Lale’nin zindan kapılarındaki çilesi
Lale’nin zindan kapılarındaki çilesi
Lale’nin zindan kapılarındaki çilesi
Lale Aslan yaşamını devlet zulmünün gölgesinde, zindan yollarını aşındırarak geçiren Kürt kadınlarından sadece biri. Bir yandan 16 yıldır PKK davasından müebbet hapis cezasına mahkum edilen eşi Lokman Aslan’a bakan Lale Aslan diğer taraftan ise olanaksızlıklar içinde oğlunu büyütmeye çalışıyor.
Aynı zamanda 2011 Van depremi mağduru olan ve evi yıkıldığı için bugün konteynırlarda çok zor koşullarda yaşayan Aslan, Ümraniye F Tipi cezaevine sürgün edilen eşini ziyaret etmek için geldiği İstanbul’da ANF’ye hayat mücadelesini anlattı.
Lale Aslan peş peşe gelen tüm olumsuzluklara göğüs germeye çalışsa da yıllardır çektiği çile teşhisi konulamayan bir hastalıkla pençeleşmesine de neden oldu. Vücudunun her tarafı şişen ve kırmızı lekelerle kaplanan 34 yaşındaki Aslan’ın tek istediği ise, oğluyla birlikte başını sokabileceği bir ev ve uzak mesafeden dolayı yılda ancak iki kez ziyaret edebildiği eşinin tekrar Muş cezaevine nakledilmesi.
ÇOCUK GELİNİN, EŞİNİN MAHPUSLUĞUYLA BAŞLAYAN SANCILI YILLARI
Lale Aslan birçok Kürt kadını gibi devletin baskısıyla çok genç yaşta tanıştı. 1979 yılında Van’da doğup büyüdüğü Beytüşşebap’taki Feraşîn köyü, 1990’lı yıllarda askerler tarafından yakılıp boşaltılınca, ailesiyle birlikte Van Kurubaş köyüne göç etmek zorunda kaldı. 16 yaşındayken amcaoğlu Lokman Aslan ile evlendirilen Lale, henüz 5 aylık oğlunu kucağına almışken, Gürpınar ilçesinde Kengever köyünde gerillalar ve askerler arasında çıkan çatışmanın arasında kalan ve ağır yaralanan eşi Lokman’ın PKK davasından tutuklanıp müebbet hapse çarptırılmasıyla hayatı ve hayalleri birden altüst oldu.
ÇALDIĞIM HER KAPI YÜZÜME KAPANDI
Eşiyle dini nikah kıydığı için uzun bir süre cezaevinde resmi ziyaretçi olarak kabul görmeyen Lale Aslan, aynı nedenle oğlu Rojhat’a da üç yaşına kadar nüfuz cüzdanı çıkartamadı. Ancak cezaevinde yapılan resmi nikah sonrası ziyaret durumu düzelen Lale Aslan için bu kez maddi olanaksızlar baş gösterdi. Eşinin önce Muş, sonra Erzurum cezaevlerine konması, sonra tekrar Muş’a gönderilmesi sonucunda kar kış demeden bu iki cezaevi arasında mekik dokuyan Lale Aslan, geçirdiği çileli yılarını şöyle anlatıyor: “Lokman tutuklandıktan sonra kendilerini zaten çok zor geçindiren kayınpederimin yanına yerleştik. Eşimi ziyaret edebilecek tek kuruşum yoktu. İş talebiyle çaldığım her kapı yüzüme kapandı. Sırf bu nedenle oğlum Rojhat’ı okutamadım. Komşularım ve çevremdekiler sağ olsun, onlar olmasaydı ayakta duramazdık. Onların sayesinde oğlumu doyurup, eşimin ziyaretine gidebildim.”
TAM HAYATINI DÜZENE SOKMUŞKEN…
Kurumların kapılarını ısrarla çaldıktan sonra 2011 yılında Van Belediyesinde taşeron olarak işe alınan Lale Aslan, tam hayatını düzene sokmuş iken bu kez yaşamı 2011 Ekim ayında meydana gelen Van depremiyle bir kez daha altüst oldu. Eşinin ailesi ve oğluyla Van Kurubaş köyünde oturduğu toprak ev yıkılınca, birçok depremzede gibi ailece Cizre’ye göç etmek zorunda kaldı. Zaten çok zor koşullarda geçinen eşinin ailesine daha fazla yük olmak istemediği için Cizre’de kısa süre kalan Aslan, Van’a geri dönüp Kurubaş köyü muhtarının aracılığıyla verilen konteynırda yaşamaya başladı. Suların sürekli kesik olduğu Kurubaş köyünde her gün el arabasıyla komşusundan arsenikli sondaj su çekiyor. Çocuğunu doyurmak ve eşine harçlık gönderebilmek için belediyedeki temizlik işine devam eden Lale Aslan’da 6 ay önce yüzü başta olmak üzere vücudunun üst tarafında aşırı şişme, kabarıklık ve kırmızı lekeler baş gösterdi. Van’da dolaşmadığı hastane kalmayan ve biyopsi yapılıp vücudundan parça alınmasına rağmen hastalığına teşhis konulamadı. Hem çalışıp hem hastalıkla pençeleşen Aslan’ın eşinin Muş F Tipi Cezaevinden İstanbul Ümraniye F Tipi cezaevine sürgün edilmesiyle bu kez ziyaretler için İstanbul yoluna düşmesi gerekti. 34 yaşındaki Aslan’ın tek isteği ise oğluyla birlikte başını sokabileceği bir ev ve eşinin tekrar Muş Cezaevine nakledilmesi.