İsviçreli parlamenter: AKP'nin tutumu kuşku doğuruyor
İsviçreli parlamenter: AKP'nin tutumu kuşku doğuruyor
İsviçreli parlamenter: AKP'nin tutumu kuşku doğuruyor
İsviçreli Parlamenter ve KCK davalarına da gözlemci olarak katılan hukukçu Nicolas Rochat, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'la görüşmeler sürerken 'KCK' adı altında tutuklama ve yargılamaların devam etmesinin AKP'nin niyeti konusunda 'kuşku yarattığı"nı belirtti. Parlamenter Rochat, Ermenistan-Azerbaycan arasında resmi arabulucuk yapan İsviçre'nin Kürt sorununun çözümünde de daha aktif rol oynayabilecegini söyledi.
Türkiye'deki siyasi süreç, Avrupalı siyasetçi ve hukukçuların yakın ilgisini çekiyor. 'KCK davası', ÇHD ve Asrın Hukuk Bürosu avukatlarının yargılandığı duruşmaları, Demokrasi ve İnsan Haklari için (ELDH) Hukukçular Örgütü'nden 30 gözlemci izledi. Avrupa'nın bir çok ülkesinde şubesi bulunan ELDH'nin İsviçre kolunu İlerici Hukukçular Derneği oluşturuyor. Bu sivil toplum örgütü adına KCK duruşmalarına katılan Nicolas Rochat, davanın tamamen siyasi olduğunusöyledi. Aynı zamanda İsviçre Sosyalist Partisi (SP/PS) Vaud Kantonu (Lozan ve çevresi) Milletvekili ve partisinin Parlamento Grup Başkanı olan Nicolas Rochat, son yıllarda Kürt sorunu ve Türkiye'de yaşanan insan hakları ihlalleriyle yakından ilgileniyor.
'KCK' DAVALARI YASA DIŞI
ANF'ye konuşan İsviçre Sosyalist Parti (PS) Parlamento Grup Başkanı Nicolas Rochat, Ermenistan-Azerbaycan ilişkileri konusunda resmi arabuluculuk yapan İsviçre`nin Kürt meselesinde de daha aktif bir rol oynayabileceğini söyledi.
17 Eylül görülen 'KCK avukatları' davasına bir grup Avrupalı hukukçu ile birlikte katılan Rochat, "Silivri’de cezaevinin içinde yapılan bir duruşmaya ilk kez tanık oldum. Özel yetkili bir mahkeme ve gördüğüm bir hukuk skandalıydı. Savunma avukatlarının yargılandığı bir sistem hukuki değil, keyfi ve siyasidir. Bu davanın şekli ve yürütülme biçimi, Türk devletinin ne normal bir ceza hukukunu, ne de evrensel hukuk normlarını uygulamadığını gösteriyor" dedi. Silivri Cezaevi'nde görülen duruşmanın benzerine rastlanmadığını belirten İsviçreli hukukçu ve milletvekili "Mahkemeyi gözlemlediğiniz zaman kendinizi tamamen keyfi bir hukuk sisteminde, yasadışı bir davanın içinde buluyorsunuz. Tutuklu bir avukatın mahkemede söyledikleri davanın tamamen siyasi ve keyfi olduğunu göstermeye yetiyor. Orada hukuk normları ve prosedürü işlemiyor. Davanın özel bir mahkeme tarafından yürütülmesi bile bunu ispatlamak için yeterli bir kanıt" diye konuştu.
'SAVUNMA HAKKINA SALDIRI ÇİFTE CEZADIR'
Latin Amerika ve Ortadoğu'da da insan hakları ihlallerini ve siyasi davaları da yakından takip eden Rochat, KCK davalarındaki farkı ise şöyle anlattı:
"Dünyanın o bölgelerinde de ihlallere tanık oldum ama KCK ve ÇHD’li avukatların durumu çok farklı ve tamamen keyfi. Yazarların, gazetecilerin, sendikacıların yargılandıgı davalara tanık oldum, ama devletin savunma hakkına saldırması çifte ceza uygulamasıdır. Sanık ve savunma aynı davada cezalandırılamaz. Devlet hukuk içerisinde savunma mesleğini yapan insanların işlerini yapmalarını engelleyemez."
"Bir yandan Türk Ceza Yasası, Terörle Mücadele Yasası'nın degiştirilmesi gerektiğinden söz edilirken, diğer yandan özel mahkemelerin görev yapması bir paradokstur" diyen Rochat, gözlemlerini İlerici Hukukçular Derneği adına geçtiğimiz günlerde Cenevre'de BM Insan hakları komisyon toplantılarında da aktardıklarını söyledi. Rochat, "Konuyu İsviçre Fedaral Parlamentosu'na da taşıdık. SP Milletvekili ve hukuk profesörü Cesla Amaralle ise bu doğrultuda Federal Hükümet'ten KCK ve ÇHD'li avukatların davalarını Ankara nezdinde girişimlerde bulunmasını bir önerge ile talep etti" dedi.
AKP'NİN NİYETİ KUŞKULARA YOL AÇIYOR
Rochat Türk devletinin bir yandan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'la görüşmeler yapılırken diğer yandan KCK adı altında tutuklamaların sürmesinin de kuşku verici olduğuna işaret etti. "Bir yandan demokratikleşme sinyalleri verirken, PKK lideri Abdullah Öcalan’la görüşmelerden söz edilirken diğer yandan da Kürt aydınlarını, militanlarını ve insan hakları savunucularını tutukluyor. Bu durum Avrupa’da AKP hükümetinin niyeti konusunda kuşkulara yol açıyor. Acaba bunlar aldatmaca mı, seçim yatırımı mı düşüncesi doğuruyor" diye konuştu.
Kürt sorununun çözümü konusunda İsviçre Hükümeti'nin önemli bir rol oynayabileceğini belirten Rochat, Bern'nin Ankara'yı ve siyasetini yakından takip ettiğini, Dağlık Karabağ ve Ermenistan-Azerbaycan ilişkileri konusunda Türkiye nezdinde resmi arabuluculuk yaptığını ve sonuç tam istenildiği gibi olmazsa da önemli aşamalar kaydedildiğini hatırlattı. Rochat, şunları söyledi: "İsviçre Hükümeti Kürt meselesinde daha aktif bir rol oynayabilir. Türkiye'de hak ve özgürlüklerin tam yerleşmesi için tecrübelerini Ankara'ya aktarabilir. Kaldı ki İsviçre Kürt sorununa yabancı değil. 1993'teki ilk ataşkes döneminde Federal Parlamento'da değişik partilere mensup 50 milletvekili arabuluculuk için önerge verdi ve Parlamento bunu kabul etti. Fakat Türkiye bu arabuluculuğu o dönem kabul etmemişti. Ayrıca İsviçre'nin uluslararası ilişkilerde ciddi bir ağırlığı var. Bu konuda Kürt diasporasına da önemli görevler düşüyor. Burada yaşayan Kürtler, Bern ve siyasi partiler içerisinde daha aktif yer alarak anavatanlarındaki sorunun demokratik yollardan çözümü konusunda önemli bir rol oynayabilirler."