Dev Maden-Sen Genel Başkanı Tayfun Görgün, torba yasanın can güvenliği ve iş güvenliğini hiç dikkate almayan sürecin yeni bir adımı olarak öne çıktığını vurgulayarak, AKP’nin sanayi ve ticaret alanını kendisine bağlayarak 2023’e kadar iktidarını güçlendirmek adına şantaj aracı olarak hayata geçirmeye çalıştığını söyledi. Görgün, hükümetin söz konusu torba yasa ile Soma’da da “iyileştirmelerde bulunduğu” söyleminin aksine Soma’da işçilerin acıyı, suskunluğu yıkan çıkışı dışında bir değişime neden olmadığını vurguladı.

Torba yasayla birlikte 22 özel maden şirketinde binlerce maden işçisi işsizlikle yüz yüze kaldı. Yasa sadece bununla da sınırlı kalmıyor. Taşeronlaşmanın daha da yaygınlaşmasını da içeren düzenlemeyle çalışma koşulları hem daha da zorlaştırılıyor hem de ucuz sömürü koşulları artırılıyor. Türkiye Devrimci Maden Arama ve İşletme İşçileri Sendikası (Dev Maden-Sen) Genel Başkanı Tayfun Görgün, torba yasanın özellikle maden sektörüne etkileri ve taşeronlaşmayla birlikte çalışma koşullarına yansımalarına dikkat çekti.

‘HİÇBİR SORUNU ÇÖZMÜYOR’

Torba yasanın Soma faciasının bile istismar edilmesi olduğunu ifade eden Görgün, “İktidar tarafından birincisi bu. İkincisi de bütün verilen sözlere rağmen bu torba yasa aslında hemen hiçbir sorunu çözmeyen, madencileri ve toplumun soma duyarlılığını unutturan bir süreç olarak hazırlandı. Çünkü burada aslında linyit kömürlerinde iki asgari ücretler getirildi. Emeklilik yaşında beş yıllık indirim yapıldı. Dört yıl öncesine dönüldü. Fakat öte yandan iki asgari ücret bile tüm madencileri kapsamıyor. İşverenler bunun ticaretini yapıp aslında işçilerin birikmiş kıdem tazminatlarını ucuza kapatan ama daha da önemlisi madenlerin sahibi, özellikle kömürler açısından kamu ve devlet olduğu için onlarla yapacakları yeni ihalelerde avantajlı olanları kullanmak için ticaretini yaptılar bu işin” diye konuştu.

Uygulamanın hemen her konuda olduğu gibi geniş yığınların hakları, özgürlükleri, can güvenlikleri ve çalışma güvenliklerini hiç dikkate almayan bir sürecin yeni bir adımı olarak öne çıktığını söyleyen Görgün, “Bunu artık anlamak lazım. Çalışanlar, hakları çiğnenenler, özgürlük isteyenler anlamalıyız ki AKP’den kendiliğinden büyük bir facia olsa bile bir şey çıkmayacak” diyerek, hakların birleşerek ve mücadele ederek kazanılacağını vurguladı.

‘AKP, YARATTIĞI YENİ SERMAYEYİ KENDİNE BAĞLIYOR’

AKP hükümetinin aslında Türkiye’de ekonomik model olarak en temel karakteristiğinin hem yeni yatırımlar yapacak işverenler yaratmak, hem de siyaseten ve ekonomik olarak bu yeni yaratılan sermayenin kendisiyle ilişkilerini kuvvetlendirme sürecini kurguladığına işaret eden Görgün, “En büyük ve önemli ayak kendileri açsından taşeron sisteminin yaygınlaştırılması. Başta tüm özel ve kamu sektörlerinde memurların da taşeronlaşmayla güvencesiz, kuralsız çalışma modelini benimsemiş durumda. Ucuz işçiliği en kolay bu yolla sağlayacaklar. Ekonominin tüm şirketleri irili ufaklı, AKP’ye bağlı kalacak” dedi.

Taşeronun esnek, kuralsız olmanın ötesinde hükümete bağımlı küçük şirketler anlamı taşıdığını dile getiren Görgün, sanayi ve ticaretin bu hale gelmesinin AKP’nin 2023’e kadar iktidarını sürdürmesi için araç, şantaj olarak kullanıldığını ifade etti. “Taşeron aynı zamanda çağdışı üretim ve çalışma koşulları demek olduğu için sendikalar, demokratlar, emekten yana olanlar, demokratik Türkiye isteyen herkes karşı çıkmalı buna” diyen Görgün, emekçilerin güçlerini birleştirerek, uygulamayı bertaraf edeceği günlere hazırlanmak durumunda olduğunu belirtti.

‘SOMA’DA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK’

Soma’da değişen bir şey olmadığını ifade eden Görgün, şunları söyledi: “En temel değişen şey işçilerin bu acıdan sonra korkuyu ve suskunluğu yıkan, yırtan bir çıkışı oldu. Fakat karşı tarafta hükümet ve yakın siyasal odaklar, işverenler, 13 Mayıs öncesi düzene dönmek için fırsat kollayan, süreç izleyen bir çizgide devam ediyorlar. Israrla bıkmadan iş cinayetlerine neden olan sömürü düzenini rahatça sürdürecekleri günleri hazırlamaya çalışıyorlar. Torba yasa da bunun bir parçası. Bizler de bunun tam tersini yapmak istiyoruz. Yasal mevzuat bakımından, uygulama açısından ihale veren devlet, ihale alan şirket açısından ciddi bir değişiklik yok. Bu mücadeleyle kazanılacak bir süreç. Sonuçta bu süreci belirleyecek olan şey ortak mücadelenin ısrarlı, kuvvetli verilmesi belirleyecek.”

Görgün, şu günlerde gerek işverenler gerekse devletin denetleyen, ihale veren birimleri daha dikkatli davrandığını kaydederek, “Fakat mevzuat, ihale yöntemleri, rödovans ve hizmet alımlarındaki ve denetleme süreçlerindeki mevzuat değişmediği için Türkiye ve Soma’da bir şey değişmedi diyebiliriz. İş cinayetlerinde Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü olma halimizi, düşük ücretler, temel çalışma yasalarının uygulanmaması halinde hemen hiçbir değişiklik yapılmamış haldedir” diye ifade etti.