Önümüzdeki dönemde Ortadoðuda yaşanan çatışmalı durum genişler mi? Dış güçlerin de direkt içinde yer aldıðı bir Ortadoðu savaşında kimler nerede yer alır? Özgürlük savaşı yürüten Kürtler hangi tarafta yer alır? Bölgesel savaşın önündeki engeller neler?
Suriye üzerinden Türkiye ve Ýran arasında yaşanan savaş her gün yeni boyutlar kazanıyor. Farklı dış güçlerin desteðini arkalarına alan Ýran ve Türk devletleri Suriye üzerinden kıyasıya bir savaş yürütüyorlar. Zaman zaman açıklamalarla birbirlerine direkt gözdaðı veren bu iki devlet bir süre daha savaşı bu şekilde yürüteceðe benziyor. Bunun nedenleri var.
Birinci neden; saflar halen tam net deðil. Kimin nerede, kimin yanında pozisyon alacaðını yakın gelecek ancak netleştirir.
Ýkincisi; savaşın hangi çelişki üzerinden yürütüleceði, yani devlet egemenlikleri mi yoksa mezhep çelişkileri üzerinden mi olacak (en azından söylemde böyle olacak) halen tam olarak netleştirilememiş.
Bu iki hususta bir netleşme olursa Ortadoðu da kapsamlı bir savaş gelişebilir. Peki, bu savaşta Kürtler nerede yer alacaklar? Kürtler açısından asıl tehlike ne olacak? Ýşte bu kritik soruların cevaplarını KCK yürütme konseyi başkanı Murat Karayılana sordum. Karayılan önümüzdeki süreçte bütün Ortadoðuyu saracak kapsamlı bir savaşın gelişebileceðine dikkat çekti. Karayılan, bugün saflar gittikçe netleşiyor, savaş gittikçe yakınlaşıyor. Bunu yaşanan gelişmelerden görmek mümkün, diye deðerlendirdi.
Karayılana böyle bir durumda Kürtlerin nerede yer alacaðını sordum. Zira Kürtler özellikle Türk devleti tarafından sürekli psikolojik bir saldırı altındalar ve bölgeye yayılan bir savaşın gelişmesi durumunda Kürtler de bugünkü pozisyondan daha aktif bir pozisyona geçmek zorunda kalabilirler. Hatta Türk devleti tarafından direkt hedeflenmeleri kuvvetle de muhtemeldir. Karayılan, savaşın genişlemesi durumunda Kürtlerin kimsenin tarafında yer almayacaðını belirtti. Kürtlerin üçüncü bir çizgi olarak halkların demokratik ve barışçıl bir temelde bir arada yaşamasından yana olacaðını ifade etti. Karayılan bununla beraber, Türk devletinin her hangi bir yerde Kürtlerin kazanımlarına el uzatması durumunda Kürtlerin sert tepkisiyle karşılaşacaðını da belirtti.
Karayılan'ın bu açıklaması düşünülürse gelişebilecek bir savaşta kuzey Kürdistan'da Türk devletine karşı Kürtlerin yürüttüðü özgürlük mücadelesi tüm Kürtleri kapsayabilir. Çünkü savaşın genişlemesi durumunda Türk devletinin batı Kürdistan'daki Kürtlerle bir savaşa girmesi büyük olasılık olarak ortada duruyor. Hatta Karayılan Türk devletinin gerek Güney gerekse Doðu Kürdistan'da da Kürtlerin kazanımlarına tahammül edemediðine dikkat çekiyor. Bu da şu anlama geliyor; Kürtler buralarda bir statü elde ederlerse, Kuzey Kürdistan'daki Kürtler de bundan etkilenir diye Türk devleti karşı harekete geçebilir. Böyle bir şeyin yaşanması da bölgede bir Kürt-Türk savaşına neden olur.
Peki böyle bir şey mümkün mü? Kürt siyaseti yüzyıl sonra ortaya çıkan imkanlardan mümkün olduðunca yararlanarak sonuç almaya çalışıyor. Kürtler artık hakları olan statüyü elde etme temelinde bir siyaset ve mücadele yürütüyorlar. Bu da bölge devletlerinin kabul etmesi zor bir şey. Ýşte tüm bu gelişmeler yaşanırken AKP Türk meclisinden yeni bir savaş tezkeresi daha aldı.
Süresi uzatılan tezkereyi de Karayılan Türk devletinin Kürtlerin kazanımlarına tahammülsüzlüðü ve muhtemel saldırının alt yapısını hazırlama olarak deðerlendirdi.
Türk devleti bölgede herkesi kendisine düşman yapmışken Kürtlerle her yerde bir savaş içine girmeyi göze alır mı? Gelişmeler bunu bize gösterecektir. Ancak buradan baktıðımda Kürtlerin artık bir yüzyıl daha statüsüz ve özgürlüksüz bir yaşamı kabul etmeyeceklerdir. Kürtler özgür olmadan da bölgede savaşın eksik olmayacaðını artık herkes kabul ediyor. Türk devletinin yapacaðı en iyi şey de Kürtlerle çatışmalı pozisyonuna son vermesidir. Aksi durumda Türk devleti bölgenin yabancı ve istenmeyen gücü durumuna gelecektir.