Erzincan: Newroz ruhuyla 4 Nisan’da herkes Amara’ya akın etmeli

KJK Koordinasyon üyesi Besê Erzincan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 68. doğum günü olan 4 Nisan için “Herkesin akın akın Amara’ya akması gerektiğini” çağrısında bulundu.

Şengal’e AKP ve KDP çetelerinin saldırısının temelinde özerk Şengal’e ve özgürleşen kadınlardan duyulan korkunun olduğunu söyledi. Cezaevlerindeki açlık grevlerinin kritik bir aşamaya geldiğini de kaydeden Erzincan, direnişe sahip çıkılması gerektiğini belirtti.

KJK Koordinasyon üyesi Besê Erzincan ajansımıza yaptığı röportajda gündemdeki önemli konulara dikkat çekerek Şengal’e yönelik saldırı, cezaevlerindeki açlık grevlerini, Kürt halkının ve kadınların Newroz bayramına sahiplenişini değerlendirerek, 4 Nisan’da herkesin Amara’ya akın etmesi çağrısında bulundu.

Newroz öncesinde AKP ve KDP’ye bağlı çeteler Şengal’e saldırdı. Nujiyan Erhan ve Şengal Kadın Meclisi üyesi Naze Nayif hedef gözetilerek bu çete grupları tarafından katledildi. Saldırının Newroz öncesine denk getirilmesini nasıl ele alıyorsunuz?

Özgürlük hareketimiz tarihsel bir süreçten geçmektedir. 20. yüzyılda Ortadoğu’da kapitalist modernist sistem Kürdistan’ın sömürgeleştirmesi üzerinden bölgede ve dünyada hegemonyasını geliştirmişti.

Kürdistan coğrafyasının parçalanması, Kürt kimliğinin ve dilinin inkârı üzerinden gerçekleştirilen bu inkâr, imha, göçertme ve asimilasyon politikaları Rêber Apo öncülüğünde gelişen özgürlük mücadelemizle tümüyle boşa çıkarıldı. Önder Apo öncülüğünde büyük bir özgürlük hareketi yaratıldı. Önder Apo İmralı’da dünya tarihinde hiçbir şekilde eşi benzeri olmayan tecrit, izolasyon ve özel savaş politikalarına rağmen büyük bir özgürlük paradigması yaratarak bunlara karşı cevap verdi. Hareketimiz de eksik ve yetmez yanlarına rağmen büyük bir direniş ve bağlılıkla cevap vermeye çalıştı. Halkımız asla bağlılığından, fedakârlığından, özgürleşme umudundan taviz vermeyerek, iddia ve kararlılığını bırakmadı. Kadınlar ve gençler olarak hep en ön saflarda, özgürlük ve direniş saflarında yerimizi aldık. Kadın özgürlük hareketimiz Önder Apo öncülüğünde ideolojik ve sistemsel olarak hamleler geliştirerek yürümeyi başardı. İnsanlık tarihi açısından Kürt kadınları çığır açıcı, özgürlüğün ilham kaynağı ve uygulayıcısı olarak öncü bir rol oynadılar ve halen de Kürdistan’ın her parçasında, Avrupa’da, dünyanın her tarafında bu öncü rolü oynamaktalar.

Kadın direnişleri 2017 yılının Mart ayına damgasını vurdu. Böylelikle Mart ayını tam bir kadın direniş ve özgürlük ayı olarak yaşadık. Mart ayının başlangıcında özgürlük hareketimize yönelik saldırılar şiddetlenerek artmıştı. Saldırıların artmasının sebebi kadınlar ve gençler öncülüğünde yükselen halkımızın özgürlük mücadelesidir. PKK bir kadın partisidir. Kadın özgürlük çizgisi, mücadelesi ve yaşam felsefesi temelinde yeni bir yaşam şekilleniyor. Kadın hareketimiz KJK’nin ilanıyla birlikte yeni bir sistemleşme geliştirdi. Kadınlar her tarafta öncülük rolünü büyük bir iddia ile yürütmektedir. Şengal’e yapılan çirkin saldırının temelinde demokratik özerk bir Şengal’in yaratılması, kadının özgürleşme korkusu ağır basmaktadır. Özgür Kürdü PKK temsil ediyor. PKK’nin yarattığı özgür Kürt’ten korku var.            

2017 Newroz’u öncesi Şengal’de AKP ve KDP güdümündeki çeteler YBŞ ve YJŞ savaşçılarının denetimindeki bölgelere saldırmasının nedeni de budur. Bu saldırı aynı zamanda Şengal halkının özerklik ve Öcalan’a özgürlük taleplerinin yükseldiği bir zamanda gerçekleşmiştir.

Şengal’de olup bitenleri aydınlatan, kitleyi eğiten, bilinçlendirilen özgür basın emekçisi Nujian Erhan 3 Mart 2017’de KDP çeteleri tarafından bilinçli seçilerek, nişan alınarak başından vurularak katledildi.

Özgür basın emekçisi Nujiyan Erhan Şenga’de tanınmaktaydı. Şengal’e yönelik DAİŞ saldırıları sonucunda kadınların yaşadığı soykırımı ve KDP gerçeğini her seferinde dillendiren çalışmalar yaparak kamuoyunu aydınlatmaktaydı. Hatırlanırsa Şengal’e ilk saldırı olduğunda KDP peşmegeleri buradan kaçmaya başladığında, yine kadın gazeteciler aynı anda görüntü alıp tüm dünyaya bunu yansıtmışlardı.

Kadın gazetecilerin hedef alınması şehit düşürülmesi, yaralanmalarının ideolojik bir anlamı vardır. Bu saldırıyla kadın hareketimize, özgürleşen, öncüleşen kadınlara bir mesaj verilmek istendi. Fakat bu 8 Mart 2017 Kürt kadınlarının eylemlilikleriyle boşa çıkarıldı. Özgürlük ateşi çoktan kadınlar tarafından yakılmıştı. Kürt kadın hareketleri toplumun öncü güçleri olarak her yerde bu şehadet ile birlikte daha üst düzey bir kararlaşma ve iddia düzeyi geliştirdiler. Tüm kadınlar özgürlük mücadelesine daha çok sarıldılar ve daha çok çalışmaktalar.

Özgür basın emekçisi Nujiyan Erhan’ın katledilmesinden sonra, KDP çetelerinin özgürleşen kadınlara duyduğu öfkenin, nefretin saldırıya dönüşmüş hali bu kez de TAJE meclis üyesi Naze Naife karşı geliştirildi. Kürtlerin en eski damarı olan Êzidîlerde, kadınların özgürleşmesi öz güven yaratarak yeni bir ruh canlandırdı. Şengal mücadelesi özgürleşen kadının mücadelesidir. Êzidî kadın meclisi bu temelde çalışmaktadır. Kadınların özgürleşmesi ile insanlığın, Kürtlüğün en eski tarihsel damarı kurutulmuşluktan, soykırım politikalarının etkisinden, kölelik çeperlerinden kendisini kurtaracağı bilinmektedir. Êzidî kadın meclis üyesi Naze Naif Qaval’ın direniş duruşu bu minvalde çok anlamlıdır. Bu direniş köleliğe, soykırım politikalarına karşı büyük özgürlük yürüyüşünü ilerletmekte ve direniş içerisindedir. TAJE meclis üyesi Naze Naif’in şahsında gelişen Êzidî kadın direnişi Kürdistan’da özgürlüğün daha da büyümesine ve bir daha silinmezcesine içselleşmesine yol açmıştır.

Newroz öncesinde AKP-KDP işbirliği temelinde KDP çeteleri tarafından gerçekleştirilen bu saldırlar Kürdistan’da, kadınlarda derin bir tepkiye, karşı koyuşa yol açtı. Kadın çalışmalarına ve kadın duruşuna özgürlükte kararlaşmanın derinleştirilmesi, iddianın büyütülmesi şeklinde yansıdı.

Siyasi soykırım saldırılarına rağmen, Kürt halkı Amed, Van, Botan’da ve özellikle Cizre’de Newroz alanlarını doldurarak ‘Diz çökmeyeceğiz, mutlaka kazanacağız’ mesajı verdi. Halkın verdiği bu mesajı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki Kürtler 20. yüzyılın başından itibaren gerçekleştirilen soykırım planlarına karşı sürekli bir direniş içinde oldular. Newroz özgürlük bayramı 20. yüzyılda gelişen sömürgeci politikalar sonucunda tarihten silinmeye, unutturulmaya çalışıldı. Newroz haksızlığa, adaletsizliğe, köleleşmeye, zalim kral Dehak’a karşı demirci Kawa’ların direnişi öncülüğünde halkımızın direniş ve özgürlük bayramı olarak hep yaşatıldı. PKK’nin kuruluşu ile birlikte ise çağdaş, özgürlükçü bir öncülükle bu ruh yeniden canlandırıldı. 1990’lı yıllardan itibaren kadınların öncülüğünde yaşanan serhildanlarla birlikte Newroz ateşi gürleşti.

Kuzey Kürdistan’da 2016 yılındaki öz yönetim direnişimize karşı faşist Türk devleti kapsamlı özel savaş, sömürgeci işgal politikaları, OHAL uygulamalarıyla tarihinin en kapsamlı yönelimleriyle özgürlük mücadelesini sindiremedi. Buna karşı Kürt halkı ve kadınları 8 Marttı ve 21 Mart Newroz bayramını coşkuyla kutladı. Yine bu yıl tüm saldırılara rağmen ağır sessizliği bozan 8 Mart’ta kadınların başkaldırışı, direnişi oldu. Ardından Newroz büyük bir coşku ve katılım ile gerçekleştirildi. Bu anlamda şu tespiti hemen yapabiliyoruz: 2017 yılının Mart ayına direniş ve özgürlük çıkışıyla damgasını vuran kadınlardır. Özgürlüğün zihniyetini, yaşamını tanıyan kadınlar tekrar eve kapatılma, köleleştirme politikalarını, teslimiyetçi yaşamı şiddetle ret ettiler. Kadınlar ve gençler bütün etkinliklerde en önde saf tuttular. Bu açıdan bu dönemdeki direnişin öncülüğüne kadınlar, gençler damgasını bir kez daha vurmuştur. 21 Mart günü şehit düşürülen müzik öğrencisi Kemal Kurkut, Kürt gençliğin nadide, direngen duruşunu bir kez daha göstermiştir. Kalleşçe arkasından vuran faşist kolluk güçlerine en görkemli cevabı Newroz meydanlarını dolduran halkımız vermiştir. Kemal Kurkut gençliğin direniş ve özgürlük simgesidir. Newroz’u büyük bir coşku, mutlulukla karşılamak, kutlamak isteyen bu gence karşı kolluk güçlerinin faşist duygularla öfke, kin ve nefret zihniyetiyle saldırmasını ve şehit etmesini asla unutmayacağız. Anısını güçlü bir şekilde özgür Kürdistanı yaratma mücadelesinde sürdüreceğiz.

Bütün Kürdistan’da bu yılki Newroz bayramına güçlü bir sahiplenme gelişti. Rojhilat’ta ve Güney’de de çok güçlü ve coşkulu Newrozlar yaşandı. Rojhilat’ta giderek gelişen bir uyanış ve gelişme yaşanmaktadır. Bir kez daha Kandil Newroz’u ulusal birliğin sembolü haline geldi. Kadınlar ve halkımız Önderliği, hareketimizi güçlü sahiplenerek özgürlük iradelerini meydanlarda özgürlük sloganları atarak keskin bir tavırla bir kez daha gösterdiler.

Amed halkı Kürdistan’ın başkenti olarak Newroz’u güçlü sahiplendi. Rolünü çok doğru oynadı. Kürdistan’da AKP rejimine ve onun Kürt işbirlikçilerine gereken cevabı meydanlarda verdi. Cizre analarının Newroz tavrı çok daha anlamlı ve değerliydi. Öz yönetim şehitlerine büyük bir sahiplenişle tarihi rollerini oynadılar. Tüm Kürdistan’a büyük cesaret verdiler. Kürdistan’ın genelinde, Kürtlerin yaşadığı her alanda bu yıl güçlü bir sahiplenme oldu. Bir bütün olarak son yıllarda Kapitalist modernist sistem güçlerinin, Kürt halkını sömürmek isteyen statükocu devletlerin ve yerel Kürt işbirlikçilerinin kadınları ve halkımızı sömürme hevesleri bir kez daha kursaklarında kaldı.

2016 yılında öz yönetim direnişi ile birlikte anlaşılması gereken diğer bir husus ise devletin saldırılarını arttırması, göçertmeler ve OHAL uygulamalarıyla halkımız ve kadınlar en alt düzeyde haklara razı edilmek isteniyor. Buna zorlanıyor. Kürtlerin ana dillerini kullanması bile tam bir tüccar mantığıyla ele alınıyor. Hele Kürtlerin siyasi talepleri ile söylem ve örgüt gücüne kavuşması hiçbir biçimde kabul edilmiyor.

Halkımız her zaman en faşist, vahşiyane sömürgeci politikalar altında 90’lı yıllarda bile Newroz’u kadınların öncülüğünde gelişen serhildanlarla birlikte hep kutlamıştır. Bu açıdan 2017 yılındaki halkımızın Newroz duruşu, direnişi, özgürlük bayramını toplu ve coşkulu kutlaması anlamlı ve tarihidir. Ancak buradan çıkacak sonuç bir rahatlama ve rehavet havası ile kendini kandırma olmamalıdır. Egemen sistem, diktatöryal rejim Kürt halkının bin bir emekle yarattığı değerleri, kazanımları geriye çekerek gasp ederek kendisini yeniden tahsis etmek istiyor. Biz Newroz bayramını kutlama hakkını çok büyük bedellerle, şehitlerle zaten öncesinden kazanmıştık. Bu açıdan 2017 yılı Newroz’undan çıkaracağımız sonuç anlam gücümüzü özgürlük çerçevesinde derinleştirmek, örgütlenmek, eylemsellik içinde olmak ve bu temelde çok daha fazla çalışmak gereklidir. Demokratik özerklik modelini başta siyasi boyutu olmak üzere toplumsal yaşamın her boyutunda pratikleştirmeyi mutlaka başarmalıyız.

Rojava’da yine demokratik özerkliğin ilan edildiği Minbic’de de Arap, Türkmen, Kürt ve Çerkez halkları Newroz’u görkemli bir şekilde kutladı. Rojava’da halkların birlikte mücadele vurgusunun yapıldığı bu 2017 Newroz’unu nasıl okumalıyız?

Rojava’da yeni bir yaşam modeli şekilleniyor. Ortadoğu’da halkların, din ve inançların birbirini kırması üzerinden geliştirilen “böl, parçala, yönet” siyaseti boşa çıkarılıyor. Halkların inançları kendi özgünlükleri temelinde bir birlik ve bütünlük anlayışıyla gelişiyor. Ulus-devletin birlik ve bütünlük anlayışında halkları ötekileştirme, dışlama, eritme ve asimilasyon yaklaşımı vardır. Rojava’da gelişen devrim ise farklıdır. Halkların, inançların birlikte eşit ve özgür yaşama modelinin gelişmesidir. Demokratik özerkliğin ilan edildiği Minbic’te halkların Newroz’u kutlaması bu anlama geliyor. Newroz halkların özgürlük bayramı olarak kutlanmıştır.

Son süreçte cezaevlerinde PKK ve PAJK’lı tutsakların başlattığı açlık grevi eylemleri kritik bir aşamaya geldi ve başta tutuklu aileleri olmak üzere halkın AKP’ye olan öfkeleri eylemlere dönüşüyor bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cezaevlerinde arkadaşların geliştirdiği açlık grevleri giderek büyüyor ve yaygınlaşıyor. Özgürlük mücadelesi tarihinde zindanların direniş çok ayrıdır. Zindan direnişleri, eylemlilikleri birçok kez genel gidişatı da belirlemiş, güçlendirmiştir. Mazum Doğan, Hayri Durmuş, Sakine Cansız arkadaşlar bu güçlü mirasın oluşmasında öncülük etmişlerdir.

Şimdi de açlık grevi eylemine başlayan arkadaşlarımız ölüm sınırına gelmiş durumdadırlar. Cezaevindeki arkadaşların açlık grevi eylemliliklerini selamlıyorum. Türk devletinin Önderliğimize, halka, harekete karşı saldırıları bu arkadaşlarında kendi canlarını ortaya koyarak böylesi zor bir eylem biçimine yöneltmiştir. Önderliğimizle 2015 yılından bu yana hiçbir görüşmenin olmaması, hiçbir sağlıklı haberin alınmaması ve Önderlikle görüşmenin gelişmesi baş taleplerindendir. Dışarda olduğu gibi içerde de direnişle kazanılmış hakların devlet tarafından alınması kabul edilmiyor.

Cezaevlerindeki insanlık dışı, onur kırıcı uygulama ve boyutlar kaldırılamaz noktalara gelmiştir. Çok meşru ve haklı gerekçelerle açlık grevi sürdürülmektedir. Şakran, Edirne, Sincan, Menemen, Van ve diğer cezaevlerinde başlayan açlık grevleri eylemine başta kadınlar olarak tüm halkımızın seferberlik ruhuyla sahip çıkması ve eylemlilikle desteklenmesi gerekiyor. Kritik bir aşamaya gelmiş olan açlık grevi eylemlerine halkımız bir bütün olarak serhildan ve Newroz ruhuyla sahip çıkmalı ve cezaevlerindeki mücadeleyi sokaklara taşırmalıdır.

Kürt halkı, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum günü olan 4 Nisan’ı karşılamaya hazırlanıyor. KJK olarak 4 Nisan’ı nasıl ele alacaksınız? Başta Kürdistanlı kadınlar olmak üzere tüm kadınlarına çağrınız nedir?

Bu yılki 4 Nisan çok daha farklı bir öneme sahiptir. Önderliğimiz önceki süreçlerle karşılaştırılmayacak uygulamalara tabi tutulmaktadır. Egemen sistem, AKP-MHP ittifakının faşist zihniyet ve uygulamaları kirli savaşımlarını yürütebilmek, kendi siyaset ve politikalarını hakim kılmak için Önderliğimize ağır tecrit politikası uygulamaktadırlar. Önderliğimiz tüm bu zor koşullarda direnmektedir. Önderliğimiz büyük bir direniş içeresindedir.

Önderliğimiz kendi mücadelesini 8 Mart 2000 yılında kadınlara yazdığı şiirde “Prometeuslara bedel bir mücadele yürüttüğünü” belirtmişti. Önderliğimiz halklardan, kadınlardan alınan tüm güçleri yeniden ezilenlere, tüm insanlığa kazandırma mücadelesini yürütmektedir. Beş bin yıllık erkek egemen sistem Önderliğe öfkelidir. Çünkü erkeğin mülkü haline getirilen kadınlar bu sistemden alınmış ve özgürleşme yoluna girmişlerdir. Hareketimiz ve halkımız Önderliğimizin yüzyıllara yetecek özgürlük perspektifini çoktan almışlardır. Türkiye de barışı getirecek, Kürt sorunun doğru biçimde çözecek yegane muhatap da yine Önderliğimiz olmaktadır. Önderliğimiz Kürt sorunun en makul biçimde çözecek siyasal iradedir.

Dolayısı ile Önderliğimizin doğuş günü, kadınların, Kürt halkının, halkların, farklı inançların da doğuş günüdür. Önderliğin doğuş günü; insanlığın hakiki anlamda yeniden kendini tanımlama günüdür. Demokratik modernite unsurlarının kadınların, gençlerin, mezheplerin, aşiretlerin, halkların yeniden canlanma, ayaklanma ve direniş günüdür.

Önderliğimiz demokratik modernite sistemleşmesi ile aslında evrensel düşüncelerini güçlü bir sistemleşmeye tabi tuttu. İnsanlığın alternatif özgürlük sistemini kapsamlı geliştirdi. Kadın boyutuyla getirdiği çözümlerde evrenseldir. Kürt kadın hareketi de bu temelde evrensel boyutlarda gelişimini sürdürmekte, evrensel kadın mücadelesine öncülük yapmaktadır. Buradan hareketle şunu söylemekteyiz. Önderliğimiz aynı zaman da kadın özgürleşmesine de düşünceleri, fikirleri, yaşam felsefesi ve duruşuyla Önderlik yapmıştır. Egemen erkek özelliklerini bir bir aşarak özgür erkek kişiliğini kendi şahsında yaratmıştır. Özgür erkek kişiliği, ilkeleri, ölçülerini kişiliğinde yaratma mücadelesi Önderliğimizde bir tutku biçiminde hep gelişmiştir.

Önderliğimize tüm demokrat ve özgürlük arayışı olan kadınların sahiplenişi giderek çok güçlü gelişmektedir. Önderliğimiz için egemen erkek sistemin tüm karalama, propaganda çalışmaları artık etkisini yitirmiş durumdadır.

Bu açıdan 4 Nisan Önderliğimizin doğuş gününü başta Kürt kadınları, gençleri, halkımız olarak sahiplenirken aynı zamanda evrensel bir Önderlik olarak da direniş çerçevesinde kutlamaktayız. Kadınlar ve gençler Amara’ya akın ederek Önderliğimizin doğuş gününü kutlamalıdırlar. Yine bu doğuş gününde ağaç fidanları ekerek, Önderlik bahçelerini gittikçe büyütme olmalıdır. Bu temelde Önderliğimizin 68. doğum yılını kadın özgürlüğünü geliştirme ve büyütme sözünü yenileyerek kutluyoruz.