Kürdistan'da devlet, 9 ayda neler yaptı?
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi, Kuzey Kürdistan kentlerinde 2015 yılının ilk 9 ayında meydana gelen hak ihlallerini raporlaştırdı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi, Kuzey Kürdistan kentlerinde 2015 yılının ilk 9 ayında meydana gelen hak ihlallerini raporlaştırdı.
İHD Amed Şubesi'nin raporuna göre; devlet terörü sonucu Kürdistan'da 9 ayda 63 sivil yaşamını yitirdi. Raporda, siyasi soykırım operasyonları kapsamında 9 ayda 293'ü çocuk 3 bin 564 kişinin gözaltına alındığı; 41'i çocuk 788 kişinin ise tutuklandığı bildirildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi, Kuzey Kürdistan kentlerinde 2015 yılının ilk 9 ayında meydana gelen hak ihlallerini raporlaştırdı.
'DEVLET İNSANLIK SUÇU İŞLEDİ'
Raporda, askeri operasyonlar devam ederken, silahlı çatışma hukukunu uluslararası şekilde düzenleyen tüm insancıl hukuk kaidelerinin sistematik biçimde ihlal edildiğine, ciddi insanlık suçlarının işlendiğine vurgu yapılırken, şunlar belirtildi:
"Muş'un Varto ilçesi kırsalında çıkan çatışmada yaşamını yitiren Ekin Wan kod isimli HPG militanı Kevsel Altürk‟ün cansız ve çıplak bedeninin teşhir edilmesi, Şırnak kent merkezinde güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu infaz edilen Hacı Lokman Birlik isimli yurttaşın zırhlı polis aracının arkasına iple bağlanıp yerlerde sürüklenmesi, sokağa çıkma yasağının konulduğu yerlerde başta çocuklar olmak üzere yaşamı yitiren sivillerin yaşam hakkının ihlal edilmesi, annelerin evlatlarının cansız bedenlerini günlerce derin dondurucularda saklamak zorunda bırakılması gibi korkunç insanlık suçları işlendi. Bu yöntemler 1990'lı yıllarda da denenmiş ve Türkiye'nin AİHM'de ve insanlık vicdanında mahkum edilmesi ile sonuçlanmış yöntemlerdir. Öte yandan askeri operasyonlarda kullanılan savaş jetlerinin yine örgüt militanlara ait mezarlıkları bombardımanına tabi tutması, dünyada neredeyse hiçbir çatışmalı ortam ve savaş deneyiminde karşılaşılmış bir durum olmadığını ifade etmek isteriz. Yine operasyonlar sırasında ormanlık yakıldı, doğa tahrip edildi.
'MAHALLELERE TANKLARLA SALDIRACAK KADAR PERVASIZLAŞILDI!'
Son üç ay içerisinde meydana gelen ihlallerin başında ifade etmemiz gereken bir diğer önemli konu ise, sivil yerleşim alanlarında güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen operasyonel faaliyetlerde sırasında, sivil yurttaşların yaşam haklarının ihlal edilmesidir. İlan edilen sokağa çıkma yasaklarını takiben gerçekleşen operasyonlarda, çok sayıda sivil yurttaş, güvenlik güçleri tarafından kasti, keyfi ve hedef gözetecek şekilde ateşli silah kullanımı sonucunda yaşamını yitirmiştir. Öyle ki, bu operasyonlar sırasında mahallelere tanklarla top atışları yapabilecek kadar pervasızlaşan inanılması güç bir uygulamaya şahit olduk. 'Kamu Düzeni' ve 'Güvenlik' gerekçesinin ardına sığınılan bu hukuk dışı ve keyfi uygulamaların sürdürüldüğü 9 ayda bölgemizde, 63 sivil yurttaş yaşamını yitirmiş, 93 sivil yurttaş ise yaralanmıştır. Yüzlerce konut ve işyeri tahrip edilmiş, tedaviye erişim, enerji ve iletişim hakları ihlal edilmiştir."
SİYASİ SOYKIRIM BİLANÇOSU
Raporda, 2015 yılının ilk 9 ayında Kürdistan'da 74 toplumsal gösteriye saldırıldığı ifade edilirken, şu veriler paylaşıldı:
"Güvenlik güçleri tarafından gerçekleşen orantısız müdahalelerde, 88 yurttaş çeşitli şekillerde yaralanmıştır. Sabahın köründe çoğunluğu kapıları kırılmak suretiyle bölgemizde 9 ayda, 1975 ev baskını gerçekleştirilmiştir. Baskına maruz kalan evlerde yaşayan yurttaşların kafalarına silah dayatılmış, darp edilmiş, işkence ve kötü muamelede bulunulmuştur.
Çoğunluğu bu ev baskınlarında ve toplumsal gösterilerde olmak üzere 293'ü çocuk 3 bin 564 kişi gözaltına alınmıştır. 41'i çocuk 788 kişi ise tutuklanmıştır. Gözaltında ve gözaltı yerleri dışında cinsel saldırıya varan insanlık dışı muameleler gerçekleştirilmiş, bırakın yurttaşlık haklarını insanlık onuru hiçe sayılmıştır. Gözaltında 86 yurttaş işkenceye maruz kalırken, 87 yurttaş da ev baskınları ve sokak ortasında güvenlik güçlerinin şiddeti ile karşı karşıya kalmıştır."
'TECRİTLE SAYIN ÖCALAN'IN BARIŞA KATKILARI ENGELLENİYOR'
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a tecrit ve yine cezaevlerinde yaşananlar, kadın ve çocuklara ve basın özgürlüğüne dönük hak ihlalleri ile seçilmişlerin gözaltı-tutuklama süreçlerine ilişkin ise raporda, şunlar kaydedildi:
"Özellikle sağlık hakkı ihlallerinin hala devam ettiğini, 282‟si ağır 721 hasta mahpusun cezaevlerinde adeta kaderine terk edilmiş durumda olduğunu ifade etmek istiyoruz. Cezaevlerindeki doluluk oranı nedeniyle gerçekleşen sürgünler, tecrit-izolasyon, haberleşme-ileteşim hakları, işkence ve kötü muamele yine hızından hiçbir şey kaybetmeden devam eden ihlaller arasındadır. PKK Lideri Sayın Abdullah Öcalan‟a 16 yıldır uygulanan tecridin ise, hukukla bağdaşır hiçbir yanı yoktur. Toplumsal barışın önemli bir aktörü olması bakımından, Sayın Öcalan‟ın hala tecrit koşullarında tutulması hem bireysel ve insani haklarının ihlali, hem de olası toplumsal bir barışın sağlanmasında sunabileceği barışçıl katkıları gözardı eden siyasi bir tutum olarak görülmesi gerektiğini belirtmek istiyoruz.
'45 KADIN YAŞAMINI YİTİRDİ, 13'Ü CİNSEL SALDIRIYA UĞRADI'
Kadına ve çocuklara yönelik şiddet artış göstererek, 2015 yılının ilk 9 ayında bölgemizde yine korkunç verilerle devam ediyor. Aile içi ve toplumsal alanda gerçekleşen erkek şiddeti sonucu kadınlar yine katledildi. 45 kadın yaşamını yitirirken, 15'i yaralandı ve 13'ü cinsel istismara maruz kaldı. 23 çocuğun yaşamını yitirdiği 2015 yılının ilk 9 ayında bölgemizde, 7 çocuk şiddet sonucu yaralandı, 8 çocuk ise cinsel istismara maruz kaldı. Kadın ve çocuklara yönelik katliamlarını münferit olaylar olarak değil, yapıcı sosyal politikaların yoksunluğunun bir sonucu olarak değerlendirdiğimizi belirtmek isteriz.
'BASINA KORKUNÇ BİR BASKI VE SANSÜR UYGULANDI'
Basın özgürlüğünün, '12 Eylül Askeri Darbesi' uygulamalarını aratmayan ve hatta kimi zaman aşan baskılarla karşı karşıya bulunduğunu söylemek isteriz. Özellikle de siyasal iktidarın düşünce dünyası ile uyuşmayan muhalif basına yönelik gözaltı ve tutuklama, soruşturma ve dava açma, işten çıkarma, haber sitelerine erişimi engelleme, işkence ve kötü muamele, haber takibini zorlaştırma gibi uygulamalarıyla basın özgürlüğü üzerinde korkunç bir sansürün ve baskının oluştuğunu ifade etmek istiyoruz. Basına yönelik sansürün, yurttaşların haber alma hakkının da ihlali niteliğinde olduğunu da hesaba katarsak, basın ve toplumsal kesimlerin adeta sesinin kısılmaya çalışıldığını anlamak güç olmayacaktır.
'766 KİŞİYE POLİTİK NEDENLERLE SORUŞTURMA AÇILDI'
Aynı şekilde düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğüne yönelik ihlallerde hızından hiçbir şey kaybetmedi. 2015 yılının ilk 9 ayında bölgemizde, aralarında üniversite öğrencileri ve politikacılarından bulunduğu 766 kişiye politik nedenlerle soruşturmalar açılmış, yine açılan soruşturma ve davalarda 357 kişiye çeşitli ve haksız cezalar verilmiştir. Ekonomik ve sosyal haklara yönelik ihlallerde ise, 534 kişi işten çıkarılmış, 15 kişiye ise idari soruşturmalar açılmış, 26 kişi sürgün edilmiş ve 13 kişi görevinden uzaklaştırılmıştır.
'SEÇİLMİŞLER DERHAL SERBEST BIRAKILSIN'
Son olarak, 2 ayda DBP'li 17 Belediye EşBaşkanı ile onlarca Belediye Meclis Üyesinin tutuklanması ve atanmış bir İçişleri Bakanı tarafından görevden alınması, hukuk ve demokrasi ayıbıdır. Bir ülkede atanmışlar, halkın seçilmişlerini görevden alabiliyorsa, demokratik siyasetin ve özgürlüklerin kırıntısından dahi söz edilemez. 'Canlı bombaların tutuklanma gerekçesinin oluşmadığı' ama 'Canlı Kalkan eylemlerine katılan belediye başkanlarının anayasal suç işlediği' ileri sürülen ülkeler, hukukun işletilmediği otokratik rejimlerdir. Bu yanlıştan derhal geri dönülerek, halk tarafından seçilmiş insanların derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz."