İlham Ehmed: Rojava’da savaşı yürüten güç Türkiye

İlham Ehmed: Rojava’da savaşı yürüten güç Türkiye

Rojava’daki saldırıların bir plan dâhilinde geliştiğine işaret eden Kürt Yüksek Konseyi Üyesi İlham Ehmed, Türkiye’yi savaşın bir tarafı, savaşı yürüten güç olarak değerlendirdi. Ehmed, Rojava’daki Kürt iradesini parçalamayı hedefleyen askeri ve siyasi saldırıları, geçici yönetim projesi ile boşa çıkaracaklarını söyledi.

Rojava'da Kürt halkının statü taleplerine karşı saldırı, katliam ve ambargo devreye konulurken, buradaki halkların iradesini temsil eden Kürt Yüksek Konseyi demokratik özerklik çerçevesinde geçici yönetim için çalışmalarını sürdürüyor. Yeni yönetim modelinde Rojava'daki tüm halkların temsili amaçlanıyor.

Kürt Yüksek Konseyi (Desteya Bilind a Kurd-DBK) Üyesi İlham Ehmed, Suriye ve Rojava'da yaşanan son gelişmeler, artan çete saldırıları, Kürt Yüksek Konseyi'nin çalışmaları, ENKS’nin Suriye Muhalifleri Koalisyonu’na katılma tartışmaları ve geçici yönetim projesine ilişkin ANF'nin sorularını yanıtladı. 

Ehmed, Suriye üzerindeki tartışmaların alevlendiği ve Cenevre toplantısının yeniden gündeme geldiği bir dönemde Rojava'daki Kürt iradesinin siyasi ve askeri olarak parçalanmak istendiğini belirterek, Türkiye ve Güney Kürdistan yönetimi de dahil birçok gücün bu girişimlerin içinde yer aldığına dikkat çekti. İlham Ehmed, geçici yerel yönetim projesini hayata geçirerek saldırıları boşa çıkaracaklarını söyledi.

Suriye'ye müdahale tartışmaları gündeme gelirken kimi Kürt çevrelerinde de bazı girişimler oldu. Tam olarak ne oldu?

ABD'nin öncülük ettiği uluslararası güçler, Suriye'ye saldırıyı tartıştı. Böyle bir hava yaratıldı. Bunun üzerine başta Suriye muhalif güçleri, Türkiye ve bazı Kürt çevreleri olmak üzere birçok devlet ve çevre rejim yıkılacak hesabı ile pozisyonlarını belirlemeye çalıştı. Bu konuda en fazla çaba sarf etmeye çalışan, Suriye Muhalifleri Koalisyonu olurken, Rojava'da da Suriye Kürtleri Ulusal Meclisi (ENKS) koalisyon içinde yer almak için girişimlerde bulundu. ENKS yetkilileri, koalisyon içinde yer alarak Kürtlerin temsilcisi olduğunu gösterme peşine düştü. Rejimin ardından yeni hükümetin koalisyon tarafından oluşturulacağı hesapları yapıldı. Bu nedenle ENKS alelacele koalisyonda yer almak için yazılı başvuruda bulundu. Ancak Suriye'ye askeri müdahale gerçekleşmeyince, yapılan tüm bu planlar bir anlamda suya düştü denilebilir. 

Türkiye, Güney Kürdistan yönetimi, Suriye muhalefeti ve kimi Kürt çevrelerin girişimleri birbirinden bağımsız mı yoksa bir plan dahilinde mi? Bunun Rojava üzerindeki etkisi ne oldu?

Bu hazırlık ve planların içinde direkt Türkiye'nin parmağı var. ENKS'nin Suriye Muhalifleri Koalisyonu'na katılması için en fazla Türkiye bastırdı. Diğer taraftan Rojava'ya yönelik askeri saldırılar söz konusu oldu. 11 Eylül'de Rimêlan bölgesinde başlatılan ve şiddetlenen saldırılar, Kürt iradesini kırma ve Halk Savunma Birlikleri'ni (YPG) tasfiye etmeyi hedefliyordu. Bir tarafta Kürt iradesini kırmak isterken, koalisyon içinde de sözde bir Kürt temsilini oluşturma peşine düştüler. YPG güçlerini tasfiye ederek, bölgeyi koalisyona bağlı silahlı grupların denetimine almak için yoğun saldırıda bulundular. 

Serêkaniyê'de 14 Eylül'de silahlı gruplar tarafından 5 ayrı noktadan başlatılan ve yer yer devam eden saldırıları da bu kapsamda mı değerlendiriyorsunuz?

Elbette, bu saldırılar da planın kapsamında. Yani 11 Eylül'de Rimêlan'da başlatılan saldırıların devamıydı. Rimêlan'da başarılı olamayınca bu defa Serêkaniyê'ye yöneldiler. Çünkü burası Türkiye sınırında ve Türk devleti hiçbir zaman sınır kapısının Kürtlerin elinde olmasını istemedi. Bu nedenle sınır kapısını yeniden silahlı gruplara vermek istediler. Zaten birçok görüntüde, yine ele geçirilen bazı belgelerde Türkiye'nin parmağı olduğu, saldırganlara yardım ettiği açıkça görüldü. Hatta bizzat saldırıları yönettiği, içinde olduğunu kanıtlayan görüntüler ortaya çıktı. Bu nedenle Rojava'da devam eden savaşta Türkiye'yi bir taraf ve savaşı yürüten güç olarak değerlendirebiliriz. Buradaki amaç da Kürt iradesinin ortaya çıkmasını engellemek... 

Rojava'daki savunma gücünün tasfiyesi ne anlama gelir?

Halk Savunma Birlikleri'nin (YPG) tasfiyesi, bölgenin direk Türkiye'ye bağlanması anlamına geliyor. Hatta Türkiye'nin buraya müdahalesi olarak anlamak gerekiyor. Böyle bir şeyin gerçekleşmesi halinde, Türkiye yönlendirdiği, yerel silahlı güçler eliyle rahatlıkla, yaşamın tüm alanlarına ve ortaya çıkan siyasi iradeye müdahale edebilecek duruma gelir. Çünkü zaten Suriye Muhalifleri Koalisyonu, Türkiye'nin gölgesinde bulunuyor. Türkiye Kürt bölgesinde savunma güçlerinin tasfiyesi ile silahlı grupların denetimine gireceğini, ona bağlı kalacağını düşünüyor. 

Devam eden saldırıların yanı sıra Kürt Yüksek Konseyi'nin 6 ay boyunca toplanamamasını da bu kapsamda mı değerlendiriyorsunuz?

Kürt Yüksek Konseyi'nin bu sürede toplanamaması da bu planın bir parçası. ENKS'yi Suriye Muhalifleri Koalisyonu'na katmaları için Konsey’in ortadan kaldırılması veya parçalanması gerekiyor. Çünkü Yüksek Konsey bir irade olarak tanınıyor ve yapılan görüşme ve girişimlerin de Kürtlerin çıkarına uygun olması gerekiyor. Yani bir taraf veya meclis kendi başına göre karar alamıyor. Bu durumda Konsey var oldukça ENKS kendi inisiyatifiyle hareket edip görüşmeler gerçekleştiremez ve bu yönlü Kürt Yüksek Konseyi'nde karar aldıramaz. Bu nedenle Kürt Yüksek Konseyi'nin ortadan kaldırılması veya parçalanması kararını aldılar.

Bunu yaparken de kimi gerekçeler ileri sürdüler. Bunlardan biri de Yüksek Konseyi oluşturan diğer meclis, Batı Kürdistan Halk Meclisi (MGRK) için ortaya atılan "Çalışmamıza izin vermiyor, kendine göre hareket ediyor, bizi kucaklamıyor, her şeyi kendisi yapıyor" gibi iddialardı.  

Bahsettiğiniz bazı partilerin Suriye Muhalifleri Koalisyonu'na katılmaları ile birlikte Kürt Yüksek Konseyi'nin parçalanması veya çalışmalarının durması sonucunda ne gibi sonuçlar ortaya çıkar? Suriye Muhalifleri Koalisyonu "artık Rojava'da karar merci biziz" mi diyecek?

ENKS'nin onlara katılması, Rojava'da çalışmaları devam eden geçici yerel yönetim projesinin bertaraf olması anlamına gelecek. Rojava'da geçici yönetimin oluşturulması yönünde çalışmaların başlamasıyla söz konusu güçler de Kürt Yüksek Konseyi'nin parçalanması için girişimde bulunma kararını aldılar. Bunun için ENKS'yi koalisyona katarak, burada birkaç sandalye ile hakları kabul edilmeden Kürtleri temsil etmeye razı etme planları yapıldı. ENKS de rejimin yıkılışı ardından koalisyonda yer almaması durumunda boşta kalacağı kaygısı ve bir şey elde edemeyeceği telaşı ile şartsız bir şekilde koalisyona katılma için başvuru yaptı. 

Başvurusu kabul edildi mi?

Kimi basın yayın organlarında ileri sürüldüğü gibi başvurularının kabul edildiği, memnuniyetle karşılandığı şeklinde bir durum söz konusu değil. Daha belli değil, koalisyona bağlı Hukuk Komitesi'nde yapılan oylamaya göre, başvuru kabul edilmemiş. ENKS'nin başvurusunda belirttiği hususların ise gündeme alınamayacağı, ancak rejim yıkıldıktan sonra kurulacak meclisin gündemine getirilebileceği söylenmiş. 

Yani ne evet ne de hayır denilmiş.

Bu yolla bir taraftan ENKS, Kürt Yüksek Konseyi'nden çıkarılarak, Rojava'da her şeyin tek meclis, yani MGRK ve PYD tarafından yürütüldüğü yönünde bir kanı oluşturmaya çalışılıyor. Böylece bölgede yürütülen direniş bertaraf edilerek, MGRK ve PYD baskı altına alınmak isteniyor. Diğer taraftan da ENKS belirsiz bir durumda tutularak, koalisyona alınma kararı alınsa bile, en zayıf durumda tutulmak isteniyor. ENKS, koalisyona kabul edilmemesinin siyasi olarak biteceği anlamına geldiğini bildiği için, tüm gücünü başvurusunun kabul edilmesi için harcıyor. 

ENKS'nin bu girişimlerine rağmen iki meclisin ortak faaliyetleri ve Kürt Yüksek Konseyi'nin çalışmaları da devam ediyor. Bu bir çelişki değil mi?

ENKS çalışmalardan tamamıyla kopamıyor, çünkü bunu yapması durumunda varlık gerekçesi ortadan kalkar. Koalisyona katılıp buradan koparsa yine bir şeyleri kalmaz. Bu nedenle iki tarafla da ilişkilerini sürdürmek zorundalar. Her iki taraftan da bir şeyler alma peşindeler. Bu nedenle geçici yönetim çalışmalarına katılıyorlar ve ilgili projeyi MGRK ile birlikte imzalayıp ortak çalışma yürüteceklerini belirttiler. 

Geçici yönetim projesi, ilk başta PYD'nin projesi olarak sunuldu, şimdi iki meclis tarafından imzalanarak ortak proje olarak yürütülüyor. Bu çalışmalar şimdi hangi aşamada?

Projeye yönelik Kürt Yüksek Konseyi içinde yer alan iki meclis yani MGRK ve ENKS ortak komite oluşturarak çalışma başlattı. Yine ortak çalışma yönetmeliği çıkarıldı. Artık PYD'nin sunmuş olduğu proje Kürtlerin projesi olarak sunuluyor. Bu esaslar üzerinden Araplar, Süryaniler ve diğer etnik yapılar ile görüşmeler yapılıyor ve bir ilerleme de kat edilmiş durumda. Bu görüşmelerde ortaya çıkan sonuçlar, tüm kesimlerin temsilcilerinin katıldığı bir toplantı ile değerlendirilecek. 

Bu toplantıdan nasıl bir sonuç çıkması bekleniyor?

Bölgenin tüm bileşenlerinin temsilen katılacağı bu ilk toplantıda, oluşacak olan geçici yönetimde bileşenlerin temsil oranları belirlenecek ve taslak üzerine tartışmalar yürütülecek. Yine toplumsal sözleşmenin hazırlanması ele alınarak, yönetim komiteleri oluşturulacak. Yani planlama çıkarılacak. 

Bu toplantı ne zaman yapılacak, belirlenmiş bir tarih var mı?

Belirlenmiş bir tarih yok, ancak mevcut durumda devam eden görüşmelere ilişkin diğer etnik ve dini yapılar ile inanç gruplarının verecekleri cevaplar ardından yapılacak. Kısa süre içinde yapılması planlanıyor. 

PYD'nin de diğer partiler ile yürüttüğü çalışmalar bu çerçevede mi? 

PYD'nin görüşmeleri siyasal partiler arasındaki diyalogu geliştirmeye yönelik ve ortaklıkları geliştirmeyi amaçlıyor. Birbirlerine nasıl destek sunabileceklerini ve ortak çalışma yürüteceklerini ele alan görüşmelerdir. 

Diğer etnik ve dini yapıların bu projeye yaklaşımları nedir, nasıl değerlendiriyorlar?

Proje ilk başta PYD tarafından sunulduğunda da olumlu yaklaşımlar vardı, şimdi de olumlu değerlendiriliyor. Hatta çok sıcak yaklaşanlar ve "Ne zaman başlayabiliriz" diyenler de bulunuyor. 

Projenin gerçekleşmesinin önünde engel veya kaygılar var mı? Örneğin ENKS, koalisyona katılırsa, yine dıştan bir müdahale olması durumunda bir parçalanma olur mu, bu proje yine devam eder mi veya zarar görür mü?

ENKS'ye bağlı tüm partiler bu düşüncede değil. Siyasi Birlik'e (Îttihat Siyasî) bağlı partilerin (Azadî, El Partî, Yekîtî) dışındaki partiler Kürt birlikteliğinden yana. Ancak kanaatimize göre, dışarıdan ENKS'ye çok fazla baskı uygulanıyor. Güney Kürdistan yönetimince fazla müdahale yapılıyor ve kendi iradesi ile karar almasına engel olunuyor.

Bir ayrılma olsa da proje devam eder. Herkesin içinde yer almasını istiyoruz. Çünkü bu proje burada yapılıyor. Dolayısıyla Rojava'yı temsil ettiğini, Kürt halkını temsil ettiklerini ileri sürenlerin katılmaları gerekiyor. Katılmazlarsa o zaman Kürtlerin temsilcileri olarak kabul edilmez, sadece kendi çıkarları için çaba gösterenler şeklinde görülürler.  

Son dönemlerde Suriye'deki gelişmelere bağlı olarak Cenevre'de yapılması planlanan toplantı yeniden gündeme geldi. Rojava'da yürütülen geçici yönetim projesinin Kürtlerin bu toplantıya katılmaları bağlamında nasıl bir etkisi olabilir?

Kürtlerin Cenevre toplantısına irade olarak katılması büyük bir fırsattır. Bağımsız bir taraf olarak katılmak, taleplerin yerine getirilmesi anlamında büyük avantaj sağlar. Bu nedenle bir irade olarak katılma en doğrusu olacak. 

Kürtler olarak bu projeyi sonuçlandırıp birlik olarak Cenevre'ye gideceğinize inanıyor musunuz?

Başlattığımız her çalışmaya sonuç alacağız, diyerek; stratejik yaklaşıyoruz. Bu proje de bölgede demokratik bir yönetim oluşturulması hedefiyle başlatıldı ve başarılı olacağını düşünüyoruz. Şimdiye kadar yapılan görüşmeler ve alınan sonuçlardan da bu görülüyor. 

Bu proje bölgeye ne kazandıracak?

Bölge bileşenlerinin temsilini bulacağı bir yönetim, var olan veya olabilecek çelişkileri ortadan kaldıracak. Yine Kürtlere yönelik bir düşmanlık varsa diğer etnik yapıların yönetime ortak olmasıyla önlenmiş olacak. Bölgeye yönelik saldırıları durduracak. Yani olumlu yönleri çok fazla. Hatta bu proje Suriye'nin demokratik geleceğini bile belirleyebilecek önemde. Örgütlü ve proje sahibi bir güç olarak Suriye sorununda çözüm gücü olur. Geçici yönetimin başarısını Suriye devriminin başarısı olarak görüyoruz. 

Son olarak bu projenin başarısı için bir çağrınız var mı?

Alevi, Dürzi, Sünni, Kürt, Araplar özerk olarak kendilerini yönetmek istiyorlarsa buna engel olunmamalıdır.