Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem Gazetesi ve ANF çalışanlarının çoðunlukta olduðu 36sı tutuklu 44 gazeteci, yarın Ýstanbul 15. Aðır Ceza Mahkemesinde yargıç karşısına çıkacak. 24 Aralık 2011den bu yana tutuklu olan gazetecilerin duruşmasını meslektaşları, sivil toplum örgütleri ve yabancı delegasyonlar izleyecek.
Kürt basınına yönelik 2011'in sonundaki gözaltı operasyonunun sonucunda, 36 gazeteci tutuklandı. Haberleri ve haber merkezleriyle yaptıkları görüşmelerinden yola çıkılarak hazırlanan iddianamede; 'KCK Basın Komitesi'ne üye oldukları iddia edildi. 10 Eylül 2012, şimdiye kadar katledilen-kurşunlanan basın emekçilerinin mirasıyla ayakta kalan Kürt basını için, tarihi nitelikte.
AKP rejimi; Özgür Gündem Gazetesi, Dicle Haber Ajansı, Fırat Haber Ajansı, Azadiya Welat, Etkin Haber Ajansı, Gün Matbaası ve Demokratik Modernitenin çalışanlarına dönük 20 Aralık 2011'de düzenlediði operasyonda, 42 basın emekçisini gözaltına aldı.
Ýstanbul 9. Aðır Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen soruşturma kapsamında gazetecilerin ifadeleri için iki hakim görevlendirildi. Gazetecilere sorguda, hazırladıkları haberler dışında herhangi soru yöneltilmedi. Ýfade işlemlerinin başladıðı sabah, Özgür Gündem Gazetesi çalışanı Hatice Bozkurt serbest bırakılırken; daha sonra Celal Kaya, Evrim Kepenek, Üfliye Özcan, Hamza Sümeli, Mustafa Özer ve Murat Eroðlu savcılık işlemleri ardından serbest bırakılanlar arasındaydı.
Yargılama sonucunda, 24 Aralık 2011'de birinci gruptan Eylem Sürmeli, Güneş Ünsal ve Enis Yalçın; ikinci gruptan ise, Şeref Sümeli Sevinç Tuncelli ile Arzu Demir tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, 36 gazeteci de "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla tutuklandı. Tutuklanan gazetecilerden erkek olanlar, yani 22'si 27 aralıkta Kocaeli'de bulunan Kandıra 1 ve 2 No'lu F Tipi Cezaevi'ne sevk edildiler. Tutuklanan kadın gazeteciler ise Bakırköy Kadın ve Çocuk Cezaevi'nde tutuldular.
Tutsak gazetecilerin birçoðu için yaklaşık 1 yıldır mesleklerinden uzak kaldıkları söylenemez. Hapishanedeki hak ihlallerini, kamuoyu kendilerinden öðrendi.
AKP ÝFTÝRAYA KALKIŞTI
AKP Hükümeti, gazetecilerin tutuklanmasından bu yana "gazeteci deðil teröristler" zihniyetini yaymaya çalıştı. Dahası, "yazdıklarından ötürü tutuklanmadılar" açıklamasını; iftirayla süslendirmekten geri kalmadı: 'Ýnsan öldürmek, tecacüz etmek, hırsızlık' gibi suçlarının olduðunu öne sürdü. Ortada bir tek suç vardı; iftira. Bunu işleyense hükümetin bakanları, başbakanın kendisiydi.
Zira gerek savcılık sorgusunda, gerekse de hazırlanan iddianamelerde, gazetecilerin suçlandıkları hiçbir şey hukukun deðil ama her şey, mizahın konusuydu.
Gazetecilerin haber merkezleriyle telefon ve e-posta üzerinden haber içerikli görüşmeler yapmaları, yurtdışına çıkmaları, Roj TV'ye baðlanarak gündem aktarmaları da "suç unsuru" olarak kabul edildi. Dolayısıyla Türk Başbakan Erdoðan ve bakanlarının iftiralarının aksine, iddianame deyim yerindeyse 'gazete sayfaları'ndan farklı deðildi. Yargılanan, yalanlanamayan haberlerdi.
TANZANYA DAHA ÖZGÜRLÜKÇÜ!
Kamuoyu, gazetecilerin tutuklanmasıyla birlikte ülkenin düşünce özgürlüðü açısından ne denli gerilediðini daha iyi görür oldu. Kürt gazetecilerin tutuklanmasının ardından dünyanın önde gelen pek çok kuruluşu da, AKP rejiminde düşünmenin ve yazmanın yasaklandıðını ilan eden açıklama ve kınamalarda bulundular. Örneðin "Türkiye'nin dünyada en fazla tutuklu gazetecinin bulunduðu ülkelerden biri olduðu", ABD merkezli Özgürlük Evi (Freedom House) tarafından yayınlanan 2012 basın özgürlüðü raporunda dile getirildi.
Dünya Basın Özgürlüðü sıralamasında Türkiye; Kolombiya, Kongo, Nepal ve Senegal gibi ülkelerle aynı sıraları paylaşıyor. Nijerya, Mali, Tanzanya gibi üçüncü dünya ülkeleri, Türkiye'den daha özgürlükçü sayılıyor.
10 EYLÜLDE, ÇAÐLAYAN ADLÝYESÝ'NDE
Kürt gazeteciler 10 eylülde Ýstanbul'daki Çaðlayan Adliyesi'nde hakim karşısına çıkarılacaklar. Basın örgütleri, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve yurtdışından gelecek heyetler de, davayı izlemek için orada bulunacaklar.