“Guantanamo’nun referans gösterilmesi her şeyi özetliyor”

AKP'nin gündeme getirdiği tek tip kıyafetin, tutsakları sindirmek için yapıldığını dile getiren avukatlar; bu uygulamanın Erdoğan’ın Guantanamo’yu örnek göstermesiyle de ‘esir hukuku’   amacıyla hayata geçirileceğini gösterdiğini söylüyor...

Daha önce 12 Eylül Cuntası’nda yapılmaya çalışılan fakat direnişle karşılanan cezaevlerinde tek tip elbise uygulaması yeniden hayata geçiriliyor. Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz Darbe girişimi sanıklarından kendisine suikast girişiminde bulunanlardan birinin “kahraman” anlamına gelen “hero” yazılı tişörtle gelmesiyle bu meseleyi de bahane göstererek bu uygulamanın geleceğini adeta müjdeledi hatta kimin ne giyeceğini tarif bile etti. Öte yandan Adalet Bakanlığı’nın 50 bin civarında tek tip kıyafet sipariş verildiği haberleri dolaşırken Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ bu kararın Bakanlar Kurulunca yeni KHK’lardan birinde yer alacağını söyledi.

 

AKP’nin tek tip kıyafet uygulamasının insan hakları, hukuk ilkeleri ve olası sonuçlarını Avukatlar Bülent Aşa, Eren Keskin ve Ercan Kanar ANF’ye değerlendirdi.

İRADESİZLEŞTİRMEK VE KİMLİKSİZLEŞTİRMEK İÇİN

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu ile Özgürlükçü Hukukçular Platformu Cezaevi Komisyonu Üyesi Avukat Bülent Aşa, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün yıldönümü için düzenlenen etkinlikte konuşan Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sanıkların mahkemeye Guantanamo’da olduğu gibi tek tip elbise ile çıkaralım çağrısının ardından Adalet Bakanlığı’nın konu ile ilgili hızla çalışmalara başladığını dile getirerek şunları söyledi: “Tek tip elbise zorunluluğu, siyasi iktidarın tekçi zihniyetinin dışavurumudur. Bu uygulamanın asıl amacı tutsakları sindirmek, yıldırmak, iradesizleştirmek ve kimliksizleştirmektir. Günümüzde ceza infaz sistemlerinin asıl amacı kişiyi rehabilite ederek topluma kazandırma ve ıslah etme amacını taşır. Ancak siyasi iktidar bu amacın dışına taşarak düşman ceza hukuku mantığıyla intikam alma ve hesaplaşma aracı olarak bu uygulamayı getirmek istiyor. Kamuoyuna duyurulurken, tüm insanlığın utanç duyduğu işkence merkezi olarak anılan ve mahkumlara tek tip elbisenin dayatıldığı Guantanamo’nun referans gösterilmesi de aslında her şeyi özetliyor.”

HAZIRLIK ZATEN VARDI

Aşa, darbe suçundan yargılanan bir sanığın mahkemeye götürülürken ‘HERO’ yazılı bir tişörtle çıkmasının hemen ardından tek tip elbise konusu gündeme girmesinin işin bir bahanesi yapıldığı kanısında. Aşa’ya göre bunun için hazırlıklar zaten yapılıyordu: “Hükümet daha önce de 2004 yılında infaz yasa tasarısında tek tip elbiseyi zorunlu kılan düzenlemeyi getirmiş ardından da geri çekmişti. Ancak OHAL’in ilanı ile birlikte iktidarın kendi rejimini dayattığı ve faşizmin kurumsallaştığı bugünlerde bunu bir fırsat olarak kullanmak istiyor.”

İŞKENCEYİ DE MEŞRULAŞTIRACAK

Cumhuriyet tarihinden bugüne kadar hapishanelerde politik tutsaklara baskı ve sindirme politikalarının tüm hükümetlerce sürekli uygulandığını ifade eden Avukat Bülent Aşa şunlara dikkat çekti: “Ancak özellikle sıkıyönetim ve OHAL rejiminin süreklileştiği dönemlerde baskı ve zor aygıtı önce dışarıda sonra içeriye yani hapishanelere uygulanır. Bugün de benzer bir süreçten geçiyoruz. Geçmişe dönüp baktığımızda 12 Eylül Askeri Cuntası da tek tip uygulamasını dayatmış ve ciddi direnişler sonucunda uygulama hayata geçirilemedi. Bu uygulamanın hapishanelerde işkenceyi meşrulaştıracağı kaygısını taşıyoruz. Geçmişte bu uygulamaya karşı direnen tutsaklara disiplin cezaları verilmiş ve fiziki müdahaleye varan uygulamalar yapılmıştı. Bugün de bunlar yaşanabilir. Zaten tutsakların tek tip elbiseyi kabul etmeyeceklerini ve direneceklerini kamuoyuyla paylaşıldı.”

NELSON MANDELA KURALLARI

Aşa, her ne kadar OHAL ile birlikte hukuk ayaklar altına alınsa da tek tip elbise dayatmasının başta anayasaya ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunun altını çizdi: “Bu uygulama Evrensel hukuk kurallarının genel ilkesi olarak kabul edilen masumiyet ve lekelenmeme karinesine aykırıdır. Henüz hakkında kesinleşmiş bir hüküm olmamasına rağmen sanık toplum önünde bu kıyafeti ile suçlu konumuna düşürülerek aşağılanacak ve küçük düşürülecektir. Yine Birleşmiş Milletler’in Genel Kurulu’nda Kabul edilen Mahkumlara Muamelede Standart Asgari Kurallar başlıklı ‘Nelson Mandela Kuralları’ olarak da bilinen düzenlemede mahkumların kendi kıyafetlerini giymelerine izin verilmemesi halinde iklime ve sağlık koşullarına uygun giysilerin tedarik edilmesi, bu giysilerin de ‘aşağılayıcı ya da küçük düşürücü olmaması’ gerektiği belirtilmektedir.”

YENİ YENİ HAK İHLALLERİNİN KAPISINI ARALAYACAK

Bu uygulamanın bir darbe hukuku örneği olduğunu ifade eden Eren Keskin de bunun daha önce 12 Eylül askeri darbesi sürecinde de yaşandığını dile getirdi. O dönem de birçok ihlale neden olduğunu söyleyen Eren Keskin, tek tip kıyafetin olası sonuçlarını geçmişe de bakarak şu şekilde anlattı: “O dönem birçok mahpus bu elbiseyi giymek istemediği için işkence gördü. Duruşmalara gelmediler, davalar uzadı. Yeniden böylesi bir sürecin başlayacağını düşünüyorum.”

BU BİR NAZİ UYGULAMASI

Avukat Ercan Kanar da 12 Eylül’de yapılmak istenen tek tip kıyafet yüzünden o dönem insanların dürüst yargılama haklarının, sıkı yönetim mahkemelerince ihlal edildiğini hatırlatarak; bunun Nazi iktidarının muhaliflere karşı uyguladığı bir yöntem olduğunun altını çizdi ve şunları söyledi: “Tüm faşist yönetimlerin başvurduğu bir yol bu. Özel hayata müdahale ederek, muhalif insanın kişiliğini ve insanlık onurunu zedelemek için kullandıkları bir uygulama. İnsanları hem bedensel hem de ruhsal açıdan manevi bir tehdit altına almaya, aşağılamaya ve horlamaya dönük bir tecrit aynı zamanda. Bu yöntem ABD’de özellikle Siyahlara ve 11 Eylül sonrasında da Müslümanlara karşı yapıldı. Bu sadece cezaevinde bulunanları etkilemez. Cezaevi dışında toplumun büyük kesimini de etkileyen ve tüm muhaliflere tehdit işareti olacak.”