Kerestecioğlu: 2017'de kazanan biz olacağız!

HDP Grup Başkanvekili Kerestecioğlu, 2016 yılını değerlendirirken, 2017'de AKP/Saray'a karşı direnenlerin kazanacağını vurguladı.

HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında 2016 yılının değerlendirmesini yaptı.

"5 Haziran 2015 tarihinde Diyarbakır mitingimize yapılan saldırıdan bugüne patlamalar durmadı. Ülkenin farklı yerlerindeki saldırılarda 363’ü sivil 460 kişi can verirken, 2 binden fazla insan da yaralandı" diyen Keresecioğlu, yıl boyunca yaşananları şöyle özetledi:

"2016 yılı; AKP iktidarının söylediği gibi 'Darbe dönemleri bitmiştir' sözünün boşa çıktığı ve 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı ve darbe girişimi püskürtülse de, OHAL rejimiyle 7 Haziran seçimleri sonrası ortaya konan kaos ve savaş politikalarıyla başlayan Saray/AKP darbesinin, sivil bir diktaya evrildiği bir yıl oldu.

15 Temmuz’u yaratan, 7 Haziran 2015’teki halk iradesinin Saray tarafından kabul edilmemesiydi. 

15 Temmuz, sivil siyasetin önüne iki yol çizdi. İlki; uzlaşarak, ortaklaşarak demokrasi, barış ve özgürlükleri geliştirmek; ikincisi, askeri darbeyi yaratan 7 Haziran 2015’ten sonra süregelen Saray darbesinin, sivil bir diktaya dönüşmesiydi. Saray ve AKP tarafından ikinci yol tercih edildi.

Erdoğan, darbeyi ve darbenin başarısızlığını, Allah’ın kendisi için bir lütfu olarak gördü. Bir yanı ile toplum için demokrasinin ve özgürlüklerin geliştirilmesi için bir olanak yaratan bu süreç, diğer taraftan da Erdoğan’ın kişisel hırslarının, Başkanlık sevdasının bir imkânını teşkil ediyordu. Erdoğan kendisi için olanı tercih etti.

2016 yılı 12 Eylül Anayasası’na rahmet okutacak şekilde dikta Anayasası’nın adeta temsili bir tiyatro ile geçirilmeye çalışılıyor olduğu bir yıl oldu. Bu tiyatro görünen o ki 2017’de de devam edecek. 

2016 yılında yeni anayasa başlığının esas belirleyicisi; Tayyip Erdoğan’ın 'Başkanlık' sevdası oldu. Buradan soruyoruz başkanlık, sultanlık dışında hanginizin Türkiye toplumunun beklentilerini içeren "yeni", demokratik bir talebi var? 

7 Haziran sonrası hızla mevcut cunta anayasasını bile uygulamadan kaldıran, orduya koruma kalkanları yaparak darbe zeminini geliştiren, bütün denetleyici kurumları devre dışı bırakan Saray rejimi, toplumu, Kürtleri, Alevileri demokratik, muhalif kitle örgütlerini ve hatta kendi milletvekillerini bile dışlayarak tek kişiye anayasa yapmaya kalkışmaktadır. 

Yapılan anayasa değişikliği toplumla yapılmış bir sözleşme değil, toplumdan arındırılmış bir sözleşmedir. Bu anayasa değildir, bu gizli bir anlaşmadır.

2016 yılı boyunca barış, sevgi ve refah duyguları etrafında halkı toplayamayanlar kan ve şiddeti arttırarak halkı korku duygusu etrafında bir araya getirerek yeni bir otoriter rejim inşa etmeye çalışmaktadır."

'HDP YOK EDİLMEK İSTENDİ'

Kerestecioğlu, 2016'nın, HDP'nin yok edilmeye çalışıldığı bir yıl olduğuna dikkati çekerken, savaşın ve çatışmaların başladığı Temmuz 2015’ten bugüne kadar HDP ve bileşenlerine dönük siyasi soykırım operasyonlarında 8 bin 685 kişinin gözaltına alındığını kaydetti.

"2016 yılında, eş başkanlarımız ve on milletvekilimiz, siyaseten de, ahlaken de hiçbir şekilde kabul edilemeyecek bir süreç sonunda cezaevlerine konuldular" diyen Kerestecioğlu, şöyle devam etti:

"2016’nın sadece son 5 ayında 4438 gözaltı ve 1251 tutuklama gerçekleşti.

Temmuz 2015'ten bu yana 32 HDP il eş başkanı, 62 HDP ilçe eş başkanı tutuklandı.

Yine Eş Genel Başkanlarımızla birlikte 12 milletvekilimiz, 3 MYK, 4 PM üyemiz, 750'yi aşkın il ve ilçe yöneticimiz tutuklandı.

Başkanvekilleri dâhil 70 belediye eş başkanı tutuklanıp, 50 belediyeye ise kayyum atandı. 

Daha dün Partimizin Hukuktan sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk da tutuklandı."

TUTUKLU-HÜKÜMLÜ SAYISI

Kerestecioğlu, 2016 yılında yargının ayaklar atına alındığını, 3456 hakim ve savcı görevden uzaklaştırılmış olup, 632 yargı mensubunın da tutuklandığını belirtti.

Yine cezaevlerinin dolup taştığı bir yıl geçirildiğini kaydeden Kerestecioğlu, "Şu anda tutuklu-hükümlü sayısı 197 bin 297 olmuştur" dedi.

Kerestecioğlu, 2016'nın emek düşmanı bir yıl olduğuna da vurgu yaparken, işçi katliamları, güvencesiz çalışma, açlık sınırının altında olan asgari ücret, kadın emeğinin sömürülmesine dair örnekler verdi.

Kerestecioğlu, 2016'yı "Eğitime, eğitim emekçilerine ve akademisyenlere dönük darbenin yılı" olarak tanımlayarak, "Binlerce kamu çalışanının, 30 binden fazla eğitim ve bilim emekçisinin darbe bahanesiyle haklarında hiçbir idari ve adli soruşturma yürütülmeden, sorumluluk ya da suçları somut deliller ile ortaya konulmadan gece yarısı kararnameleri ile ihraç edildiği, binlercesi açığa alındığı, bir milyondan fazla öğrencinin 2016-2017 eğitim öğretim yılına öğretmensiz başladığı bir yıl oldu" dedi.

'VİCDANIN KURUDUĞU BİR YIL!'

Kerestecioğlu, şunları da ifade etti:

"Günlerce devlet şiddetiyle öldürülmüş Taybet Ana’nın cenazesi sokakta bekletildi. Cizre’de öldürülen 10 yaşındaki Cemile’nin cenazesini gömemediği için annesi günlerce buzlayarak evinde sakladı.

Başlamış olan çatışmalı sürecin tüm yakıcılığını 2016’nın Ocak ayında vahşet bodrumları ile hepimiz derinden hissettik. Cizre dışında sokağa çıkma yasağı Nusaybin, Sur, Şırnak, Yüksekova gibi yerlerde de şehirlerin tarihsel belleklerini yok edecek şekilde genişleyerek sürdü. Şırnak’ta 14 Mart’ta ilan edilen sokağa çıkma yasağı 16 Kasım’da son bularak (6 ay) dünyada eşine rastlanmayacak kadar uzun bir yasak ile tarihe geçtik. Ayrıca yasak kalktığı zaman şehrin büyük oranda yıkılmış olduğunu görmüş olduk.
(...)

Ayşe Öğretmen'in bu kadar öfke ve kin şehrinin ortasına kurduğu tertemiz adasını yıkıp viran etmeye kalktılar, hakkında soruşturma açıldı, görevinden uzaklaştırıldı. 'Barışı yazmayın' denen bir zamanda Esra Mungan hocamız barış için imza verdi, Aslı Erdoğan kalemini barış için kullandı. Bu ülkede binden fazla akademisyen tüm baskılara rağmen 'Bu suça ortak olmayacağız' diyerek hükümetin politikalarına karşı durdular ve barışı talep ettiler. 
2016 yılı eğitim hakkını savunan, çocuklar ölmesin diyen, barış için iktidarı göreve çağıran öğretmenlerin, akademisyenlerin linç edilmeye çalışıldığı bir yıl oldu.

Derken Karaman’da canımız öyle yandı ki; üstelik en çok canımızı yakan istismara uğrayan çocukları koruyacak ne bir sosyal sistemin ne de bir siyasi iradenin olmayışıydı. Üstelik bunu ortaya çıkaracak 'kahraman' gazetecemiz de çoktu ama hangi cesur büyük gazeteydi ki bunu basacaktı! Özgür basından çıkan haberler ise sansüre uğradı.

Bir kereden bir şey olmaz diyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanları gördük. Eğer siyasiler, çocuklarını da feda etmek uğruna kendini koruma refleksiyle hareket ediyorlarsa; o yönetim, en derin yozlaşmanın içindedir.
Üstelik bugün yalnızca Spotlight filmini izlerken canımız yanmıyor; hangi sinemaya gitsek ya sansür ya otosansürle karşılaşıyoruz. Barış istedikleri için bugün haklarında soruşturma açılan oyuncuların, sinema yazarlarının memleketi olduk."

'KADINLAR HEDEF ALINDI'

Kerestecioğlu, yine kadınlar ve LGBTİ bireylerin nefes alamadığını söylediği 2016 yılında, 375 derneğin kapatıldığını hatırlattı.

"Her gün Kızılay’ın göbeğinde tek kişilik eylemiyle bizlere pes etmememiz gerektiği gösteren Nuriye Gülmen CNN’de tüm dünyada 2016’nın önde gelen sekiz kadınından biri olarak listeye girdi" diyen Kerestecioğu, "Ekonomik krizin de OHAL’in de faturası kadınlara kesildi. 2016 yılında her 5 kadından biri işsiz kaldı. İşsizlik rakamları arttı, ancak işsiz kalanlar her üç kişiden ikisi kadınlar oldu. İş yerlerinde işten çıkarılanlar önce kadınlar oldu" diye konuştu.

Bu yıl da onlarca kadının katledildiğine vurgu yapan Kerestecioğlu, şunları dile getirdi:

"Ancak 2016 yılında bu şiddet, kamusal alana, gündelik yaşama ve en sıradan durumlara kadar yayıldı. Kadınlara ve kadın bedenine saldırıların 'şort giydiği' gerekçesiyle otobüste Ayşegül Terzi’ye yönelik gerçekleşti. Parkta spor yapan hamile bir kadına saldırı oldu. 

Kadınlara parkta, otobüste saldırıların artmasında; yükselen militarizmle birlikte her gün televizyonlarda nefret söylemi ve cinsiyetçi, ayrımcı ifadeleri dilinden bırakmayan; Adam Madam Gibi Ölmek diyen bu ülkenin iktidardaki partisinin sözlerinin etkisi oldukça büyük!"

'HAPİSTEKİ GAZETECİLERİN 3'TE BİRİ TÜRKİYE'DE!'

ÇGD’nin verilerine göre Türkiye’de tutuklu ve hükümlü 144 gazetecinin bulunduğu bilgisini paylaşan Kerestecioğlu, şöyle konuştu:
"Gözaltında tutulan gazetecilerin verilerinin tutulmasında ise zorluk yaşanmaktadır. 

Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ)’nin verilerine göre dünya çapındaki hapisteki gazetecilerin 3’te biri Türkiye’de bulunmaktadır. 

RTÜK'ün internet sitesinden edinilen bilgiye göre 2016'da 50'den fazla kez yayın yasağı uygulanmıştır. Cinsel taciz skandalıyla hatırladığımız Ensar Vakfı haberlerine getirilen yayın yasağı, Aladağ'da 11 öğrencinin hayatını kaybettiği tarikat yurdu yangınıyla ilgili yayın yasağı, Antep'te kına gecesine yönelik canlı bomba saldırısına ilişkin yayın yasağı, Fırat Kalkanı Operasyonu konusundaki yayın yasakları akla gelenlerdir.
Yayın yasaklarındaki tek kıstas, 'zor durumlarda hükümetin elini rahatlatmak' olmuştur. 

Sadece yayın kuruluşları ve gazeteciler değil sosyal medya kullanıcıları da aynı baskıyla karşı karşıyadır. Son dönemde sosyal medya paylaşımları nedeniyle 10000 kişi soruşturulmuştur. "

'BÖYLE BİR YILDA BİLE DİRENİLDİ'

Kerestecioğlu, internet erişiminin engellenmesi ve Gazeteci Ahmet Şık'ın bugün gözaltına alınmasına da değindi.

AKP/Saray faşizmine rağmen direnişin de sürdüğüne işaret eden Kerestecioğlu, "2016, anlattığımız gibi bir yıldı; ancak, toplantı gösteri hakkının, yaşam hakkının, demokratik özgürlüklerin nüvesinden söz edemediğimiz bu yılda bile insanlar baskılara karşı seslerini yükselttiler" dedi.

'2017 AKP'NİN YENİLGİ YILI OLACAK'

HDP'li Filiz Kerestecioğlu, açıklamasını şöyle tamamladı:

"Bizler bütün Türkiye halkları olarak; sadece askeri değil, sivil diktanın da, başarıya ulaşamayacağını bir kez daha vurguluyor, 2017’nin kendi çıkarları için bütün ülkeyi ateşe atan bu zihniyetin yenilgisi olacağını güçlü şekilde ifade ediyoruz. 
Türkiye’deki bütün halklar bu ateşi söndürecek; kuruyan, topraklar, yeniden gürül gürül akan derelerle yaşam bulacak ve ülkemiz, halklarımız mutlu, umutlu günlere yeniden uyanacak! 

Bunca baskıya rağmen yılmamak büyük bir gücün ve haklılığın göstergesidir. Aslında çok haksız ve güçsüz oldukları için her yasayı, her teklifi telaşla geçirmeye çalışanlara karşı haklı olmanın, meşru olmanın direncini yaşıyoruz biz. 
2016 karanlık bir tüneldi ama tünelin sonu görünüyor ve orada ışık var: Bizler varız, HDP var, bu ülkede bu gidişe dur diyecek milyonlar var. Hepinize barış, demokrasi ve umut dolu bir yıl dilerim. Ve unutmayın; 2017’de mutlaka kazanacağız!"