Güneyli aydınlar: Tecride karşı çıkmak ulusal ve ahlaki bir görevdir
Güney Kürdistanlı aydın ve akademisyenler Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a karşı Türk devleti tarafından uygulanan tecride karşı çıkmanın, “ulusal ve ahlaki bir görev” olduğunu söyledi.
ANF
HEWLER
Çarşamba, 3 Ağustos 2016, 08:01
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a 5 Nisan 2015 yılından itibaren uygulanan tecrit ve görüş yasağına karşı ANF’ye değerlendirmelerde bulunan Güney Kürdistanlı aydın ve akademisyenler, Türk devletinin Kürt imha ve inkâr politikasında ısrarcı olduğu için tecridi uyguladığını belirterek, “Kürt halkı artık bu tecrit ve rehin politikasını kabul etmemeli ve birlik içinde sonuna kadar mücadele etmelidir” diye konuştu.
‘BAZI KÜRT PARTİLERİ VE DIŞ GÜÇLER TECRİTTEN FAYDALANDIKLARI İÇİN SESSİZLER’
Tecrit hakkında değerlendirmelerde bulunan Selahaddin üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Kamuran Berwari, Ortadoğu krizine ve yaşanan savaşlara karşı tek çözüm politikası ve fikri olduğu için Öcalan üzerinde tecridin uygulandığını belirterek şunları belirtti: “Önder Apo üzerindeki tecrit Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler ve Türk devletinin kendi içinde yaşadığı sıkıntılarla ilgili gelişen bir süreçtir. Türk devleti son iki senedir üniter yapısını korumak için büyük bir mücadele içinde. Kendi içinde tasfiyeler gerçekleştirerek faşist devlet yapılanması ayakta tutmaya çalışılıyor. Bazı uluslararası güçler ve özellikle bazı Kürt partilerinde içinde olduğu bir çevre yâda bir blok Önder Apo’nun görüşlerinin dünya kamuoyuna ulaşmasını istemiyor. Çünkü Önder APO Ortadoğu kaosuna tek çözüm projesini ve başarı elde eden çizgiyi temsil ediyor. Eğer Önder Apo var olan durumda siyasi arenaya çıkarsa Kürdistan’da sömürgeci olan güçlerin hiçbir etkisi kalmayacaktır.”
‘CPT İÇİN SINAV GÜNÜDÜR’
Berwari konuşmasının devamında CPT ve diğer bazı bağımsız olduklarını ifade eden uluslararası kuruluşlar için sınav günü olduğunu dikkat çekti. Uluslararası kuruluşlarının bağımsızlıklarını ispatlaması gerektiğini ifade eden Berwari şöyle devam etti; “Önder Apo’ya karşı uluslararası komployu gerçekleştiren 36 ülke CPT gibi kuruluşların gidip görüşme gerçekleştirmesi veya yapılan eski görüşmelerin açıklanmasını engelliyorlar. CPT gibi Uluslararası bağımsız kuruluşlar daha fazla bu tecride karşı sessiz kalamazlar. Önümüzdeki günlerde CPT ve diğer kurumlar bir tutum almak zorundalar. Eğer bu gerçekleşmez ise bağımsızlıklarını uluslararası kamuoyunda kaybederler. Tecrit koşulu onlar içinde bir sınav niteliği taşıyor.”
Son olarak Kürt halkına çağrıda bulunana Dr. Kamuran Berwari şu ifadeleri kullandı: “Artık Kürt halkı şunu istiyor ve bu tutumunda sonuna kadar da ısrarcı olmalı. Kürt halkı artık Önder Apo ile görüşme yapılmasından tatmin olmayacaktır. Artık tamamen haksız ve adaletsiz bir şekilde rehin tutulduğu olduğu İmralı adasından ve zindandan çıkmasını istiyor. Her kürdün birinci görevi Önder Apo için mücadele yürütmedir.”
‘ÖNDER APO İMRALI’DAKİ DİRENİŞİ İLE KÜRT HALKINA İLHAM KAYNAĞI OLDU’
Güney Kürdistanlı siyasi gözlemci Haşim Mele Ali ise Öcalan’ın İmralı adasında faşist Türk devletine karşı vermiş olduğu düşünsel ve fiziki mücadele ile Kürt halkı için ilham kaynağı olduğunu ifade ederek şunları belirtti: “Sayın Abdullah Öcalan 21. Yüzyılın en etkili filozofu ve halk önderidir. Bugüne kadar Türkiye ve Ortadoğu hakkında yapmış olduğu bütün değerlendirmeler ve tespitler yüzde yüz doğru çıktı. Doğru ve yerinde siyasi çalışmaları ile sadece Kuzeyde değil dört parça Kürdistan’da ulusal bilinç ve mücadelenin temel kaynağı oldu. Kürt halkının tarihinde onlarca Önderi vardır fakat her kalkışmanın önderi düşmanlar tarafından ortadan kaldırıldığında o harekette tasfiye edildi. Ama PKK hareketi ve Önder Öcalan öyle bir sistem kurdu ki uluslararası komploya rağmen düşman hiçbir başarı elde edemedi. Tam tersine İmralı’daki direnişi ile Kürt halkına ilham kaynağı oldu.”
‘ARTIK YETER DEMENİN VAKTİ’
Gelinen aşamada bütün Kürtlerin artık yeter demesi ve var olan mücadeleyi sahiplenmesi gerektiğine vurgu yapan Mele Ali şunları ekledi: “Kürt halkı Önder Öcalan üzerindeki tecride karşı siyasi partileri ve hareketleri ile birlikte tek ses olmalıdır. Nereye kadar düşmanlarımızın siyasetine alet olacağız. Nereye kadar düşmanlarımızın eline bakacağız. Bu saatten sonra artık yeter demeliyiz. Öcalan 50 milyonluk bir halkın önderidir. Kürt halkının siyasi temsilcisidir. Biz Kürtler hiçbir zaman Önderimizin faşist Türk devletinin zindanlarında rehin tutulduğunu unutmamalıyız. Türkiye’de demokrasi ve barışa inanan insanlarında artık bu duruma karşı ses çıkarması gerekiyor. Faşist Erdoğan’ın Kürt düşmanlığı siyasetine karşı rahatsızlıklarını sergilemelidirler. Biz Kürtler Türk halkına düşman değiliz, sadece ulusal haklarımızın verilmesini istiyoruz. Bu yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacak.”
‘TECRİT KÜRT İMHA VE İNKÂR SİYASETİNİN DEVAM ETTİĞİNİ GÖSTERGESİDİR’
Duhok Nevroz Üniversitesi Öğretim görevlisi Dr. Haşim Zebari ise, İmralı da uygulanan tecridin Türk devletinin dört parça Kürdistan’da Kürt imha ve inkârında ısrarcı olduğunun göstergesi olduğuna dikkat çekerek, kimsenin kendisini ve toplumu bu konuda kandırmaması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Tabii ki tecridin Kuzey Kürdistan’da geçtiğimiz yıllarda Önder Öcalan’ın çabaları ile gelişen barış süreci ile direkt bağlantısı var. Çünkü Türk devlet yapılanması bir bütünen Kürt düşmanlığı üzerinde kurulan bir sistemdir. Sadece Kuzey’de değil diğer parçalarda da aynı şekildedir. Türkiye’de son olarak gerçekleşen askeri darbe girişimi ve yaşanan diğer sorunlarda Kürt sorununun çözümlenememesi ile bağlantılıdır. Erdoğan ve hükümeti iktidara geldiğinden beri Kürt düşmanlığında tavan yapmış bütün güçlerle ittifak kurdu. Önder Apo üzerinde uygulanan tecritte bu politikaya bağlı olarak geliştiriliyor. Türk devleti ve Erdoğan hiçbir şekilde Kürt halkının haklarına kavuşmasını istemiyor ve buna yanaşmıyor. Dört parça Kürdistan’da da bu böyledir. Kimse kendisini kandırmamalıdır” diye konuştu.
‘TECRİDE KARŞI ULUSAL DİRENİŞ ŞART’
Zebari son olarak Kürt düşmanlarının Öcalan şahsında ulusal çıkar ve kimliklerine saldırdığını ifade ederek, saldırılara karşı ulusal direnişin öneminin altını çizerek şöyle konuştu: “Türk devletinin bu imha ve inkâr politikaları çerçevesinde gelişen tecride karşı çıkmak bütün Kürtler için ulusal bir görevdir. Sadece bir siyasi partinin görevi değildir. Artık çıkıp sadece tecridi kınama ve bir bildiri yayınlamanın zamanı geçmiştir. Artık bütün Kürtlerin, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, aydınlar, yazarlar ve bir bütün olarak hep birlikte meydanlara çıkıp Öcalan’ın özgürlüğü için mücadele etmelidir. Böyle olursa uluslararası güçler ve kurumlar üzerinde bir baskı oluşturabilir ve rehin tutulan Önder Apo’nun özgürlüğü için adım atmış oluruz” dedi.