanlarını yakmak istedi. 10’u aşkın Suriyeli esnafa ait dükkan ciddi şekilde tahrip edildi. Akşam geç saatlerde olduğu için dükkanlarında bulunmayan Suriyeli esnaflar fiziki olarak durumdan etkilenmeseler de ciddi maddi kayba uğradı.

6 Temmuz tarihinde de Antep’te bir kız çocuğunun taciz edildiği iddialarının ardından kalabalık bir grup Suriyelilere ve işyerlerine saldırması sonucu 6 kişi yaralandı. Öte yandan olayla ilgili olarak sosyal medyadan kışkırtıcılık yapan 16 kişi gözaltına alındı.

Olayların genel hatları ile özeti bu olsa da akıllara 2001 tarihinde Balıkkesir’in Susurluk ilçesinde, Kürt esnaflarının dükkanlarının ve evlerinin yakılmasını getirdi. ‘Bir Kasaba Cinayeti’nden fazlası olan bu olayda da cinayetin yaşanmasının ardından, Kürtlere dönük saldırılar olmuş, ‘Susurluk Kürtlere mezar olacak’ sloganları atılmıştı. Avşar Sıla Çaldıran’ı kendi evinde öldüren Bismilli Recep İpek’in işlediği cinayet Susurluk’ta yaşan bütün Kürtlere mal edildi. Kürtlerin dükkanlarını ve evlerini yağmalayan kişiselin profilleri ise ülkücü olmaları ve Kürt esnafları kendilerine rakip görmeleri en dikkat çeken durum oldu. Avşar Sıla Çaldıran’ın ailesinin bir röportajda verdikleri yanıt “Ankara’dan sınır çekelim, Kürtler gelmesin bu tarafa” oldu.

Yağmalayan kişilerin mahkemede verdikleri ifadeler ise işlenen suçun nasıl ırkçı bir saldırının bahanesi olduğunu gösterdi. İfadelerin bazıları şöyle:

-Evlerinde ikinci çanak vardı. Med TV izliyorlardı.

-‘Apo’nun p.çleri’ diye slogan attım. Gitsinler Susurluk’tan.

-Biz Ömer İpek’in (Recep İpek’in ağabeyi) evinin yıkılması için elimizden geleni yaptık. Aslında bizim tepkimiz bu evin yıkılmamasını değil evin içinde yaşayan insanlara karşı elimizden gelseydi biz orayı yakacaktık.

-Bir Yörük bu olayı yapsaydı ona da tepki olurdu ama kimse ‘Susurluk Yörüklere mezar olacak’ demezdi.

-Ben Kürtlerin kahvehaneme gelmesini istemiyorum.

-Kürtler batı insanını sevmezler, devleti de sevmezler.

Cinayeti işleyen Recep İpek müebbet hapis cezası aldı. Avşar Sıla Çaldıran’ın cenaze töreni kitlesel olsa da, duruşma salonuna linçi gerçekleştiren kimse gelmedi.

Tercüman olarak 8 yıldır Türkiye’de yaşan Suriye Halepli A.E. ile İkitelli’nin Mehmet Akif Mahellesi’nde olayın yaşandığı caddeye gittik. Orada saldırıya uğrayan Suriyeli esnaf ve diğer mahalleli ile görüştük. Yirmiye yakın esnafla görüşmemizin sonucunda kimse saldırıları yapanlardan şikayetçi değil. Tercüman A. E. bunun nedenini ‘korku’ olarak nitelendiriyor.

Cadde üzerinde kuyumculuk yapan Suriyeli esnaf:

“Olayın yaşandığı gün biz dükkanımızı kapatmıştık. Kardeşim ile beraber evdeydik. Komşularımız bizi aradı. Yine de gitmedik olay yerine. Ertesi gün komşu esnaflar bizi ziyaret ettiler, geçmiş olsun dileklerinde bulundular. Olayı gerçekleştiren bu mahallede yaşamıyor.”

Mahallede nargile dükkanı olan diğer esnaf:

“Türk bizim mağazalarımızı korudu. Diğer gençler kıskançlıktan dolayı bizim mağazalarımızı yağmaladılar. Biz polisleri gördüğümüzde endişemiz biraz azaldı. Bize kimse yanaşmadı ondan sonra. Benim üç mağazam var. 7 yıldır Türkiye’de yaşıyoruz. Kötülük görmedik, iyilik gördük. Sosyal medyadaki paylaşımlardan haberim var. Hepsi sadece söylemdir, yalandır. Türkiye’de nasıl kötü insanlar varsa elbette Suriyelilerde de kötü insanlar vardır. Bizler de bu kötü insanlardan rahatsızız. Tek kalan bekar erkeklerden sorunlar çıkarıyor. Bu gençlerle en çok devletin ilgilenmesi gerekiyor. Kontrol etmesi gerekiyor. Herkese rahatsızlık veriyorlar. Bu durumların düzelmesini temenni ediyoruz.”

Kasap işleten başka bir esnaf:

“Benim dükkanım zarar görmedi. Biz erken kapatıyoruz ama başka dükkanlar çok zarar gördü. ‘Tecavüz ettiler’ denildi. Bu yalandır. Hep ortalığı karıştırmak istiyorlar. Fitnedir bu. Saldırıları yapanlar başka mahalleden gelenlerdir. İkitelli’den değiller. Otobüsle gelmişler. Bunlar parayla gelmişler. Bazı insanlar Arapça tabela istemiyorlar. Kur’an Arapçadır, nasıl sevmezler. Biz müşterilerimiz hep Arap. Türkler ve Kürtler de geliyor ama çoğunluk Arap. Bu dükkanları yağmalamalarının nedeni ırkçılıktır.”

Bakkal dükkanı olan Halepli Esnaf:

“Olay yaşanmadan yarım saat önce oturuyorduk dükkanda. Millet birden toplanmaya başladı. Bir Suriyelinin, çocuğa tecavüz edildiğini söylüyorlardı. Apar topar dükkanımı kapattım. Yarım saat geçmeden dükkanları yağmalayama başladılar. Karakolun yanında 3 bin kişiye yakın insan toplandı. Biz savaştan çıktık geldik buraya. Böyle olaylar yapmaya cesaret bile edemeyiz. Ekmeğimize, evimize, güvenliğimize bakıyoruz. 4 ay önce Kanarya’da böyle bir olay oldu ve sonucunda olayı yapanın bir Pakistanlı olduğu ortaya çıktı. (Ne olursa olsun) ‘Suriyeliler yaptı’ diyorlar. Burada bir gurup insan saldırırken bir gurup insan da bizi korudu. Biz Esad’dan kaçtık. Yine olaylarla mı karşılaşacağız? Türkiye’de Suriyeliler ve Türkiyeliler arasında bir çatışma olsun istemiyorum.”

aralarında dolaştığımızda, bir çok Suriyeli esnafın dükkanına Türk bayrağı astığı dikkat çeken durumlardan birisi oldu. Bir çoğunda ise artık bir tabela yok. Kepenkleri kapatılmış, açık olup olmadığı belli olmayan dükkan sahiplerinin bir çoğu da konuşmak istemedi. Türkiyeli esnaflar ise olayın “normal” olduğunu savunuyor.