Dün Almanya’nın Mannheim kentinde yirmincisi düzenlenen Uluslararası Kürt Kültür Festivali son yılların en kalabalık festivali oldu. Ýki yüz bin kişi kapasiteli Maimarktgelände alanı, adeta insan seliyle doldu. Yüz binin üzerinde kişinin katıldıðı festival coşkusunu tek bir kareye sıkıştırmak imkansız oldu.
Erken saatlerde festival alanına akan Kürdistanlılar, programın başlamasını beklemeden, davul ve zurnaların eşliðiyle binlerin katıldıðı halay çemberleri oluşturdu. Halaylar gün boyunca durmadı. Festival içinde adeta onlarca küçük festival yaşandı. Büyük sahnede konumlanan devasa hoparlörün sesi alanın arka kısımlarında kalanlara ulaşamadı bile...
Festival alanı, Kürdistan’ın bütün farklılıklarını içinde barındıran özgür bir platformu andırıyordu. Kürdistan’ın 4 parçası ve diasporanın yanı sıra Kürdistan’ın bütün inançları ve farklılıkları festivalde yerini aldı. Ýbadet etmek için bir camii, Kürdistan Aleviler birliðinin “aslını inkar eden haramzadedir” pankartı ve Kürdistan Ezidiler Birliði’nin standları bunun bir göstergesi oldu.
Festivale ulusal kıyafetleriyle renk katan Kürt kadınları, kadın kurumlarının standartlarıyla da bu büyük organizede yerini aldı.
Yüzbinin üzerinde insanın sessizliðe büründüðü ve pür dikkat kesildiði an, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ve Roboski katliamını konu alan sinevizyon oldu. Serhat dengbejlerinin sesi, yerini Öcalan’ın sesine bıraktı. Alan sessizliðe boðuldu, yumruklar sıkıldı, bütün yasaklamalara raðmen kadın ve çocukların alana koyduðu KCK ve PKK bayrakları göklere çekildi.
Gün boyunca polis helikopterinin alan üzerinde uçuşması yetmiyormuş gibi, onca kalabalıða raðmen, polislerin kitlenin içine dalıp, çocukların sırtındaki PKK bayraklarını şiddet kullanarak almak istemesi, hem Kürt çocukların hem de Kürt gençlerin direnişiyle karşılaşınca, gaz, cop ve gözaltılarla Kürtlere saldırdı. Saldırılarda 18 yaşındaki Murat, yaralanan onlarca gençten sadece birisi. Murat, PKK bayraðını vermek istemeyen ve polis tarafından dövülen çocuklara siper olmak isterken koluna cop darbesi yemiş. Kolu kırık ama acısını bastırıyor gururlu bir şekilde. Alman polisi aynı zamanda 31 gencin gözaltına alındıðını duyurdu.
Kürtlerin “ulusal” doktoru haline gelen Heyv a Sor doktorlarından Dr. Fahrettin Gülşen’i festival alanında da görev başında bulduk. Heyv a Sor’un açtıðı saðlık çadırında sıcak ve tozdan rahatsızlanan Kürdistanlılara yardım ediyordu.
Festivalin gastronomisi üzerine durmamak olmaz. Avrupa’nın deðişik ülkelerinde yaşayan Kürdistanlılar döner, kavurma, adana kebap, çið köfte, tatlı, sebze ve meyve sattıkları standlara geldikleri şehirlerin ismini vermiş. Tabi ki su ve çay standlarını unutmamak lazım. Yinede en zengin yemekler Kürdistanlıların evden getirdiði yemekler oldu. Kendi yaptıkları yemeklerle gölgeliklerin, aðaçların veya çadırların altında piknik yaptılar.
Festivale katılanların birçoðu ulusal ya da gerilla kıyafetlerini tercih etmişlerdi. Ulusal kıyafeti olmayanlar da standlardan temin etti. Fransa’nın Marsilya kentinde yaşayan Def hocası Ömer’in kendi imalat ettiði def, davul ve ney’ler de ilgi gören standlardan oldu.
Festival bir etkinliðin de başlangıcına ev sahipliði yaptı. Öcalan’a özgürlük inisiyatifinin 8 ülkede 70 merkezi kapsayan Öcalan’a Özgürlük otobüs turu festival alanında başladı.
20. Uluslararası Kürt Kültür festivaline en büyük katılımı gençler ve kadınlar gerçekleştirdi. Küçük çocukların yüzlerindeki sevinç, gençlerin gözündeki gurur, kadınların tililileri ve bütün engellemelere raðmen ellerden düşmeyen ‘yasaklı’ bayraklar bir kez daha net bir mesaj verdi: Kürtler devrimi yaşıyor.