Kışla uçarsa “kaza” Antep uçarsa “terör” - V. Sarısözen

Kışla uçarsa “kaza” Antep uçarsa “terör” - V. Sarısözen

Şu “deðerlendirilmektedir” lafından hiçbir şey anlamam. Laf, önce askeriye tarafından kullanıldı, şimdilerde polis, savcı, yargı ve hükümet bu lafa fena halde sarıldı. Sanırım, herkesin kolayca anlayacaðı kelimelerle konuşmak yerine, yerli yersiz kullanılan bu “deðerlendirilmektedir” lafıyla, vatandaşın gözü korkutulmak istenmekte.

Şu cümleye bakınız:

“Olay, her yönüyle ve derinliðine incelenmekte olup, idari ve adli soruşturma sonuçlarının beklenmesinin sað duyulu bir davranış olacaðı deðerlendirilmektedir.”

Eski kelimeyle söylenseydi, “kıymetlendirilmektedir” denecekti. O zaman kulaðı iyice tırmalayacaktı. Aslında “düşünülmektedir” denmek istenmekte. Ama “düşünmek” hafif kaçacaðı için metni iyice “esrarengiz” hale getirmek amacıyla “deðerlendirilmektedir” gibi bir garip ifadeye başvurulmaktadır.

Her neyse…

Yaptıðımız alıntı Genelkurmay Başkanlıðı’nın Afyon patlamasıyla ilgili son açıklamasından. Şimdi açıklamanın bu yazıya konu olacak olan bölümünü yeniden ve tam olarak “deðerlendirmeye tabi tutalım”…

“Ýdari, teknik ve adli ekipler henüz olayın oluş şeklini belirlemeden bazı basın yayın organlarında; yetkisiz ve konuyla ilgili bilgi ve deneyimi bulunmayan kişilerce açıklamalar yapılarak kamuoyunun yanlış bilgilendirildiði de görülmektedir. Olay, her yönüyle ve derinliðine incelenmekte olup, idari ve adli soruşturma sonuçlarının beklenmesinin sað duyulu bir davranış olacaðı deðerlendirilmektedir.”

Genelkurmay Başkanlıðını en halisane hislerle tebrik ediyorum.

Elbette çok seviniyoruz. Neredeyse Genelkurmay Başkanlıðımızı “hakikatleri araştırma komisyonu” olarak “deðerlendireceðiz.” “Ýdari, teknik ve adli ekipler” konuyu sonuçlandırmadan, haksız, isabetsiz, tıynetsiz, cibilliyetsiz, edepsiz, münasebetsiz açıklamalarla konuyu “PKK’nin, Ýran’ın, Suriye’nin üstüne yıkmak isteyenlere” karşı Genelkurmayı(mızın) bu “üstün hizmet” anlayışına hayranlıkla bakmaktayız.

“Olay, her yönüyle ve derinliðine incelenmekte olup, idari ve adli soruşturma sonuçlarının beklenmesinin sað duyulu bir davranış olacaðı deðerlendirilmektedir.”

Evet, evet…Tam böyle…

“Ýdari ve adli soruşturma sonuçlarının beklenmesi….”

Bu çok mühim. Örneðin Antep’te “idari ve adli soruşturma sonuçlarını” beklemeden, patlamaların “PKK işi” olduðunu söyleyen Hükümet adamları, polis şefleri, medyanın panayır soytarıları “sað duyulu” davranmıyorlar.

Sanırım çok “kibar” kaçtı.

Ben buradan hareketle Genelkurmay’ın şu Ergenekon, Balyoz filan işlerinden sonra, bir hayli “derlenip, toparlandıðını”, örneðin Antep’te olduðu gibi henüz “idari ve adli soruşturma sonuçlanmadan” patlamayı PKK’nin üzerine yıkan türden ahlaksızlara, namussuzlara, edepsiz, haysiyetsiz, faziletsiz, rezil ve rüsvalara “itiraz” ettiðini ve bunu da “kışla üslubuyla” söylemek yerine, gayet itinalı bir dille söylediðini, ‘vatan hainliði” gibi şeddeli laflar yerine “saðduyu yoksunluðu” gibi kibar ifadelerle seslendiðini “deðerlendirmekteyim.”

Biraz hayretler içindeyim…Biraz güleceðim gelmektedir. “Daha ne deðerlendireyim?”

Şunu da “deðerlendirmekteyim”…

Türk Hükümeti, Emniyeti, Yargısı “kışladaki” patlamayı “kaza”; Antep’teki patlamayı “terör” olarak “deðerlendirmektedir”. Artık bütün bu sayılanlar “Türk-Ýslam sentezinin” tesiri altına girdiði için; bunların tümü, kışladaki patlamayı “takdir-i ilahi”, ama Antep’teki patlamayı ise “takdir-i PKK” diyerek “deðerlendirmekteler”…

Bunlar, patlamada can veren askerlerin “kaza kurbanı” olduðunu, Antep’te ise can veren sivillerin “terör kurbanı” olduðunu “deðerlendirmekte” ve bunun üzerine yemin de etmektedirler.

Neden?

Şundan: Eðer “PKK kışlayı havaya uçurdu” derlerse, bu, onların psikolojik savaş kitabına göre “terör propagandası” olur; ama “PKK Antep’i havaya uçurdu” derlerse bu da “AKP propagandası” olur…

Yani devlet ve medya, Genelkurmay bildirisinde söylendiði gibi, “idari ve adli soruşturma sonuçlarını beklemeden”, eðer bomba askeri havaya uçurmuşsa, bunu “kaza”, eðer sivili havaya uçurmuşsa bunu “terör” diye deðerlendirmekte…

Ama şükürler olsun, artık “idari ve adli soruşturma sonuçları ortaya çıkmadan” “konuşmayacaðım” diyen bir Genelkurmayımız var.

Emin olun, şu anda Suriye çıksa dese ki, “kışlayı biz uçurduk”, bizim “saðduyulu” Genelkurmayımız, tıpkı düşürülen uçak hadisesinde olduðu gibi, “idari ve adli soruşturmanın sonucunu bekleyecektir.”

Ben bu durumu “saðduyulu bekleyiş” olarak “deðerlendirmekteyim…”

Ama ben en çok aşaðıdaki açıklamayı “deðerlendirmekteyim…”

Kışla havaya uçarken, Vali’den “hediye” alan Genelkurmay Başkanı şu “deðerlendirmeyi” yapmıştır:

“Yorumlar beni son derece rahatsız etmiş ve zaten var olan üzüntüme üzüntü katmıştır. Sayın Vali'nin şahsına ve makamına nezaketsizlik olmasın düşüncesiyle ani gelişen davranış karşısında herhangi bir reaksiyon gösteremedim''…

Arkadaşlarının rütbelerini sökmüş, onları Silivri’ye yolculamış, bütün bu olaylar sırasında, Erdoðan’ın önünde her hangi bir “reaksiyon” gösterememiş olan Genelkurmay Başkanının, AKP valisi karşısında da “reaksiyonsuz” kalması, tarafımdan, “olur böyle şeyler” şeklinde “deðerlendirilmektedir.”