Kurdi: Her türlü saldırıya karşı hazırız

Kurdi: Her türlü saldırıya karşı hazırız

YPG Afrin Kanton Komutanı Selahattin Kurdi, geride bıraktığımız bir yıllık süreci değerlendirdi. Kürdi, büyük uğraşlar, görüşmelerle savaşsız geçirdikleri bir yılı hazırlık yapmakla geçirdiklerini söyledi. Kürdi 2013 yılında yaptıkları hazırlıklarla her türlü saldırıya karşı hazır olduklarını belirterek, araziden, halkı milis kuvvet şeklinde örgütlemeye kadar birçok konuda gelebilecek saldırılar için kendilerini hazırlayarak 2015 yılına gireceklerini söyledi.

2014 yılını nasıl değerlendiriyorsunuz?

2012 yılında Rojava’ya yönelik saldırılar kantonumuzun Qastel Cindo köyüne yönelik saldırılarla başladı. Daha sonra Serêkaniyê’ye sıçradı. 2013 yılında da tüm Rojava’ya yayıldı.

Halep, Qastel Cindo ve Serêkaniyê’ye yönelik saldırılar lokal saldırılardı. Bu saldırılarla Türkiye’nin tüm Suriye muhalefetini bir araya getirip, ittifak haline getirme çabasıydı. Türkiye’nin hedefi bunları bir araya getirip bunlarla bir planla dahilinde saldırılarla devrimi boğmaktı. Ancak Türkiye’nin o dönemdeki çabaları hepsini bir araya getirip topyekun Rojava’ya saldırtıp devrimi boğma çabası yetmedi. Bu örgütlemeyi oluşturulamıyordu. Bundan dolayı lokal saldırılar başlatıldı. Halep’e yönelik saldırılar başladı kırıldı. Qastel Cindo’ya yönelik saldırılar başladı kırıldı.

Serêkaniyê’de bir ileri adım atıldı. Çünkü yereldeki ve dışarıdan Türkiye üzerinden oraya aktarılan grupların hepsini birleştirerek saldırılar başlattı. O saldırılar döneminde Erdoğan bazı itiraflarda bulundu. Hedeflerinin Cezire ile Rojava’nın diğer bölgelerini birbirinden koparmak olduğunu kendi ağzıyla söyledi. Bütün bunlar Suriye muhalefetini bir araya getirip Rojava devrimine hedefleme çabalarıydı. Hedef ise devrimi boğmaktı. 2013 yılında Rojava’nın tamamı hedeflendi. Savaş tüm alanlarına yayıldı. 2013 yılı Batı Kürdistan o yüzden şiddetli saldırılar altında geçirdi. Bu saldırılara karşı destansı direnişler gösterildi.

Bu saldırılar birçok gücün işine geliyordu. O yüzden uluslararası güçler ile Suriye Baas rejimi bu saldırı ve savaşa karşı sessiz kaldı, sadece izlediler. Herkesin içinde olduğu beklenti muhalefet adıyla hareket eden ve dış destekli olan bu grupların Rojava devrim çizgisini ortadan kaldırmaktı. Bazıları ise acaba bu devrim yaşayabilir mi, yaşatılabilir mi gibisinden bir beklenti içine girdiler.

2013 yılı sonuna gelindiğinde Afrin DAİŞ tarafından kuşatmaya alındı. Bu kuşatma dört taraftan yapıldı. Bu kuşatma bahar sonralarında Şêrava’dan saldırılarla başladı. Bu saldırılar sonucunda başlayan savaş zaman zaman durduysa da yaklaşık üç ay aralıksız bir şekilde sürdü. Yaz ortalarından itibaren Afrin tamamen kuşatmaya alındı. Bu kuşatma alana yeni sokulan DAİŞ ile gerçekleştirildi. DAİŞ diğer alanlarda da etkinliğini arttırmak, diğer grupları tasfiye etmek için saldırılar başlatmıştı. Giderek diğer grupları tasfiye ederek tek başına kaldı. Özellikle Kobanê hattında diğer tüm grupları tasfiye ederek tek başına ayakta kalmayı başardı. Cezire alanında Cephet El Nusra vb. gibi bazı gruplarla anlaşmaya giderek alan paylaşımını yaptı. Dear Zor ile Cezire alanını aldı. Halep ve çevresi diğer gruplara bırakıldı. Rojava’nın her yerine yönelik saldırılar başlattığı için tüm alanlara yayılan bir savaş başlamıştı. Bununla gücü dağılmıştı. O yüzden ağır ve ciddi darbeler yedi. Bundan dolayı kendisi toparlamaya bir alana yönelik planlar yapmaya ihtiyaç duyuldu. Arkasındaki güçler ile akıl hocaları böyle bir planı yapıp önüne koydular. Rojava iradesi ile YPG’yi gerileterek uluslararası alanda kendisini muhatap durumuna getirme planı direnişimizle boşa çıkarıldı. DAİŞ’in tüm alanlara gücünü dağıtıp savaş başlatması sonucu aldığı darbeler Halep çevresinde faaliyet sürdüren diğer gruplara kendini örgütleme, varlığını koruma fırsatı sundu. 2013 yılı sonunda DAİŞ’e tamamen teslim olan ve onunla birlikte özellikle Afrin’e yönelik saldırılar içinde yer alan gruplar DAİŞ’in başaramayacağını görünce yeniden uluslararası güçlere dayalı bir örgütlemeye gittiler. Böylelikle Halep çevresinde bu güçler yeni örgütlenmeler içine girerken DAİŞ Rakka’yı merkez üs haline getirerek orada kendisini toparlamaya başladı. Rakka’dan geliştirdiği plan ve örgütlenme ile yönünü Kobanê’ye verdi. Geçen seneden bu yana Kobanê’ye yönelik saldırıları sürüyor. Cezire, Kobanê, Afrin gibi üç kantonu birden hedefleme yerine sadece Kobanê’yi hedef aldı. Gerek coğrafik, gerek imkanlar açısından biraz daha zayıf olan kantonu hedeflediler. Bununla birlikte aynı zamanda devrimin çizgisinin belirlendiği ve uygulamaya geçildiği alan hedeflendi böylelikle.

İlk denemelerde Kobanê’de başarılı olmayınca yönünü Musul, Şengal taraflarına çevirdi. Musul’da kendisine bırakılan imkanlarla 2013’te Rojava’da başaramadığını 2014 yılında başarmak istedi. Uluslararası güçler de bu saldırılara ses çıkarmadı. Aslında bu hamle ile de onlara toplumsal bir zemin hazırlanmak istendi. ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Türkiye, Suriye, İran olmak üzere birçok uluslararası güç bölge halkını bu gücün dışarıdan geldiğini gösteremeye çalışarak kabul ettirmek ve bu güçle bölgeyi değiştirmek istediğini göstermeye çalıştı. Devrimimizi yok etme üzerine Suriye’de hedef ve amaçlarına bu gücü kullanarak ulaştıktan sonra tasfiye etmeyi planlıyorlardı ama hesapladıkları gibi olmadı. Musul ile birlikte etrafındaki birkaç şehir ile köyü de ele geçirdikten sonra baştan itibaren yaratıcıları ve arkasında olan güçler bu gücün öyle hesapladıkları gibi bir güç olmadığını, onlar içinde bir tehlike olmaya başladığını görmeye başladılar.

DAİŞ, Musul Şengal’den sonra yeniden yönünü Cezire ve Kobanê’ye çevirince yeni bazı hesap ve planlar yapıldı. Uluslararası güçler adeta bir kez daha bizi sınıyordu. Acaba YPG üzerinde nasıl bir etki yapar diye beklemeye başladılar. Bu saldırılarla aslında PKK şahsında tüm Kürtler hedeflenmişti. Beklentiler de PKK’nin bu güçle çatıştırılarak yok edilmesi bu yapılamıyorsa bile zayıflatılması biçimindeydi. Ancak PKK bunu direnişi ve Kürtlerin zora girdikleri her yere koşarak direnişi ile tüm dünyaya kendini kabul ettiren noktaya geldi.

2014 yılı yaz başlarında tüm gücünü toplayarak yeniden Kobanê’ye saldırmaya başladı. Bu saldırı ile hamlesini sonuçlandırmak istedi. YPG’nin iradesini kırma üzerinden bunu geliştirmek istedi. Şengal’de de PKK üzerinden Kürt halkının iradesini kırmak istedi. Ancak bütün bunlar büyük bir direnişle boşa çıkarıldı. Tersinden Şengal’a yönelik HPG tarafından başlatılan hamle ile şehir yarı yarıya da olsa özgürleştirilince saldırıları hamleleri boşa çıkarılarak Özgürlük Hareketi şahsında Kürtlerin başarısına dönüştürüldü.

Kanton olarak 2014 yılını nasıl geçirdiniz?

Afrin Kantonu olarak 2013 yılında DAİŞ ve onunla işbirliği içinde olan güçlerle çok geniş bir cephede savaş içinde olduk. Bu savaş yıl boyunca sürdü. Bu savaşta yer alan güçlerimiz tamamen amatördü. YPG’ye evinden, iş yerinden katılanlardı. Amatör bir güçle bir örgütlülüğe sahip olursa sorun çıkmaz. Rojava halkımız hala bu bilinç ve farkındalığa ulaşmış değil. Rojava halkı ne rejimle nede muhalefetle olan yine muhalefete de, rejime de düşman olmayan üçüncü çizgi olarak tanımlanan bir çizgi ile devrimimizi gerçekleştirdiğimiz konusunda bir bilince ulaşmıştı. Bunun inancı var. Yine yurtseverlik bilinci ile bir direniş içinde oldu. Ancak meşru savunma apayrı bir konudur ve bu konuda çok fazla bilincinde varılabildiği söylenemezdi.

2013 yılında ortaya somut bazı gerçekler çıktı. Bunlardan biri öncüsü olmayanın, profesyonel gücü olmayanın askeri tecrübenin birikmeyeceği konusudur. Saldırılar başladığında tüm Afrin harekete geçiyordu, Kobanê tamamen harekete geçiyordu. Binlerce, on binlerce insan silah alıp cepheye koşuyordu. Bu konuda bir sorun yoktu. Ancak tecrübeli ve profesyonel bir birlik kadar etkili olamıyordu bu durum. Düşman saldırılarına karşı ağır ve büyük darbeler vuramıyordu. Yine düşmanın arkasından dolanarak ona darbe vuramıyordu. Düşman saldırdığında büyük bir direniş gösteriyordu. Fakat savaş taktikleriyle, savaş kurnazlığı ve inceliğiyle bir hamle yaparak sonuç almada sorun yaşanıyordu. 2013 yılında bu eksiklikleri bariz bir şekilde fark ederek gördük. Bunun sonuçlarıyla karşı karşıya kaldık. Afrin halkımız savaştan geri durmadı. Savaş cephelerini bırakmadı.

Binler, on binler cepheye koşuyordu. Ancak daha önce eğitip profesyonel hale getirdiğimiz Şehit Şoreş, Şehit Adıl ve birkaç taburumuz kadar etkili olamıyordu. Kobanê’de şehit düşen Kendal arkadaş Afrin’deki ilk profesyonel gücümüze komutanlık yapan arkadaştı. Denetimindeki bir taburla yaz ortalarına kadar amansız bir şekilde çetelere karşı kantonumuzu savunmak için savaştı. Ve başarılı da oldu. Kobanê’de savaş çıkınca Kendal arkadaşla birlikte bir miktar güç gönderildi. Ondan sonra da Kobanê’ye güç gönderme devam etti. Şu ana kadar yaklaşık 250 arkadaş Kobanê’ye gönderildi. Bu arkadaşlardan onlarcası şehit düştü. Diyar, Kendal, Destina arkadaşlar Afrin’den giderek Kobanê savunmasında yer alıp şehit düşen arkadaşlardır.

2013 yılı savaşından çıkardığımız temel sonuçlardan biri toplumu meşru savunma temelinde toplumu hazırlamak gerektiğini anladık. Yine profesyonel bir gücün olması gerektiğini anladık. Bize saldıran güç tecrübe sahibi kişilerden oluştuğunu, profesyonel savaşçıların içinde yer aldığını gördük. Bu gücün içinde yer alan kişilerin Suriye ordusundan ve geldikleri ülkelerin orduları içinde yetişen insanlar olduklarını gördük. Savaş stratejisinde bir bilinç sahibi olduklarını anladık. Savaş taktiklerini bilen kişiler olduklarını gördük. Yine savaş tecrübesi olan kişilerden oluşuyordu bu güç. Bu güce karşı durmak, ona karşı direniş gösterebilmek için bir hazırlık yapmak gerektiğini anladık. Onları aşan bir tecrübeye ihtiyaç vardı.

2014 yılını nasıl değerlendirdiniz?

2014 yılında birkaç açıdan kendimizi hazırladık. Öncelikle coğrafyamızı olası bir büyük saldırıya karşı hazırladık. Kantonumuzun coğrafyası her ne kadar dağlık olsa da, gerilla savaşına dahi müsait olsa da, bu yönlü avantaja sahip olsak da, yeniden hazırlanması gerektiğini gördük. Ciddi bir mevziimiz yoktu. Kanallar yoktu. Bunları hazırlayacak fırsatımız olmamıştı. Çünkü peş peşe dalgalar şeklinde saldırılar gelişiyordu. Qestel, Şêrava, Cindires savaşlarına bu hazırlıklar olmadan girmiştik. Sonradan yavaş yavaş bazı hazırlıklar yaptık. Ancak savaşın ortasında istediğimiz düzeyde bu yönlü bir hazırlık yapmaya imkan yoktu. Torbaların içine doldurduğumuz toprak, yine çevreden bulunan taşlarla mevziiler yaptı güçlerimiz savaş içinde. Yine kazma kürekle kanallar kazdılar. Ancak eldeki imkanlarla aldığımız bu tedbirler düşmanın kullandığı tekniğe karşı ve yaptıkları saldırılara karşı yetmediğini gördük. Yine iki üç stratejik tepe almakla bu güce karşı savunma savaşının verilemeyeceğini gördük. O zaman boydan boya bir savunma hattını oluşturma ve oluşturulan bu savunma hattında ciddi bazı hazırlıkların yapılması gerektiğini gördük. Kobanê savaşında ortaya çıkan bu savunma hattının bile tek başına yetmeyeceği ortaya çıktı. Kademe kademe tüm arazimizi hazırlamamız gerektiğini gördük. 2014 yılında en başta arazimizi, coğrafyamızı olası bir saldırıya karşı hazırladık. Yer altından ve yer üstünden kanal kazmaktan tutalım yer üstünde küleler yapmaya kadar bazı hazırlıklar yaptık. Yine olası hava saldırılarına karşı bazı yerlerde mağaralar yaptık. Şera taraflarında Türkiye sınırında olan Dikme Taş köyünden başlayıp Cindires’e kadar ki çok geniş bir alanda büyük bir maddi harcama ile bu hazırlığı yaptık. Kademe kademe şehir merkezine kadar bu yönlü bir hazırlık yaptık. Köylerin çevresinde bazı savunma hatları hazırlığı yaptık. Herhangi bir savaşta ya da saldırıda hangi tepenin nasıl bir rol oynayabileceğini hesaplayarak ona göre hazırlıklar yaptık. İleri ve geri savunma hatlarını belirleyerek buna göre hazırladık. Ön hat tamamlanmış. İkinci ve üçüncü savunma hatları içinde yoğun bir çalışma sürüyor.

Gücümüzün coğrafyamızın büyük bir bölümünü tanımamasından kaynaklı sorunlar vardı. 2014 yılında Afrin kantonunun coğrafyasının tamamı birlik ve taburlarımız tarafından tanındı. Profesyonel gücümüz araziyi gece gündüz gezerek tanıdı. Güçlerimiz bir yandan arazi gezerken bazı yerlerde de tatbikatlar yaptı, bazı yerlerde de eğitim gördü. Gerilla tarzına göre arazi tanındı.

Coğrafya ile birlikte toplumumuzun, halkımızın hazırlanması gerekiyordu. Afrin halkı direnişine güveni sonsuzdu. Yine saldırılar durumunda cephede de yerini alıyordu. Ancak toplumun sadece bir kesimi bu konuda duyarlı hale gelmişti. Toplumun tamamının bu yönlü hazırlanması gerekiyordu. Bunun için yılın başından beri çalışma planlamamızın başında toplumu hazırlamak oldu. Bunun için köy, kasaba ve şehirde mahalle mahalle halka toplantı yaparak bu yönlü duyarlılık geliştirme, öz savunma bilincini oluşturmaya çalıştık. Son sonuna geldiğimiz bu günlerde Afrin’in yedi nahiyesi, 365 köyü ile şehrin tüm mahallelerinde bunun için toplantılar yapıldı. Bazı köyler büyük olduğu için iki ya da üçe ayrılarak toplantılar yapıldı. Böylelikle öz ve meşru savunma bilincini geliştirme amacıyla toplantı yapılan köy kalmadı. Bu toplantılar halk içten ve dıştan gelebilecek her türlü saldırıya karşı duyarlı ve hazır hale getirilmeye çalışıldı. Yapılan bu toplantılarda köylerin savunma komiteleri oluşturuldu. Oluşturulan savunma komiteleri bir köyde ya da bir mahallede olası bir savaş ve saldırıda kaç kişinin silah alabileceğini tespit etti. Yine cephe gerisinde yer alacakları tespit etti. Yaşlıdan çocuğa, sakat insanlardan analara kadar olası bir saldırı ve savaşta nasıl bir rol alabilecekleri tespit edildi. Tespit edilenler görevleri konusunda toplantılarla bilgilendirildi. Bu örgütlenme ile olası bir saldırı ve savaş durumunda savaş dışında tek bir insan kalmayacak şekilde bir örgütlülüğe ulaştırıldı. Savaş durumunda cephede yer alacak olanlara askeri eğitimler verildi. Silah kullanmadan, havan, top ve uçak saldırıları karşısında kendilerini nasıl koruyacakları konusunda eğitimler verildi.

Halk çevrelerinde YPG/YPJ gibi profesyonel bir güç olmadan da kendilerini nasıl savunacakları konusunda eğitilerek hazırlandı. Köylerini, kasabalarını, mahallelerini nasıl savunacakları bilincini oluşturma eğitimleri verildi. Ve olası bir saldırı ve savaş durumunda hangi örgütlenme ile hareket edecekleri belirlendi. Köy, mahalle milis kuvvet birlik, takımları oluşturularak birlik, takım ve tabur komutanları belirlendi.

Yıl içinde profesyonel güç oluşturma için yürüttüğümüz faaliyetler oldu. 2013 yılından çıkardığımız derslerden dolayı 2014 yılında yürüttüğümüz çalışmalardan biri de profesyonel güç oluşturma çalışmaları oldu. Yürüttüğümüz çalışmalarla çok sayıda profesyonel tabur oluşturduk. Yani görevi bir askeri düzen ve disiplin içinde olan profesyonel güç oluşturduk. Bunun içinde de bir uzmanlaşma eğitimi yaptık. Bu gücün içinden ağır silah taburu, sabotaj taburu, suikast taburu, gerilla taktikleriyle hareket eden operasyon taburlarını oluşturduk. Bu taburları oluşturmakla yetinmedik yıl boyunca hazırladığımız eğitim programıyla eğitim gördüler. Böylelikle profesyonel gücümüz içinde hem bir askeri düzen ve disiplin otururken bu eğitimlerle öte yandan bir uzmanlaşmayı da geliştirdik.

Ayrıca güç eğiterek Kobanê’ye gönderme görevimizi de yapmaya çalıştık. Üzerinde durduğumuz diğer bir konu ise gücünü arttırma çalışması oldu. YPG’ye binlerce genç katıldı. Bu gençler yeni savaşçı kamplarımızda devreler biçiminde eğitimler görerek mezun oldular. Mezun olanlar düzenlemeleri yapıldı.

Yine savaş içinde cephane, silah bakımından yaşadığımız sıkıntıları gidermeye çalıştık. Bu konuda büyük bir hazırlık yaptık. Karşılama ile birlikte silahlarımızı tamir etmekten tutalım bazı parçaları üretmeye kadar küçük çaplı üretim birimlerini oluşturduk. Bu yönlü bazı ihtiyaçlarımızı da artık üretecek durumdayız. Yaptığımız böyle güçlü bir hazırlıkla 2015 yılına giriyoruz.

Sonbahardan bu yana Afrin’i de bir savaşın içine çekme oyunları var. Şu ana kadar bunu bertaraf etmiş durumdayız. Ancak bu ihtimal her zaman için var. Biz yaptığımız hazırlıklarla her türlü saldırıya karşı hazırlıklıyız. Bu hazırlıklarımızı daha da devam ettireceğiz. Suriye demokratik bir sistem, halklarım eşitçe yaşadıkları, kendilerini ifade ettikleri, temsil ettikleri bir sistem oluşmayana kadar pozisyonumuzu daha da güçlendireceğiz.