Acılı, öfkeli, kararlı yüzlerle 17 yıldır kayıplarını arayan Cumartesi Anneleri, 1994 yılında gözaltında kaybedilen Kenan Bilginin akıbetini sordu. Cizreden kayıp yakınlarının da katıldıðı eylemde konuşan Ümit Efe, Bu durum insan kaybetme suçunun emniyet-yargı-siyaset işbirliðinde gerçekleştiðinin ifadesidir. Bu durum devlet görevlilerinin işlediði suçlarda cezasızlık zırhıyla korunduðunun ifadesidir dedi ve bu cezasızlık zırhının kaldırılmasını istedi.
Cumartesi Anneleri bu haftaki eylemlerinde, 12 Eylül 1994te Ankara Dikmende otobüs duraðında gözaltına alınarak Ankara Terörle Mücadele Şubesine götürülen ve bir daha kendisinden haber alınamayan Kenan Bilginin akıbetini sordu.
Hasan Ocakın 21 Mart 1995te gözaltına alınması ve 55 gün sonra işkenceyle öldürülmüş bedeninin Kimsesizler Mezarlıðında bulunmasıyla 27 Mayıs 1995te oturma eylemine başlayan Cumartesi Anneleri, 389uncu haftada yine Galatasaray Meydanındaydı.
Failler belli, kayıplar nerede? yazılı pankartın açılarak kayıpların fotoðraflarının ve kırmızı karanfillerin taşındıðı eylemin 389uncu haftasında Cizrede her cumartesi oturma eylemi düzenleyen kayıp yakınları da katıldı.
13 yaşında gözaltına alınarak kaybedilen Yahya Akmanın babası Ýsmail Akman yaptıðı Kürtçe konuşmada, 13 yaşında kaybedilen oðlunun öyküsünü anlattı. Oðlunun işkence yapıldıktan sonra kurşunlanarak öldürüldüðünü belirten baba Akman, Biz cenazeye ancak 3 gün sonra ulaşabildik. Cenaze korkunç durumdaydı dedi. Olayın açıða çıkarılması için hiçbir şey yapılmadıðı gibi kendilerinin de kötü muameleye maruz kaldıklarını kaydeden baba Akman, Hesabımızı sürdüreceðiz diyerek sözlerini tamamladı.
ARTIK KÝMSE BÝZÝ KANDIRAMAZ
Abdurrahman Gülün hem yeðeni hem de gelini olan Hanım Gül ise, Abdurrahman Gülü öldürenlerin belli olmasına raðmen sorumluların açıða çıkarılarak cezalandırılmadıðını belirtti. Gül, Talebimiz, hesabımızın, kayıplarımızın hesabının sorulmasıdır. Kimliðimiz ve dilimizdir. Biz eski Kürtler deðiliz, artık kimse bizi kandıramaz. Tayyip Erdoðan bizi kandıramaz dedi.
ÝHD Ýstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına açıklamada bulunan Ümit Efe, 389 haftadır kayıpların faillerinin üzerindeki cezasızlık zırhının kaldırılması taleplerini yineleyerek, Devlet aðır insan hakları ihlallerinin faillerini soruşturmak ve yargılamakla hükümlüdür dedi.
BU KEZ SAÐ KURTULDUN
Gözaltında kaybetme suçunda üst düzey devlet görevlilerinin rolü olduðunu vurgulayan Efe, 1993 yılında Antepte gözaltına alınan Kenan Bilginin Bu kez sað kurtuldun ama bir daha seni alırsak kesinlikle sað çıkamayacaksın denilerek tehdit edildiðini belirterek Bilginin gözaltında kaybedilişini anlattı.
12 Eylül 1994te Ankara Dikmende otobüs duraðında gözaltına alınarak Ankara Terörle Mücadele Şubesine götürülen Bilgini gözaltında gören 10 tanık olduðu ve Bilginin tanıklardan Av. Murat Demirle mazgaldan yaptıðı konuşmada Ben Kenan Bilgin, 22 gündür buradayım. Sizi bırakırlarsa aileme, avukatlara, ÝHDye haber verir misin? dediðini belirten Efe, ailenin başvurusu üzerine Savcı Selahattin Kemaloðlunun bir soruşturma başlattıðını hatırlattı.
Savcının gerçeði açıða çıkarmak için gösterdiði çabanın Terörle Mücadele Şubesinin direnci karşısında sonuçsuz kaldıðını ve savcının görev yeri deðiştirilerek dosyanın rafa kaldırıldıðını söyleyen Efe, Savcı Kemaloðlu AÝHM yargıçlarına verdiði ifadede tanıkları dinlediðini, onların gerçeði anlattıðına ikna olduðunu ve Kenan Bilginin gözaltında kaybedildiðine inandıðını söyledi. AÝHM Türkiyeyi Kenan Bilgini gözaltında kaybetmekten mahkûm etti. Ama devlet 18 yıldır onun gözaltına alındıðını inkâr ediyor dedi.
DEVLET GÖREVLÝLERÝ ÝŞLEDÝKLERÝ SUÇLARDA CEZASIZLIK ZIRHIYLA KORUNUYOR
Bilginin akıbetini soruşturan savcı Ankaradan uzaklaştırılırken sahte rapor düzenlediði tespit edilen Savcı Özden Tönükün ise terfi ettirilerek Yargıtay üyesi olduðunu belirten Efe, Bilginin kaybedilişinden sorumlu olanların ya vali, milletvekili ardından da bakan olduklarına dikkat çekti.
18 yıldır yapılan başvuruların sonuçsuz kaldıðını ifade eden Efe sözlerini şöyle tamamladı: Bu durum insan kaybetme suçunun emniyet-yargı-siyaset işbirliðinde gerçekleştiðinin ifadesidir. Bu durum devlet görevlilerinin işlediði suçlarda cezasızlık zırhıyla korunduðunun ifadesidir. Bu durum gözaltında kaybetmenin bir devlet politikası olarak uygulandıðının ifadesidir. Bizler, AÝHMin mahkûmiyet kararı verdiði kayıp davaları başta olmak üzere tüm kayıp dosyalarının yeniden iç hukukla soruşturulmasını istiyoruz. Bu soruşturmaların yalnız cellatları deðil, bu iklimi yaratan yerelden ulusala tüm yapıları hedeflemesini istiyoruz. Bizim için adalet ancak böyle saðlanacak. Yoksa hukuksuzluðun vahşeti hepimize dokunacak.
ÝLGÝNÇ BÝR DAVA
Av. Kamil Tekin Sürek ise Bilginin kaybedilişinin hukuki boyutuna ilişkin bilgi verdi. Geçen 18 yıl içerisinde olayı açıða çıkarılmadıðının altını çizen Av. Sürek, AKP Hükümetinin, kendi döneminde gözaltında kayıplar olmadıðına ilişkin sözlerine, Gözaltında kayıplar yoksa katliamlar var diyerek tepkisini dile getirdi.
Kenan Bilgin davasının çok ilginç bir dava olduðunu ifade eden Av. Sürek, ailenin AÝHMe başvurmasının ardından AÝHMin başlattıðı inceleme sonrası Başsavcılıðın yalan söylediðinin ortaya çıktıðını söyledi. Av. Sürek, Kenan Bilgin olayında devlet suçunu kabullenmiştir bu şekilde. Devlet olayın üstünü örtmeye çalışmıştır. Ancak diðer kayıp davalarında olduðu gibi bizim hesabımız bitmedi diye konuştu.