İHD ve TİHV'den işkence ve kötü muamele raporu
İHD ve TİHV, 26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü dolayısıyla hazırladıkları raporu kamuoyu ile paylaştı
İHD ve TİHV, 26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü dolayısıyla hazırladıkları raporu kamuoyu ile paylaştı
İHD ve TİHV, 26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü dolayısıyla hazırladıkları raporu kamuoyu ile paylaştı. Raporda işkence ve kötü muameleye uğrayanlar ile devlet saldırısı sonucu yaşamını yitirenlerin bilançosu açıklandı. Açıklamada, Kürt Halk Önderi Öcalan ve tüm tutsaklar üzerindeki tecridin kaldırılması istendi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü nedeniyle İHD Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi.
Hazırlanan ortak raporun paylaşıldığı toplantıda, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ile THİV Yönetim Kurulu Başkanı Sezai Berber tarafından açıklama yapıldı.
TÜRKDOĞAN: SOKAKTA, AÇIK ALANDA İŞKENCE KÖTÜ MUAMELE
İşkencenin devam ettiğini ve her alanda görünür olduğunu belirten Türkdoğan, işkencenin yasaklanmasının evrensel bir talep olduğunu ve işkencenin hiç bir şekilde meşru olmadığını ifade etti. İşkencenin hala ülkede insan hakları ihlalleri arasında önemli bir yer tuttuğuna dikkat çeken Türkdoğan, devletin güvenlik güçlerinin denetimi altındaki yerlerde, yakalama sonrası alıkonulan araçlarda, farklı amaçlarda kullanılan depolar gibi yasadışı toplama alanlarında, gözaltı merkezlerinde, cezaevlerinde, askeri kışlalarda, işkencenin halen yaygın bir şekilde devam ettiğini vurguladı. Türkdoğan, "2013 yılı Gezi Parkı sürecinde, 6-7 Ekim Kobanê protestoları sırasında, 2015 yılı 1 Mayıs'ında işkence ve kötü muamele fiilleri sokakta, açık alanda uygulandı" dedi.
BİLANÇO: BİBER GAZINDAN 463 KİŞİ YARALANDI, 5 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ
Türkdoğan, siyasi otoritenin emri, onayı ve kimi hallerde göz yumması ile gerçekleşen orantısız, hukuk dışı zor kullanımın, işkencenin, demokrasi ve insan hakları açısından başlıca tehdit haline geldiğini, yüzlerce kişinin bu ihallarde yaralandığı ve yaşamını kaybettiğini hatırlattı. Türkdoğan, "Biber Gazı Yasaklansın Platformunun 2014 yılı değerlendirme raporuna göre 2014 yılında 463 kişi yaralandı, 5 kişi de ne yazık ki yaşamını yitirdi. Bir çok değişik ilde toplam 224 gün gaz solundu" bilgisini paylaştı.
787 İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE BAŞVURUSU
Türkiye İnsan Hakları Vakfı'na (TİHV) 2014 yılında işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı iddiasıyla toplam 787 kişinin başvurduğunu söyleyen Türkdoğan, başvuranların 284'ünün aynı yıl içinde işkenceye ve kötü muameleye maruz kaldığını, 2015 yılının ilk beş ayında ise 280 kişinin TİHV'e başvurduğunu bunların 156'sının işkence ve kötü muamele gerekçesiyle başvuruda bulunduğunu aktardı.
253 ÇOCUĞA İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE
Türkdoğan, İHD'ye yapılan başvuru ve araştırmalar sonucunda 2014 yılında gözaltında, gözaltı yerleri dışında, cezaevlerinde; korucular, toplumsal gösterilerde polis ve özel güvenlik görevlileri tarafından 253'ü çocuk olmak üzere 3047 kişinin işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını belirtti.
'ÖCALAN ÖZELİNDE TÜM TUTSAKLAR İÇİN TECRİT KALDIRILMALI'
Hapishanelerde de işkencenin devam ettiğini dile getiren Türkdoğan, "F tipi hapishanelerde uygulanan tecrit açık bir işkencedir. Uluslar arası sözleşme ve bildiriler tecridi açık bir şekilde yasaklar" dedi. Türkdoğan, "İmralı F Tipi Cezaevi'nde tutulan Abdullah Öcalan ne avukatlarıyla ne ailesiyle görüştürülüyor. Bu kanuna aykırıdır. Tecrit Abdullah Öcalan özelinde tüm tutsaklar üzerinden kaldırılmalıdır" sözleriyle tecride dayalı koşulların tutuklu ve hükümlülerin ruh ve beden bütünlüğünü tehdit ettiğini dile getirdi. Türkdoğan, çocuk hapishanelerinde çocukların cinsel istismara ve şiddete maruz kaldığını ve devlet kademelerince bu durumların ciddiye alınmadığını söyledi. 2014 yılında 54'ü çocuk olmak üzere 235 mahpusun işkence gördüğünü ifade eden Türkdoğan, 2015 yılının ilk beş ayında ise 51 mahpusa işkence yapıldığını kaydetti.
'DAVALAR KİLOMETRELERCE UZAĞA TAŞINIYOR'
İşkencenin devam etmesinin en büyük nedenlerinden birincisinin cezasızlık olduğunu söyleyen Türkdoğan, "Zaman aşımı eğer insanlığa karşı suçlarda uygulanırsa cezasızlık devreye girer" tespitinde bulundu ve davayı sahiplenen mağdurların ve demokratik kurumların katılımların önüne geçmek için de "kamu güvenliği " bahanesiyle davaların kilometrelerce uzağa taşındığını ifade etti.
TALEPLER
"*İşkencenin önlenmesi için kişinin yaşam hakkına, bedensel ve zihinsel bütünlüğüne saygı gösterme ve korumanın temel ilke olarak kabul edilmesini ve devletin cezasızlık politikasından vazgeçilmesi
* OPCAT ve SPT önerileri ışığında amaca yönelik etkin bir Ulusal Önleme Mekanizması oluşturularak, kitle örgütlerinin denetimine açılması
* Toplumsal gösterilerde yaralanmalara ve ölümlere neden olan biber gazının, kimyasal içerikli her türlü toz, gaz ve sıvının alımının kullanımın yasaklanması
* Devlet yetkililerinin, siyasal iktidarın basın yoluyla kullandığı aşağılayıcı, kışkırtıcı, paramiliter güçlerin linç girişimlerini, işkenceyi ve işkenceciyi öven şiddet dilinin değiştirmesi
* Zaman aşımı ile düşürülen işkence davalarının yeniden görülmesinin önünü açan düzenlemeler yapılması
* Çocuk tutukluluğa son veren yasal düzenlemelerin gerçekleştirilerek, çocuk hapishanelerin kapatılması, kapatılıncaya kadar bu hapishanelerin insan hakları örgütlerinin denetimine açılması
* Mülteci ve sığınmacılardan idari gözetim kararı verilenlerin tutulduğu Türkiye'deki 13 geri gönderme merkezlerinin yönetiminin polisten alınarak sivil memurlara verilmesi."
DAİŞ SALDIRISI
Kobanê'de DAİŞ çetelerinin sivillere yönelik gerçekleştirdiği saldırıya yönelik de konuşan İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, "Bu saldırılar Türkiye'nin Suriye politikalarından kaynaklanıyor. Türkiye içinde kaç kişi IŞİD'den tutuklandı dava açıldı?, Hükümet eyleme geçmiyor, söylemleri ile de iddiaları güçlendiriyor. Hükümet Kürtlerin Rojava'da bir güç oluşturmasını istemiyorsa demek ki engellemek için bir şeyler yapıyor" diye konuştu. Türkdoğan, "Anadolu Ajansı'nın bombanın patladığı 5 sularında orada olması çok ilginç. Devlet içindeki çeteler iş başında siz engelleyemiyorsanız siz de zan altındasınız" dedi.