TBMMde bütçe görüşmelerinde BDP grubu adına konuşan BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, 2013 bütçesi sorun giderici, demokratikleşme, insan haklarına duyarlı, kısaca insan odaklı bir bütçelemeden oldukça uzaktır dedi. Sayıştay Yasasında yapılan deðişiklikle halkın bütçeyi denetleme hakkının ortadan kaldırıldıðını belirten Kışanak, toplanan paranın vergi deðil haraç olduðunu kaydetti. Gözaltı ve tutuklamalar ile dokunulmazlık tehdidine de dikkat çeken Kışanak, Halk AKP Cumhuriyeti deðil, Demokratik bir Cumhuriyet istiyor vurgusunu yaptı.
Mecliste bütçe görüşmeleri devam ediyor. 2013 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının görüşmelerinde BDP adına söz alan BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, tutuklu milletvekillerinin görüşmelere katılamamasından dolayı Mecliste alınan her kararının meşruiyetinin sorgulanır olduðunu söyledi. Kışanak, egemenlik tarihinin ceberut firavunların tarihi olduðunu ve insanlıða giydirilmiş bir deli gömleði olduðunu kaydetti. Kışanak, Bu zihniyet bugün kapitalist uygarlık olarak tanımlanmakta. Oysa eşit ve adil bir yaşam ile başka bir yönetim anlayışı mümkündür dedi. Dünya ve Türkiyenin görülmemiş ölçüde sıkıntılı bir süreçten geçtiðini kaydeden Kışanakın konuşması sırasında salonda uðultu olması üzerine Meclis Başkanı Çelik, bakanları ve milletvekillerini uyardı.
KAMUSAL ALAN DARALTILDI
Ardından konuşmasına devam eden Kışanak, yaşanan sürecin önemli sonuçlar yaratacak bir süreç olduðunu belirterek, kapitalizmin altın çaðının sona erdiðini söyledi. Kışanak, Son 40 yıldır devlet ve sosyal demokrasi uygulamaları ortadan kaldırılıyor. Emekçi halkların mücadele ile kazandıkları kazanımları ortadan kaldırılıyor. Bu yeni dönem küreselleşmenin ve finanslaşmanın hızlandıðı neo-liberal bir dönemdir. Bu süreçte emeðin ucuz olduðu ülkelere dev sanayiler kaydırıldı. Böylece sermayeye karlılık saðlandı. Ýşte AKPnin politikasının alt yapısında bu bulunuyor. Türkiyede neo-liberal uygulamalar ile kamusal alan daraltıldı. Eðitim ve saðlık alanları metalaştırılarak alınıp satılan alanlar oldu dedi.
ÜCRET ARTIŞLARI KOMÝK DÜZEYDE
Yaşanan krizin 1929 buhranı sonrasında dünyanın yaşadıðı en büyük kriz olduðunu belirten Kışanak, krizin bütün ülkeleri etkilediðini belirtti. Hükümetler kemer sıkmaya yöneldiler diyen Kışanak, Yunanistan ile başlayan sürecin Avrupa ülkelerinde yaygınlaştıðını, Türkiyenin de kemer sıkma döneminde olduðunu söyledi. Kışanak, Türkiyede ücret artışları komik düzede kalırken, elektrik ve gaza büyük zamlar yapıldı dedi. Kapitalizmin yaşadıðı krizin önemli politikalar sonucu olduðunu belirten Kışanak, Burjuva ülkeleri çökmeye başladı. Bizim gibi ülkelerde ise baskıcı ve otoriter yönetimler ortaya çıktı dedi.
BÖLGESEL SAVAŞIN EŞÝÐÝNDEYÝZ
Türkiyenin yer yer uluslararası güçlerin taşeronu olduðu süreçte bölgede savaş tamtamları çalınmaya başlandı diyen Kışanak, Ortadoðuda bölgesel bir savaşın eşiðine gelindiðini söyledi. Kışanak, Türkiye ekonomisi geçen yılın 3. çeyreðinden beri reel anlamda hiç büyümedi. Yıllardır uygulanan emek düşmanı politikalar kitlesel işsizliði arttırdı. Ýktidarlar bu durumda kendini yaşatmak için 2 yol denerler. Bunlardan biri emeði sömürerek büyümeyi yaratmaktır. Bunun için yeni sendikalar yasası ile emek örgütlenmesi baskı altına alınmak istendi. Böylece geleceðin suskun işçileri yaratılmaya çalışılıyor. Diðer yöntem de içerdeki kirli savaşı sürdürürken, dışarıda da savaş kışkırtıcılıðı yapmaktır. Bu gün AKP hükümeti bu yolu deniyor diye konuştu.
IRKÇILIK AZGINLAŞTIRILIYOR
Türkiyede direnen halklara ve emekçilere gözdaðı verildiðini ve bütün hakların yasaklanmaya çalışıldıðını söyleyen Kışanak, Bununla paralel ırkçılık ise azgınlaştırılıyor dedi. Türkiye temel sosyal kalkınmışlık özelliklerine sahip deðildir diyen Kışanak, gelir daðılımında adaletsizliðin arttıðını söyledi. Kürtlerin yaşadıðı bölgelerde halkın yoksulluk ile baş etmeye çalıştıðını belirten Kışanak, elindeki grafiði havaya kaldırarak, Son sıralardaki 16 kente dikkatli bakmanızı istiyorum. Bunların hepsi Kürtlerin yoðun yaşadıðı bölgelerdir. Bu isimler Kürt sorununu anlatmak için yeterlidir dedi. Kışanak, ardından ise harita üzerinden gelişmişlik arasındaki farkı ortaya koydu. Kışanak, Bu tablo AKP hükümeti döneminde hiç deðişmedi. Birileri şu kadar para gönderdik. Şu kadar inşaat yaptık diyebilir. Ama bizim hayatımızda bir şey deðişmediðini göstergesi bu tablolardır. Kimse bize kasaba politikacılıðı yapmasın diye kaydetti.
ÝHALELERÝN KÝME PEŞKEŞ ÇEKÝLDÝÐÝNÝ ÇOK ÝYÝ BÝLÝYORUZ
Para harcandıðında bir durumun deðişmesi beklenerek bu yapılır eðer bu yapılmazsa birilerine peşkeş çekilmiştir. Biz bölgede ihalelerin nasıl yapıldıðını ve kime peşkeş çekildiðini çok iyi biliyoruz diyen Kışanak, Türkiyede ayrımcılıðın sadece Kürtlere yapılmadıðını, yoksul ve emekçilere de yapıldıðını söyledi. Kışanak, Türkiyenin OECD ülkeleri arasında gelir daðılımının en fazla olduðu ülke olarak yerini aldıðını ve bunun 2002 yılından bu yana deðişmediðini belirtti. Bütçede, şeffaflık ve hesap verirlik ilkesinin esas alınması gerektiðini belirten Kışanak, halkın bütçeyi anlayamaması için bir takım rakamların yan yana dizildiðini belirtti.
SAVAŞ BÜTÇESÝ
2013 Merkez Yönetim Bütçesinin savaş ve kriz bütçesi olduðunu belirten Kışanak, Bu bütçeden yoksula, emekçiye, kadına, Kürtlere hayır gelmez. 2013 bütçesi bir savaş bütçesidir, zira kaynaklarının önemli bir bölümü iç ve dış güvenlik adı altında bu işlev için ayrılmıştır. Bu haliyle Maliye ve Hazine gibi kurumlar dışında en fazla kaynak askeri harcamalara, polise ve cezaevi hizmetlerine ayrılmıştır. Milli Eðitime ayrılan bütçenin yüzde 81i ise personel maaşlarına ayrılmıştır. Eðitimin kalitesini artıracak bir eðitim bütçesinden söz edilemez dedi. Diyanet Ýşleri Başkanlıðına ayrılan 4,6 milyar liralık ödemeye bakıldıðı zaman bir başka eşitsizliðin görüldüðünü söyleyen Kışanak, Kültür ve Turizm, Ekonomi, Dışişleri, Kalkınma gibi altı yedi bakanlıðın bütçelerinden fazladır. Diyanet Ýşleri Başkanlıðı'nın hali hazırda 129 bini kadrolu (tamamı memur) olmak üzere toplam 141 bin çalışanı var. Ýnanç özgürlüðü konusunda çok ciddi problemleri olan bir ülkede, sadece bir mezhebe yönelik din hizmeti sunan bir kuruma bu kadar büyük bir bütçe ayrılması, toplumsal sorunları da büyüten bir yaklaşımdır dedi.
ALEVÝLERÝN EŞÝT YURTTAŞLIK TALEBÝ REDDEDÝLÝYOR
Alevi yurttaşların eşit yurttaşlık talebini reddeden AKP hükümetinin bunu bütçeye de yansıttıðını belirterek, Bu bütçe, milyonlarca Alevi yurttaşın eşit yurttaşlık taleplerini ret eden AKP hükümetinin, eşitsizliði daha da büyüten bir politika izlediðinin açık göstergesidir. Bu bütçe bir bütün olarak yüzü egemenlere sırtı ise emekçi halka dönük bir bütçedir. Bütçeden köylü ve yoksullara yapılan doðrudan yardımlar, bütçenin toplamda yüzde 2sini ancak buluyor. Buna karşılık çeşitli vergi muafiyeti ve istisnaları, vergi indirim ve tecilleri, sermaye sübvansiyonları biçiminde sermaye sahiplerine verilen destekler bütçenin yüzde 13üne denk düşüyor diye kaydetti.
SERMAYENÝN YÜKÜ HAFÝFLETÝLMEYE ÇALIŞILIYOR
Hazırlanan bütçenin son derece adaletsiz olduðunu belirten Kışanak, En tepede gelir elde edenlere uygulanan vergi oranı yüzde 45ten önce yüzde 40a sonrasında da yüzde 35e indirildi. Kurumlar vergisi oranı yüzde 33ten önce yüzde 30a sonra da yüzde 20ye düşürüldü. Bugünlerde ise gelir ve kurumlar vergisi tek bir vergi altında toplanarak sermayenin yükü iyice hafifletilmeye çalışılmaktadır. Buna göre bir asgari ücretli, net gelirinin yüzde 70i oranında vergi ve prim yükü taşımaktadır. Bankaların efektif vergi yükü yüzde 5, dev holdinglerinki ise yüzde 4ü aşmamaktadır. Ayrıca vergi gelirlerinin sadece yüzde 19u gelir vergisinden, yüzde 10u kurumlar vergisinden saðlanmaktadır. Geriye kalan yüzde 31,5i katma deðer, 25i özel tüketim vergisinden saðlanmaktadır. Bunlarla birlikte sermayenin yükü hafifletilmek isteniyor diye konuştu.
TOPLANAN PARA VERGÝ DEÐÝL HARAÇ
Emekçilerden alınan vergilerin savaşa harcandıðın ve böylece yoksul insanların iki kez maðdur edildiðini vurgulayan Kışanak, Üretirken vergiyi bizden alıyorlar. Tüketirken vergiyi bizden alıyorlar. Habire halktan, yoksuldan ve emekçiden vergi alıyorlar. Bunlar da savaşa ayrılıyor dedi. 2013 bütçesi sorun giderici, demokratikleşme, insan haklarına duyarlı, kısaca insan odaklı bir bütçelemeden oldukça uzaktır diyen Kışanak, AKP hükümetinin Sayıştay Yasasında yapılan deðişiklikle halkın bütçeyi denetleme hakkını ortadan kaldırdıðını söyledi. Kışanak, Ýşte bu yönetim anlayışının adı demokrasi deðil, canımın istediðini yaparım yönetimidir. Halka sen parayı ver, vergiyi ver, gerisine karışma, nasıl istersem öyle harcarım demektir. Bu şekilde toplanan paraya da vergi deðil haraç denir vurgusunu yaptı.
BÜTÇEDE KADININ ADI YOK
Türkiyede çalışma çaðındaki her 3 kadından 2sinin işsiz olduðunu vurgulayan Kışanak, şunları kaydetti: Lise ve üzeri eðitime sahip kadınlar, erkeklere göre 2 kat daha fazla işsiz.Türkiyede kadın istihdamı resmi verilere göre sadece yüzde 24 düzeyinde. Erkeklerde bu oran yüzde 70dir. Kamuda da ayrımcılık sürüyor. Kamuda kadın istihdam oranı sadece yüzde 34. Yine kamuda çalışanlar arasında üst düzey yönetici olarak çalışanlardan sadece yüzde 10u kadın. Kayıt dışı istihdamın da yükü kadınların sırtında. 2008 2009 dönemine göre 2012'de kayıt dışı çalışmada 480 bin kişilik bir artış var. Erkekler için aynı dönemde kayıt dışı 198 bin azalırken kadınlar için 678 bin artmıştır. Kadınlar açısından durumun bu kadar kötü olmasına raðmen, 2013 bütçesinde bu durumu düzeltecek hiçbir önlem alınmadıðı görülüyor. Bütçede kadının adı yok dedi. Kışanak, ayrıca bütçenin kadını gözeten bir bütçe olmaktan ziyade kadını vuran bir bütçe olduðunu kaydetti.
ASKERÝ HARCAMALAR, SAÐLIK BÜTÇESÝNÝN ÝK KATI
Bakan Şimşekin dediðinin tersine bütçede eðitim ve saðlıða ayrılan payların az olduðunu belirten Kışanak, Asker polis harcamaları, saðlık bütçesinin nerdeyse 2 katını oluşturuyor. Tamamen kamusal, parasız, devleti güvencesinde herkesin eşit bir şekilde yararlanabilmesi gereken saðlık hizmetleri, AKP iktidarı döneminde özelleştirme ve ticarileştirme politikalarına terkedildi. Keza eðitim alanı da tam bir sefalet alanıdır. Bütçeden eðitime ayrılan pay ile asker-polise ayrılan pay neredeyse eşittir ifadesini kullandı.
ADÝLDE EÐÝTÝME CÝDDÝYETSÝZ YAKLAŞIM
Eðitim bölümüne bakıldıðı zaman anadilde eðitim sorununun halen ortada durduðuna işaret eden Kışanak, Anadilde eðitim temel bir insanlık hakkıdır ve seçmeli ders gibi ciddiyetsiz yaklaşımlarla karşılanamaz. Anadilinde eðitim hakkı gasp edilen halklar, asimilasyondan korunamazlar. Türkiyede Türk halkının kendi anadilinde eðitim görmesi ne kadar hak ise, Kürt halkının ve diðer halkların da anadillerinde eðitim görmesi o kadar haktır. Türkiye artık asimilasyon utancında kurtulmalı, hakka pozitif uygulamalarla asimilasyonun yarattıðı tahribat da onarılmalıdır vurgusunu yaptı. Kışanak, son 10 yılda 11 bin işçinin iş kazalarında yaşamını yitirdiðini belirterek, Türkiyede her yıl ortalama bin 72 işçinin iş kazaları sonucu yaşamını yitirdiðini söyledi.
BÝR MÝLYON ÇOCUK EKONOMÝK ÝŞLERDE ÇALIŞIYOR
Bütçede çocuklara ilişkin de ciddi sorunlar olduðunu belirten Kışanak, Türkiyede 1 milyonun üzerinde çocuðun ekonomik bir işte çalıştıðını kaydetti. Kışanak, Bu çocukların yüzde 70 i öðrenimine saðlıklı bir şekilde devam edememektedir. Çocukların yaşadıðı en vahim koşullardan biri de ülkemizin kanayan yarası, çilesi haline gelmiş olan mevsimlik tarım işçilerinin dramıdır. Diðer önemli bir konu da Türkiye'de giderek artan çocuk yoksulluðudur. AB ilerleme raporlarında da belirtildiði üzere 15 yaş altı çocuk yoksulluðu oranının arttıðı, özellikle kırsal bölgelerde çocuk yoksulluðunun tehlikeli seviyelere yükseldiði, Avrupa ülkeleri arasında en riskli ülkenin Türkiye olduðu anlaşılıyor dedi.
POLÝTÝK ÇOCUKLAR
80 yıldır çözülmeyen Kürt sorunundan kaynaklı yaşanan çatışmaların en büyük maðdurunun çocuklar olduðunu yineleyen Kışanak, Yaşları 12 ve 18 arası olan çocuklar cezaevlerine atılmakta ve burada her türlü işkenceye, tacize ve tecavüze uðramaktadırlar. Ülkemizde bugün politik çocuk tutsaklar diye bir gerçekliði vardır diye konuştu. Kışanak, AKP iktidara geldiði 2002 yılından itibaren güvenlik güçlerince öldürülen çocukların sayısının 183 olduðunun altını çizerek, 2006 yılında Diyarbakır'da yaşanan olaylar sonrasında Başbakanın çocuk da olsa kadın da olsa gereði yapılacaktır söyleminin karşılıðıdır bu 183 çocuk. Pozantı Cezaevinde yaşananlar da tüm kamuoyunun bilgisi dahilindedir diye kaydetti.
ROBOSKÝ KATLÝAMI
Kışanak, Meclisin seçilmiş 9 milletvekilinin halen tutuklu olduðunu ve Hatip Diclenin milletvekilliðinin gasp edildiðini söyleyerek konuşmasının devamında şunları kaydetti: Türkiye demokrasi tarihine büyük bir utanç olarak geçecek bu durum, tek başına yargının tutumu deðil, hükümetin siyasi tutumudur. 14 Nisan 2009 tarihinde başlatılan ve bugüne kadar kesintisiz sürdürülen KCK adı altında yapılan siyasi soykırım operasyonları ile, Kürt halkının ve BDPnin önünü kesebilmek ve sindirebilmek adına 10 binden fazla kişi gözaltına alınıp tutuklanmıştır. Son alarak da geçtiðimiz hafta sonu 80nin üzerinde BDPli bu operasyonlar ile gözaltına alınmıştır. Roboski katliamı, Hrant Dink davası, Madımak davası, Ceylan Önkol davası, işkence ve kötü muamele gibi vakalarda özellikle toplumsal vicdanda aðır etkisi olan olaylar bakımından son derece yavaş ilerlemesidir. Herkesi tutuklayan yargı ne yazık ki Roboski katliamının sorumlularına dokunamıyor! BDP'lilere dokunan yargı ne yazık ki Aydın Erdemlerin, Uður Kaymazların, Ceylan Önkolların, Yahya Menekşelerin, Mehmet Uytumların, Ýbrahim Halil Oruçların katillerine dokunamıyor! Roboski katliamı adaletini arıyor.
HEM FÝLÝSTÝN SAVUNUCULUÐU YAPIYOR, HEM DE ÝSRAÝL ÝLE SÝLAH ANLAŞMASI YAPIYOR
AKP hükümetinin Suriyede Kürtlerin kendi öz yönetimlerini kurup birlikte yaşamı inşa etmesine cephe aldıðını vurgulayan Kışanak, Kürtlerin kendi yönetimlerini oluşturmasına asla izin vermeyeceklerini açıklayan bir hükümet, Ortadoðudaki halklara ulus-devlet ekseninde bir şekillenme dayatmak, onları bu örgütlenmeye zorlamak, baskı kurmak Ortadoðuda daha fazla acıya yol açar. Ortadoðu halklarının demokratik birliði, Ortadoðuda barışın en temel taşıdır ve Hükümet Ortadoðu barışına katkı sunmak istiyorsa, Ortadoðuyu böyle algılamak zorundadır. Bir yandan Filistin halkları savunuculuðu yapıp, diðer yanda Ýsrail ile silah anlaşmaları yapmak çelişkidir dedi.
HALKIN ÝRADESÝ HÝÇE SAYILIYORSA TOPLUMSAL BARIŞTAN SÖZ EDÝLEMEZ
Barış kavramının içinin doldurulması ve barışın önündeki engellerin kaldırılması ile işe başlanmak gerektiðine işaret eden Kışanak, şunları söyledi: Ýlk olarak, bir ülkede bir halkın varlıðı, dili, kültürü, adı, anadilinde eðitim hakkı, kendi kaderi hakkında söz söyleme hakkı ve özyönetim hakkı gibi temel demokratik hak ve özgürlükleri yok sayılıyorsa, bu halkın seçtiði belediye başkanları, milletvekilleri tutsak tutuluyorsa, halkın iradese hiçe sayılıyorsa toplumsal bir barıştan söz edilemez.
TÜRKÝYE YARI AÇIK CEZAEVÝNE DÖNÜŞTÜ
Tarih insanların önüne çözemeyeceði sorunları koymamıştır. Önümüzdeki sorunlar da çözülemeyecek sorunlar deðildir diyen Kışanak, yapılacak şeyin basit olduðunu; önce kirli savaşa son verilmesi ardından ise Kürtler üzerindeki baskıların sona erdirilmesi gerektiðini kaydetti. Türkiyenin yarı açık bir cezaevine dönüştüðünü belirten Kışanak, BDPnin böylesi bir ortamda siyaset yapan bir parti olduðunu kaydetti. BDPnin bu yüzden dışlanmaya ve siyaset dışına itilmeye çalışıldıðını belirten Kışanak, Soruyoruz, acaba BDP siyaset üretmediði, çözüm üretmediði, proje ortaya koymadıðı, en etkili muhalefeti yapmadıðı için mi bu kadar hedef alınıyor? Her gün saldırıya uðruyor, binlerce yöneticisi, üyesi bu yüzden mi gözaltına alınıp tutuklanıyor? Soruyoruz: BDP siyaset üretmiyorsa bu baskı niye? Bu rahatsızlık niye? dedi. Kışanak, BDPli seçilmişlerin kelepçeli olarak adliyeye getirilmelerine ilişkin fotoðrafları göstererek, Sayın Selim Sadak, 94te parlamentoda siyaset hakkı elinden alınıp cezaevine gönderilen bir siyasetçidir. Belediye başkanı olduktan sonra da her gün AKPnin baskısına maruz kalıyor dedi.
AKP AÐZINI AÇAN HERKESÝ SUSTURMAK ÝSTÝYOR
AKP hükümetinin BDPnin susarak hiçbir şeye karışmamasını istediðini vurgulayan Kışanak, BDPnin gerçekleri ortaya koyduðu için hedef haline getirildiðini belirtti. Kışanak, BDPnin toplumsal taleplere ve sorunların çözümüne yönelik onlarca teklif sunduðunu ancak hepsinin AKP tarafından reddedildiðini söyledi. Halk AKP Cumhuriyeti deðil, Demokratik bir Cumhuriyet istiyor diyen Kışanak, AKP hükümetinin aðzını açan herkesi susturmak istediðini belirtti.
DEMOKRATÝK ÖZERKLÝK
Demokratik Özerklik projesinin Türkiyenin tamamını ilgilendiren ve BDPnin önerdiði en önemli çalışmalardan birisi olduðunu hatırlatan Kışanak, Bu proje; Türkiye siyasi ve idari yapısında demokratikleşmeyi saðlamak amacıyla köklü bir reformu ön görür, sorunların çözümünde geliştirilecek yöntemler için, yereli güçlendirme, halkı söz ve karar sahibi kılma felsefesinden hareket eder, halkın karar süreçlerine dâhil olması için demokratik katılımcılıðı savunur ve tüm yerel birimlerde meclis sistemini esas alır, salt etnik ve toprak temelli özerklik anlayışı yerine kültürel farklılıkların özgürce ifade edildiði bölgesel ve yerel bir yapılanmayı savunur, öz yönetimin oluşturulmasını öngörür, sorunların çözümünü sadece devlet sistemini deðiştirmede aramaz, toplumun öz yeterliliðini esas alır dedi.
Özerklik projesinin hem Kürt sorununda çözümü getireceðini hem de Türkiyenin demokratikleşmesini hızlandıracaðına işaret eden Kışanak, bunun olmaması durumunda Türkiyenin çok aðır sorunlarla baş başa kalacaðını söyledi. Kışanak, Iðdırın bir beldesine atanacak öðretmene neden Ankaradan karar verilsin? Anadolunun en ücra köşesindeki bir köyün içme suyuyla ilgili alt yapı çalışmasının kararı neden Ankaradan alınsın? Bölgedeki anadilde kamu hizmeti, anadilde eðitim talebi neden Ankara tarafından engellensin? Ýllerin sorunları neden orada tartılışılıp, orada çözüme baðlanmasın? Demokratik özerklik projesi ayrıştırıcı deðil birleştiricidir. Farklılıkları ancak bu projeyle bir arada koruyabilir ve yaşatabiliriz. Türkiyenin bütününü kucaklayan, demokratik inşayı esas alan, aslında Türkiyeyi kurtaracak bir projedir dedi. Kışanak, dünyanın artık ulus devlet ve üniter devlet modelini terk etmekte olduðunu söyleyerek, buna raðmen AKP hükümetinin Demokratik Özerklik sisteminin tartışılmasına dahi tahammül edemediðini belirtti.
HÜKÜMET SALDIRMAK YERÝNE ÇÖZÜM ÖNERÝSÝNÝ ORTAYA KOYSUN
Eðer hükümetin de varsa böyle bir projesi, yol haritası, her gün oraya buraya saldırmak yerine çıksın ortaya koysun diyen Kışanak, şunları ekledi: Bizim çözüm önerilerimiz bunlardır, yol haritamız, şunlardır desin. Kısa, orta ve uzun vadede şunları yapacaðız desin. Ama ortada bir çözüm yok, bir müktesebat yok. Varsa yoksa, muhalefete çatmak, BDPye saldırmak, gazetecileri azarlamak, sanatçıları terslemek, bu ülkenin aydınlarına, demokratlarına laf yetiştirmek, hatta AKPnin kendi içinden çıkan farklı sesleri bile susturmak. Yapılan bunlar.
DOKUNULMAZLIKLARA HODRÝ MEDYAN
Dokunulmazlık tartışmalarına deðinen Kışanak, Hodri meydan dokunulmazlıðın ötesinde bir şey öneriyoruz. Gelin halkın vekilleri geri çaðırmasını saðlayan düzenlemeyi yapalım. Halkımızın kararına razıyız. Gelin yarın yapalım. Ýstiyorlarsa deðil dokunulmazlık yarın milletvekilliðini bırakalım. Halkımız kimi istiyorsa onu yerimize getirsin. Demokrasinin birinci dersi halkın verdiði yetkiyi sadece halkın alacaðıdır. Halkın verdiði yetkiyi almak isterseniz halkın yetkisini gasp etmektir. Bunun adı da faşizmdir. Bunu isteyen varsa yoluna devam etsin bizim yolumuz çözüm ve umutları büyütme yoludur. Daha Roboskinin hesabını vermeden BDPnin dokunulmazlıðını tartışmaya açmak tam bir aymazlıktır dedi. HPGlilerin cenazelerine yapılan polis müdahalelerini eleştiren Kışanak, halkın vergisi ile cenazelere su sıkıldıðını söyledi. Kışanak, müdahale fotoðraflarını göstererek, Bu vicdanların sona erdiðinin fotoðrafıdır dedi.
Öte yandan BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak'ın konuşmaya başlamasıyla Başbakan Erdoðan'ın Genel Kurulu terk ettiði, konuşma bitince de yerine geri döndüðü görüldü.