Moskova Devlet Hukuk Akademisinden Profesör Samvel Koçoi Türk Hukuk Sistemi ve yeni anayasa çalışmalarını ANFye deðerlendirdi. Türklerin ve Kürtlerin kıyas hukukuna daha fazla başvurmasını öneren Koçoi, Türkiyenin uluslar arası ölçülere uymaması halinde AB sürecinden çıkarılabileceðini söyledi. Arap dünyasını da eleştiren Koçoi, Ýslam devletlerinin Kosova, Bosna ve Filistin sorunlarına müdahil olduðunu ama yanı başında katliama uðrayan Kürtleri görmek istemediklerini ifade etti.
Yoðun akademik ve yönetsel çalışmalarına raðmen Kürtleri uðradıkları baskıların uluslar arası hukuk yönünden izlemekten ve bu konuda çalışmalar yapmak geri durmayan Koçoi daha önce yazdıðı bir makalede Kuzey Kürdistanın NATO, Güney Kürdistanın ABD denetiminde olduðunu hatırlatarak Batı Bloðunun Kürdistandaki insan hakları ihlallerinde sorumluluðu olduðunu belirtiyor.
Daha önce Moskova Devlet Hukuk Akademisi Kirov Hukuk Fakültesi Dekanlıðı da yapan Koçoi Kürdistan ve Ýnsan Hakları adlı makalesinde Kürtlerin modern dönemdeki mücadelesini şöyle yazıyordu. Yeni küresel dönem kendi oyunun kurallarını Kürdistanı işgal eden ülkelere de dayatıyorlar. Küreselleşme oyunu, demokrasi ve insan hakları üstünlüðünün ilkelerini pragmatik bir gereklilikle empoze ediyor. Bu Kürtler için de yeni fırsatlar yaratıyor. Şu anda Kürdistanın büyük bir bölümü batının kontrolündedir: Kürdistanın bir parçası (Türkiyeden dolayı) NATOda yer alıyor, Irak Kürdistanı da Irakın işgalinden sonra doðal olarak Batı bloðunun kontrolünde. Kürdistan hidrokarbon rezervleri açısından bölgede kilit bir noktadadır.
MÜSLÜMAN KAMPININ ÝNSAN HAKLARI GÖRÜŞÜNDE KÜRTLERE YER YOK
Koçoi, buradan hareketle Kürdistana hâkim olan Ortadoðuyu kontrol eder tespitinde bulunuyor ve şöyle devam ediyor:
Batı, Ortadoðuyu uluslar arası standartlara göre uyarlamak için kendi görüş ve insan hakları sorununu dayatıyor. Güney Kürdistan Batı Avrupanın desteðine sahip. Çünkü Kürt liderler Mesut Barzani ve Celal Talabani birçok kez Batı Avrupa başkentlerini ziyaret edip onları en üst düzeyde karşıladılar. Bu Kürt devletinin defakto kabulüdür. Ayrıca Avrupanın göç sorunu var burada Kürtler önemli bir sayı oluşturuyor. Avrupa Ülkeleri Kürdistandaki etnik ayırımcılık ortadan kalkar ve ekonomik gelişme olursa bu bölgeden yaşanan göç sorunu çözüleceðini düşünüyor.
Batı da artık bu soruna farklı bakıyor, insan hakları sorunları gündeme geliyor. Ýslam ülkeleri de Kürtleri dışlıyor ve çok düşmanca yaklaşıyor. Arap Birliði ülkeleri ve Ýslam Birliði konferansı örgütü tüm bölgedeki Müslüman toplumunun sorunlarına müdahale etmiştir. Kosova, Bosna ve Filistin sorunlarına müdahil oldu ama hiçbir zaman Kürdistandaki Müslümanların jenosidinden söz etmediler. Şu da bir gerçek: bazen Suriye ve Ýranın belli düzeylerde Irak Kürtleri ile bir ilişkileri vardı, kendi politik çıkarları için Baðdatta karşı kullanmaya çalışıyordu. Bunlar ise sadece taktik adımlardı. Müslüman kampının insan hakları görüşlerinde Kürtlere yer yoktur.
Şu ana kadar net bir şekilde iki yaklaşım göze çarptı. Bu insan hakları problemi ve bununla baðlantılı olarak azınlık ve etnik sorunlar ABD ve onun Batılı ortakları için karakteristiktir. Bunu Kosova ve Güney Kürdistan da şov yapıp gösterdiler.
DÜNYA DERSÝM VE ENFALÝ JENOSÝT OLARAK KABUL EDÝYOR
1961 Tiflis Doðumlu ve Hukuk Doktoru unvanı taşıyan bilim insanı Koçoinin, aralarında Mülkiyete karşı bilinçli suç işleme sorumluluðu, Rusya Federasyonu Ceza Kanunu , Terörizm ve Ekstremizm karakteri, Genel anlamda Rusyanın ceza kanunları, Yabancı devletlerin ceza hukuku gibi kitapların bulunduðu 120 bilimsel çalışması var.
Uluslar arası normları inceledikten sonra Kürdistandaki katliamların bu hukuk sistemi içindeki yerini araştıran yazar; Jenosidin anlamı pratiði ve sorumluluðu adında önemli bir çalışma yaptı. Deðerlendirme de birçok ülke bilim adamlarının jenoside (soykırım) ilişkin fikirleri yer aldı. Koçoi, kitap konusunda şöyle konuşuyor: Bildiðiniz gibi Kürtlere karşı da jenosit uygulandı. R. Gutman D. Riffa, Modern çaðlardaki toplu insan kıyımlarından en önemli dört tanesi içinden iki tanesi Kürtlere karşı uygulandıðını vurguluyor. Ona göre 1938-1939 yıllarında Dersimde yaşayan Kürtlere uygulanan jenosit, ikincisi Tutsilere karşı Ruandada uygulanan soykırımdır, Kızıl Kımerler tarafından 1970li yılların ortalarında insan katliamları ve Irak devletinin Kürtlere yönelik Enfal harekatıdır. (Kürtlere karşı uygulanan katliamlar için Jenosit ve askeri suçlar kitabın yazarları R. Gutman D. Riffa, S.123.) (aydın yahudi jenosidine deðinmiyor ç.n)
Dünyada insanlıða karşı işlenen suçlara ilişkin sorumluluk onun teorik boyutlarını inceliyorum. Bu konuda Kürtlerde örnekler var. 2003 Irak Kürdistanında jenosit kitabı çıktı. O dönem Irak Yüksek Konseyinde yer alan Celal Talabani Rusyaya yaptıðı ziyarette o kitabı Putine hediye etti. Kitap Saddam Hüseyinin yaptıðı suçlara ilişkindir. Toplu katliamlar konusunda uluslar arası yasalar var ama önleyici deðil.
KÜRTLER ETNÝK AZINLIK DEÐÝL
Koçoi, şunları ifade ediyor: Kürtler bugünkü talepleri için Kürtlerin yaşadıkları ülkelerde demokratik hakları için mücadele ediyor ki bunlar doðal haklardır. Rusyada bu konuda farklı deneyimler var. Kendi içindeki azınlıklık ve halklara federasyon ve konfederasyon gibi statüler veriyor. Bölge birimleri var geleceðin hukuk sistemini oluşturmada yararlı olabilir.
Kürtlerin de bazı hakları tanımasına ihtiyaç var örneðin Ýran anayasasını inceledim orda Zoroastrizm (Zerdüştlük ) yaşayan bir din olarak kabul ediliyor. Ama Güney Kürdistanda Zerdüştlüðe ilişkin tek bir kelime yok.
Türk devleti son yıllarda Kürt sorunun çözümüne ilişkin açıklamaları teorik kalıyor. Türkiye tüm bölge ülkelerinin insan haklarına ilişkin eleştiriler yapıyor. Ýsraile Filistin konusunda, Esata Sünniler konusunda eleştiriler yapıyor ama kendi ülkesindeki milyonlarca insana uygulanan yanlış politikaları düzeltmiyor. Ayrıca 20 milyon halkı etnik azınlık olarak dile getirmek saçmalıktır.
KÜRTLER VE TÜRKLER KIYAS HUKUKUNA DAHA FAZLA EÐÝLMELÝ
Prof Koçoi, Kürtlerden dolayı Türkiyedeki hukuk sistemi ve yeni anayasa sürecini izliyor. Bu konudaki görüşlerini sorduðumuz da Türklerin ve Kürtlerin kıyas hukukuna daha fazla başvurmasını öneriyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: Kıyas hukuku son yıllarda çokça başvurulan bir bilimdir. Bunun yöntemlerinde uluslar arası hukuku inceleyip en iyi yasaları alıp kendi ülkesine uyarlamaktır. Biz de bu yöntemi izleyip Duma için yeni yasalar öneriyoruz. Kürtler ve Türkler de bunu yapmalı. Örneðin Kürtler sadece Türkiye, Suriye ve Ýran deðil geniş bir hukuksal inceleme yapmalı. Böylece kendi yasalarını zenginleştirebilirler.
Türkiye yeni bir anayasa sürecinde olması önemli bir fırsattır. Kürtlerin anadilde eðitim, kimlik ve ifade özgürlüklerini içeren çalışmalar yapılmalıdır. Kürtlerin mücadelesi de bunun içindir. Kürtleri kayda almayan bu halka garantiler saðlamayan bir anayasa deðişiklik yaratmış sayılmaz. Çünkü Kürt sorunun Türkiyenin en önemli sorunudur. Bu konuya güçlü bir çözüm getirmeyen bir anayasa neyi deðiştirecek. Kürt politik liderleri biz Türkiyeye düşman deðiliz diyorlar ve sadece kendilerinin deðil Türkiye halkının çıkarlarını savunduklarını söylüyorlar. Öyleyse onlara güvenmek gerekiyor.
Ýnsan hakları ve özgürlüklerin anayasal güvencelere kavuşturulması Türkiye için. Uzun yıllardır birliðe katılmaya çalışıyorlar. Türkiye yasaları uluslar arası ölçülere uymuyor bunun içinde anayasa ve yasaların reformunun aksatılması veya yeterince demokratikleştirilmemesi Türkiye AB üyeliðinden düşürülmesine yol açabilir.