İHD, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü" dolayısıyla hazırladıkları raporu açıkladı. İHD, devreye konulan devlet şiddetiyle birlikte 11 aylık dönemde, 3 bin 861 çocuk hakkı ihlali yaşandı ve 51'i doğrudan devlet şiddeti sonucu 617 çocuk yaşımını yitirdi. Türkiye’de 6 binden fazla çocuğun tutuklu bulunduğu ifade edildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, "20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü"nde Türkiye'deki çocukların durumlarına ilişkin hazırladıkları raporu, İHD Genel Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında kamuoyu ile paylaştı. Türkdoğan, Türkiye'nin çocuklar açısından şiddetin her türlüsünün yaşamın her alanında yoğunca gözlendiği bir ülke olduğu ve bunun en başında ise yaşam hakkı ihlalinin geldiğini söyledi.
20 Kasım 1959 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda, "Çocuk hakları Bildirgesi"ni kabul ettiğini hatırlatan Türkdoğan, devamla şunları söyledi: "Bu bildirgeden 30 yıl sonra BM Genel Kurulu 20 Kasım 1989 yılında Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'yi hazırlayarak üye ülkelerin onayına sunmuştur. Bu sözleşme, 193 ülke tarafından onaylanmasıyla, taraf olan ülke sayısının en yüksek olduğu sözleşme özelliğini halen korumaktadır. Türkiye sözleşmeyi 1990 yılında imzalamış ancak 1995 yılında bazı çekincelerle sözleşmeyi yürürlüğe koymuştur. Sözleşme ayrım gözetmeme, çocuğun yüksek yararı, yaşam ve gelişme hakkı ve katılım hakkı olmak üzere 4 temel hak üzerine inşa edilmiştir."
Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmeye rağmen Türkdoğan, tüm uluslararası mevzuatlarda olduğu gibi çocuk haklarına ilişkin mevzuatlarında Türkiye'de uygulanmadığını kaydetti.
617 ÇOCUK YAŞAMINI YİTİRDİ
Açıklanan rapora göre, 1 Ocak-20 Kasım 2015 tarihleri arasında Türkiye'de 3 bin 861 kez çocuk hakkı ihlali yaşandı. Raporda, söz konusu tarihler arasında 617 çocuk hayatını kaybetti. Raporda, 2 çocuğun cezaevlerinde yaşamını yitirdiği vurgulanırken, iş cinayetlerinde ise 14 çocuk işçi yaşamını yitirdi. Raporda, iş cinayetlerinde yaşamını yitiren çocuklar çok daha yüksek olduğu ancak kayıtlara geçirilemediği kaydedildi. Ayrıca çocukların ev içi de dahil olmak üzere tarım ve diğer alanlarda çok ağır koşullarda çalıştığı belirtildi.
TÜRK DEVLETİ 11 AYDA 51 ÇOCUĞU ÖLDÜRDÜ
51 çocuk ise, 7 Haziran'dan sonra AKP tarafından yaratılan şiddet ortamının etkisiyle "silahlı çatışma ortamında" yaşamını yitirdi. Yine Ortadoğu'da yaşanan savaş süreciyle oluşan mülteci krizinde çocuklar ölmeye devam ederken, İHD raporuna göre, mülteci-sığınmacı 105 çocuk göç yollarında ya da zor yaşam şartlarında hayatını kaybetti.
Rapora göre, yılın ilk 11 ayında, yüzlerce çocuk trafik kazaları, boğulma, okul içinde yaşanan kaza ve ihmaller sonucu yaşamını yitirdi.
İHD, yıl boyunca bin 750 çocuk yaralandığını belirtti. Bunlarda büyük bir bölümünü zehirlenme ve trafik kazaları oluşturdu. Bunun yanında, polis şiddetinin her geçen gün arttığı Türkiye'de 74 çocuk toplumsal olaylara müdahale sonucu yaralandı.
388 ÇOCUK DA GÖZALTINA ALINDI
Yılın ilk 11 ayında 388 çocuğun gözaltına alındığına dikkat çekilen raporda, bu çocuklardan 69'u tutuklanırken, Amed'de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 872 çocuğun fişlendiğini ifade edildi.
172 ÇOCUK İŞKENCE GÖRDÜ
İHD raporuna göre, yıl boyunca 172 çocuk işkence ve kötü muameleye maruz kaldı. 38 çocuk gözaltında, 27 çocuk cezaevinde, 54 çocuk okulda, 4 çocuk bakım evinde ve 50 çocuk ise aile ve toplumsal alanlarda işkence ve kötü muamele gördü.
AKP’NİN SAVAŞ KARARIYLA ÇOCUK ÖLÜMLERİ YENİDEN ARTTI
Raporda, silahlı çatışma ortamında yaşamını yitiren 51 çocuktan 43 çocuğun doğrudan çatışmaları ve AKP'nin devreye koyduğu hukuksuz "sokağa çıkma yasaklarının" ilan edildiği bölgelerde yaşamını yitirdi. Askeri mühimmat patlaması sonucu 1'i kız 5 çocuğun yaşamını yitirdiğine dikkat çeken raporda, olay yerine gelen ambulansın engellenmesi sonucu 1, dur ihtarına uymadığı için 1 ve yolcu minibüsünün taranması sonucu da 1 çocuğun hayatını kaybettiği açıklandı.
Yaşanan çocuk ölümleri ve hak ihlallerinin 2013 yılında başlayan demokratik çözüm ve barış süreci ile birlikte gözle görülür şekilde azaldığı belirtilen raporda, Temmuz 2015 tarihinden bu yana tekrar devreye sokulan savaş konseptiyle birlikte korkutucu bir artışın yaşandığı vurgulandı.
Yine raporda, hukuksuz bir şekilde uygulanan "sokağa çıkma yasaklarına" ilişkin, "Bir çok ilçe merkezi dahil uzun süreli ilan denilen sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı yerlerdeki çocuk yaşam hakkı ihlalleri daha çok yaşanmıştır. Ayrıca bazı yerleşim yerlerinde günlerce süren bu yasaklar nedeniyle tüm yurttaşla gibi çocuklarında günlük yaşam aktiviteleri askıya alınmış ve yaşanan çatışmalar tüm çocuklar üzerinde olumsuz etkiler bırakmıştır" denildi.
Raporda, Türkiye'nin taraf olduğu "BM Çocuk Hakları Sözleşmesi"nin 38. Maddesinde çatışmalı ortamlarda devletin yükümlülüklerine ilişkin düzenlenen hukuku yerine getirmediğinin altı çizildi.
6 BİN 132 ÇOCUK CEZAEVİNDE
Rapora göre, Türkiye cezaevlerinde 12-17 yaş arasında 6 bin 123 çocuğun bulunduğu kaydedildi. Bu çocuklardan yüzde 97,3'ü erkeklerden oluştururken, yüzde 2,7'sinin ise kız çocuklarını oluşturduğu ifade edildi. Anneleriyle beraber cezaevinde kalan çocuk sayısının ise 600 olduğu bildirildi. 18 yaş altı çocukların yüzde 68,6'sının cezaevlerinden tahliye olduktan bir yıl sonra adalet sistemine yeniden dahil olduğu ve ceza aldığı belirtilen raporda, "Çocuklar hapishanelerde hak ihlallerine maruz kalabilmekte, ihmal veya hak ihlallerinden dolayı yaşamlarını yitirebilmektedir. Çocuklara uygulanan bu infaz rejiminden yola çıkarak, kanunda ifade edilen 'iyileştirme' yerine, güvenliği esas alan bir yaklaşımın varlığını koruduğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır" denildi.
ÖNERİLER
Raporda, çocukların başta yaşam hakkı olmak üzere yaşadığı hak ihlallerinin giderilmesi için şu öneriler sunuldu:
* Çatışma bölgelerinde yaşamını yitiren çocuklar için etkin soruşturmalar yürütülmeli ve sorumlular yargılanmalı.
* 2013 yılından başlatılan barı ve demokratik çözüm süreci tekrar başlatılmalı, çatışma ortamı son bulmalı.
* Toplumsal alanda, özellikle devlet kurumlarında çocuklara yönelik kamu personeli eliyle uygulanan hak ihlallerinde cezasızlık politikası son bulmalı.
* Genel ve yerel yönetimlerin bütçelerinde çocuklar için harcanacak miktarlar her bütçe döneminde belirlenerek çocuklar için kullanabilir ekonomik kaynaklar yaratılmalı.
* Meclis bünyesinde müstakil çocuk hakları ihtisas komisyonu kurularak çocuklarla ilgili yasal uygulamalar ve sonuçları bu komisyonca değerlendirmeye alınmalı.
* Bağımsız çocuk hakları izleme kurulları oluşturulmalı. Her türlü hak ihlalinin verilerini tutacak çocuk hakları veri tabanı oluşturulmalı.
* İlköğretim kesintisiz, zorunlu ve parasız olarak laik, bilimsel ve anadilinde yapılarak temel sözleşmelere uygun yürütülmeli.
* Farklı dil, kültür ve inanca sahip olan yurttaşların kendi dil, kültür ve inancını çocuklarına öğreteceği yasal düzenlemeler ivedilikle hayata geçirilmeli.