Kayıp yakınları: AKP'yi lanetliyoruz
Yakınları devlet tarafından katledilenler ile insan hakları savunucuları, hesap sormaya devam etti. Amed, Batman, Hakkari ve İzmir'deki eylemlerde, Kürdistan'daki soykırımcı saldırılar da protesto edildi.
Yakınları devlet tarafından katledilenler ile insan hakları savunucuları, hesap sormaya devam etti. Amed, Batman, Hakkari ve İzmir'deki eylemlerde, Kürdistan'daki soykırımcı saldırılar da protesto edildi.
AMED
İHD ve kayıp yakınlarının "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eyleminin 361'incisi Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Kayıp fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Amed Şubesi yönetici ve üyeleri, kayıp yakınları, Barış Anneleri Meclisi üyeleri ve Amed Büyükşehir Belediyesi önünde nöbet eylemi başlatan sağlık çalışanları katıldı. Eylemde, İstanbul'da 1981 yılında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Nurettin Yedigöl'ün akıbeti soruldu.
'DEVLETİN İNFAZLARINDA CİDDİ ARTIŞ VAR!'
Oturma eylemi öncesi konuşan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Amed Şubesi Başkanı Raci Bilici, devletin eski akılla hareket ettiğini ve faillerin yargı önüne çıkarılmadığını belirterek, siyasal iktidarın failleri koruduğunu kaydetti.
Bilici, devletin Kürdistan'daki saldırılarına dikkat çekerek, "Operasyonlar orantısız bir şekilde devam ediyor. Kentler harabeye çevriliyor. Kolluk güçleri tarafından gerçekleştirilen sivil ölümlerde çok ciddi boyutlarda bir artış var" dedi.
Barış Heyeti olarak Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile görüştüklerini hatırlatan Bilici, "Taleplerimizi somut bir biçimde ilettik. Çözüm diyalog ve müzakeredir dedik. Şiddetin devre dışı bırakılması gerekir dedik. Başbakandan somut talebimiz oldu. Operasyonları derhal durdurun, dedik" bilgilerini verdi.
Bilici'nin ardından eyleme katılan sağlık çalışanları adına SES Amed Şubesi Eşbaşkanı Ramazan Kaval, geçmiş yıllardaki çatışmalı ortamda 7 sağlık çalışanı arkadaşlarının katledildiği, son olarak ise Aziz Yural'ın katledildiğini ve bu yüzden eylem başlattıklarını belirtti.
NURETTİN YEDİGÖL'ÜN HİKAYESİ
Kaval'ın ardından İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Nigar Kocaman, İstanbul'da 1981 yılında, gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınmayan Nurettin Yedigöl'ün hikâyesini paylaştı. Kocaman şunları belirtti: "Erzincanlı ve 27 yaşındaki Nurettin Yedigöl, 12 Nisan 1981 tarihinde, İdealtepe'de yapılan bir ev baskınında gözaltına alınır. Gözaltı süresi içersinde ağır işkencelere maruz kalır. Nurettin Yedigöl, gözaltında sorgudayken arkadaşları tarafından görülür. Arkadaşlarının anlatımlarına göre Nurettin Yedigöl, sorguda çırılçıplaktı, kolları tutmuyordu, konuşamıyordu ve kanlar içindeydi. Arkadaşlarının bu son görüşü dışında, Nurettin Yedigöl'ü bir daha gören olmadı.
Yakınlarının Nurettin Yedigöl'ün bulunmasına yönelik yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kaldı. Tüm başvurular 'gözaltına alınmadı' yanıtıyla geri çevrildi. Açılan davalardan da bir sonuç çıkmadı. Aile, yıllarca devlet kapılarını çaldı, Nurettin'i sordu. Soruşturmayı yürüten dönemin savcısı Faik Tarımcıoğlu'nun aileye "Bizim elimizde de oğlunuz hakkında bir tutuklama kararı var ama bulamıyoruz" dediği ileri sürüldü."
BATMAN
İnsan Hakları Derneği (İHD) Batman Şubesi ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eyleminin 361. haftasında Gülistan Caddesi'nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya gelerek kaybedilen yakınlarının akıbetini sordu. Kayıp yakınları, eylemde '90'lı yıllarda faili meçhul cinayete uğrayan yakınlarının fotoğraflarını ve yine katledilen Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin fotoğraflarını da taşıdı. Eylemde açıklamada bulunan İHD Yöneticisi Av. Mesut Aydın, "Barışa ihtiyacımız var" diyerek, Kürdistan'da devam eden katliamlara, Kürt halkının öz yönetim iradesine yönelik saldırılarda katledilen sivillerin cenazelerinin sokak ortasında kalmasına ve yaşanan hak ihlallerine tepki gösterdi.
Silopi'de katledilen 3 Kürt kadın siyasetçi, DBP PM üyesi Sêvê Demir, KJA aktivisti Fatma Uyar ve Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır'in mücadelelerini sahipleneceklerini belirten Aydın, "Silopi'de, Cizre'de, Sur'da her geçen gün şiddeti arttırılarak devam eden sokağa çıkma yasaklarının derhal sona erdirilmesi gerekmektedir. Ölümler coğrafyasına dönüştürülen topraklarımızda yaşam hakkını savunmaya devam edeceğiz. İnsanların evlerinden, geçmişlerinden ve topraklarından koparılıp sürgüne mecbur bırakılmasını şiddetle kınıyoruz. Sürdürülen bu politikayı lanetliyoruz. İşlenmeye devam eden hukuksuzluğa; devlet, kendi işlediği suçları kendi soruşturamaz gerçeğine itiraz ediyoruz" şeklinde konuştu.
YÜKSEKOVA
Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde İHD ve kayıp yakınlarının "faili meçhul" cinayetlere uğrayanların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle düzenledikleri eylemin 90'ıncı haftasında da kayıp yakınları yoğun kar yağışı altında Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme Suruç'ta katledilen İngilizce Öğretmeni Süleyman Aksu'nun ailesi, katledilen gazeteci Metin Göktepe'nin ablası Meryem Göktepe, HDP yöneticileri ve çok sayıda kişi de destek verdi. Kayıp yakınları bu haftaki buluşmasında, 8 Ocak 1996'da İstanbul'da gözaltında işkence yapılarak katledilen gazeteci Metin Göktepe'nin hikayesi anlatıldı.
'METİN'İN YASINI TUTMAYA UTANIR HALE GELDİK!'
Eylemde konuşan, kaybedilen Abdullah Canan'ın oğlu Tayyip Canan, Göktepe'nin Cumartesi Anneleri'ni günbegün takip eden ender gazetecilerden birisi olduğunu anımsatarak, "Gözü dönmüş katiller Metin'i canice katletti. Ama bu yürek hiç susmayacak ve Metin yaşıyor, hep yaşayacak" dedi. Daha sonra söz alan Göktepe'nin ablası Meryem Göktepe, "Öyle ölümler var ki insan yaşadığına utanır" sözleriyle konuşmasına başlayarak, "Bugün artık bizi öyle bir duruma getirdiler ki Metin'in yasını tutmaya utanır hale geldik. Anne karnında bebeler, sokakta anneler kaldı. Sokakta annesinin cansız bedenini gören çocuklar kaldı. Savaşı çıkaran, barışı ise icra edecek olan kadınlar oldu" şeklinde konuştu.
Şu an bulunduğu alandaki her annede annesini, her gazetecide Metin'i gördüğünü belirten Göktepe, "Metin kayıplar olmasın diye nerede hak araması varsa oradaydı. Metin bugün olsaydı, burada olurdu. Metin olsaydı, barikatların arkasındaki gerçekleri halka ulaştırırdı. Nerede bir gerçek karartılmak istenirse, ilkin gazeteciler katledilir. Bu ülkede 100'ün üzerinde gazeteci katledildi" dedi.
DİHA Muhabiri Nedim Oruç'un da kaybedilmek istendiğini hatırlatan Göktepe, "Elimiz yüreğimizde Nedim için sabaha kadar uyumadık. Metin'e geç kaldık, Nedim'e geç kalmayalım dedik. 90'lı yılları aratır oldular bize. Ancak hiçbir zalim ve zulüm sonsuza dek yaşamaz. Zulüm kendi mezarını da kazar" vurgusunu yaptı.
Abla Göktepe ve kayıp yakınları, eylemin ardından Eski Kışla Mahallesi'ndeki canlı kalkan çadırını ziyaret etti.
İZMİR
İHD İzmir Şubesi ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" şiarıyla Konak Sümerbank önünde açıklama yaptı. Barış Anneleri Meclisi üyelerinin de destek verdiği eylemde, "Kayıplar belli, failler nerede" pankartı ve kayıpların fotoğrafları taşındı. Eylemde, Güçlükonak Katliamı'nın yıldönümü vesilesiyle katliamı anlatan İHD İzmir Şube yöneticisi Ahmet Çiçek, Güçlükonak'tan Sur'a faili devlet olan cinayetlerin ve katliamların hesabının sorulmasını istedi.
Açıklamanın ardından oturma eylemi yapıldı.