Gazeteciler: Bu mahkemeler soykırım mahkemeleridir

Gazeteciler: Bu mahkemeler soykırım mahkemeleridir

'KCK' basın davasının 7'nci duruşmasının 3’üncü oturumunda savunma yapan Ömer Çiftçi, Kürtleri yargılayan mahkemeleri "soykırım mahkemeleri" olarak nitelendirirken, Hamza Sümeli ise, Kürt Bilgesi Ape Musa'nın bir mahkemede söylediği "Sayın Hakim benim Kürt olmam benim suçum değil. Gücünüz yetiyorsa beni yaratanı yargılayın" sözüyle mahkemeye yanıt verdi. 

20'si tutuklu 46 Kürt gazetecinin yargılandığı 'KCK' basın davasının 7'nci duruşmasının 3'üncü oturumu İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda savunma yapan Özgür Gündem eski İlan- Reklam Tasarımcısı Eylem Sürmeli, mesleklerini yaptıklarından ötürü 20 gazetecinin 2 yıldır tutuklu olduklarını söyleyerek, "Şimdiye kadar kendi anadilimde savunma yapmak istediğimden dolayı konuşturulmadık. Şimdi devlet tarafından kısmi de olsa savunmamızı yapmamız için yasa çıkarıldı. Yalnız bu sefer tercüman parası vermemiz isteniyor. Ben bunu eleştiriyor ve protesto ediyorum" dedi.

Kendisi hakkında iddianamede delil olarak gösterilen telefon konuşmalarının hiçbir suç teşkil etmediğini belirten Sürmeli, "Yaptığım birçok telefon görüşmesi Asrın Hukuk Bürosu Avukatı Cengiz Çiçek ile yaptığım telefon görüşmeleridir. Cengiz benim arkadaşımdır. Zaten telefon içeriklerinde de bir suç yoktur" dedi. 

Ardından Özgür Halk ve Demokratik Modernite Dergisi'nin eski İmtiyaz Sahibi Ömer Çiftçi'nin savunmasına geçildi. Yargılandıkları davanın Kürtlere yönelik bir "siyasi soykırım davası" olduğunu söyleyen Çifçi, "Yıllardır Kürtler üzerinden her türlü yok etme politikaları yürütülüyor. Ama yıllardan beri Kürtlerin dili, kimliği, kültürü, yaşamı ve coğrafyası kısacası her şeyi asimilasyon, inkar, imha ve yok etme politikalarıyla yüz yüze kalmıştır. Ama bunlar çözümü getiremedi. 1990 yıllarda Kürtler asit kuyularına atıldı ve 17 bin faali meçhule cinayete kurban gitti. Her türlü baskı ve asimilasyon politikaları yürütmelerine rağmen Kürtler gerçekliğinden vazgeçmedi" dedi. Günümüzde ise Kürtlerin mahkeme salonlarında yargılandıkları ve bu mahkemelerin Kürtlere uygulanan "soykırım mahkemeleri" olduğunu belirtti. Çiftçi, "Siyasetçileri, gençleri, avukatları, insan hakları savunucuları ve gazeteciler tutuklanıp zindanlara koyuluyorlar" dedi. 

Kürt basını üzerinde de yıllardan beri baskının uygulandığını aktaran Çiftçi, "Onlarca Kürt gazeteci katledilip, sürgün edilmesine rağmen Kürt basını kendi gerçekliğinden vazgeçmedi" dedi. Çiftçi, "Şuan 'KCK basın' adı altında yargılanan bizler değil, çalıştığımız kurumlar ve yaptığımız faaliyetlerimizdir" diye belirtti.

Hiçbir baskıya ve tehdide boyun eğmedikleri için bugün sanık sandalyesinde bulunduklarının altını çizen Çiftçi, "Gerçekleri yazdığımız için hiçbir egemen gücün himayesinde haber yapmadığımız ve ezilen yok sayılan halkların haberlerini yaptığımız için yargılanıyoruz" dedi. 

Çiftçi hakkında yapılan delil ikamesinden sonra ise Naturel Reklamcılık Şirketi'nin sahibi Hamza Sümeli'nin savunmasına geçildi. Kürt Bilgesi Ape Musa'nın bir mahkemede söylediği "Sayın Hakim benim Kürt olmam benim suçum değil. Gücünüz yetiyorsa beni yaratanı yargılayın" sözünü hatırlatan Sümeli, "Ape Musa'nın dediği gibi benim de Kürt olmam benim suçum değil. Yalnız burada Kürt olduğum için yargılanıyorum" dedi.

Nasıl yaşamalı sorusuna her şeyden önce verilebilecek en güzel cevabın kendi anadili ile yaşamak olduğunu ifade eden Sümeli, "Kürtler tarihten bu yana farklı hükümdarlar altında yaşamını idame ettiler. Bu hükümdarlardan Kürtlerin ismini kabul eden varlığını inkar ediyor ediyordu, varlığını kabul eden ise dilini inkar ediyordu" dedi.

Mahkemenin yarın tutsak gazetecilerle ilgili tahliye taleplerine ilişkin ara kararını açıklaması bekleniyor.