‘Kürdistan’daki soykırım politikaları kadın bedeni üzerinden tarif ediliyor’
‘Kürdistan’daki soykırım politikaları kadın bedeni üzerinden tarif ediliyor’
‘Kürdistan’daki soykırım politikaları kadın bedeni üzerinden tarif ediliyor’
Siirt’teki cinsel istismara ilişkin açıklama yayınlayan DTK Kadın Meclisi, kadın bedeniyle, ruhuyla, emeğiyle nasıl ki ilk sömürülen, köleleştirilen ise Kürdistan’da soykırım politikalarının da kadın üzerinden tarif edildiğine dikkat çekti.
Kürdistan’da kadın mücadelesi boyutlandıkça savaşın sonucu olarak tanımladığımız, çocuk istismarı, tecavüz, tacizin adeta bilinçli olarak örgütlendirildiğini belirten DTK Kadın Meclisi yazılı yaptığı açıklamada şunları belirtti: “Temel şiar edindiğimiz ‘kadın özgürleşmeden toplum özgür olmaz’ belirlememizden hareketle, yaşamın kök hücresi olan kadına karşı eril zihniyetin ahlaksızca tutumunu boyutlandırıldığını görüyoruz. Buna karşı; özgür, örgütlü, mücadelemizin tepkilerini duruşlarını yükseltmenin zorunluluk haline geldiğini belirtiyoruz.”
Kadının bedeniyle, ruhuyla, emeğiyle nasıl ki ilk sömürülen, köleleştirilen ise Kürdistan’da soykırım politikalarının da kadın üzerinden tarif edildiği ve uygulandığına da dikkat çekildi. Tüm sömürgeci güçlerin aklını başlarına alması gerektiği de vurgulanan açıklamada, “Kürt kadını ne eski zihniyete uyum gösterir, ne de geldiğimiz aşamada Kürt Özgürlük hareketi ve kurumsal dinamikleri bunu kabul eden ideolojik perspektiften yoksundur.
Olayın ilk çıktığı, duyulduğu andan itibaren DÖKH, BDP, Kadın Meclisleri tüm kurum ve bileşenlerimizin basın ve kamuoyu yoluyla açıkladığı anlayış biz Kürdistanlı kadınların tavrı ve tutumu olarak kabul ediyoruz.
Hiç bir Kürdistanlının ahlaken, vicdanen, politik olarak kabul edemeyeceği Abdullatif Çekin olayı ile ilgilenen her Kürdistanlının dersler çıkarması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Kürdistanlıların, “kadın da olsa, çocuk da olsa vurun” diyen anlayışın savaşı ve soykırımı Kürdistan üzerinden kadın bedeniyle tarif ettiğinin de unutulmaması gerektiğini de vurgulayan DTK Kadın Meclisi şöyle devam etti: “Namus, kuma, çocuk doğurma aracı, erkeğin yedek gücü, satılacak mal, vb. gibi yaklaşımların tümü Kürdistanlı kadınlarca kabul edilmeyecek ve mücadelesi en radikal temelde yükseltilecektir.
Devletin militarist güçleri, eril aklın kurnazları, hukuku, il mülki idare amirlerine şunu hatırlatma gereği duyuyoruz. Mardin, Batman, Van, Bingöl, Siirt ve tüm Kürdistan’da yapmak istediğiniz ‘tavşanı kaç, tazı tut’ yaklaşımıdır. Görünen şudur ki; tavşanlar da, tazılar da sizinle birlikte hareket ediyor. Abdullatif Çekin gibi devletin sosyal ajanlarını bu toprakların kadınları iyi tanıyor. Askerin, polisin, din görevlisinin, korucunun, kontra güçlerinizin yaptıklarına yeni tanıklık etmiyoruz. Biz sizleri çok iyi tanırız. Bugün Kürdistan’da yaptıklarınızı kapatmanın yeni bir pravokatif senaryosunu göstermektesiniz. Malum şahsı serbest bırakmanızda sizinle olan samimiyetindendir. Yeniden tutuklanmış olması da mücadelemizde sonuç alacağının ve Kürdistan’da iddiamız olan ahlaki , politik tutumumuzun netliği ve kararlı duruşumuzdur.”
Tüm bu belitilenlerin yıllardır Kürdistan’daki kadın mücadelecilerin söylediği de vurgulanan açıklamada, “Bu yüzden; işkenceye maruz kaldılar, cezaevlerine konuldular, öldürüldüler, ajanlık teklif edildi ama biz kadınlar yılmadık yılmayacağız.
Bu nedenle Batman, Van, Mardin, Siirt, Bingöl gibi her olaylar karşısında mücadelemizi yükseltme, örgütlenme gerekçemizdir. Siirt’te de yaşanan bu olaya karşı başta Kürdistanlı Kadınlara ve tüm Kürdistan halkına sessiz kalmayacağımızı, onaylamayacağımızı göstermek üzere mücadelemizi yükseltmeye davet ediyoruz. Her yerde kadın öncülüğünde, kadına ve halkımıza yönelik tüm soykırım politikalarının bir devamı olarak gördüğümüzü belirtiyor, özelde kadınlara , genelde tüm halkımızı alanlara çıkarak sesini yükseltmeye davet ediyoruz” dendi.