Her cinayet JİTEM'ci Uğur'a çıkıyor
Her cinayet JİTEM'ci Uğur'a çıkıyor
Her cinayet JİTEM'ci Uğur'a çıkıyor
JİTEM'in Bıçak Timi'ne ilişkin hazırlanan iddianameye göre, Kızıltepe'de 22 köylünün öldürülmesinden ve kaybedilmesinden sorumlu tutulan JİTEM Komutanı Albay Atilla Uğur, soruşturma aşamasında "sağlık sorunları" gerekçesiyle ifade vermedi. İddianame, 1992-1996 yılları arasında Kızıltepe'de işlenen kirli savaş suçlarını gözler önüne seriyor.
Asker, korucu ve itirafçıların oluşturduğu JİTEM'in Bıçak Timi'ne ilişkin hazırlanan iddianame, 1992-1996 yılları arasında devletin Kızıltepe'de işlediği savaş suçlarının gözler önüne seriyor. İşlenen 22 cinayette de, JİTEM komutanı Albay Hasan Atilla Uğur'ın adı geçiyor.
28 Kasım'da Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayacak olan davanın iddianamesinde kirli savaşın en yoğun olduğu yıllarda Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanı olan Hasan Atilla Uğur, bir numaralı sanık. Uğur'un, 1993-1996 yılları arasında JİTEM'in Kızıltepe sorumlusu olarak faaliyet gösterdiği, cinayet, işkence, alıkoyma ve zorla köy boşaltma eylemlerini bizzat organize ettiği belirtiliyor. Ergenekon davasında hüküm giyen ancak yasa değişikliği nedeniyle tahliye edilen Uğur'un "tasarlayarak öldürme, silahlı örgüt kurma veya yönetme" suçlarından cezalandırılması isteniyor.
Uğur'un yanı sıra Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Eşref Hatipoğlu ve Ahmet Boncuk örgütün Kızıltepe ve Diyarbakır yöneticileri olmakla suçlanıyor.
Diğer sanıklar ise olayların yaşandığı dönemde asker olan Ünal Alkan, korucu Mehmet Salih Kılıçaslan ile Abdurrahman Kurga, Mehmet Emin Kurga, Ramazan Çetin ve İsmet Kandemir ise "silahlı örgütü üye olma" ve "tasarlayarak öldürme" suçlarından yargılanacak.
İddianamenin her satırı, 1992-1996 yılları arasında Kızıltepe'de işlenen kirli savaş suçlarını ve faillerini gözler önüne seriyor.
'BENİ ORADA BIRAKIP KARDEŞİMİ ALIP GİTTİLER'
İddianameye göre, Abdulvahap Ateş, 14 Haziran 1994 tarihinde Kızıltepe ilçesine bağlı Kırkkuyu köyündeki evinden jandarma tarafından gözaltına alındı ve öldürüldü.
Olaya bizzat tanık olan kardeş Abdurrahim Ateş, olayı iddianamede şöyle anlattı: "14 Haziran 1994 günü Kırkkuyu Köyü'ndeki evimizin bahçesinde çalışırken 3'ü sivil diğerleri askeri olmak üzere birçok araç evimizin önüne geldi. İçinden asker kıyafetli kişiler indiler. Kardeşim Abdulvahap Ateş'i evden çağırdılar. İkimizi bahçede yan yana dizip 'Buralara PKK'lılar geliyor, sığınak yapıyorlar, siz biliyorsunuz' dediler. Biz de bu konuda hiçbir şey bilmediğimizi söyledik. Bunun üzerine hem bana hem de kardeşime vurmaya başladılar. Tekme tokat attılar, aynı zamanda tüfek dipçikleriyle dövdüler. Sonra da ikimizi birden alıp köyün dışına götürdüler. Burada ikimizi yüzüstü yere yatırdılar. Beni orada bırakıp kardeşimi alıp gittiler. O günden sonra bir daha kardeşimden haber alamadık. Kardeşimi aldıklarından 3 gün sonra Kızıltepe civarında bir çatışma olduğunu ve iki örgüt mensubunun öldürüldüğünü duyduk. Ben bizzat gidip çatışmada öldürüldüğü söylenen iki kişinin cesetlerine bakmadım. Ancak haricen duyduğuma göre kardeşim o gün öldüğü söylenen iki kişiden biriymiş."
Bu olaydan 10 gün sonra, İlçe Jandarma Komutanı olan Atilla Uğur, soruşturmayı yürüten savcılığa "Bugüne kadar hiç kimsenin baskın yapılarak komutanlıkta tutulmadığı" yönünde bir yazı gönderdi. Ancak, iki gün sonra gönderilen yazıda ise "17 Haziran 1994 günü Kızıltepe ilçesi Güngören köyü civarında jandarma ile terör örgütü mensuplarının çatıştığının ve iki örgüt mensubunun ölü olarak ele geçirildiği" öne sürüldü. Örgüt mensubu denilen 2 kişiden biri Abdulvahap Ateş'ti.
1989-2000 yıllarında Katarlı Köyü muhtarı olan Mehmet Turan, askerlerin talimatı üzerine iki cenazeyi aldı. Turan, iki kişiden birinin Abdulvahap Ateş'e kısmen benzediğini söyledi. Turan, olaya ilişkin verdiği ifadesinde şunları söyledi: "Bu şahısların üzerinde günlük kıyafetler vardı. O dönem köyümüz büyük oranda boşaltılmıştı. O zamanki jandarma komutanı Hasan Atilla Uğur güvenlik nedeniyle 'Bu köyü boşaltacaksınız' demişti. Hatırladığım kadarıyla 1993-1995 arasında köy boş kaldı. Biz o dönem köye doğru dürüst gidemiyorduk. Köy etrafındaki tarlalarımıza gidiyorduk. Ancak köye giremiyorduk. Çünkü o günlerde günde en az 1-2 kişi ölüyordu."
ATİLLA UĞUR, BİLİK'İ TEHDİT EDİYORDU
JİTEM komutanı Atilla Uğur'un adının geçtiği bir başka suç ise, 4 kişinin cezaevinin önünden alınarak öldürülmesi olayı.
Kızıltepe'de 1995 yılının 28 Mart günü Zübeyir Birlik ve Abdülbaki Birlik, Kızıltepe Cezaevi'nden tahliye olacak olan Kemal Birlik ve Zeki Alabalık'ı almak üzere cezaevine gitti.
Kemal Birlik, cezaevinden daha önce yazdığı mektupta, "Ya kimse gelmesin ya da kalabalık gelin" diyerek olası tehlikeye işaret etmişti. Aynı gün tahliye edilen Zeki Alabalık da benzer mektubu ailesine göndermişti. O günden sonra bu 4 kişiden haber alınamadı.
Kemal Birlik ile aynı koğuşta tutulan Hüsnü Acay tanık olarak verdiği ifadesinde, Bilik'in Atilla Uğur tarafından "Kendine dikkat et. Neyine güveniyorsun?. Çıkışını bayram gününü gibi bekliyorum" diyerek tehdit ettiğini anlattı. Uğur ayrıca sık sık Birlik'e "Kızıltepe Cezaevi siyasi cezaevi olmayacak, olursa senden bilirim, seni buradan sağ göndermem, beni sor çevreden beni bilirler" diyordu.
Kızıltepe K1 Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda çalışan Bahçet Kurt da verdiği ifadede, olaydan iki gün önce Atilla Uğur'un cezaevini aradığını ve kendisine Birlik ve Alabalık'ın ne zaman tahliye olacağını sorduğunu, kendisinin de ona "Bu tür bilgileri veremeyeceğini, savcıya sormasını yahut yazılı olarak bilgi istemesini" söylediğini, Uğur'un da bunun üzerine "Gelirsem oraya kulağını çekerim" dediğini anlattı.
'SIK SIK HIDIR'IN EVİNİ ARIYORLARDI'
Hıdır Öztürk, 29 Aralık 1994 tarihinden Kızıltepe'deki evinden Bekir Öztürk ile birlikte gözaltına alındı. Alanlar askerdi. Bekir Öztürk, bir süre sonra geri geldi. Hıdır Öztürk'ten ise bir daha haber alınamadı.
Bekir Öztürk ifadesinde, Atilla Uğur'un ilçe komutanı olmasından sonra askerlerin köye gelip köylüyü bir yerde topladığını, "Hepiniz PKK'lısınız, teröristsiniz, köyü boşaltın yoksa yakacağız" dediğini anlattı.
Tanık Celal Öztürk ise "Hasan Atilla Uğur'un ilçe jandarma komutanı olmasından sonra sık sık Hıdır'ın evine jandarmalar gelip arama yapmaya başlamışlardı" dedi.
'CEBİNDEN BİR LİSTE ÇIKARDI, İLK SIRADA BEN VARDIM'
3 Eylül 1994 tarihinde Arıklı Köyü'nde vurularak öldürülen bir kişinin cesedi Kızıltepe Devlet Hastanesi'ne getirildi. Söz konusu cenazenin Süleyman Ünal'a ait olduğu ortaya çıktı.
Ünal'ın kardeşi tanık Nezir Çelik, Atilla Uğur'un Kızıltepe'de göreve başlamasından sonra, 3 defa karakola götürülerek kendisine işkence yapıldığını, sorgulamalara bizzat Uğur'un katıldığını anlattı. Uğur'un sürekli koruculuk dayatmasında bulunduğunu anlatan Çelik, yaşadığı bir olayı ise şöyle anlattı:
"Hasan Atilla Uğur, beni bir kamyonun arkasına götürdü, 'Sana söyleyecek bir kelimem kaldı' dedi. Cebinden bir not defteri çıkartıp, bir liste gösterdi, listenin başında ben vardım, ikinci sırada ağabeyim vardı, diğerlerini eliyle kapattı. İkimizin ismini gösterdi. 'Sana yarına kadar izin veriyorum ya korucu olacağım, diyeceksin ya da ölümü göze alacaksın' dedi. Bizim Arıklı köyünde ve çevre köylerde çok sayıda akrabamız vardı, aşiret içerisinde benim ve ağabeyimin sözü geçerdi. Biz korucu olursak akrabalarımızdan çoğu da korucu olacaktı, bu nedenle ısrarla bizim korucu olmamızı istiyordu. Biz de korucu olursak bu sefer örgütün hedefine girerdik, 'Bizi öldürürse çocuklarımız yine yetim kalırdı' diye düşünerek, korucu olmak istemiyorduk. Bunu jandarma köyden gittikten sonra ağabeyime anlattım ve köyden taşınmayı teklif ettim. O da 'Sen git ben yaşlıyım, gidemem' demişti. O tarihlerde ağabeyim 55 yaşlarındaydı, ancak cezaevinde geçirdiği günlerden dolayı çok yıpranmıştı. O gün ağabeyim kamyonu ile ağabeyimin erkek çocuklarını da alarak ailemi Aydın-Söke ilçesine götürdüm. 1 ay kadar çadırda kaldık, ağabeyimin 4 oğlu ile birlikte alçı işlerinde çalışıp, para kazandık 1 ay sonra da bir ev tutup yerleştik."
Kendisi köyden ayrıldıktan sonra ağabeyinin öldürüldüğünü anlatan Nezir Çelik, cinayetin Atilla Uğur tarafından öldürüldüğüne inandığını söyledi.
Çelik, "O dönemde Hasan Atilla Uğur köye iki araçla gelirdi, kendisi lacivert toros arabaya binerdi, ekibi de beyaz toros araba ile gelirdi. Abimin öldürüldüğü gün gelen araçlarda toros markaymış. Bu nedenle bu araçların Hasan Atilla Uğur ve ekibine ait araçlar olabileceğini düşünüyoruz" dedi.
UĞUR İFADE VERMEDİ
İddianamaye göre, sanık JİTEM komutanı Albay Hasan Atilla Uğur'un sağlık sorunları gerekçesiyle soruşturma aşamasında ifadesi alınamadı.
Uğur, Ergenekon soruşturması kapsamında 21 Mart 2008 tarihinde gözaltına alınarak tutuklandı. Yasal değişikliğin ardından diğer Ergenekon sanıkları ile birlikte 2014 yılının Mart ayında tahliye edildi.