Barış Anneleri Ýnisiyatifi, Türkiye ve Kürdistan'da savaşın sona ermesi için 12 yıldır mücadele ediyor. 1 Eylül 2000'de oluşturulan Barış Anneleri Ýnisiyatifi'nin Diyarbakır Sözcüsü Havva Kıran, 12 yıllık süreç boyunca AKP Hükümeti'nin savaş politikasında ısrar ettiðine vurgu yaparak, "Erdoðan yıllardır bize etmediðini bırakmadı! Ana, kadın, çocuk dinlemeden saldırdı. Üyelerimizden bir kısmı tutuklandı, bir kısmı da saldırıya uðradı" dedi. Türk analara da seslenen Kıran, "Gelsinler, birlikte daða çıkalım" çaðrısında bulundu.
ÖCALAN'IN 'ANALAR DEVREYE GÝRMELÝ' ÇAÐRISI
Barış Anneleri Ýnisiyatifi'nin kuruluş yıldönümü vesilesiyle ANF'ye deðerlendirmede bulunan Barış Anneleri Ýnisiyatifi Diyarbakır Sözcüsü Havva Kıran, 12 yıl öncesini, şöyle özetliyor: "Mücadelemiz 15 barış annesinin biraraya gelmesiyle başladı. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan 'analar devreye girmeli' demişti. Kendisinin 'analar savaşta çocuklarını yitiriyor, ilk onların canı yanıyor, devreye girmeliler' sözlerine kulak verdik. Bu çaðrıyı anlamlı bulduk ve evlatlarını savaşta yitiren 15 ana biraraya gelerek, 'artık yeter' diyerek, seslerini yükseltti. Savaşın sona ermesi için anaların örgütlenmesinin gerektiðini, anaların devreye girmesinin her şeyden önemli olduðunu düşünerek harekete geçtik. 'Çocuklarımız ölüyorsa, biz de ölmeye hazırız' diyerek, adım attık."
Önce Ýstanbul, sonra Diyarbakır ve Van'da örgütlendiklerini hatırlatan Havva Kıran, "Şimdi ise 14 tane yerimiz var. Bunları kazanım olarak görüyoruz. Analar artık her ilden sesimize ses katmaya başlıyor. Giderek büyüyor ve örgütü hareket ediyoruz" dedi.
'8 ANA HAPÝSHANEDE, TACÝZE UÐRAYANIMIZ DA OLDU!'
Barış için çaba harcamalarına raðmen türlü baskılara uðradıklarına dikkat çeken Havva Kıran, 2004'te TSK'nin sınır ötesi operasyonlara karşı "canlı kalkan" grubu ile Hakkari'de bulunan Kato Daðı'na gittiklerini, bu eylemden dönmeleriyle birlikte bazı barış annelerinin tutuklandıðını, aylarca cezaevinde kaldıklarını hatırlattı.
Barış Annesi Kıran, "Yine de evlatlarımız için baskılardan hiç etkilenmedik. Kendimizi de zincirledik, 2 sene önce. Tutuklayarak korkutmak istediler, bu eylemimizden sonra. 5 senedir tutuklu analar var. Şu an itibariyle 8 tane barış annesi içeridedir, hapistedir. Hiçbirinin suçu yok. Mahkemeye bile çıkarmaya gerek duymadılar. Her Barış Annesi'nin neredeyse 10 sene cezası var. 12 yıl rahat bir süreç olmadı" diye konuştu.
Mücadeleleri sürerken, Adana'dan 75 yaşındaki bir Barış Annesine taciz edildiðini örneðini de veren Havva Kıran, ekledi: "Adana'da hiçbir suçu olmamasına raðmen 75 yaşındaki bir anayı hapishaneye koydular. Evladını yitiren, köyü yakılmış bir anaydı, o. Sonra kendisini taciz ettiklerini öðrendik. Buna, başka hangi ülkede rastlanır? Ama söz konusu Kürtler olunca, her şeyi mübah sayıp her çirkinliði yaptılar. Ne ana dinlediler, ne kadın ne de çocuk."
Kıran, mücadeleleri boyunca savaş ve barış sorunuyla birlikte; kadın kimliðinin de hak ettiði şekilde ele alınmasını saðlamak istediklerini söyleyerek, "kadınların örgütlenmesinin başlı başına kadını çaðdaş kılan, kendi kimliðinin de farkındalıðını saðlayan bir deðeri olduðunu" kaydetti.
'ERDOÐAN, ÇOCUKLARININ CESETÝNÝ TANIYAMAYAN ANNELERE HAKARET EDEBÝLÝYOR'
Türk Başbakan Erdoðan'ın mücadeleleri boyunca her kendilerini andıðında hakaret ettiðine deðinen Havva Kıran, "Analara saygısı yok. Biz çocuklarımızı kimyasallarla öldürüldüðünü görmüşüz. Cesetlerini tanıyamamışız. 14 tane cenaze hala morgda ve tanıyamıyoruz. Bir ananın çocuðunu tanıyamaması, o çocuðu o hale getirmek ne demektir? Erdoðan buna raðmen çıkıyor bizim yalan söylediðimizi, sahte gözyaşı döktüðümüzü söyleyebiliyor. Hiç utanmıyor mu? Vicdanı olsa bunu der mi? Kendi annesi için nasıl gözyaşı döküyordu. Annesinin yaşındaki kadınlar evlatları için gözyaşı dökünce mi sahte oluyor?" ifadelerini kullandı.
Erdoðan'ın kendi iktidarlıðı dışında bir politikasının, hedefinin olmadıðını söyleyen Diyarbakır Barış Anneleri Ýnisiyatifi Sözcüsü Kıran, "Habire din üzerinden rant elde etmekle meşgul. Bir tek kendini, seçimleri düşünüyor. Demiyor ki, 'bu çocuklar ölüp gidiyor' diye. Varsa yoksa bir kez daha başbakan olmaya programlamış kendisini. Erdoðan'ın hiçbir ölüme üzüldüðünü düşünmüyorum. Çünkü vampir gibidir, kana doymuyor" dedi.
'ERDOÐAN'A LANET GELE!'
Havva Kıran, şöyle devam etti: "Barış Anaları olarak yaz-kış demedik, hükümet bize etmediðini bırakmadı ama yine yılmadık ve savaşı durdurmak için mücadele ettik, ediyoruz. Ama sorunun giderek büyüdüðünü görmüyorlar. Devlet bunu görmüyor. Sorun çoðaldı ve Kürtler de daha bilinçli oldular. Artık analar olarak da örgütlendik. Bugün bir Kürt çocuða sorsalar o bile süreci size anlatır. Çünkü Kürtler küçük-büyük olarak daima sorunların içinde büyümüş. Erdoðan da diðerleri gibi sorunu çözmekten yana deðil. Daðkapı Meydanı'nda çadır kurduk. Çadırlarımızı bile gözaltıla aldılar. Ne demişiz, neymiş suçumuz? 'Ýnsanlar ölmesin' demişiz. Demek ki buna tahammülleri yoksa, savaşın sorumlusu kendileridir. Savaş bitsin' diyen analara bile saldırıyorlarsa, söyleyin; savaşın sorumlusu kim olur? Sorumluyu başkası diye göstermesinler. Savaşın sorumlusu kendileri."
Erdoðan için, "lanet gelsin, milletin başına bela olmuş" ifadelerini kullanan Barış Annesi Kıran, "Erdoðan bizlere din dersi vermeye çalışıyor. Dinin üzerinden siyaset yapıyor. Başkalarının çocukları ölürken seyrediyor ama. Nerededir kendi çocukları? Fakir-fukaranın çocuklarını parayla alıyorlar, ailelerini korkutup kandırıyorlar. Medyayı da susturmuş durumda zaten. Erdoðan bu topluma her türlü kötülüðü yapıyor" şeklinde konuştu.
TÜRK ANALARA ÇAÐRI: GELÝN DAÐA ÇIKALIM!
Barış Annesi Kıran, "Biz çocuklarımızı ölsünler-öldürsünler diye büyütmedik. Ýyi bir vatanda, kimlikleriyle yaşayabilsinler diye büyüttük. Hala çocuklarımızı topraða verirken, yanmış çocuklarımızın cesetlerini topraða verirken, mezarlarında barıştan bahsediyoruz. Yeter ki kan dursun istiyoruz. Bundan da mı utanmıyorlar?" şeklindeki sözlerinden sonra, Türk annelere seslendi: "Kimseden bir şey rica etmiyorum. Ama sadece Türk annelerinden rica ediyorum; gerçeði görsünler artık. Acılarımızın bir olduðunu anlasınlar. Sisteme kanmasınlar. Gelsinler, el ele verelim daðlara çıkalım; askerin de, gerillanın da önüne geçelim, savaşmalarını önleyelim. Onlara çaðrım budur" dedi.