‘Hükümet bizleri değil patronları düşünüyor’

Türkiye’de salgına rağmen üretim çarkları durmuyor, işçiler ücretsiz izne çıkarılıyor, sağlıksız koşullarda çalışmaya devam ediyor, “Kaderimiz patronların insafına bırakılmış” diyor…

Türkiye, Covid 19 salgını ile mücadelede geç kaldıkça vaka sayıları artıyor. Yaygın test, ücretli izin gibi önlemler alınmadığı gibi birçok işçi ve emekçi geçinemezken küçük işletmelerin çoğunun kapanma aşamasına gelmesi ise an meselesi.

AKP ise yaptığı salgınla mücadele programı kapsamında sermayenin vergilerini sıfırlarken halktan para istiyor. Öte yandan Sağlık Bakanı dünyadaki tüm örneklere rağmen ‘Bu virüsün bu kadar hızlı yayılacağını bilmiyorduk’ diyor ama işçiler sağlıksız koşullarda çalıştırılmaya devam ediyor.

Virüsün ana merkezi olarak gösterilen İstanbul’da işçiler hâlâ maskesiz ve önlemsiz yan yana çalışıyor. Tuzla deri sanayiden bir tekstil işçisi çalışma koşullarını ANF’ye anlattı.

TUVALETLERDE SABUNLARI BIRAKIN TUVALET KÂĞIDI BİLE YOK

6 yıldır aynı fabrikada çalışan tekstil işçisi değil sabun tuvalet kâğıdı bile bulamadıklarını, önlemlerin yetersiz olduğunu şu şekilde anlatıyor:

“6 yıldır şu an çalışmaya devam ettiğim tekstil fabrikasındayım. Korona virüs gündeme ilk geldiğinde hem fabrika yönetimi hem de biz işçiler durumu çok anlamadan üretime devam ettik. Türkiye’de de vaka ve ölümler başlayınca ister istemez panik olmaya başladık. Okulların tatil olmasıyla beraber çocuklara kim bakacak kaygısı da başladı. Fabrikada bu konuya dair hiçbir çalışma yapılmadı. El dezenfekte sıvıları ve maske talebimiz oldu. Sendika aracılığıyla servis araçlarının dezenfekte edilmesini istedik. Temsilcilerin görüşme talebine bile cevap vermediler. Kapılara yeni konulan paspasların yeterli olduğunu söyleyerek bizimle resmen alay ettiler. Herkes televizyona çıkmış kişisel temizliğin öneminden bahsediyor. Tuvaletlerde sabunları bırakın tuvalet kâğıdı bile yok. Bir fabrikada işçinin patrondan talebi tuvalet kâğıdı olabilir mi? Bizim vaziyetimiz işte bu durumda.”

YILLIK İZİN BİLE VERİLMEDİ

Tekstil işçisi, kendilerine maske dağıtılmadığı gibi birçok taleplerinin yanı sıra okulların tatil olmasıyla çocukları için evde kalmak için yıllık izin isteyenlerin de ret edildiğini aktarıyor: “Sigara içme alanında zaten iç içeyiz. Molaların düzenlenmesini istedik. Umursayan olmadı. Çaya attığımız şekerlerin sargılı olarak gelmesini istedik. Onu bile bize çok gördüler. Tekstil sektöründe makineler de tezgâhlar da yan yanadır. Mesafeli çalışma şansımız maalesef yok. Eldiven taksak makinede çalışamayız. Maske zaten vermiyorlar. Bazı arkadaşlarımız çocuklarına bakabilmek için yıllık izinlerini kullanmak istedi. Ellerindeki malzemelerin yetiştirilmesi, depoda kumaş bitene kadar çalışılması kararı aldıklarını iletmişler.”

ARKAMIZDA DURAN KİMSE YOK

Tekstil işçisi yaygın olarak yapılan ücretsiz izin yönteminim kendi iş yerlerinde de hayata geçeceğini ifade edip her gün evde kal diyen zenginlere ise tepki gösteriyor: “Eğer fazla mesai yapıp siparişleri yetiştirirsek fabrikanın duracağını söylüyorlar. Ama karşılığında ücretli izin vermiyorlar. Yıllık izni olan onu kullanacak, olmayan da ücretsiz izne ayrılacak. Teşvik için görüşme yapmışlar ama olumlu bir yanıt alınmamış hâlâ. Teşvik alırlarsa da %60 oranında ödeme olacakmış. Bizlerin her ay sonu elinde kalan para zaten belli. Kira ve faturalar elimizdekinin neredeyse tamamını alıyor. Zenginler çıkmış televizyonda, sosyal medyada evde kal çağrısı yapıyor. Tabii senin tuzun kuru. Kira, fatura derdin yok. Sen akşama acaba hangi yemeği yesek diye düşünürken biz akşama nasıl yemek yapacağız diye düşünüyoruz. Korona virüsten kaçalım derken işsiz kalıp açlıkla karşı karşıya kalma korkusu var hepimizde. Çünkü bu işin nereye gideceği belli değil. Arkamızda duran kimse yok.”

VİRÜSTEN ÇOK SANKİ PATRONLARI KORUMA PAKETİ GİBİ OLDU

Bu dönem en çok eleştiri alan sendikalar açısından bu fabrikada da değişen bir durum yok. Sendikanın etkisiz olduğunu söyleyen tekstil işçilerinin kaderinin patronun eline bırakıldığını vurguluyor: “Sendika merkezini arayıp taleplerimizi ilettik. Temsilcinin de yönetim tarafından muhatap alındığı yok. Sendika merkezi gerekli görüşmeleri yapacaklarını söylemiş ama bir haftadır değişen bir şey olmadı. Bizler tamamen patronun alacağı kararla hem kendi sağlığımızı hem de iş güvencemizi belirlemek zorunda kalıyoruz. Patron çık derse çıkacağız, dur çalış derse çalışacağız. Yasalar bizim lehimize işlemiyor. Başımızdaki hükümet bizleri değil patronları düşünüyor. Virüse karşı önlem paketi açıkladılar. Virüsten çok sanki patronları koruma paketi gibi oldu. Şimdi de bağış kampanyası düzenliyorlar. Hem benim maaşımdan vergi adı altında para kes hem de benden tekrar para iste. Sonra da Türkiye kendine yeten bir ülke diye böbürlen. Bizi kıskanan Almanya işçisine halkına nasıl sahip çıkıyor bak. İşten çıkartmaları engelliyor. İnsanların ihtiyaçlarını karşılıyor. Bizde tam tersi. Biz devletin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. KKTC de bile bakanların vekillerin maaşları yarıya indi. Neden? Halka kaynak yaratmak için. Cumhurbaşkanının bir sözü vardı. ‘Bize kaynak kim diye soruyorlar. Kaynak halkımız’ demişti. İşte bizim gerçeğimiz bu.”