Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Üyesi Leyla Halid, Türkiye’de mücadele yürüten binlerce Kürdün cezaevlerine konulduðunu belirterek, “Ýsrail cezaevleri Filistinlilerle dolu. Türkiye cezaevleri de binlerce Kürtle dolu. Türkiye’nin Ýsrail’den farkı yok” dedi. Halid, Filistin’in yanında olduðunu söyleyen Türkiye’de eðitim gören Ýsrailli pilotların da Filistinli çocukları ve halkı katlettiðini vurguladı.
Sosyalist Yeniden Kuruluş (SYK), “Ortadoðu’da Dönüşüm Dinamikleri” konulu panel düzenledi. Çaðdaş Sanatlar Merkezi’nde yapılan foruma konuşmacı olarak Suriye Halkın Ýradesi Partisi’nden Obada Buzo, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nden Leyla Halid, BDP Bingöl Milletvekili Ýdris Baluken sunumlar yapacak. Mısır Komünist Partisi’nden E.S. Hassan Hussein, Sosyalist Yeniden Kuruluş’tan Mustafa Kahya ve Bereket Kar, katıldı. Panelin açış konuşmasını BDP Mersin Milletvekili Ertuðrul Kürkçü yaptı. Kürkçü, Arap baharıyla birlikte Arap ülkelerinde yaşanan halk hareketlerinin isyanlarının ardından Rojava’da da Kürt özgürlük dinamiklerinin kendilerine alan yarattıðını söyledi, Kürtlerin çok kültürlü yeni Suriye’nin inşasında kendi zeminlerini kurduðunu belirtti.
Kürkçü’nün konuşmasının ardından panelin ilk oturumuna geçildi. Ýlk oturumda Suriye Halkın Ýradesi Partisi’nden Buzo, SYK’den Bereket Kar ve BDP Bingöl Milletvekili Ýdris Baluken sunumlar yaptı. Baluken, konuşmasına Paris’te katledilen 3 Kürt kadının cenaze törenlerinden geldiðini söyleyerek başladı. Baluken, katliamın Ortadoðu’daki emperyalist politikalardan baðımsız olmadıðını vurguladı. Arap baharıyla birlikte Kuzey Afrika’da başlayan isyanların yüzlerce yıldır kapitalizmin sömürüsü altında bulunan insanlıðın nefes aldıðı bir süreç olduðunu belirten Baluken, Rojava’da Kürtlerin kendi öz örgütlülüðüyle özerk sistemi esas aldıðını ve bunu hayata geçirdiðini kaydetti.
Türkiye’nin Ortadoðu politikalarının çöktüðünü dile getiren Baluken, “Türkiye, neoosmanlıcılık ruhunu fetih mantıðıyla hayata geçirmeye çalıştı ancak başaramadı. Türkiye bir çıkmazı yaşıyor. Kendisini savaş pozisyonuna getirdi. Kürt düşmanlıðı politikalarıyla Kürtlerin statü elde etmemesi için çaba harcıyor. Bu tutmadı, Kürtler zaten kendi kurumlaşmasını yarattı” dedi.
SURÝYE’DE ÇÖZÜM DÝYALOGTAN GEÇÝYOR
Suriye Halkın Ýradesi Partisi’nden Buzo, Suriye’deki süreci ele alırken başta iç dinamiklerden bahsedilmesi gerektiðini belirterek, “Dış dinamikler direkt ve dolaylı müdahalede bulunurken Suriye’nin uluslararası kamuoyundaki çelişkileri üzerinde durulmalı. ABD’nin gerilediði ve Rusya’nın uluslararası rolünün yükselmesi Suriye’deki süreci belirleyen etkenlerden. ABD emperyalizmi kaos yaratarak, buradaki farklı hareketlere ya da gruplara yön vermek istiyor. 22 aydır yaşanan süreçte çatışmalarla çözüm olamayacaðını gördük. Çözüm siyasal diyalogda” diye konuştu.
Suriye’deki 22 aylık çatışmalı süreçte ne hükümetin silahlı grupları temizleyebildiðini ne de silahlı grupların hükümeti yıkabildiðini söyleyen Buzo, “Bunun nedeni dış güçlerin müdahalesidir. Türkiye ve Katar başta olmak üzere emperyalist güçlerdir” dedi. Diyalogun çözümün önünü açacaðını belirten Buzo, bugüne kadar yaşanan zararların tazmini, göç edenlerin geri dönmesi, geniş katılımlı bir hükümet ile ulusal bir konferansın düzenlenmesi gibi taleplerinin olduðunu söyledi.
KÜRTLER SURÝYE MOZAÝÐÝNÝN ESASLI BÝR GÜCÜDÜR
Devletin yapısında da yeni bir deðişimin olması gerektiðini ve bunun da Suriye’de yaşayan her topluluða eşit yurttaşlık yaklaşımıyla mümkün olacaðını vurgulayan Buzo, “Kürtler de eşit yurttaşlık temelinde Suriye’nin mozaiðinde esaslı güçlerden biri olarak tanımlanmalı. 1962’den beri uygulanan politikaların aksine Kürtlere kimlikleri tanınarak, demokratik haklarının verilmesini savunuyoruz. Büyük Ortadoðu projesi yerine halkları esas alan bir projeyle devletin yeniden şekillenmesini destekliyoruz. Halkların kendi geleceklerini tayin edeceklerine inanıyoruz” diye belirtti.
‘MURSÝ’NÝN POLÝTÝKALARI MÜBAREK’TEN FARKLI DEÐÝL’
Panelin ikinci oturumunda konuşan Mısır Komünist Partisi’nden Hussein, Mısır’da firavunu devirdiklerini ancak bunun devrimin ilk adımı olduðunu ve bu sürecin devam ettiðini söyledi. Hüsnü Mübarek’in devrilmesiyle devrim sürecinin sona ereceði yönünde yaklaşımlar olduðunu ifade eden Hussein, “Bu süreç taleplerimiz yerini bulana kadar sürecek. Komplo hareketlerinin de süreceðini biliyoruz. Mübarek’in politikaları ne ise bugün Mursi’nin politikaları da aynıdır. Mursi, Filistin devrimine karşı da Hamas’ı devrimin ekseninden kaydırmaya yönelik çabaları gün yüzüne çıktı. Devrim sürecinin Mursi’nin bulunduðu Cumhurbaşkanlıðı sarayının bir milyon Mısırlı tarafından işgal edilmesiyle bitmediðinin en önemli göstergesidir” diye konuştu.
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nden Leyla Halid, “Bölgemiz 100 yıldır çatışmalı bir alandır. Sömürgecilere karşı direnenlerin yürüttüðü mücadeledir” diyerek konuşmasına başladı. Filistin halkının köklerinden sökülerek dünyanın farklı yerlerine göç ettirilmek zorunda kaldıðını söyleyen Halid, “Bu dünya bizlere büyük zulümler uyguladı. Bu zulme karşı mücadele ediyoruz. Tarihte silahlı mücadele yürütenlerin devlet kuramadıðının bir örneði yok. Siyonistler dışında. Onlar çeteciydi. ABD ve Ýngiliz emperyalizmi, Filistinliler yerine Ýsrailleri bugünkü topraklara getirerek yerleştirdi. Dünya ise söylenen bu yalana inandı. Bu topraklar kızılhaçlıları, Avrupalı sömürgecileri, Osmanlıları gördü ama hepsi geçip gittiler. Siyonistler de topraklarımızdan gidecekler” dedi.
TÜRKÝYE’NÝN ÝSRAÝL’DEN NE FARKI VAR?
Paris’te katledilen 3 Kürt kadının da mücadeleci devrimciler olduklarını söyleyen Halid, “Bugün Türkiye’de de hükümete karşı mücadele eden bir güç ve toplum var. Ýsrail cezaevlerinde nasıl Filistinlilerle doluysa Türkiye’deki cezaevleri de Kürtlerle dolu. Cezaevlerinde 10 bin Kürt var. Neden, çünkü mücadele ettikleri için. Türkiye’nin Ýsrail’den ne farkı var?” diye kaydetti.
TÜRKÝYE’DE EÐÝTÝM GÖREN ÝSRAÝLLÝ PÝLOTLAR HALKIMIZI KATLEDÝYOR
Halid, Türkiye’nin Ýsrail ile olan askeri ortaklıðına da dikkat çekerek, “Türkiye’de eðitim gören Ýsrailli pilotlar, Filistin’de çocuklarımızı, halkımızı katlediyor. Türkiye Filistin mücadelesinin yanında olduðunu söylüyor. Ancak biz ne söylendiðine deðil ne yapıldıðına bakıyoruz. Türkiye’deki Ýslam anlayışı da beyaz sarayda diz çöküp aman dileyen bir Ýslam’dır” dedi.