KCK İnançlar ve Halklar Komitesi’nden Muharrem ayı açıklaması

KCK İnançlar ve Halklar Komitesi’nden Muharrem ayı açıklaması

KCK İnançlar ve Halklar Komitesi, Alevi toplumunun Muharrem Orucu dolayısyla yaptığı açıklamada, “Alevi toplumunun tarih boyunca bu kadar çok talan ve katliama maruz kalmalarının nedeni, sadece Aleviliğin eğemen inanç sistemlerinden bir farklılığı ifade etmesinden dolayı değildir; ondan daha fazla, Aleviliğin, devlet ve iktidar sisteminin dışında kalması, hatta bu sistemin karşısında yer almasıdır” dedi.

Alevi toplumunun Ortadoğu halklarının zulme karşı yürüttüğü demokratik direniş geleneğinin en önde temsilcileri olduğuna dikkat çeken KCK İnançlar ve Halklar Komitesi, “Bu özelliklerinden dolayı da, sık sık baskı talan ve katliamlara maruz kalmışlardır. Kerbela direnişi, Alevi toplumunun bu  tarihsel mücadelelerinde verdikleri bedellerin tümünün içerildiği bir zirveyi temsil etmektedir. Tüm Alevi toplumunun, bu zirveyi temsil eden Kerbela Direnişi anısına tuttukları Muharrem orucunu ve bağladıkları yası selamlıyor, Kerbela Şehitlerinin anılarının önünde saygıyla eğiliyoruz” dedi.   

Alevi toplumunun tarih boyunca bu kadar çok talan ve katliama maruz kalmasının nedeninin, sadece Aleviliğin egemen inanç sistemlerinden bir farklılığı ifade etmesinden dolayı olmadığı, ondan daha fazla Aleviliğin devlet ve iktidar sisteminin dışında kalması, hatta bu sistemin karşısında yer almasından kaynaklandığına da dikkat çekti.

Kerbela direnişinin özünün de bulduğu vurgulanan KCK İnançlar ve Halklar Komitesi açıklamasında, Kerbela’da inancın toplumcu bir temelde gelişip, adalet, eşitlik ve barışı mı tesis edeceği, yoksa devletçi ve iktidarcı bir çizgiye girip, zulüm, talan ve sömürüye perde mi yapılacağının savaşının verildiği de belirtildi.

Bu savaşta canlarını veren Hz. Hüseyin ve 72 Elh-i Beyt evlatı ve taraftarının canları pahasına inançlarının devlet ve iktidarın aracı yapılamayacağını ortaya koyduğu da belirtilen açıklamaya şöyle devam edildi: ”Bu açıdan bakıldığında, halkların demokratik direnişi adına verilen bedel çok ağır olmakla beraber, bu direnişte kazanan taraf , zahir de kaybetmiş görünenlerin tarafı olmuştur. Zira bu direnişten sonra Ortadoğu tarihine 1300 yıldan fazladır yön veren bir Hz. Hüseyin ve Ehl-i Beyt direniş çizgisi ortaya çıkmıştır.

Bu çizgi, Kerbela’dan sonra Eba Müslüm Horasani önderliğinde Yezid’in iktidarını devirmiş, Hamdan bin Eşas öncülüğünde eşitlikçi ve paylaşımcı bir yaşam düzeni kuran Kramatiler zamanında halklara eşit, özgür ve adil günler yaşatmıştır. Selçuklu zulmü söz konusu olduğunda bu çizgi ve ruh, Baba İsak ve Baba İlyas’ta tecessüm etmiş, Pir Sultan ve Nesimilerin dilinden de, Osmanlı paşalarının yüzüne Hakkı haykırmaktan çekinmemiştir. Bu çizgi yeri gelmiş, mazlum Ermeni halkı için sığınak olmuş, yeri gelmiş, Seyit Rıza şahsında Kürtlük, Zarife ve Beselerin şahsında da kadın kendisini burada ifade etmiştir. Deniz gezmiş, İbrahim Kaypakkaya ve Mazlum doğan gibi onlarca devrim şehidi de özünde bu çizginin onurlu temsilciliğini yapmış, Kerbela şehitlerinin ideallerini de, yeni değerler katarak günümüzde yaşatmışlardır.”

Baskı, talan ve katliamlarla bu çizgiyi yok edemeyen egemen güçlerin, günümüzde Aleviliği sistem içileştirip, devletleştirerek yok etmek istediği de kaydedilen KCK İnançlar ve Halklar Komitesi açıklamasına, “Bunun için ard arda projeler geliştirip, Alevileri Diyanete, Dedelerini de birer devlet memuru haline getirip devlete bağlamaya çalışmaktadırlar. Görünürde Alevilere hak, Dede’lere de paye verilecekmiş gibi sunulan bu projeler, özünde Aleviliği yok etme projeleridir. Bu nedenle bu projeler Alevi toplumu açısından Kerbela Katliamından daha tehlikelidirler. Kerbela bir çizgi ve ruh yarattı; bu projeler, bu çizgi ve ruhu öldürme projeleridir. CHP, yıllardır bunun hazırlıklarını yapıyordu. Son darbeyi vurma görevi de Cemaat ve AKP’ye verilmiştir. CHP, tıpkı Hz. Hüseyini aldatan zamanın Kufe’lileri gibi, Alevilere hep vaadler verip her seferinde boşluğa düşürdü; adeta zamanımızın Emevileri olan, AKP ve Cemaatin kuşatması altına koydu. Şimdi hep beraber, Yezid’in yapamadığını yapmaya çalışıyorlar” dedi.

Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin Ortadoğu’nun dört büyük devletine karşı yürüttüğü demokratik direniş mücadelesinin de özü itibariyle Kerbela çizgisine en özlü bağlılığın ifadesi olduğu da belirtilen açıklamada, şunlara dikkat çekilid: “Bu bakımdan bu mücadele belki de herkesten fazla Alevilerin mücadelesidir. Zaten bu uğurda, Dalaho’dan Munzur’lara kadar ülkemizin bütün dağlarında canlarını feda eden binlerce Alevi yoldaşımız da, bunun böyle olduğunu göstermişlerdir. Alevi toplumunun AKP, CHP ve Cemaat üçgeninde cendereye sıkıştırılmak istendiği bu günlerde, Alevi halkımızın her zamankinden daha fazla mücadeleyi yükseltmesine ihtiyaç vardır. mücadeleden hak edilen sonucu almak da, öncelikle tüm Alevilerin, farklılıkların kabulü temelinde kendi birliklerini kurmalarına bağlıdır. Kendi birliğini kurmuş bir Aleviliğin, her türlü siyasal, sosyal, ekonomik ve inançsal haklarını elde etmesi işten bile değildir. Biz bu Yas-ı Muharrem vesilesiyle bir daha Alevi toplumunu kendi demokratik birliğini kurmaya ve bunu demokratik ulus birliği temelinde Türkiye ve Kürdistan’da yaşayan tüm halk ve inanç gruplarının birliğiyle pekiştirmeye çağırıyor, Kerbela Şehitleri şahsında tüm devrim şehitlerini saygıyla ve minnetle anıyoruz.”