CHPli Haluk Koç Oslo Müzakerelerine karşı kötü bir kampanya yürütüyor.
Şu anda savaş zirvede. Ortalık kan gölü. Böyle bir durumda ana muhalefet partisinin önünde yalnızca iki yol vardır:
CHP ya Oslo müzakerelerine yeniden başlayın ve akan kanı durdurun, akan kanın durması için de Kürt sorununda çözümü saðlayın diyecektir.
Ya da, Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır ve hükümet terörü müzakereci bir anlayışla durdurma hatası yapmıştır, bu hatadan dönün ve savaşı sonuna kadar sürdürün diyecektir.
Ama CHP böyle yapmıyor. Kılıçdaroðlu, görüşmeyin demiyoruz, görüşün ama PKKye silah bıraktırmak için görüşün diyor.
Bunu komiklik olsun diye mi böyle söylüyor? Yoksa çaresizlikten mi?
Ortada bir savaş var. TSK ile HPG güçleri amansız bir boðuşma içinde. Hükümet ordusuna dayanarak HPGyi ezmek ve sonuçta silahsızlandırarak teslim almak istiyor.
Yapabiliyor mu?
Hayır. Yapamıyor. Yapamadıðı o kadar açık ki, artık medyanın önde gelen imzaları, devlet PKKye karşı başarısızdır ve başarısız da kalacaktır demekte. En son Hürriyet yazarı Ertuðrul Özkök de bu sonuca vardıðını açıkladı.
Devletin silahla silahsızlandıramadıðı bir örgütü, Kılıçdaroðlu, müzakereyle silahsızlandırmaktan söz ediyor. Diyor ki, PKK ile yalnızca onu silahsızlandırmak için konuşulur, ama Kürt sorununda anayasal çözüm için konuşulmaz
Komik deðil mi?
Şimdi Kılıçdaroðlu, PKK ile müzakere masasına oturacak, karşısındaki Karayılana, haşin bir suratla, ürkütücü mimiklerle, kaş altından bakış, bıyık buruş, göz kırpışlarla, silahsızlanın diyecek; Karayılan da emrin olur komutan diyerek, belindeki tabancayı çıkarıp, Kılıçdaroðluna hediye edecek
CHP, ne dediðini bilmiyor.
Onun dediði gibi bir müzakerenin olabilmesi için, yani PKK ile sadece PKKyi silahsızlandırma koşullarının görüşüleceði bir masa kurmak için, PKKnin yenildiðini kabul etmesi gerekir. Masada silahsızlanmayı görüşmenin, bir başka şeyi görüşmemenin, yani Kürt sorunuyla ilgili hiçbir Anayasal deðişikliði gündeme almamanın diplomasideki gerçek adı, kayıtsız şartsız kapitülasyon yani teslim ol!" ultimatomudur.
Savaşta galip devlet, maðlup olana, kayıtsız şartsız teslim ol çaðrısı yapar ve onunla masaya teslim olma ve silahsızlanma şartlarını, yöntemini, prosedürünü görüşmek üzere oturur. Amerikalılar Japonyaya atom bombası attıktan sonra masayı kurdular ve Japonyaya teslim olma şartlarını dikte ettiler. Sovyet, Amerikan ve Fransız delegasyonu da Sovyetlerin Reichstaga orak çekiçli bayraðı dikmesinden sonra Almanları masaya oturttu ve ona teslim ola şartlarını imzalattı.
Türk devletinin PKK karşısında böyle bir zaferi var mı?
Eðer CHP PKKyle çözümü konuşmayacaksa, onunla yalnızca PKKnin silahsızlandırılması konusunu görüşecekse, bir otuz yıl daha beklemek zorunda. Çünkü Türk devleti otuz yıldır, Kürt sorununu çözmeden, PKKyi teslim almak ve silahsızlandırmak için savaşıyor ve gelinen nokta meydanda.
Kılıçdaroðlu farkında deðil. CHP, Kürt sorununu konuşmam, PKKnin silahsızlandırılması için müzkere masasına otururum dediðinde, AKPnin bile gerisine düşüyor ve MHP ile birlikte, savaşı sonuna kadar sürdürme siyasetini benimsemiş oluyor.
Devletin tankı, topu, uçaðı, polisi, muhbiri, itirafçısı, otuz yıllık amansız imha savaşına raðmen silahsızlanmayan, yani teslim olmayan PKK, Kılıçdaroðlunun önerisine göre müzakere yoluyla silahsızlanabilir ve teslim olabilir
CHP böyle acayiplikleri neden yapıyor?
Bunu bilerek mi yapıyor, yoksa cehaletten mi yapıyor, emin olun henüz anlamış deðilim.
Eðer siz, PKKyle sonuna kadar savaş siyaseti izlemeyecekseniz, savaşı bir an önce sona erdirecekseniz, PKKyi silahsızlandıramadıðınız için savaşın devam etmekte olduðunu önce aklınızın bir kenarına not edeceksiniz.
Sonra, eðer gerçekten savaş sona ersin diyorsanız, savaştıðınız güçle masaya oturmayı kabul edeceksiniz.
Masaya, elbette savaşı nasıl sona erdirebiliriz sorusuna yanıt aramak için oturacaksınız. Siz bu sorunun yanıtını masaya koyacaksınız, PKK de kendi yanıtını
Tıpkı Osloda olduðu gibi
Siz seçmeli ders diyeceksiniz, o demokratik özerklik diyecek. Siz çözüm karşılıðında silahsızlan diyeceksiniz, o, sen de demokratik özerk bölgeden ordunu, polisini çek diyecek. Şöyle ya da böyle anlaşacaksınız. Başka yol var mı?
Ve son söz: Osloda masayı kim devirdi? PKK tarafı Oslo mutabakatına baðlıyız dediðine ve Hükümet ise seçimlere kadar savaşı durdurmak için PKK ile mutabık olmadıðımız halde Ýslam şeriatına uygun olarak yalan söyledik diye resmen açıkladıðına ve Oslo müzakeresine sahip çıkmadıðına göre, durum açık: Hükümet müzakereyi sonlandıran taraftır. PKKye mutabıkız diye yalan söylemiştir.
Ve Bülent Arınçın bu Ýslami yalan açıklaması, Kılıçdaroðlunun cehaletinden çok daha fazla müzakere sürecine karşı atılmış bir bombadır. Yalan söyleyenle kim masaya oturur? AKP kendi kendisini güvenilmez bir müzakereci durumuna düşürmüştür.
Osloda yalan söyleyen AKPdir. Yalanla oyalanan PKKdir. Savaşın sorumlusu kimdir?
Cengiz Çandar bu soruya acilen yanıt vermeli