‘Kürdistan’da yaşanan çığlığı duyun’

İnsan Hakları Haftasının kapanışı için Tünel’den Galatasaray Meydanı’na düzenlediği saygı yürüyüşü polis çemberi altında gerçekleşti.

İnsan Hakları Haftasının kapanışı için Tünel’den Galatasaray Meydanı’na düzenlediği saygı yürüyüşü polis çemberi altında gerçekleşti. Polis tarafından katledilen Amed Baro Başkanı Tahir Elçi ‘ye adanan yürüyüşte söz alan Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Kürdistan’da hastaneler cephaneye dönüştürüldüğü için yaralanan insanların ölüme mahkum edildiğine dikkat çekerek, “Bu coğrafyada yaşanan çığlığı duyun” dedi.

İnsan Hakları Haftasının kapanışı İnsan Hakları Savunucuların gerçekleştirdiği Saygı Yürüyüşüyle son buldu. Polis gölgesi altında geçen yürüyüşe, TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Avukat Eren Keskin de katıldı. “Savaşa, zulme karşı barış ve direniş” yazılı pankart ve Tahir Elçi’nin fotoğraflarının taşındığı yürüyüşte insan hakları savunucuları hep bir ağızdan, “ İnsan haklarıyla insandır”, “ İnsanlık onuru işkenceyi yenecek”, “Tahir ‘in sesi, barışın elçisiyiz”, “ Çocuklara değil karanlığı hapset”, “ Ankara’yı unutma unutturma”, “Yaşasın hakların kardeşliği” sloganlarını attı. Galatasaray Meydanı’na gelen İHD üyeleri adına ilk sözü TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı aldı.

BU COĞRAFYADA YAŞANAN ÇIĞLIĞI DUYUN!

“Bir daha asla” diyeli 68 yıl oldu” diyen Fincancı, ikinci paylaşım savaşının ardından bugün bölgede çok daha yoğun olarak üçüncü post modern paylaşım savaşıyla karşı karşıya olduğuna işaret etti.  Sınırları yeniden belirlemek üzere, insanı hiçe sayan, insan hakları ihlallerinin en temel insan hakkı olan yaşam hakkını ihlal edecek boyuta ulaştığını vurgulayan Fincancı, “Yüzlerce insanın katledildiği bir coğrafyada bizler insan hakları mücadelesi yürütenler olarak sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Bu coğrafya‘da yaşanan çığlığı duyun ” dedi.

Kürdistan’da hekim olan meslektaşlarının elektrik olmadığı için hastalarını muayene ederken, oyarak muayeneden bile yoksun olduğuna dikkat çeken Fincancı,  “Hastaneler cephaneye dönüştürüldüğü için yaralanan insanlar ölüme mahkum edilmiştir. Acaba bunlardan haberdar mısınız?” diye sordu. Hekim arkadaşlarının haftalık nöbet şeklinde çalıştıracaklarını aktaran Fincancı, ancak Kürt illerinde hastaneye gitmelerinin olanağı kalmadığı için insanlar teker teker öldüğünü belirti.

BİR REDDİ MİRAS LAZIM!

“Biz 68 yıldır bir daha asla diyen bir geleneğin bugün bu topraklarda yok edilmesine hak ihlallerinin gittikçe derinleşmesine tanıklık ediyoruz” diyen Fincancı, “Biz bu tanıklığı sürdürmek istemiyoruz. Siz de bu tanıklığı yapmayın lütfen. Doğrudan müdahil olun. Biz de doğrudan müdahil olmaya çalışıyoruz” çağrısında bulundu. Fincancı sözlerini şöyle sürdürdü: ”Biz yeniden bu topraklarda birlikte yaşadıklarımızın katledilmesini, yok edilmesini istemiyoruz. Bu toprakların zenginliğini hep birlikte mücadele ile sürdürmek istiyoruz. Ne yeni 1915’ler ne yeni 1938’ler istemiyoruz. Dersim katliamının ermeni soykırımının yükü hepimizin omzunda. Ben dedelerimden miras aldığım bu yükü çocuklarıma, torunlarıma miras olarak bırakmak istemiyorum. Gelin bu mirası reddedin. Biz reddi miras yapalım.’’

İNSANLIK ONURU İŞKENCEYİ’DE, İŞGALCİLİĞİ DE YENECEK!

Şebnem Korur Fincancı’nın ardından açıklamayı İHD İstanbul Şubesi Başkanı Zeynep Ceren Boztoprak okudu. “İnsanın ancak haklarıyla insan olduğunu, insanlık onurunun ancak haklarıyla birlikte ayakta durduğunu bilenler olarak buradayız” diyerek sözlerine başlayan Boztoprak,  ne yazık ki bugün devlet mekanizmasının bütün gücüyle insan haklarını çiğnediği günlerden geçtiklerini hatırlattı. Cizre’de, Silopi’de, Dargeçit’te, Sur’da elektriğin, suyun insanlardan yasaklandığı günlerden geçildiğini vurgulayan Boztoprak, çocukların, gençlerin, yaşlıkların, kadınların ve erkeklerin temel hak ve hürriyetlerinin ayaklar altında alındığını günlerden geçildiğini hatırlattı.

Hak çiğneyenlerin güçlü, hak arayanların ise güçsüz göründüğü bu günlerde yine de umutsuz ve yılgın olmamak gerektiğini altını çizen Boztoprak, tarih boyunca direnenlerin her zaman karanlığı yırtıp attığını ifade etti. Boztoprak, “Biliyoruz ki direneler, mücadele edenler oldukça, sayımız ne kadar olursa olsun, ne kadar azınlıkta kalırsak kalalım, her zaman bir umut vardır” dedi. Kürdistan ve Türkiye‘de yürütülen operasyonlar, tutuklamalar, yargısız infazlar,  1990’larda, 1980’lerde, 1930’larda güçlerinin her şeye yeteceğini zannedenlerin yine işbaşında olduğuna dikkat çeken Boztoprak, “Güçleri sokakları yasaklamaya, dağı, taşı şehirleri bombalamaya,  kurşun sıkmaya, tutuklamaya, işkence yapmaya yetebilir, ama güçleri insan hak ve özgürlükleri yok etmeye yetemeyecek. İnsanlık onuru,  işkenceyi de, işgalciliği de, hak gasplarını da yenecek” dedi. Boztoprak, son olarak herkesi insan hakları savunucuların bu onurlu mücadelesine omuz vermeye çağırdı. 

...