HDP'den Meclis'te 'tecrit ve açlık grevleri' toplantısı

HDP'li milletvekilleri Ayşe Acar Başaran, Ebru Günay ve Meral Danış Beştaş, Meclis'te basın toplantısı düzenleyerek, açlık grevlerine dikkat çekti ve tecridin hemen kaldırılmasını istedi.

HDP Hukuk ve İnsan Haklarından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ayşe Acar Başaran, Mardin Milletvekili Ebru Günay ve Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve açlık grevlerine ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi. 

BEŞTAŞ: PARLAMENTO ÜÇ MAYMUNU OYNUYOR

Başaran ve Beştaş şu değerlendirmeleri yaptı:

Meral Danış Beştaş: 

"Bilindiği üzere bugün Hakkari Milletvekilimiz Sayın Leyla Güven’in açlık grevinin 106’ncı günü, Strazburg, Hewler ve birçok cezaevinde açlık grevleri devam ediyor ve talepleri halen karşılanmış değil. Meclis'in bir üyesi olan Hakkari Milletvekilimizin açlık grevine karşı var olan sessizlik kabul edilebilme ölçülerini çoktan aşmıştır. Parlamento üç maymunu oynamaya devam ediyor.

Sayın Öcalan ile 27 Temmuz 2011 tarihinden beri avukatlar görüşme yapamıyor. Yine siyasi heyetimizin son görüşmesini yaptığı 5 Nisan 2015 tarihinden beri iki defa, biri 2016 yılında ve Mehmet Öcalan'ın yaptığı görüşme var. Başka hiçbir görüşme yok. 

'İNSAN HAKLARI KOMİSYONU İŞKENCEYİ GÖRMEZDEN GELİYOR'

Meclis İnsan Hakları Komisyonu 24 Haziran seçimlerinden sonra teşekkül etti ve bugüne kadar üç toplantı yapıldı. Zaten bu toplantılar usuli toplantılardı. Birinde sadece divan teşekkül etti, birinde cezaevleriyle ilgili sunum yapıldı, diğerinde ise alt komisyonlar belirlendi. Halbuki İnsan Hakları Komisyonu’na 1432 başvuru var. Bunun 831'i cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin. Şahsi olarak benim 30 başvurum var. Bu 30 başvurudan 7-8 tanesi cezaevleri alt komisyonuna havale edildi. Alt komisyonda bize yanıt da yok ya da  "mevzuata aykırı bir durum yok" denilmiş. İnsan Hakları Komisyonu’nun adı var kendisi yok. Meclis İnsan Hakları Komisyonu ne yapıyor tecride ve ihlallere karşı ziyaretlerde bulunuyor mu? Buna Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyesi olarak "hayır" diyorum. Bugüne kadar bir tane cezaevi ziyaret edildi, komisyon üyemiz Sayın Ebru Günay Sincan Cezaevi’ne gitti. Onun dışında yüzlerce cezaevine gidiş talebi kabul edilmedi. Verilen yanıt ise: Mevzuata aykırı bir durum yoktur. Birazdan Sayın Başaran bunları açıklayacak, işkenceden kötü muameleye değin her türlü ihlal var ve İnsan Hakları Komisyonu bunları görmezden geliyor, talepleri ciddiye almıyor. 

Meclis İnsan Hakları Komisyonu görevden kaçıyor. Komisyona verilen bir talimat varsa bunu açıklamalıdır.

Açlık grevcilerinin yaşam hakkına en ufak bir halel gelirse sorumlusu AKP'dir."

BAŞARAN: İKTİDAR ÖLDÜRMEYE ÇALIŞIYOR!

Ayşe Acar Başaran: 

"Bugün Dünya Anadil Günü ve buna ilişkin birkaç şey söylemek isterim. Özellikle Şakran'da siyasi tutsaklar kendi anadillerinde iletişim kuramıyor, dışarıyla ilişki sağlayamıyorlar. Dünya Anadil Günü’nde Türkiye’de 40'tan fazla dilin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu da hatırlatmak istiyoruz. Bu konuda da gerekli adımların atılması gerektiğini düşünüyoruz. 

İktidar daha özgür bir yaşam için bedenlerini açlığa yatıran insanları öldürmeye çalışıyor.

Elazığ Cezaevi’nde açlık grevindeki 4 siyasi tutsağın hepsi refakatçiden mahrum bırakılıyor. Cezaevi hekiminin de inisiyatifi ve yönlendirmesiyle refakatçiye ihtiyaç olmadığı söyleniyor. Ama bu refakatçi hakkından yoksun bırakmak aslında onların vücutlarında oluşabilecek hasarların daha hızlı bir şekilde oluşmasını sağlamak ve önümüzdeki günlerde yaşam haklarının tehlikeye girmesine kapı aralamaktır. Yine Edirne Cezaaevi’nde bulunan politik tutsaklar günlerdir açlık grevindeler ve tek kişilik hücrelerde tutuluyorlar. Elazığ, Edirne ve Bayburt cezaevlerindeki grevciler özellikle B vitamini alma konusunda sıkıntı yaşıyorlar. Tuz, şeker ve karbonat ihtiyaçları konusunda da özel bir engelleme ile karşı karşıyalar. Bütün bu cezaevlerinde açlık grevcilerine disiplin cezaları uygulanıyor. İletişim cezaları tekli hücrelerde tutma, kargo ya da mektuplaşma yasağı gibi cezalar uygulanıyor. Bu gerçekten Türkiye hukuk sistemi açısından dehşet verici bir durum. Kendi hukukunun uygulanmasını talep eden bu insanlara bu hukuksuzluğu uygulama iktidarın içinde bulunduğu çıkmazı bir kez daha gözler önüne seriyor. 

Tek bir kişi hayatını kaybederse iktidar bu sorumluluğun altından nasıl kalkacak? 

Yine bunun yanında bugün Van Cezaevi’nden bir haber aldık. Açlık grevindeki tutsak Şahin Öncü bugün itibariyle hastaneye kaldırıldı. Bu önümüzdeki günlerde artacak gibi görünüyor. Sayın Leyla Güven açlık grevine başladığı günden bugüne, 106 gündür, yılmadan Meclis kürsüsünden, meydanlardan, bizi engellemelerine rağmen durumun geri dönülemez bir noktaya geldiğini söylüyoruz. Şahin Öncü tedaviyi reddediyor ve grevini sürdüreceğini söylüyor. 

Seçim propagandası yapmak adına Güven'e kulak tıkıyorlar.

Türkiye AB'den uzaklaşma ile yüz yüze ise bu tecritten bağımsız değildir.

Yarın çok geç olabilir, bu sese ses verme zamanı."