HDP: Sivil katliamlara karşı Meclis'te komisyon kurulmalı

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, sivil katliamlara ilişkin araştırma önergesi verdi.

Baluken önergesinde, "7 Haziran genel seçim sonuçlarını hazmedemeyerek halkın iradesini sandık darbesi yoluyla hiçe sayan AKP iktidarı yeniden tek başına iktidar olabilmenin yolunun savaş çıkartmaktan geçtiğini düşünmüş, 30 Ekim 2014’te alınan MGK kararlarını kapsamlı bir şekilde hayata geçirmiştir" dedi. Devletin güvenlik güçlerinin yanı sıra birtakım karanlık paramiliter güçlerin devreye konulmasıyla Kürdistan'da bir terör ortamının yaratıldığına dikkat çeken Baluken, "7 Haziran seçimlerinden günümüze kadar 143 sivil yurttaş yaşamını yitirmiştir. Dünya tarihinde eşi benzeri olmayan sokağa çıkma yasaklarını ve uygulanan savaş politikalarını protesto eden yurttaşlara da saldırılar yapılmıştır. Hiç bir savaş hukukunda yeri olmayan hukuk ve insanlık dışı yöntemlerle yüzlerce insan yaralanmış, sakat bırakılmıştır" diye belirtti.

'SİLVAN'DA 20; CİZRE'DE 30; NUSAYBİN'DE 7 KİŞİ KATLEDİLDİ'

Baluken, şu ana kadar sadece Silvan’da 6 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini ve 20 sivilin hayatını kaybettiğini ifade ederken, şöyle devam etti: 
"Cizre’de 3 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş bu yasaklar süresince ve öncesinde 30 sivil hayatını kaybetmiştir. Nusaybin’de 13 Kasım’da ilan edilen ilan edilen sokağa çıkma yasağı devam etmektedir ve şu an kadar 7 insan katledilmiştir. Bölge halkı ölü sayısının artacağına dair derin bir endişe taşımaktadır. 
Geçici AKP Hükümeti’nin Başbakanı Ahmet Davutoğlu “Cizre’de operasyonlarda hiç bir sivil yurttaş hayatını kaybetmemiştir” diyerek hakikati açık ve net bir şekilde çarpıtmıştır. Henüz 35 günlük bir bebeği dahi sivil olarak görmeyen anlayış maalesef ülke yönetimini esir almış durumdadır. 
HDP’nin yüksek oranda oy aldığı kentler, zırhlı araçlar içinde Özel Harekat Timlerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda güvenlik görevlisi personeli sevkiyatı yapıldıktan sonra ablukaya alınmakta, akabinde ilan edilen sokağa çıkma yasakları boyunca halk perişan edilmektedir. Cizre’de insanlar yasaktan dolayı evden çıkamadıkları için kokmasın diye cenazelerini derin dondurucuda saklamak zorunda kalmıştır. Elektrik, su, gıda gibi en temel insani ihtiyaçların bile lüks haline geldiği bir ortamda insanlar hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Abluka altına alınan kentlerde cami minarelerine ve yüksek binalara yerleştirilen keskin nişancılar, çocuk yaşlı demeden evinin kapısından başını çıkaranı anında hedef almakta, avlamaktadır.
Bu durum her gün bir başka kent ve ilçede sırayla kimi zaman da aynı anda devam etmektedir. Tamamen meşru bir talep olan öz yönetim ilanları sonrası yapılması gereken müzakere etmek ve karşılıklı olarak anlaşmak iken sokaklara topla tankla müdahale edilmektedir. Günlerce abluka altında bırakılan kentler tamamen harabe haline getirildikten, insanlar göçe zorlandıktan sonra bir başka kente geçiş yapılmaktadır."

'ESEDULLAH TİMİ İNSANLIKDIŞI EYLEM YAPIYOR; HALK ENDİŞELİ'

Baluken, devletin güvenlik güçleriyle hareket eden ve kendilerine “Esedullah Timi" adı veren DAIŞ görünümlü bazı unsurların insanlık değerlerine sığmayan eylemleri yüzünden bölge halkının endişeli olduğunu vurguladı.
"Bebeklerin, yaşlıların ve kadınların katledildiği bir ülke haline gelmiş durumdayız. Bu işte sorumluluğu olan herkesin yargı önünde hesap vermesi gerekmektedir" diyen Baluken, önergesinin sonunda şunları kaydetti:
"Devletin bir numaralı görevi yurttaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamasıdır. Bu görevin yerine getirilmesi, hukukumuzda kusursuz sorumluluk bağlamında tanımlanmıştır. Açıkçası, devletin hiçbir bahanesi, gerekçesi dikkate alınmadan tüm yurttaşların can ve mal güvenliği sağlanmalıdır.  Sivil ölümlerin tek tek araştırılması, sorumluların açığa çıkarılması ve ölümlerin önüne geçilebilmesi amacıyla Meclis çatısı altında bir komisyon kurulması aciliyet arz etmektedir."