HDP'liler AYM önünde: Eş başkan ve vekilleri bırakın!

HDP'liler AYM önünde buluşarak, tutuklu eş genel başkan ve vekiller için adalet istedi.

HDP Sözcüsü Baydemir, AYM'nin hileli referandumda da payı olduğuna dikkati çekerek, "AYM'yi 4 yıl önce verdikleri ‘Balbay Kararı’nın gereğini yerine getirmeye davet ediyorum" dedi. Sancar ise "AYM bu gerekleri yerine getirinceye kadar her hafta burada adalet nöbeti tutacağız" diye belirtti.

HDP MYK üyeleri ve milletvekilleri, cezaevinde tutulan HDP eş genel başkanları ve milletvekillerinin durumuna dikkat çekmek için bir kez daha Anayasa Mahkemesi (AYM) önünde bir araya geldi. Burada HDP'li Meclis Başkanvekili Pervin Buldan, Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım ile vekiller Aycan İrmez, Bedia Özgökçe, Dilek Öcalan, Erdal Ataş, Erol Dora, Mithat Sancar, Müslüm Doğan, Nadir Yıldırım, Saadet Becerekli ve Sırrı Süreyya Önder ve MYK üyelerinin de olduğu kalabalık bir heyet toplandı. Heyet adına HDP Parti Sözcüsü Osman Baydemir konuştu. Baydemir, referandum sonuçlarının gayrimeşruluğunda Anayasa Mahkemesinin rolü olduğunu ifade ederek, “Referandum sonucunun kabul görmeme sebeplerinden biri tutukluluklardır” dedi.

BAYDEMİR: GAYRİMEŞRU SONUÇLARDA DA PAYI VAR

Baydemir, şunları ifade etti:

“Bugün referandum sonucu hukuken, ahlaken ve siyaseten kabul görmemişse bunun en önemli nedenlerinden biri Eş Genel Başkanlarımız Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, grup başkanvekillerimiz ve milletvekillerimizin cezaevinde tutulmasıdır. Gecikmiş olan adalet, adalet değildir. Bir kez daha ifade etmek isteriz ki milletvekillerimizi tutuklayan mahkeme değil, siyasi otoritedir. Buna boyun eğen her bir mahkeme her bir hakim Anayasa suçu işlemiştir. 171 gündür vekillerimizin tutuklu bulunmaları anayasal suçtur. Bir kez daha AYM Başkanı ve üyelerini Anayasa hükmünü ve içtihadını gereğini yerine getirmeye davet ediyoruz.

Anayasa her yurttaş için seçme ve seçilme hakkını korur, serbest siyaset hakkını düzenler. Ayrıca Anayasa, her yurttaş için seçime katılma hakkını düzenler. Ama tam 171 gündür Eş Genel Başkanlarımızın şahsında 6 milyon insanın seçme hakkı, insanların siyaset yapma hakkı gasp edilmiştir. MYK ve grubum adına AYM başkan ve üyelerini bugün referandumun sonuçlarının gayrı meşruluğunda rol ve sorumluluk sahibi olduklarının farkında olmaları gereğini yineliyorum.

'AYM ÖNÜNDE YAPACAĞIMIZ SON AÇIKLAMA OLMALI!'

Eş Genel Başkanlarımız kampanya döneminde dışarıda olsaydı belki de bu şaibeli sonuç açığa çıkmamış olacaktı. Bu şaibeli sonuçtan kendileri de mesuldür. Kendi yetkilerini aşarak tutuklama kararı veren tüm hakimler aynı oranda mesuldür. Kendilerinin bundan 4 yıl önce verdikleri ‘Balbay Kararı’nın gereğini yerine getirmeye davet ediyorum. Değişen ne oldu? O kararın 140’ı aşkın gerekçesi var. Her bir gerekçe bir milletvekilinin yasama faaliyetinden koparılamayacağı inancından hareketle hayata geçmiştir. 4 yıl önce verilen bu karar bugün neden uygulanmıyor? AYM kendi varlık gerekçesi olan içtihatlarını uygulamayacak da, yerel mahkemeler AYM kararlarını uygulamayacak da kim uygulayacak! Temenni ediyorum ki bu, AYM önünde yapacağımız son açıklama olsun.

'HAYIR DEMEYE DEVAM'

Demirtaş İstanbul milletvekilidir, İstanbul Hayır demiştir. Yüksekdağ Adanalıdır ve Van milletvekilidir Adana ve Van Hayır demiştir. Baluken Diyarbakır milletvekilidir, Diyarbakır Hayır demiştir. AYM Başkanı ve üyeleri bilsinler ki Hayır’ımızı tutuklayamayacaklar. Referandum sonuçları göstermiştir ki halk tutuklamalara hayır demiştir. Ayrıca AYM’nin içtihadına sahip çıkmamasına hayır demiştir. Bugün bir kez daha hayır diyoruz. Hayırlarımızın gerekçeleri ortadan kalkana kadar hayır demeye devam edeceğiz.

Bu ülkede adaletten söz etmemiz ve Adalet Bakanının göğsünü gere gere konuşması için öncelikle bu hukuksuzluğu ortadan kaldırmak lazım. Eş genel başkanlarımız ve milletvekillerimiz cezaevinde olduğu sürece adalet adına konuşma hakkı olmayan tek kişi Adalet Bakanıdır. Bu darbe hukuku var olduğu müddetçe, bu ülkeyi dünyaya rezil eden bu uygulama devam ettikçe Adalet Bakanı’nın yapacağı hiçbir açıklamanın kıymeti yoktur. Adalet bakanının adalete zerre kadar saygısı varsa bir an önce bu hukuksuzluk ortadan kaldırılmalıdır. Adalet Bakanının adalete dair değerlendirme yapma hakkı yoktur."

SANCAR: KORKANLAR İSTİFA ETSİN!

Mithat Sancar ise şöyle dedi: "Söyleyecek yeni bir şeyimiz yok. Konuşması gereken AYM. Ya bir açıklama yapsınlar ya da karar versinler. Bizim çağrılarımızın amacı bu durumu kamuoyuna hatırlatmaktır. Buna ilaveten AYM başkan ve üyelerine bir şans daha tanımak istiyoruz. Kendi onurlarını kurtarma şansıdır bu. Kendi içtihatları bellidir. Milletvekillerimizin tutuklu olmaları hem seçilme haklarına hem de onları seçeceklerin seçme haklarına saldırıdır. AYM bir an önce neden geciktirdiklerini açıklamalıdır."

Sancar, "Eğer siyasi baskı varsa, eğer korkuyorlarsa istifa etmelidirler" diyerek, şunları da kaydetti:

"Kim yargının fonksiyonunu yerine getirmekten korkuyorsa o makamı işgal etmeye hakkı yoktur. Hemen içtihatlarının gereğini yapsınlar ve milletvekillerimizi serbest bıraksınlar. Kamuoyunun da ses çıkarması gerekir. Çünkü adalet çökerse toplum çöker. Dosyaları gündeme almaktan kaçındıkları her gün bu toplumun bu devletin çürümesine katkı sağlıyorlar. Buna kimsenin hakkı yok. Hele AYM’nin buna asla hakkı yok. AYM Başkan ve üyeleri yapamıyorsa, korkuyorsa istifa etsin. Umuyoruz ki yakın zamanda AİHM incelemeye alacak ve kısa sürede adil bir karar verecek. Bundan önce AYM kendisi hareket etsin. AYM’nin AİHM’den önce davranması gerekir. AYM bu gerekleri yerine getirinceye kadar her hafta burada adalet nöbeti tutacağız. Bizim sözümüz açık ve net, asıl konuşması gerekenler susanlardır.”