Günay: Halklara yeni yaşam için seçenek sunacağız

HDP Sözcüsü Ebru Günay, "Türkiye’nin içerisinde bulunduğu durum, felakete doğru hızla yol alan bir lokomotifi andırıyor. Halklara yeni yaşam için seçenek sunmaya hazırlanıyoruz" dedi.

HDP Sözcüsü Ebru Günay, partisinin genel merkez binasında düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 Günay, konuşmasının başında, "39 yıl önce, 16 Eylül 1982’de Batı Beyrut’ta Filistinli mültecilerin kaldığı Sabra ve Şatilla kamplarına İsrail yanlısı Falanjistlerin saldırısı gerçekleşti. İsrail’in kurduğu Güney Lübnan Ordusu’nun, yine İsrail’in aktif desteğiyle gerçekleştirdiği saldırıda yaklaşık 3.500 sivil insan katledildi. 39. yılında Sabra ve Şatilla Katliamını kınıyor ve katliamda yaşamını yitirenleri hüzünle anıyoruz" dedi.
Günay, "Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği 12-15 kişilik ve yeniden tasarlanmış hijyenik sınıflar yerine özellikle nüfusu yoğun, yoksul mahallelerde ortalama 40 metrekarelik sınıflarda sayısı 40, 50 ve hatta 60’ı bulan öğrenci ile eğitim yapılmaya çalışılıyor. Bu durum her şeyden önce fiziksel mesafenin korunmasını imkânsız hale getirmekte ve salgına davetiye çıkarmaktadır" diye belirtti.

'ANA DİL BİR KEZ DAHA YOK SAYILIYOR'

Günay, şu değerlendirmeleri de yaptı:

"Yüz yüze başlayan yeni eğitim-öğretim döneminde 20 milyon insanın konuştuğu Kürtçe başta olmak üzere, birçok kadim anadili bir kez daha yok sayılarak eğitimden dışlanmış ve yasaklı diller olmaya devam etmiştir. Sonuç olarak, zaten mevcut haliyle eğitimde fırsat eşitliği ve temel bir hak olan parasız, bilimsel ve anadilinde eğitim hakkından oldukça uzak bir eğitim sistemine bir de bu sorunlar eklenince ülkede eğitimde bir sistemden bahsetmek neredeyse imkânsız hale gelmiştir.

 Acil bir eğitim eylem planının oluşturulması gerekmektedir.

'YENİ YAŞAM' MESAJI

Türkiye’nin içerisinde bulunduğu durum, felakete doğru hızla yol alan bir lokomotifi andırıyor. Kurucu siyasi kimliğimizle yüz yıldır felaket silsilesi ile baş başa bırakılan Türkiye halklarına bir kez daha yeni yaşam için seçenek sunmaya hazırlanıyoruz. Yaz ayları boyunca halk çalışmalarında tüm kesimlere ulaştık. Türkiye’nin sorunları ve çözüm önerileri ile ilgili tartışmalar yürüttük. Ardından Parti Meclisi başta olmak üzere parti organlarımızda gerekli değerlendirmeleri yaptık. Yaptığımız çalışmalarda yan yana geldiğimiz kadınların, Alevilerin, gençlerin, çiftçilerin, esnafın, işsizin, emeklilerin ortak dertlerini çözmek için siyaset kurumunu sorumluluk almaya davet ediyoruz.
'Demokratik, adil, özgürlük dolu yarınlar mümkündür' diyoruz."
Musa Anter'i de anan Günay, şöyle dedi:
"20 Eylül, ömrünü  Kürtçe ve Kürt kimliğinin tanınması için mücadeleyle adayan Apê Mûsa cinayetinin yıl dönümü. Kendisinden sonra gelen gazetecilerin yolunu aydınlatan, mücadelesi ile hepimize ilham olan ve güçlü bir iradenin temsilcisi olan Apê Mûsa’nın cinayeti de diğer binlerce faili meçhul cinayet gibi aydınlatılmadı. Apê Mûsa’nın katliamına dönük 2001’de İsveç’e kaçarak, burada sığınma hakkı alan itirafçı Abdülkadir Aygan’ın itirafları ve Faili Meçhul Siyasal Cinayetler Konusunda Meclis Araştırma Komisyonu Raporu'nda geçen itiraf hakikatleri bas bas bağırıyordu. “Bizim dönemimizde faili meçhul yok” yalanını söyleyenler, 90’ların bodrumlarında gizli işlenen cinayetleri 2000’lerde aleni işleyenler, bu hakikatlerin ortaya çıkmasından korkanlardır. 90’lardan bu yana tetiği çeken parmaklar değişti fakat tetik hiç değişmedi. Dün Apê Mûsa’ya yönelen tetik, bugün Deniz Poyraz’a yöneldi.  Bu zihniyetin yıllardır bu ülkede neler yaptığını, ne amaçladığını biz biliyoruz. Bütün suçların üzerini devlet sırrı, devlete zeval gelmesin diyerek kapattılar. Musa Anter’in, Mehmet Sincar’ın ve daha birçok insanın, binlerce faili meçhul cinayetin üzeri devlet eliyle kapatıldı. Biz tetiğin de tetikçinin de kim olduğunu biliyoruz. Apê Mûsa’dan Deniz’e  tüm gerçeklerin ortaya çıkması için son nefesimize kadar mücadele edip tüm faili meçhul cinayetlerin hesabını soracağız."

'ÇARESİZLİĞİN FOTOĞRAFI'

Günay, "Seçim kanunlarında değişiklik yapılmasına yönelik, toplumdan gizli saklı ve kapalı kapılar ardında, AKP ve MHP arasında uzunca bir süredir pazarlıklar yapıldığı herkesçe biliniyor" diyerek, şöyle devam etti:

"AKP-MHP iktidarı, toplum nezdinde eridiğini hissettikçe, başka başka dalavere yöntemlere sarılmayı bir marifet sayıyor. Şimdi öncelikle şunun altını çizelim: Bu ülkede halen 80 darbecilerinin yaptığı iptidai bir anayasa yürürlükte. Ve yürürlükteki seçim kanunları da bu anayasa gibi, çağdaş dünyanın oldukça uzağında. Özetle şunu söyleyelim; toplumsal barışı, demokratik bir yaşamı hedeflemeyen, mevcut darbe anayasasından kurtulmayı amaçlamayan, yurttaşların özgür iradeleriyle ülke yönetimine katılmalarını garanti etmeyen yasa değişikliği çalışmalarının bir kıymeti yoktur. Aksine, önceki iktidarların yaptığı gibi, iktidarını korumak adına seçim kanunlarında sürekli olarak sözüm ona değişiklik adı altında yeni anti-demokratik sonuçlara yol açacak manevralara girişmek, AKP-MHP iktidarının içerisine düştüğü çaresizliğin yeni bir fotoğrafıdır. Şimdi de seçim barajının yüzde 7’ye indirileceği şeklinde bir kulis bilgisini dolaşıma sokmuşlar.
Seçim kanunlarında değişiklik yapabilirsiniz ama 7 Haziran’ı unutmayın!

Anketlerde oyumuz yüzde 15, gerçek gücümüz ise yüzde 30’dur."

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Günay, şunları kaydetti:

"HDP’nin gündeminde seçimden ziyade Türkiye’nin acil çözüm bekleyen demokrasi ve Türkiye’nin temel hak ve özgürlükler meselesi var. İfade özgürlüğünün kalmadığı, temel hak ve özgürlüklerin her gün gasp edildiği bir ortamda yaşıyoruz. Bizim için esas olan demokratikleşme sorunun acilen çözülmesidir. Kurullarımızda henüz adaylık konusunda bir tartışma söz konusu değil. İlkesel tutumumuz kendi adayımız ile seçime girmektir ama dediğim gibi henüz kurullarımızın bu konuda bir tartışması söz konusu değil. Bizim için esas olan Türkiye’nin demokratikleşmesi ve acil sorunlarının çözülmesidir."