KCK’den Fransa’ya uyarı: Misilleme hakkımızı kullanırız

KCK’den Fransa’ya uyarı: Misilleme hakkımızı kullanırız

KNK Yürütme Konseyi Üyesi Adem Uzun’un tutuklanmasını kınayan KCK Yürütme Konseyi Başkanlıðı, Fransa devletini Kürtlere karşı izlediði düşmanca politikayı terk etmeye çaðırdı. KCK, “aksi takdirde Kürdistan Özgürlük Hareketi ve Kürt halkı misilleme hakkını kullanacak ve Fransa devletinin çıkarlarına dönük kararlar almak zorunda kalacaktır” uyarısında bulundu.

KCK Yürütme Konseyi Başkanlıðı yaptıðı yazılı açıklamada Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkartılmasının yıldönümünde yapılan ‘uluslar arası komplo’yu kınama etkinliklerini selamladı. Uluslar arası komplonun bugün de devam ettiðine dikkat çeken KCK, Avrupa zemininde komployu sürdüren güçlerin başında Fransa devletinin geldiðini kaydetti. Avrupa’da diplomatik faaliyetleriyle tanınan KNK Yürütme Konseyi üyesi Adem Uzun'un tutuklanmasını kınayan KCK, Fransa devletine Kürtlere karşı izlediði düşmanca politikayı terk etmeye çaðırdı. “Aksi taktirde Kürdistan özgürlük hareketi ve Kürt halkı misilleme hakkını kullanacak ve Fransa devletinin çıkarlarına dönük kararlar almak zorunda kalacaktır” dedi.

‘TÜRK DEVLETÝ KOMPLONUN YENÝ VERSÝYONLARINI DEVREYE KOYUYOR’

KCK Yürütme Konseyi Başkanlıðı’nın açıklaması şöyle:

“9 Ekim 1998 uluslararası komplonun başlangıç gününü yurtiçinde ve yurtdışında halkımızın etkili eylemlerle protesto tutumu uluslararası komployu tümden aşma kararlılıðını bir kez daha ortaya koymuştur. 14 yıl boyunca Kürt halk önderliðinin derin bir yoðunlaşma ile geliştirdiði yenilenme ve paradigma gerçeði ile birlikte büyük bir sabır, irade ve kararlılıkla Ýmralı'da sergilediði anlamlı direniş özgürlük mücadelesinde yeni ve önemli bir sürecin gelişmesine yol açmıştır. Bu çizgide halkımızın sergilediði yüksek fedakarlık, özgürlük hareketinin geliştirdiði tarihsel direniş süreci uluslararası komployu sonuçsuz bırakmıştır. Gelişen bu mücadele uluslararası komployu boşa çıkarmış, bugün ise TC'nin farklı versiyonlarla yenilemek istediði uluslararası komplo sürecini tümden yenmenin ve etkisiz kılmanın hamlesini başlatmış bulunmaktadır. Halkımızın meşru bir hakkı olan, uluslararası komplonun tüm tahribatlarının ortadan kaldırılması, Önder Apo ve Kürdistan halkının özgürlüðüne kavuşması yönündeki mücadelesinin önünde hiçbir gücün engel olamayacaðını bu 14 yıllık mücadele süreci ortaya koymuştur.

‘KOMPLOYU SÜRDÜREN GÜÇLERÝN BAŞINDA FRANSA GELÝYOR’

Kürdistan halkının özgürlük davasına karşı büyük bir haksızlık ve saldırı olarak geliştirilen bu uluslararası komployu son altı yıldan bu yana Avrupa zeminde sürdürme konumunda olan güçlerin başında Fransa devleti gelmektedir. 1920'lerde Kürdistan'ın dört parçaya bölünüp inkar edilmesi ve ardından büyük katliamların yaşatılmasına yol açan politikanın geliştirilmesinde Fransa devletinin önemli bir rolü olduðu bilinmektedir. 90 yıldan bu yana devlet terörüne maruz kalan, büyük haksızlıklara uðrayan Kürdistan halkının geliştirdiði özgürlük mücadelesine karşı bugün de Fransa devleti sömürgeci, katliamcı uygulamaların yanında yer alarak Kürt halkının siyasetçilerine yönelmiş bulunmaktadır. Sömürgeciliðin Kürt halkının haklı davasını terörist gösterme, hiçbir alakası olmadıðı halde uyuşturucu madde ve kaçakçılıkla suçlama gibi yalana dayalı iddialarına Fransa devleti de eşlik etmiş, bu iddialarla birçok Kürt siyasetçisini tutuklamış, yıllarca zindanda tutmuş ama mahkeme sonucunda hiçbir şey çıkmamıştır. Tamamen sömürgeci yalanın ve psikolojik savaşın bir ürünü olarak ortaya atılan bu iddialarla Kürt siyasetçilerini töhmet altında bırakan ve çeşitli biçimlerde çalışmalarını engelleyen, taciz eden, tutuklayan Fransa devletinin bu uygulaması Kürt halkına ve özgürlük hareketine karşı bir düşmanlık faaliyetidir.

‘FRANSA KÜRTLERE DÜŞMANLIK POLÝTÝKASINI TERK ETMELݒ

Fransa devletinin, siyasi yaşamının tümünü Avrupa zemininde geçiren, daha çok Kürt halkı adına Avrupa'da diplomatik faaliyetleri geliştirmekle tanınan KNK Yürütme Konseyi üyesi Adem Uzun'u suni gerekçelerle tutuklaması bu düşmanca politikasının bir devamı durumundadır. Biz, özgürlük hareketi olarak bu konuda geçmiş yıllarda birkaç kez Fransa devletini uyararak bu tutumundan vazgeçmesini istedik. Fakat o zaman Sarkozy öncülüðündeki Fransız hükümeti uyarılarımıza uymadı, kirli çıkarları uðruna Kürt halkına karşı düşmanlık politikasını sürdürdü. Fransa'da yaşanan iktidar deðişimine raðmen aynı düşmanlık politikasının sürdürüleceði anlaşılmaktadır. Biz, Fransa devletini bir kez daha bu düşmanca politikasını terk etmeye çaðırıyoruz. Aksi taktirde Kürdistan özgürlük hareketi ve Kürt halkı misilleme hakkını kullanacak ve Fransa devletinin çıkarlarına dönük kararlar almak zorunda kalacaktır. Bu nedenle biz, işler bu noktaya varmadan Fransa devletini bu politikasını terk etmeye ve Kürt halkının özgürlük davasına karşıtlıktan ve düşmanca faaliyetlerinden vazgeçmeye çaðırıyoruz.”

‘ERDOÐAN SOYKIRIMI NASIL SÜRDÜRECEÐÝNÝ ORTAYA KOYDU’

KCK Yürütme Konseyi Başkanlıðı, açıklamasının devamında Türkiye Başbakanı Erdoðan’ın dün grup toplantısında anadilde eðitimle ilgili beyanlarını da deðerlendirdi. Erdoðan’ın bir kez daha tekçi, ırkçı anlayışı ortaya koyduðunu kaydeden KCK, Kürt halkını da anadiline sahip çıkmaya çaðırdı.

KCK açıklaması şöyle:

“Ana dil insanların tercih ettiði bir şey deðil, doðuştan gelen bir olgudur. Dolayısıyla ana dil hakkı tartışılamaz bir evrensel insanlık hakkıdır. Ana dilde eðitimin olmadıðı yerde bir dilin kendini savunması ve varlıðını sürdürmesi mümkün deðildir. Ana dilin olmadıðı her yerde asimilasyon ve kültürel soykırımın yaşanacaðı muhakkaktır. Bu nedenle bugün yeryüzünde ana dilde eðitim hakkı temel bir insanlık hakkı olarak kabul edilmiştir. Sömürgeci Türk devletinin Kürdistan'da ana dilde eðitim hakkını yasaklaması, açıkça insan haklarının çiðnenmesi bir asimilasyon ve soykırım politikasının uygulanmasıdır. Ana dilde eðitim hakkı tanınmadan Kürdistan'da hiçbir sorunun çözülmeyeceði kesin ve nettir.

‘KÜRT HALKI ANADÝLÝNE SAHÝP ÇIKMALI’

Türk başbakanı Erdoðan'ın ana dil konusunda son olarak mecliste sergilediði tutum, AKP devletinin Kürdistan'daki asimilasyon ve soykırımı nasıl sürdüreceðini net bir biçimde ortaya koymuştur. Tekçi, ırkçı anlayışını yeniden vurgulayan bu zihniyetin çözüm geliştiremeyeceði, çözüme dönük söylenen tüm sözlerin birer taktik ve Kürdistan halkına karşı psikolojik savaş uygulaması olarak söylendiði bir kez daha açıða çıkmıştır. AKP hükümetinin bu tekçi, ırkçı, asimilasyoncu anlayışına karşı tüm Kürdistan halkının ve tüm yurtsever örgüt ve kurumların daha fazla ana dile sahip çıkması, ana dilde eðitim hakkını her yerde ve her vesile ile eylemleriyle ortaya koyması büyük bir önem taşımaktadır. Yurtsever Kürdistan halkı ve demokratik kurumların dil konusunda kesin ve net toplumsal bir tutum almadan ve bu konuda özgürlük mücadelesini yükseltmeden bu hakkın elde edilmeyeceði açıktır. Bu nedenle tüm Kürdistan halkını ve demokratik yurtsever kurumları sömürgeciliðin ırkçı, tekçi anlayışına karşı mücadeleyi yükseltmeye ve çeşitli eylemliliklerle ana dilimiz Kürtçe'ye sahip çıkmaya çaðırıyoruz.”