Güven'den Cuixart’in mektubuna cevap

Òmnium Cultural’ın tutsak başkanı Jordi Cuixart’a cevap veren DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, umudunu asla yitirmeyeceğini belirterek, ezilen halkların gününün de geleceğini belirtti.

133 gündür açlık grevinde olan DTK Eşbaşkanı Leyla Güven'e destek amacıyla iki gün önce bir mektup kaleme alan Òmnium Cultural adlı Katalan sivil toplum örgütünün bağımsızlık talep ettiği için cezaevinde olan başkanı Jordi Cuixart’a, Güven'den cevap geldi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 133 gündür süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eyleminde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'e destek eylemleri ve mesajları devam ediyor. İki gün önce Òmnium Cultural adlı Katalan sivil toplum örgütünün bağımsızlık talep ettiği için cezaevinde olan başkanı Jordi Cuixart, avukatı Olivier Peter aracılığıyla Leyla Güven’e ulaştırmak amacıyla bir mektup kaleme almıştı. Güven, Cuixart'a, açık mektup biçiminde cevap verdi.

ADALET İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ

ANF'ye ulaşan Güven'in mektubu şöyle (ara başlıklar bize ait):

"Değerli yoldaşım, 

Gönderdiğin mektubu aldım. Zindan koşullarında olmamıza rağmen bu güçlü duygularınızı bana ulaştırdığınız için çok sağolun, yüreğinize sağlık.

Sevgili dostum,

Hypatia’nın dediği gibi 'Hiç birimiz birbirimize benzemiyoruz. Ama bizi birleştiren şeyler bizi ayıran şeylerden fazladır. Hepimiz kardeşiz.' Bizler, yani Kürtler ve Katalanlar, dili, kültürü, kimliği ve bir bütünen varlığı yasak olan farklı coğrafyalarda olsak da acılarda, öfkede, isyanda, direnişte, cesarette birleşen halklarız. Nietzsche der ki “Sevginin ve yaratıcılığının yalnızlığına git kardeşim. Çok sonra adalet seni takip edecektir.” Biz de topraklarımıza adaletin gelmesi için mücadele ediyoruz. Eğer ülkelerimizde adalet olsaydı siz ve arkadaşlarınız ya da burada binlerce Kürt siyasetçi düşüncelerinden dolayı tutuklu olmazdı. Ben bir yıl önce Türk devletinin Rojava’nın Efrîn kentine yönelik operasyonunu 'işgalcilik' olarak nitelendirdiğim için tutuklanmıştım. Ulus devletlerin tekçi anlayışı var oldukça bizim mücadelemiz de devam edecektir.

BİR MEVSİM GEÇTİ AMA SESSİZLER

Değerli yoldaşım,

Sizin de bildiğiniz gibi biz yani ben ve binlerce arkadaşım açlık grevindeyiz. Bütün çabalarımıza rağmen sesimizi duyuramadık. TC devletinin bize uyguladığı hukuksuzlukları anlatmanın başkaca yolu kalmadığı için bu yola başvurduk. Bu yolla sayın Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin herkes tarafından bilinmesini ve uluslararası kurumların harekete geçmesini hedefledik. Bizler açlık grevi eylemimizde bir mevsimden daha fazla bir zamanı geride bıraktığımız halde tecrit sürüyor ve yetkililer talebimiz karşısında hala sessizler. Anlaşılan onlar bizden bedel istiyorlar. Halbuki biz bu bedeli göze alarak yola çıkmıştık.

ZÜLKÜF SUSKUNLUĞA CEVAP VERDİ

İşte bu suskunluğa zindandaki genç bir arkadaşım, siyasi tutsak Zülküf Gezen cevap verdi. Zülküf Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinde savaşın içine doğmuş bir Kürt genciydi. 2007 yılında tutuklanıp ağırlaştırılmış müebbet, yani ömür boyu hapse mahkum edildi. 12 yıldır cezaevindeydi. Zülküf, zindanda fedai eylem yaparak bu sessizliği bozmak istedi. Zülküf yoldaşımız da diğer tüm kahramanlarımız gibi halkının gönlünde yerini almıştır. Klara Zetkin der ki 'Bir devrimcinin ölümü asla bedensel değildir. Bir devrimci ne zaman ölür biliyor musunuz? Düşünceleri öldüğünde ölür.' Biz arkadaşlarımızın uğrunda canını feda ettiği düşüncelerini zafere ulaştıracağız.

HUKUKSUZLUĞU KABUL ETMEYECEĞİZ

Tecrit bir insanlık suçudur. Bu hukuksuzluğu asla kabul etmeyeceğiz. 21. yüzyılda halklarımızın nasıl yaşayacağına egemenler karar veremez. Bizler özgür irademizle ideallerimizi gerçekleştireceğiz.

TOPRAĞIMIN ADI VE DİLİ YASAK

100 yıl önce Sykes-Picot anlaşması ile dörde bölünen topraklarımız adeta kanla sulandı. Sadece Türkiye’de bulunan bizler, 30 milyon Kürt yok sayılıyoruz. 21. yüzyılda bütün gelişmelerin küresel düzeyde yaşandığı bir dünyada benim yaşadığım toprakların adı ve dili hala yasaktır. Düşünebiliyor musunuz? Benim de üyesi olduğum TBMM’de Kürtçe konuşmak ve Kürdistan demek yasaktır. Bu kelimeleri kullananlar hakkında “örgüt propagandası” yapmaktan dava açılır.

UMUDUMUZU YİTİRMEYECEĞİZ

Aslında bunları size yazmama gerek yok. Çünkü siz de benzeri hukuksuzlukları yaşadınız, yaşıyorsunuz. Ben gösterdiğiniz dayanışmadan dolayı tekrar çok teşekkür ediyorum. Sayın Öcalan’ın dediği gibi “Umut zaferden değerlidir.” Bu sözden de anlaşılacağı üzere bizler umudumuzu asla yitirmeyeceğiz.

EZİLENLERİN DE GÜNÜ GELECEK

Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir paradigmanın hakim olacağı ve herkesin kendi yaşamını özgürce sürdürebileceği bir dünyanın mümkün olduğunu biliyoruz. Bu duygularla en kısa sürede özgürlüğünüze kavuşmanız dileğiyle size selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Halkının kahramanı sevgili Baby Sands’in dediği gibi 'Bizim de günümüz gelecek'. Ezilen bütün dünya halklarının günü gelecek. Mutlaka kazanacağız!"