Ferac: Çözümün anahtarı İmralı’da

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecride tepki gösteren Yazar ve Gazeteci Letîf Fatîh Ferac, “Çözümün anahtarı ne Washington, ne Paris, ne de Ankara’dadır. Çözümün anahtarı İmralı’da” dedi.

Gazeteci ve Yazar, Letîf Fatîh Ferac, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecride, Yeşil Sol Parti’nin çalışmalarına ve KDP’nin Erdoğan-Hüda-Par işbirliğine ilişkin konuştu.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999 yılında uluslararası komplo sonucu hukuksuz bir şekilde esir alındığını hatırlatan Ferac, “Esir alınan bir insanın yıllarca tecrit edilmesi, ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmemesi hukuka aykırıdır. İmralı’nın kapısı ailesine, avukatlarına ve gazetecilere açılmalıdır. Türk devleti yasadışı olan bu tecrit sistemini Amerika’nın ve NATO’nun desteğiyle yürütüyor.

Sayın Öcalan ile görüşmeler yapıldığında çözümün de zemini hazırlanır. Özellikle Barış süreci aşamasında tüm düşünceleri bu sorunu çözmek üzerineydi. Hatta Sayın Öcalan’ın cezaevinden çıkıp ev hapsine alınması bile tartışıldı. Avrupa’nın Mandela'ya karşı sorumluluğu olduğu gibi, Sayın Öcalan’a karşı da aynı sorumluluğu var. Öcalan’ın büyük bir iradesi var. Önder Apo tüm baskılara rağmen direnişten bir adım geri atmadı. Görüşmeye bugün izin verilirse bu aşamada önemli mesajlar verecek.

AKP ve Erdoğan geçtiğimiz günlerde Kandil ile görüşmesi için Önder Apo ile tekrar görüşmek istedi. Ama Sayın Öcalan bu kez görüşmeyi reddetti. Peki neden? Çünkü Avrupa ve ABD güçleri Kürt sorunu konusunda yalan söyledi, sözlerini yerine getirmedi. PKK barışa ve çözüme hazırdı, şehirlere silahsız girmeye hazırdı. Barış Anneleri devreye girdi, herkes barışa hazırdı. Bunu yapmadılar, on binlerce insanı tutukladılar. Bundan dolayı Sayın Öcalan bu görüşmeyi kabul etmedi” diye konuştu.

AKP VE ERDOĞAN ÖZGÜRLÜK GÜÇLERİNİN OYLARIYLA KAYBEDECEKTİR

Türkiye ve Kuzey Kurdistan’da 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlere ilişkin de konuşan Ferac, Erdoğan iktidarının kaybedeceğine inandığını vurguladı. AKP ve Erdoğan’ın özgürlükçü güçlerin oylarıyla seçimi kaybedeceğini söyleyen Ferac, Kürtlerin Türkiye’de 3. güç olduğunu ifade etti. Bu durumun önemli olduğunun altını çizen Ferac, Kürt siyasetinin meclisteki oy oranlarını artması gerektiğine dikkat çekti.

“Bu seçim bizim için önemli çünkü en az 5 yıl Kürdistan'daki işgal saldırılarını durduracağız” diyen Ferac konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:  “Güney'deki siyasi suikastları, Süleymaniye, Kerkük, Maxmur ve Şengal’e yönelik işgal saldırıların, kimyasal silah kullanımının önünü alacağız. Erdoğan ve AKP politikası, Atatürk'ün Kürt halkı üzerindeki politikasından beter çıktı. Bir taraftan Kürt halkına, ‘Sen benim Müslüman kardeşimsin’ diyor, diğer taraftan kimyasallarla zehirleyerek, bombalar yağdırıyor. Eğer Erdoğan bu seçimde giderse Kürt sorununun çözümü için de yeni adımlar atılacaktır. Bu çok önemli, bilinmelidir ki çözümün anahtarı Washington'da, Paris'te, Ankara'da değil, İmralı'dadır.

Türkiye halkları ekmek alacak para bulamıyor. Yaşanan sorunları çözmek için çalışma yürüten Yeşil Sol Parti, sadece Kürtler için değil, Türkiye halkları için de mücadele ediyor. Çünkü sadece Kurdistan’da değil Türkiye’nin birçok şehrinde halklar iktidarın zulmüne maruz kalıyor. Binlerce siyasetçi, onlarca gazeteci, aydın bu zulümden dolayı tutuklandı. Bundan dolayı artık Erdoğan’ın yenilgiye uğratılması gerekiyor.”

DÜŞMANLA İŞBİRLİĞİ İHANETTİR

KDP’nin AKP ve Hüda-Par işbirliğine değinen Ferac, “Bu işbirliği Yeşil Sol Parti’ye ve Kürt halkına karşı çıkmak için yapılıyorsa bunun adı ihanettir. İhanetin birçok yöntemi var ama hepsi ihanettir. Amed’de bir din adamının Erdoğan'ın zaferi için dua etmesi de ihanettir, Hewlêr’den, Süleymaniye'den bir partinin de Erdoğan’a destek vermesi ihanettir. Yine Şırnak’ta işbirlikçilerin bir özgürlük gerillasını düşmana teslim etmek de ihanettir” diye konuştu.

AKP-MHP iktidarı tarafından yapılan siyasi soykırım operasyonları sonucu gazetecilerin ve siyasetçilerin tutuklanmasına tepki gösteren Ferac, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Bu süreçte Erdoğan ve AKP kamuoyunun gerçeklerden haberdar olmasını istemiyor. Bundan dolayı gazetecileri, siyasetçileri, aydınları tutuklattı. Kürt halkı baskılara asla boyun eğmeyecek, elbette ağır bedeller ödedi ama bunun sonucunda mutlaka zafere ulaşacaktır.”