Hukukçular: Hiç kimsenin hukuk güvenliği yok!

AKP iktidarının yargıda boşalan kadrolara kendi yandaşlarını yerleştirmesine tepki gösteren hukukçular, gelinen noktada hiç kimsenin hukuk güvenliği olmadığını vurguladı. 

Türkiye'de yargının AKP eliyle parti yargısına dönüştürülüp ,  hukukun yok edilmesine en büyük tepki hukukçulardan geldi. ANF’ye konuşan hukukçular Bahri Belen ve Hamdi Yasaman, yargının düştüğü durumu, “Hiç kimsenin hukuk güvenliği yok” diye özetlerken, Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil ve Özgürlükçü Hukukçular Platformu İstanbul Eş Başkanı İlknur Alcan, savunma görevi  yürüten avukatların savunulacak duruma düşürüldüğüne dikkat çekti. 

BELEN: YARGI ADALETTEN VE VİCDANDAN UZAK

Hukukçu Bahri Belen, bugün yargının hiç olmadığı kadar adaletten, vicdandan ve hukuktan uzak bir noktada olduğuna dikkat çekti. Yargıda bu duruma isteyerek değil çaresizlikten gelindiğini belirten Belen, yargıçların ve savcıların hiçbir güvencesi  kalmadığına işaret etti. Avukatların, yargıçların ve savcıların sırtındaki cübbenin bir imtiyaz değil, halkın hak arama özgürlüğünün ve savunmanın teminatı olduğunu belirten Belen, “Türkiye’de gelinen noktada sadece yargıçların, savcıların, avukatların, aydınlar ve yazarların değil, hiç kimsenin hukuk güvenliği yok” dedi. Avukatlık mesleğinin önemine dikkat çeken Belen, avukatların devlete karşı bireyin ve kolektif haklarını  korumak için faaliyet yürüttüğünü ifade ederek, savunmaya yönelik baskının esas olarak halkın savunma hakkına yapılmış bir müdahale olduğunu kaydetti. 

‘İKTİDARIN MEMURİYETİ HALİNE GELDİ’ 

Kadrolaşmaya dikkat çeken Belen, yargının iktidarın yanlış kararlar veren memuru haline geldiğini belirtti. Bir ülkede diktatörlük inşa edildiğinde ilk önce hukukun, demokrasinin ve ifade  özgürlüğünün yok edildiğini hatırlatan Belen, baskılara rağmen yargıçların ve savcıların korkmaması gerektiğinin altını çizdi.  Belen, “Tutuklamayan, iddianame düzenlemeyen hakim ve savcılar tutuklandı ve görevlerinden atıldı. Bu nedenle bu korku tablosunu insani görüyorum ama tabii bu tabloya rağmen biz hukuk ve adalet mücadelesini sürdürmek zorundayız” dedi. Türkiye’de bir rejim değişikliğinde gidildiğini ve bunun siyasi iktidar tarafından da açık açık dile getirildiğini kaydeden Belen, avukatlar  ve toplumsal muhalefet olarak bu rejim değişikliğine karşı duracaklarını ve bunun gerçekleşmemesi için  hukuk  ve demokrasi mücadelesini sürdüreceklerini kaydetti.  

YASAMAN: HUKUKÇULARA BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR

Hukuk Profesörü Hamdi Yasaman, Türkiye ‘de yargının bulunduğu durumu, "40 yılı aşkındır hukukçuyum ve böyle bir devir daha hiç yaşamadım ” diyerek özetledi. Hukukun olmadığı, anayasanın askıya alındığı zor dönemlerden geçildiğini ifade eden Yasaman, “Özgürlüklerin olmadığı, baskının had safhaya ulaştığı ve hukukun neredeyse durma noktasına geldiği bir dönem yaşıyoruz. Hiç  kimsenin hukuk güvenliği yok” diye konuştu. Mevzuatlara ve fiiliyata bakıldığında bir rejim değişikliğine gidildiğinin apaçık ortada olduğunu vurgulayan Yasaman, yargı ve her alanda kendi kadrosunu oluşturan AKP'nin ülkeyi Ortadoğu’daki benzer bir rejime götürmek istediğine  dikkat çekti. İnsan hakları ve  demokrasinin ancak laik bir düzenle mümkün olacağını ifade eden Yasaman,  özgürlüklerin teker teker yok edildiği böylesi bir ortamda hukukçulara büyük bir görev düştüğünü vurguladı. Yasaman, “Hukukçuluk ve avukatlık kutsal bir meslektir ve bizim topluma yön veren bir misyonumuz var. O nedenle hukukçuların topluma yön verip, mücadele etmesi lazım” diye ekledi.

YEŞİL: SAVUNMA SAVUNULACAK DURUMA DÜŞÜRÜLDÜ

KHK’lerle kapatılan ve 20 üye ve yöneticisi  tutuklanan Çağdaş Hukukçular Derneği'nin (ÇHD) İstanbul Şubesi Başkanı Avukat Gökmen Yeşil, avukatların çok zor günler yaşadığını dile getirdi. "Öyle koşullardayız ki yüzlerce  avukat mesleklerini icra ettikleri için tutuklu” diyen Yeşil, karakollarda, adliyelerde baskı altında olduklarını ve görevlerini yapmalarının engellendiğini söyledi. Savunma görevi yürüten avukatların savunulacak duruma düşürüldüğüne dikkat çeken Yeşil, görevlerini yapmak için bir karakola veya adliyeye gittiklerinde  avukatlar olarak kendilerinin hedef haline geldiğine işaret etti. Faşizmin hakların değil görevlerin verildiği bir rejim olduğunu belirten Yeşil, “Bugün sorun sadece avukatların tutuklanması, baskı altında tutulması değil. Esas sorun, bir bütün olarak toplumun hak bilincinin ortadan kaldırılmaya çalışılmasıdır; toplumun her kesiminin savunmasız bırakılması, hak bilincinin köreltilmesi ve işleyemez hale getirilmesidir” diye konuştu. 

‘ADLİYELER BİRER İNFAZ BİRİMİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ’ 

Avukatları, hakim ve savcıları tutuklayarak hukukçulara gözdağı verildiğini vurgulayan Yeşil, iktidarın böyle bir manevrayla yargıda  kendi kadrolaşmasını yarattığına değindi. Yargıda yapılan kadrolaşma ile adaletin tesis edilmesinin mümkün olmadığının altını çizen Yeşil, “Mevcut görevde olan hakim ve savcıların çok önemli bir kısmı iktidarın memuru, militanı gibi hareket ediyorlar. Geriye kalan bir kısım  ise onların arasında zaten hareket edemez duruma getirilmişler; sindirilmişler ve özgürce karar verme pozisyonunda değiller” diye konuştu. Adliyelerin, kadrolaşmış hakim ve savcıların eliyle birer infaz birimine dönüştürüldüğüne dikkat çeken Yeşil, bu kaosun ancak hak ve hukuka sahip çıkmakla, bir araya gelip inatla sokağa çıkmakla  aşılabileceğini  vurguladı. Yeşil, baskı ve korkunun  sürekli birbirini besleyeceğini  ve bundan kurtulmanın tek yolunun  birlik ve örgütlü olmaktan geçtiğini söyledi. 

ALCAN: SALONLARDAN ATILIYORUZ, DAVALAR AÇILIYOR...

Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) İstanbul Eş Başkanı Avukat İlknur Alcan, ezilenlerin, muhaliflerin, işçilerin, öğrencilerin avukatları olarak Türkiye genelindeki baskıyı daha çok hissettiklerini belirtti. “Her bir müvekkilimiz tutuklandığında ülkedeki baskıyla yüz yüze geliyoruz” diyen Alcan, avukatlar olarak her an gözaltına alınıp tutuklanma tehdidiyle karşı karşıya olduklarına dikkat  çekti. Şu anda 23 meslektaşının tutuklu olduğunu, yüzlercesi hakkında da soruşturmaların sürdüğünü aktaran Alcan, "Duruşmalarda yaptığımız savunmalar gerekçe gösterilerek salonlardan atılıyoruz ya da hakkımızda davalar açılıyor” dedi. 

TBB'YE TEPKİ

Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) takındığı pasif tutumun avukatlara yönelik baskının artmasına neden olduğuna işaret eden Alcan, bu duruma şöyle tepki gösterdi: "TBB Başkanı Feyzioğlu kendilerine de kayyum atanacak korkusuyla TBB’nin başkanından ziyade bir siyasi parti başkanı gibi davranarak iktidara yakın pozisyon alıyor. Kendisi de bir avukat olmasına rağmen savunmayı hiçe sayarak avukatları hedef gösteriyor.” 

Alcan, gelinen noktada, adliyelerin kapıları kitlenip iktidarın istemi dışında karar veren hakim ve savcıların  duruşma salonlarından gözaltına alınıp tutuklandığını belirtti. Yargıda en son  atanan hakim ve savcıların tamamının AKP il ve ilçe yöneticilerinden seçildiğine işaret eden Alcan, böyle bir ortamda bağımsız yargıdan söz etmenin mümkün olmadığını kaydetti. 

'HUKUK ONLARA DA LAZIM OLACAK'

“Geçmişte yargıya  FETÖ’cüler yerleştirildiği gibi bugün AKP’lilerle dolduruluyor” diyen Alcan, yargının, iktidara gelenlerin kadrosunu oluşturduğunu, bir tekel haline getirildiğini söyledi. Alcan, "Biz geçmişte FETÖ’cü hakim ve savcılara bir gün hukukun kendilerine  de lazım olacağını söylüyorduk. Bu temeli yerinden oynatırsanız siz de bunun mağduru olacaksınız, diyorduk. Ama bizi dinlemediler ve bugün yarattıkları hukuksuzlukla karşı karşıyalar. AKP gittiğinde bu iktidara sırtını dayayıp  hukuksuzluk yapan hakim ve savcılar da aynı duruma düşecek” dedi.