Silopi’de dördüncü gününe giren sokağa çıkma yasağına rağmen halk, tank ve top atışlarına karşı alanlardan ayrılmıyor. 1990’lı yıllarda büyük göç ile karşı karşıya kalan Silopi halkının bu kez kendi topraklarını terk etmeyeceğini söyleyen HDP Şırnak Milletvekili Aycan İrmez, “buradaki halk şunu söylüyor; ‘burası bizim topraklarımız, yurdumuz, tanklarla bize saldıranlar işgalci güçleridir terk etmesi gereken işgalcilerdir’ diyorlar. Onun için yüz bini aşkın kişi tanklara karşı onur mücadelesi veriyor. Bu tanklar düşman hukukunu uyguluyor” dedi.
Silopi’de konuşlandırılan asker ve özel timlerin saldırıları dördüncü gününe girdi. Dört aydır ‘öz yönetim’ modelinin ilan edildiği Silopi’de AKP Hükümetine yakın olan devlet kurumlarını reddetmesi üzerine kente yönelik saldırılar başlatıldı.
Silopi’de yaşanan asker ve polis kuşatması ile ilgili ANF’ye bilgi veren HDP Şırnak Milletvekili Aycan İrmez, 1990’lı yıllarda yaşanan saldırılar sırasında tank ve topların kent merkezinde bu denli yerleştirilmediğini kaydetti.
1990’LI YILLARDA KENT MERKEZİNDE BU KADAR TANK YOKTU
İrmez, Silopi’de top atışları ve keskin nişancıların saldırıları ile ilgili yaşananları şu sözlerle ifade etti: “Silopi’de her akşam halk, kenti kuşatma altına alınanları ses çıkartma görüntüsü ile protesto ediyor. Sokağa çıkma yasağı sırasında ilk başta öğretmenlere hiçbir şey olmazsın ama burada yaşayan Kürtler gerekirse hepsi öldürülsün anlayışı ile karşı karşıyayız. Burada da AKP Hükümeti, yandaşları olan öğretmenleri dışında hiç kimsenin yaşam güvencesi onların umurunda olmadığını belirtmek istiyorum. Burada onların tek hedefi var; kendileri gibi düşünmeyen herkes ölümü hak ediyor anlayışı ile karşı karşıyayız. Hakikaten yaptıkları askeri sevkiyatı ile gönderdikleri özel hareket timleri ile halka dönük uygulamalarla ne denli bir operasyonun olduğunu gösteriyor. Şu fikrimi söylemek istiyorum 90’lardan çok daha kötü bir savaş konsepti ile karşı karşıyayız. 1990’lı yıllarda bu kadar tank ve topların girdiğine kim tanıklık etmiştir? 10 bin asker ve polis gücünü kentte yığmışlar ama şehrin tamamı tank ve toplarla dövülüyor. Şu an tank ve toplar yakıp yıkıyor bundan sonra nasıl bir saldırı gerçekleştirilecek bu konuda kestirmemiz imkansız.”
“Bugün yetkililer ile görüştük, halka dönük yapılan tank ve top saldırılarını iletmemize rağmen bu durumu umursamıyorlar” diyen İrmez, “Türkiye Cumhuriyetinin imzası olduğu İnsan Hakları Bildirgesinin 67’inci yıldönümünde Cizre ve Silopi’de halkın üzerine bombalar yağdırılıyor. Türkiye Cumhuriyeti için Kürtler söz konusu oldu mu her türlü saldırı ve hak ihlali mubah görülüyor” dedi.
BUNUN ADI HUZUR DEĞİL İŞGAL OPERASYONUDUR
Silopi’de halkının temel ihtiyaçları hedef alındığını dile getiren İrmez, “Şimdi Silopi’de ilk saldırı elektrik trafoları ile su depoları hedef alınmaktadır. Bombalanan su deposunu onarmak için polisi arayan belediye ekiplerine; ‘kesinlikle izin veremeyiz kente su veremezsiniz’ yanıtı ile karşılaştılar. Maalesef Kürtlere açılan savaşta gerekirse karanlıkta bırakır ya da susuz bırakarak işkence edilir. Oysa ki ‘Huzur ve güven operasyonu’ adını verdiği kuşatmanın adı işgaldir. Böyle mi huzur ve güven sağlayacaklar? Yüz binlerce halkı soykırım ve katliamla bastırmaya çalışan bu zihniyet, şimdi Silopi’de evlere yönelik top atışları yapa yapa ilerlemeye çalışıyor” dedi.
BU TARZ DAİŞ TARZIDIR
Silopi’ye gönderilen özel hareket timlerinin DAIŞ tarzı uygulamalarla halka saldırdığını ifade eden İrmez, Kürtlere ait kurumlara yönelik saldırıların da devreye olduğunu kaydederek, “Silopi’de karşı karşıya bulunduğumuz duruma ‘işgalci güç’ demek bile bizce çok ucuz kalır diye düşünüyorum. İnsanlar bizi aradığında karşılaştıkları durum karşısında ‘işgalci güçler bile esir alır ama bu denli pervasızca saldırmaz’ diyorlar. Bunlar DAİŞvari, eşkıya, çetevari hareket ediyorlar. Kürtlere yapılması gereken tüm kötülükleri tattırmak istiyorlar. İl Genel Meclisi üyemiz evine baskın yapıldığı sırada akla gelebilecek tüm savaş suçunu şahsında yapıldığını söylemek istiyorum. Belediye binasına yönelik hoyratça, pervasızca kapılarını kırdıktan sonra işgal edercesine her türlü saldırıda bulunmuşlar” diye konuştu.
SİLOPİ’DE YERLEŞTİRİLEN 10 BİNLERCE ASKER İLE SINIR ÖTESİ OPERASYON HAZIRLIĞIDIR
Silopi’ye binlerce askerin konuşlandırılmasının sınır dışı bir operasyonun da habercisi olduğunu altını çizen İrmez, Kürtlere karşı savaş politikası yürüten AKP Hükümetinin zarar göreceğini dile getirerek, “Silopi hattına konuşlandırılan 10 binlerce askerin aslında Ortadoğu’da yeniden şekillenmesi ve bu denklemler çerçevesinde ‘ben de varım’ mesajını vermek isteyen Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kürtlere yönelik hem iç hem de dışta bir operasyonun sinyalleridir. Şimdi Silopi’de Kürtlere ve kazanımlarına dönük her türlü yöntemi devreye koymuş durumdalar. Fakat sınır dışına da bu savaşı sürüklerlerse işler biraz değişebilir. Ancak Rojava devrimi ile birlikte Kürtlerin kazanımlarını hazmetmeyen Türkiye devleti, ısrarla rahatsızlığını dile getiriyor. Bu konuda Kürtlere yönelik bu tutumundan vazgeçmemesi takdirde hem iç te hem de dünya kamuoyunda kendisine yer bulamayacağı bilinmelidir” diye konuştu.
SİLOPİ HALKI ÖLÜM PAHASINA DA OLSA TOPRAĞINI TERKETMEYECEKTİR
“Silopi’de başlatılan operasyon ve sokağa çıkma yasakları ile halkımızı 1990’lı yıllar gibi sürmek istiyorlar” diyen İrmez, Silopi halkının kendi topraklarını terk etmesini bekleyenlerin yanılacağını şu sözlerle dile getirdi: “Ama bu kez halkımız ölümüne toprağına, yerine- yurduna sahip çıkıyor. Silopi halkı son nefesine kadar direnecektir. Silopi Stalingrad olacak ama topraklarını terk etmeyecek. Bunu AKP iktidarı bunu bilmelidir. Buradaki halk şunu söylüyor; ‘Silopi bu halkın yurdu işgalci güç olarak bu halka saldıranlardır gitmesi gereken birileri varsa onlar gitmelidir, kimse bizi yerimizden yedemezler’ diyorlar. Silopi’nin yarısı zaten bir kez sürgüne maruz kalmış ve tekrar geri dönmüşlerdir. Ancak şimdi evleri bombalanan insanlar o yıkık evlerinde kalıyor yine gitmemekte direnç gösteriyor” dedi.