"KCK" ana davasında delil ikamesi yapılmaya devam edilen tutuklu DTP eski Eşbaşkan Yardımcısı Bayram Altun ile mahkeme başkanı arasında ilginç diyaloglar yaşandı. Mahkeme başkanının, "KCK, PKK'nin üstünde mi?" sorusuna karşılık veren Altun, "Alt üst ilişkisi yoktur. KCK sitem, PKK partidir" yanıtına, mahkeme başkanı, "KCK neyin peşinde?" sorusuyla karşılık verdi. 

BDP milletvekilleri, belediye başkanları, insan hakları savunucuları ve gazetecilerin de aralarında bulunduğu 98'i tutuklu, 175 kişi hakkında açılan "KCK" ana dava duruşmasına Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmada, aralarında BDP Van Milletvekili Kemal Aktaş, BDP Şırnak Milletvekili Selma Irmak ve Batman Belediye Başkanı Necdet Atalay'ın da bulunduğu 33 tutuklunun yanı sıra müdafi avukatlar ve Kürtçe tercümanlar hazır bulunurken, yargılananların aileleri de duruşmayı izledi. Duruşmada tutuklu yargılananlardan DTP eski Eşbaşkan Yardımcısı ve aynı zamanda Ekoloji ve Yerel Yönetimler Komisyonu üyesi Bayram Altun'a ilişkin delil ikamesine devam edildi. Altun, savunmasını anadili olan Kürtçe ile tercüman aracılığı ile yaptı. Yapılan delil ikamesinde ortam dinlemeleri ve telefon görüşmeleri okundu. 

Altun'un BDP Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna ile Cumhuriyet Bayramı resmi törenine ilişkin yaptığı telefon görüşmesi "suç delili" kapsamında görülerek, Altun'un Ayna'ya Cumhuriyet törenlerine katılmamaları için talimat verdiği iddia edildi. İddialara ilişkin Altun, "Emine Ayna o dönem DTP Eşbaşkanıydı. Cumhuriyet Bayramı törenlerine katılmama kararı DTP Genel Merkezi'nin aldığı bir karardı. Bu karara ilişkin de DTP gerekli açıklamayı kamuoyuna duyurmuştur. Törenlerde devlet yetkilileri Kürtlüğe hakaret eden söylemlere hakimdiler. Biz de bu törenlere katılmama kararı aldık. Ama bu törenlere katılmak isteyen belediye başkanlarımızın da önünü almadık. Bazı törenlerde askeri yetkililer belediye başkanlarımızın isminin yazılı olduğu plaket veya benzeri şeyleri ayaklarının altında çiğnediler. Buna benzer nahoş görüntüleri engellemek için bu törenlere katılmama kararı aldık" diye belirtti. Okunan telefon ve tape kayıtlarında, Batman'a üniversite yapılması için kampanya başlatmak, seçim süreci ile ilgili Roj Tv'de yayınlanan Kürtçe programlar için belediye başkanı ismi önermek, ortadan kaybolan genç bir kadının ailesinin Altun'dan yardım istemesi de iddianamede suç delili olarak görüldü. Altun'un yakınını kaybeden genç kadının ailesine yardımda bulunmaya çalışması delil ikamesinde, "KCK'nin dağ kadrosuyla irtibatlı olduğu anlaşılmıştır" şeklinde değerlendirilmesi dikkat çekti. Mahkeme heyetinin Altun'a, "Yani ortadan kaybolanların nerede olduğunu parti mi biliyor, parti nereden biliyor?" sorusuna cevaben Altun, "Halkın partiye inancı ve güvenci tam olduğu için halk her konuda partiden yardım istiyor" diye cevapladı. 

Okunan tape kayıtlarında Altun'un kendisini yakmak isteyen birini engellemek istemesi de suç delili olarak görüldü. Belediye başkanlarının, bir dönem hakkında bir aylık kapatma kararı verilen Azadiya Welat gazetesine destek amaçlı ziyaret gerçekleştirerek, gazeteyi satmayı önermek de dosya kapsamında suç olarak görüldü. Azadiya Welat gazetesi için, "Örgüt güdümünde yayın yapan gazete" olduğu iddia edildi. Altun, Azadiya Welat gazetesinin Türkiye'de ilk Kürtçe yayın yapan gazete olduğunu ve gazetenin ayakta durması için parti olarak destek vermeyi sürdüreceklerini belirtti. Altun, "Savcının değerlendirmesine göre bu gazete illegal bir yayın ise 20 yıldan beri nasıl yayın yapıyor? Polise ve savcıya göre muhalefet eden herkes kanun dışıdır" diye konuştu. 

Yapılan delil ikamesinde iddianamede geçen "özgürlük hareketi" kavramıyla ilgili mahkeme başkanının Altun'a sorular yöneltmesi duruşmada ilginç diyalogların yaşanmasına neden oldu. Heyet başkanın, "'Bu Özgürlük Hareketi', dediğiniz şey PKK mı yoksa partiniz mi?" sorusuna cevaben Altun, "Özgürlük hareketi Kürtler için mücadele yürüten bütün örgütlere verilen addır. Bazen DTP, bazen KCK ve PKK için söyleniyor. Tek bir örgüte verilen ad değildir Özgürlük Hareketi' " diye yanıt verdi. Altun mahkeme başkanının, "PKK ile KCK ayrı mı" sorusu üzerine Altun, "KCK bir sistemdir, PKK partidir. KCK'nin içinde kurumlar vardır" diye yanıtlaması üzerine heyet tekrar soru sorarak, "Nasıl, hangi kurumlar var KCK'nin içinde?" diye sordu. Altun, "Mesela PYD, KNK diyor ki, biz KCK'yi kabul ediyoruz, şahıslar da kurumlar da buna katılabilir" diye cevapladı. 

Mahkeme heyetinin, "KCK, PKK'nin üstünde mi?" sorusuna karşılık veren Altun, "Alt üst ilişkisi yoktur. KCK sitem, PKK partidir" demesi üzerine, heyet başkanı, "KCK neyin peşinde?" diye sordu. Altun ise, "KCK demokratik toplum kurmak istiyor, devletsiz bir toplum. KCK, iktidar elde etme peşinde değil, amaç devleti yıkmak da değil" diye belirtti. KCK ile aynı görüşte kurum olup olmadığını soran mahkeme heyetine Altun'un cevabı, "Organik ilişkisi olup olmayanı bilmem ama KCK'ninkine benzer görüşte olanlar var" oldu. Mahkeme başkanı, Altun'a, "Komisyon olarak sizin görüşleriniz KCK ile uyuşuyor mu?" şeklinde soru sormasına Altun, "Biz DTP'nin bir kurumuyuz, DTP dışında bir bağlılığımız olamaz. Biz siyasette bir adım ileri gitmek isterken, eğer yaşanılan ülkenin sistemi uygunsa, böyle bir yerde illegal örgütlenmeye gerek yoktur. Demokratik siyasetin olmadığı yerde bunlar olur. 1970-80'li yıllarda Türkiye'de siyaset yapma imkanı olsaydı, insanlar dağa neden çıksınlar? Yani yıllarca dağda kalmak normal bir olay mıdır?" diye cevap verdi. Heyet, "Örgüt, parti diye bir sürü ad geçiyor burada, peki PKK'ye ne diyorsunuz?" sorusuna cevaben Altun, "PKK'ye PKK diyoruz" diye cevap verdi. Heyetin, "'DTP'nin ve hareketimizin' diye bir şey demişsin burada. DTP ve hareket aynı şey değil demek ki. Buradaki hareketten kastın nedir?" sorusuna Altun, "Bu devlet 10 tane partimizi kapattı. Bu geleneği ifade etmek için de kullanıyoruz. Bazen de tüm kurumları içine almak için kullanılır" diye yanıtladı.

Altun'un savunmasının ardından mahkeme heyeti, duruşmaya yarın devam etmek üzere ara verdi.