Leyla Güven: Kapı aralandı, mücadele sürüyor

HDP’li vekil Leyla Güven, açlık grevi nedeniyle gördüğü tedavi ardından HDP Genel Merkezi’ne geldi. Açlık grevleri ile elde edilenin mutlak bir zafer olmadığını ve mücadelenin devam ettiğini söyleyen Güven, “Evet kapı aralandı mücadele devam ediyor” dedi.

Tecridin kırılması amacıyla 8 Kasım 2018 tarihinde açlık grevine başlayan ve 200 gün boyunca direnen Leyla Güven, tedavisinin ardından bu Çarşamba günü HDP Genel Merkezine geldi.

Genel Merkez’de süren PM toplantısına katılanlar tarafından alkışlar ve zılgıtlarla karşılanan Güven, tek tek herkesle kucaklaşarak hasret giderdi.

Güven yaptığı konuşmada, “Bu yolculuk boyunca sizlerin ortaya koyduğu çaba ve sahiplenme benim için çok çok değerliydi. Tek bir söz çok değerliydi. Cezaevindeyken kısıtlı imkanlarla sizleri izleyebiliyordum. Ama dışarı çıktığımda sizleri daha rahat izleyebildim” dedi.

“Evet dedim bu eylem herkesin talebiymiş” diyen Güven, “Herkes bu konuda bir şey yapmak istiyormuş, bu bir vesile olmuş. Çünkü Türkiye ve Orta Doğu tecrit altında. Bunun için belki ilk adımı ben attım ama binlerce yoldaşımız benimle yürüdü” şeklinde konuştu.

Güven, “Evet ben aslında bir örgütsüzlük yaptım hiç kimse ile paylaşmadan bu adımı attım” derken, şunları ekledi: “Aslında grup disiplinine aykırı bir durumdu ama beni anlayacağınızı düşündüm ve siz de hiç tereddüt etmediniz beni anladınız. Hep birlikte yürüdük bu yolda, sizler de dışarıda çok anlamlı bir direniş sergilediniz. Başta Beyaz Tülbentli Annelerimiz olmak üzere Eş Genel Başkanların ve partinin bütün kademelerinde çalışan arkadaşların, milletvekillerinin, belediye başkanlarının çalışmalarını izledim. Herkes ama herkes benim ismimi zikrederek bu direnişi sahiplenmeye çalıştı.”

Güven, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ben bu çalışmanın sonucunda mutlaka başarının geleceğine inanıyordum ama bu başarıyı görmem diyordum. Ben göremem çünkü ben o kadar dayanamamam, bünyem buna el vermez diyordum. O yüzden içerideyken ben avukatlara da söylemiştim demiştim ki arkadaşlar bu sistem kolay kolay adım atmaz. Kırmızı çizgi olarak nitelendirmişti avukat görüşünü mevcut cumhurbaşkanı. Dolayısıyla ben bu yürüyüşte düşenlerden biri olursam. Vedat Aydın’ın cenazesi geldi aklıma. O dönemi yaşayan arkadaşlar bilir Vedat Aydın katledildiğinde gene çok büyük bir sessizlik hakimdi ama o cenazede o sessizlik kırıldı. Dedim ki bu cenazede bu sessizlik kırılacak.

Gönlüm rahattı çok büyük bir huzur içindeydim. Dayanışma beni çok çok etkiledi, dayanışmaya gelen Karadeniz heyetinden tutalım özellikle Türkiye cephesinden gelen bütün yoldaşlar müthiş destek verdiler. Kakai heyetinden tutalım Başûr'dan, Rojava'dan, Rojhilat’tan gelen yoldaşların dayanışması çok farklıydı. Her bir yoldaşın dayanışması bana güç veriyordu. Diyordum evet onlarda sesimizi duymuş. Yurt dışından heyetler geliyordu, evet onlar da duymuş. Demek ki herkes duydu, demek ki tecrit artık herkesin gündeminde. Dolayısıyla başta alanları terk etmeyen kadınlar olmak üzere bütün halkımız imkan dahilinde direndi ve direniş bir noktaya getirdi bizi.

Mutlak bir zafer değil, bu bir mücadeledir. Bu mücadele devam ediyor. Evet kapı aralandı mücadele devam ediyor. Bundan sonrası bizim çabamıza bağlı. Ben hepinize çok teşekkür ediyorum. Bu yolculukta hep beraberdik. Hepinizi yanımda hissettim. Belki geldiniz görüşemediniz sağlığımdan dolayı, denilmiştir ki ziyaret sıkıntılıdır. Ama her şekilde ben sizleri yanımda hissediyordum. Bütün kurumlar DTK, HDK, HDP, DBP, TJA bütün kurumlar herkes elinden gelen her şeyi yaptı. Sonuçta kazanım varsa eğer o kazanım hepimizin. Ben sadece ilk adımı atadım. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Mücadelemiz devam edecek, yolumuz uzun ama tünelin ucunda ışık görüyorum. Umuyorum o ışığa en kısa zamanda ulaşırız.”