‘Konferans Kürtlerin özgürlük arayışını somut bir ifadesi’

‘Konferans Kürtlerin özgürlük arayışını somut bir ifadesi’

İmralı’da Türk devletiyle diyalog ve müzakere sürecini başlatan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla gerçekleştirilmesi kararlaştırılan 4 konferanstan ikincisi Kuzey Kürdistan’da gerçekleştiriliyor. Konferansın çağrıcıları ise Kürtlerin özgürlük arayışlarının somut bir ifadesi olarak değerlendirdikleri konferansın, Kürtler arasındaki birliği sağlamak açısından da stratejik öneme sahip olduğunu kaydettiler.

Amed’de 15-16 Haziran tarihlerinde BDP, DTK, KADEP, ÖSP, DDKD’nin de aralarında bulunduğu 17 örgüt tarafından gerçekleştirilecek olan “Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı”na sayılı günler kala konferansın hazırlık çalışmaları devam ediyor. Uzun süren hazırlık çalışmalarının ardından 140 delegenin katılımıyla gerçekleşecek olan konferansa 48 kurum, 80 aydın, akademisyen ve kanaat önderleriyle beraber yaklaşık olarak 200 kişinin katılacağı belirtiliyor. Kuzey Kürdistan halkının kendi geleceğini belirlemesi noktasında önemli bir adım olan Kuzey Kürdistan konferansının çağrıcıları arasında bulunan DDKD Genel Başkanı İmam Taşçıer, ÖSP Genel Başkan Yardımcısı Aziz Mahmut Ak ve KADEP Amed İl Başkanı Civanroj Ceyhan ANF’ye değerlendirmede bulundu. Yapılan değerlendirmelerde, konferansın Kürtlerin özgürlük arayışlarının somut bir ifadesi olduğu kaydedildi.

DDKD Genel Başkanı İmam Taşçıer, “Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı”ndan öncelikle Kürtlerin birliğinin sağlanmasını beklediklerini belirterek,  “Çünkü tarih boyunca Kürtlerin birliği sağlanmamış ve her isyanda Kürt hareketine karşı başka bir Kürt hareketi organize edilerek, o isyanı bastırmak amacıyla kullanılmıştır. Bu konferanstaki temel hedeflerimizden biri de bunu farkına varıp Kürtler arasındaki birliği sağlayabilmektir” dedi.

TAŞÇIER: KÜRTLER OSMANLIDAN BU YANA AĞIR BEDELLER ÖDEDİ

Kürt halkının bu güne kadar Türkiye’de kimliksiz yaşadığını söyleyen Taşçıer, “Anayasada Kürtlerin varlığı hiçbir zaman kabul edilmedi. Osmanlı’dan bu yana Kürtler büyük mücadeleler vererek ağır bedeller ödedi. Ve bugün mücadelenin en uç noktasına gelmiş olan Kürtlerin Bu mücadelede yasal ve meşru haklarını almaları gerekiyor. Yeni anayasada Kürtçenin ikinci resmi dil olabilmesi, Kürtlerin kimliğinin kabulü, Kürtler kendi kimlikleri ile örgütlenerek statü sahibi olabilmelidir. Bu statüdeki kasıt şudur; Yani Kürtler Kuzey Kürdistan’da kendi toprakları üzerinde kendi parlamentolarıyla kendilerini yönetmeleri gerekiyor. Eğer bu statü sağlanmazsa Kürt sorunu hiçbir zaman çözülmez. Bunun adı özerklik, konfederalizm, Güney Kürdistan modeli federasyon da olabilir. Kürtler ve Türkler eşit şekilde temsil edilebilmelidir. Bu eşit şekilde temsiliyetin de birinci koşulu Güney Kürdistan federasyon modelidir. Çünkü biz Türkiye ile birlikte iç içe geçmiş bir milletiz ve millet olmaktan, ulus olmaktan kaynaklı haklarımız var. Bu hakları da ancak bu modelle kazanabileceğimize inanıyorum. Bu konferansta bunları tartışarak Kürtlerin aynı eksende yoğunlaşması gerekiyor” diye konuştu.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tarihi Amed Newroz’undaki çağrısıyla başlayan ve KCK’nin kararıyla HPG güçlerinin Kuzey Kürdistan sınırlarının dışına çıkmasıyla devam eden süreci de değerlendiren Taşçıer, “Kürtler taleplerinde ortaklaşmalıdır. Müzakereyi yapan Sayın Öcalan’a, Türk devletine ve dünyaya kendi taleplerini net bir şekilde sunmalıdır. Şimdiye kadar Kürtler kendi birliğini sağlayamadığı için kendini yeterince ifade edemedi. Bu nedenle Kürtlerin talepleri net olarak bilinmiyor” dedi.

Kürtlerin Kuzey Kürdistan konferansında taleplerini bir sonuç bildirgesi ile açıklaması gerektiğini söyleyen Taşçıer konferanstan beklentilerini şöyle sürdürdü: “Konferansta bir müzakere heyeti çıkmalı ve bu müzakere heyeti, Kürt tarafı olarak devletle masaya oturmalıdır. Sayın Öcalan’ın da eli bu anlamda güçlenmiş olur.”

Konferans çalışmaları kapsamında günlük toplantılar aldıklarını dile getiren Taşçıer, Kuzey Kürdistan’da bulunan tüm Kürt dinamiklerinin, etnik yapıların konferansa katılmasının son derece önemli olduğunu söyledi.

AK: KONFERANSA TÜM SINIFSAL KATMANLARIN VE ETNİK YAPILARIN KATILMASI GEREKİYOR

ÖSP Genel Başkan Yardımcısı Aziz Mahmut Ak ise, “Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı”na Kuzey Kürdistan’daki tüm sınıfsal katmanların ve etnik yapıların katılımının önemine dikkat çekerek, “Kürdistan’da Kürtlerin yanı sıra farklı etnik yapılar da var ve bu etnik yapıların temsiliyeti sağlanmalıdır” dedi ve bu konuda çalışmalar yürüttüklerini sözlerine ekledi.

Konferansta sağlanacak olan birlikteliğin ve alınan kararların pratiğe geçirilmesinin önemine değinen Ak, Amed’de 15-16 Haziran tarihlerinde gerçekleşecek olan konferansın sonuç bildirgesine yansıtılması gerekenleri ise şöyle özetledi: “Cezaevlerindeki tutsakların özgürlüğü sağlanmalı. Göçe zorlananların geri dönüşleri sağlanmalı. Kürt dili önündeki engeller kaldırılmalı. Kürdistan’a statü sağlanmalı. Kürdistan’da temsilen bir müzareke heyeti oluşturulmalı ve bu heyet tüm görüşmeleri sürdürmelidir.”

CEYHAN: GÜÇLÜ BİR SESLE BİRLİKTELİK SAĞLAYACAĞIMIZA İNANIYORUM

İçinde bulunulan sürece ve Kuzey Kürdistan Konferansı’nın önemine dikkat çeken KADEP Amed İl Başkanı Civanroj Ceyhan, “Kürt sorunun çözümüne ilişkin yeni bir mücadele dönemi başladı. Konferansa Kürdistan’da bulunan tüm etnik yapıların katılımı ile ulusal birlik ve çözüm konusunda net bir tutum çıkmasını bekliyoruz. Kürt sorunun çözümüne ilişkin sorunları tartışmak ve müzakere için bir komisyon kurulmasını bekliyoruz. Güçlü bir sesle ortak bir noktada birliktelik sağlayacağımıza inanıyorum” diyerek konferanstan beklentilerini dile getirdi.  Kürt sorunun çözümüne katkı sunacak tüm kesimlerin konferansa katılması gerektiğini söyleyen Ceyhan, “Statü ve Kürt dilinin eğitim dili olması, Kürtlerin kendi kendini yöneterek Kürdistan adı altında örgütlenmesi bunlar Kürtlerin olmazsa olmazlarıdır. Kürtlerin bu çerçevede ortak bir birliktelik sağlaması çok önemlidir” diyerek sözlerini tamamladı.