‘Esma’ya ağlayıp Roboski için teşekkür edenler utanmalı’

‘Esma’ya ağlayıp Roboski için teşekkür edenler utanmalı’

DTK Daimi Meclis Üyesi Selçuk Mızraklı, devletin atması gereken adımları atmadığını, sürecin içinin boş olduğunu söyleyerek, “Adalet duygusu rencide oluyor. Uğur Kaymaz’ı sormak gerekiyor. Roboski’deki 19’u çocuk 34 insan için gözyaşı dökmeyip ‘Esma için ağlıyorum’ demeniz için utanmanız gerekir. O bombardımanı yapanlara teşekkür ederseniz lanetlenirsiniz” dedi.

Türkiye Barış Meclisi’nin (TBM) düzenlediği “Barışı tartışıyoruz” konferansı İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Konferans Salonu’nda öğle arasından sonraki oturumla devam ediyor. Araştırmacı-Yazar Ahmet Kardam’ın moderatörlüğünü yaptığı “Barışı Tartışıyoruz” konferansı, “Ortadoğu, Mezopotamya ve Kürdistan’da Neler Oluyor?” konulu oturuma konuşmacı olarak Ankara Üniversitesi (AÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi doktora öğrencisi Arzu Yılmaz ve DTK Daimi Meclis üyesi Selçuk Mızraklı konuşmacı olarak katıldı.

Oturumda ilk konuşmayı yapan Arzu Yılmaz, barış olacaksa öncelikle barışın tarif edilmesi gerektiğini dile getirerek, “Kürtler eski Kürtler değil. En önemli olan kitlenin bedel ödemiş bir kitle olmasıdır. İkincisi bu bedele bağlı olarak çektiği yastır. Üçüncüsü ise iyi hayat, tam da bu hayat bağlamında iyi hayat tahayyülleri. Yeni Kürt tanımı Türkiye ölçeğinin dışına çıkıyor. Kürdistan’ın dört parçasını kapsayıcı nitelik kazanıyor” diye kaydetti.

‘KÜRTLER 2000’LERDEN SONRA ORTAK BİLİNCİ ORTAYA ÇIKARDI’

En sık başvurulan asimilasyon aracı zorunlu göç olduğunu söyleyen Yılmaz, “En azından kendi araştırmamın sonuçlarında buna ulaştım. 1990’lar Kürtler arası savaşın çok yakıcı yaşandığı bir dönem. O dönem Kürt kimliğinin özeti Kürt olmaktan önce kişilerin kendilerini PKK’li, KDP’li olarak tarif ettiği döneme tekabül ediyor. O dönemde partiler kontrol bölgelerinde hiçbir partiye izin vermiyorlardı. Ancak 1999 yılı önemli kırılma noktası. 2000’lerden sonra hızla değişiyor. Zorunlu göç nedeniyle bir arada olma halinin bir dayanışmaya dönüştüğü bir sürece işaret ediyoruz. Bunun tarihsel kırılma noktalarından biri 1999’da Öcalan’ın Türkiye’ye getiriliş süreci. 2000’lerden sonra PKK’nin kendi içinde yaşadığı kırılma ve Federal Kürdistan bölgesi kesişti. Araştırdığımda Kürtler ortak bir bedel ödediği bilinci açığa çıktığı bir dönem” dedi.

‘BARIŞI KÜRTLER YAPACAK’

Kürtler arası çatışmanın olası olduğunu düşünmediğini kaydeden Yılmaz, “Gündemde olsa da Kürdistan’da ve bir Kürt barışı olacaksa bunun aktörleri Kürt siyasal hareketi olacak. Bunun sorumlusu olarak Türkiye, ABD olarak göstermek topu taca atmak olacaktır. Kürtler barışı yapacaklarsa da kendileri yapacaklar. Ne Türkiye’nin yaptığı ne de İran’ın bozduğu bir barış olacak. Kürtlerle barışın Türkiye’de Kürdistan’la barış olarak formüle edildiğini söylemek isterim” ifadelerinde bulundu.

‘ESMA’YA AĞLAYIP ROBOSKİ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORSUN, UTANMALISIN’

DTK Daimi Meclis Üyesi Mızraklı, Kürtlerin eşit özgür yurttaşlık temelinde kendi gelecekleri için çabaladığını dile getirerek, şunları söyledi: “Kimse memur maaşından bahsetmiyor. Çıkara ilişkin bir şey yok. 1960-70’li yıllarda uluslararası belgelerde karşılığını bulan, imzalayıp iç hukuka yansıtmadığı şeylerin olduğunu görürsünüz. Açın AB yerel yönetimler şartını. Taleplerin bunlar ışığında olduğunu görürsünüz. Newroz’da Kürt siyasal önderliği tarafından yayınlanan manifestonun arkasından yaşanan süreçte uyum yok. Bir hamle ile bir barış çağrısıyla Kürt gerillası kuzeyden güneye hareket halinde. Bunlara karşılık atılması gereken adımlardan zerre kadar var mı, yok. Bu konuda sorulan sorulara samimi, güven verici yanıt var mı, yok. Bunlar Kürt cenahında zedelenmelere neden oluyor. İçi boş. Yaşananları göreceğiz. Adalet duygusu, halen mahkemelerin tutumuna bakıldığında içimiz sızlıyor. Bingöl’de 8 uzman çavuşun cinsel istismarında tüylerimiz diken diken oldu. Acaba o hakimin kızı olsaydı nasıl olurdu? Ciddi adalet duygusu rencide oluyor. Uğur Kaymaz’ı sormak gerekiyor. Roboski’deki 19’u çocuk 34 insan için gözyaşı dökmeyip, ‘Esma için ağlıyorum’ demeniz için utanmanız gerekir. O bombardımanı yapanlara teşekkür ederseniz lanetlenirsiniz. Bu süreçte adalet mekanizmasının çalışması gerekiyor.”

‘KÜRTLER ORTADOĞU RÖNESANSINA İMZA ATIYOR’

Kimsenin Kürtlere efendi tarzında bir dil kullanmaması gerektiğini vurgulayan Mızraklı, “Kürtler Ortadoğu’nun rönesansına imza atıyorlar. Devletli veya devletsiz bu işi götürecek. Bu mekanizmayı kurabilecek kudret Kürtlerin örgütlü yapısında zaten var. Binlerce, on binlerce insanın kent ve köy meclislerinde örgütlü olduğu bir toplum düşünün. Kadın ve gençlik meclisleri ile örgütlü bir yapı! Bu kolay olmadı. Büyük tecrübe ve bedeller buraya getirdi. Bundan sonrasında çok daha yetkin bir kurumlaşmanın olacağını söylersem buna hiçbiriniz yabancı olmaz” dedi.

Mızraklı’nın konuşmasının ardından Hacı Bektaş Veli Dergahı Postnişini Veliyettin Hürrem Ulusoy’un konferansa yolladığı mesaj okundu.