PKK, 5-7 Mayıs tarihlerinde yaptığı 12. Kongresine dair kararları kamuoyuna açıkladı. Açıklanan kararlar arasında PKK’nin silahlı mücadeleye son vermesi ve kendi varlığını feshetmesi Türkiye ve dünya kamuoyunda yoğun tartışmaları da beraberinde getirdi. 

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, PKK’nin açıklamasını ve sosyalistlere yönelik çağrılarını ANF’ye değerlendirdi. 

KARAR İLE BİRLİKTE FAŞİZAN SALDIRILARA KULLANILAN ARGÜMAN KALKMIŞTIR

Yapılan açıklama ile birlikte iktidarın yıllardır faşizan baskılara gerekçe olarak sunduğu argümanın ortadan kalktığını belirten Baş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizde silahların susmasına, barışın sağlanmasına hizmet edecek her adım ve gelişmeyi kuşkusuz son derece önemli ve olumlu buluyoruz.  Bizim için aslolan tüm bölge halkları arasında barışın sağlanması, bölge halklarının kardeşlik ve barış içerisinde kendi topraklarının kaderini ellerine almasıdır. Açıklanan kararlar ile beraber iktidarın yıllardır, her türlü anti-demokratik, baskıcı, faşizan uygulaması için bahane olarak kullandığı bir argüman da resmen ortadan kalkmış oluyor ki başlı başına önemlidir. “

KÜRT HALKINI HEDEF ALAN HER TÜRLÜ ARGÜMANIN KARŞISINDA OLACAĞIZ

Meselesi bir pazarlık ya da alışveriş olarak görmediklerinin altını çizen Baş, barış umudunun güvence altına alınması gerektiğini vurgulayarak şöyle devam etti: 

“Bu aşamada meseleyi bir “pazarlık”, “alış-veriş” vb olarak görmediğimizin altını çizerek güçlenen barış umudunun güvencesi olacak adımların atılması için tüm toplumsal, siyasal aktörlerin daha ciddi sorumluluk alması gereken bir döneme girdiğimizi vurgulamak isterim. Bizim açımızdan Barış’ın pazarlığı olmayacağı gibi, demokrasi, özgürlükler ve temel insan hakları da bir alış-veriş konusu değildir. TİP halklar arasında barışın her zaman olduğu gibi bugün de arkasında; emperyalistlerin, faşistlerin, patronların hizmetkarı olan Saray iktidarının ise tam karşısında konumlanacaktır. Kalıcı bir barış ülkesi için özgürlüklerin ve demokrasinin kazanılması, bunun için tüm halk güçlerinin birlikte mücadele etmesi gerektiği gerçeğinden hareket ediyoruz. Yalnız ülkemizde değil bölgemizde de silahların susması, emperyalist güçlerin ve işbirlikçilerinin planlarının boşa düşmesi, Türkiye'de Kürt halkını hedef alan her türlü antidemokratik uygulamanın yenilgiye uğratılması için çok daha fazla çaba sarf edeceğiz.”

KÜRT HALKININ MÜCADELESİNE YOLDAŞLIK EDECEĞİZ

Açıklamada Deniz Gezmiş’in son sözlerine yapılan vurguya da değinen Baş, Gezmiş ve arkadaşlarının Türkiye devrimci hareketi için bir pusula olduğunu belirterek, kapitalist sisteme karşı tek alternatifin sosyalizm olduğunu dile getirdi.

Kürt halkının hak ve özgürlükler mücadelesine yoldaşlık edeceklerini dile getiren Baş, sözlerine şu şekilde devam etti: “Çağrı ile başlayayım; sanırım buna tüm Türkiye devrimci hareketi tarihi açısından bir yanıt verebilirim. Deniz Gezmiş ve yoldaşlarının, idam sehpasındaki son sözleri hepimiz için bir manifesto olduğu kadar bir pusuladır. Neredeyse tüm devrimci güçler açısından ülkemiz özelinde Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm hedefiyle sürdürdükleri ortak mücadele aynı zamanda barışın, kardeşliğin egemen olması için sürdürülen bir kavgadır. Ülkemizin tarihi, devrim ve sosyalizm mücadelesinde Kürt ve Türk halklarının birliğini, beraberliğini, kardeşliği ve barışı canı pahasına savunan örneklerle doludur. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sosyalistlerin Kürt halkının hak ve özgürlükleri ile ilgili mücadelesinde yoldaşlık edeceklerinden kimsenin kuşkusu olmamalıdır.”

HERKES İÇİN ADALETİN TEK ÇIKAR YOLU SOSYALİZMDİR

PKK açıklamasında yer alan sosyalizm vurgusuna da değinen Baş, şöyle konuştu: “Kürt halkının varlığının, dilinin ve kimliğinin inkârı Türkiye'nin tüm emekçi halklarına dönük baskı ve sömürü politikalarının temel unsurlarından birini oluşturuyor. Kapitalist düzen, bir avuç para babasının zenginliğini artırmak uğruna tüm insanlığı karşısına alan, halklar arasında düşmanlığı, ayrımcılığı ve savaşı körükleyen bir sömürü sistemidir ve bunun tek gerçek alternatifi sosyalizmdir.

Açıklamada yer alan vurguyu ise, sanıyorum, iki açıdan değerlendirebiliriz. Birinci bu toprakların ve tüm Orta Doğu'nun gerçek ve kalıcı bir refaha, bütünlüklü bir özgürlüğe ve herkes için adalete ev sahipliği yapabilmesi için tek çıkar yolunun sosyalizm olduğuna ilişkin bir saptama. İkincisi ise emperyalist kapitalist sistemin çizeceği sınırların içinde sıkıştırılmaya karşı da bir irade beyanı.”