Erdoğan diktatörlüğü Stockholm'de tartışıldı

AKP'nin hukuk ve insan hakları ihlalleri Stockholm'de düzenlenen bir seminerde mercek altına alındı.

İsveç'in başkenti Stockholm'de Marksist Araştırmalar Merkezi ve Kürdistan Dayanışma Komitesi (SolKurd) İşçi Eğitim Merkezi'nde seminer düzenledi.

Seminere Gazeteci Joakim Medin, Uluslararası Hukukçular Komisyonu İsveç Seksiyonu Başkanı Mai Greitz ve Batman HDP Milletvekili Saadet Becerikli konuşmacı olarak katıldı.

Erdoğan ve AKP Hükümeti'nin Türkiye ve Kürdistan'da gerçekleştirdiği hukuk ve insan hakları ihlallerini somut örnekler vererek teşhir etti ve HDP ve DBP ile dayanışmanın güçlendirilmesinin gerekliliğine vurgu yaptı.

“HDP'ye açılan davalar ve Türkiye'deki gelişmeler” temasıyla düzenlenen seminerin açış konuşmasını yapan SolKurd Başkanı Ann-Margarethe Livh, HDP ve Kürt halkının ağır baskı ve saldırılara maruz kaldığını ve saldırılara karşı sivil toplumun tepkilerinin cılız olduğunu söyledikten sonra, komite olarak dayanışmalarını daha da güçlendireceklerinin mesajını verdi.

Kobanê direnişi sırasında Rojava ve Kürdistan'daki gelişmeleri yerinde izleyen Gazeteci Joakim Medin, YPG/YPJ'nin Kobanê'de DAİŞ çetelerini yenilgiye uğratması ve HDP'nin Haziran 2015'te yapılan seçimlerde gösterdiği başarının, AKP hükûmeti ve Erdoğan'ı korkuttuğunu söyledi. Medin, iktidarını yitirmekten korkan Erdoğan'ın 'barış süreci'ni sonlandırarak savaş politikasına yöneldiğini söyledi.

'HALKI SİNDİRMEYİ AMAÇLIYORLAR'

Medin, darbe girişimini fırsat olarak gören Erdoğan'ın muhalefet, medya, aydınlar ve özellikle de HDP ve DBP'ye yönelik baskı ve saldırılarını yoğunlaştırdığını, çektiği fotoğrafları göstererek anlattı. Medin, kapsamlı tutuklamaların iktidara yönelik eleştirileri engellemek ve halkı sindirmek amacını taşıdığına dikkat çekti.

Medin, savaşın sonlandırılması için bildirge yayımlayan akademisyenlerin neredeyse tamamının kara listeye alındığını ve işlerinden atıldığını hatırlattıktan sonra, “Erdoğan, tüm bu hak ihlalleri ve işten atılmaların teröre karşı mücadele etmek ve milletin güvenliğini sağlamak için yapıldığını söyleyerek meşrulaştırmaya çalışıyor” dedi.

Erdoğan'ın yeterli destek bulamadığı için daha önce gündeme getirmekten vazgeçtiği başkanlık sistemini de 15 Temmuz darbe girişimini kullanarak hile ve baskıyla kabul ettirdiğine dikkat çekti.

Medin, “ABD ve Trump bir yandan Rojava'daki Kürtlerin IŞİD'e karşı mücadelelerine destek verirken aynı zamanda Kuzey Kürdistan'daki katliamlara sessiz kalıyor” diyerek, ABD ve batılıların ikiyüzlü politikalarını eleştirdi.

'DEMİRTAŞ VE HDP’YE YÖNELİK SUÇLAMALAR DAYANAKTAN YOKSUN'

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın duruşmasına katılmak için Türkiye'ye gelen Uluslararası Hukukçular Komisyonu İsveç Seksiyonu Başkanı Mai Greitz, Türkiye'nin altına imza attığı uluslararası insan hakları sözleşmelerine uymadığını, bu koşullarda yapılan referandumun Erdoğan'ın gücünü daha da pekiştirmeyi amaçladığını söyledi.

Greitz, kabul edilen yeni anayasanın demokratik hak ve özgürlükleri, parlamentonun yetkilerini sınırlandırdığını ve Erdoğan'ın konumunu güçlendirdiğini somut örnekler vererek aktardı. Greitz, Demirtaş ve HDP milletvekillerine yönelik suçlamaların dayanaktan yoksun olduğunu, parlamentoda ve dışında yaptıkları konuşmalardan dolayı cezalandırmak izlediklerini belirterek ,duruşma izlenimlerini şöyle dile getirdi:

“Çok sayıda yabancı gözlemci ve AB ülkelerinin büyükelçileri mahkeme binası önünde toplandı. Donanımlı polisler geldi ve bize duruşmaya giremeyeceğimizi söyledi. Savcı güvenlik nedeniyle yabancı gözlemcilerin duruşmaya katılmalarını yasaklamış. Yasalara göre herkesin mahkemeleri izleme hakkı var ama bu yasaya uyulmadı. Yabancı milletvekilleri kimliklerini hep birlikte göstererek duruşmaya katılmalarına izin verilmemesini kınadılar. “

'DAVANIN DÜŞMESİ GEREKİR'

Cezaevlerinde tutulan binlerce HDP üyesi ve belediye yöneticisinin "terör örgütüne üye olmak veya yardım etmek"le suçlandıklarını hatırlatan Greitz, “Ama bunu kanıtlayacak herhangi bir delil yok. Konuşmaları, katıldıkları gösteri ve etkinlikler, verdikleri demeçler kanıt gibi gösterilmeye çalışılıyor” diyerek, AKP'nin hukuksuzluklarına tepki gösterdi.

HDP yöneticilerinin duruşmaya getirilmediklerine ve savunma haklarının engellendiğine dikkat çeken Greitz, “Ayrıca Demirtaş'ın iddianamesini hazırlayan savcının kendisi de yargılanıyor. Bu durumda davanın düşmesi gerekiyor... Müvekillerini savunan avukatlar da suç işlemekle suçlanabiliyor. HDP'lileri savunan 19 avukat cezaevlerinde” şeklinde konuştu.

Greitz, Türk hükûmetinin gerçeklerin dış dünya tarafından bilinmesini engellemek için uluslararası gözlemcilerin duruşmalara girmesine izin vermediğini kaydetti.

'AKP DÖNEMİNDE İHLALLER TAVAN YAPTI'

Batman HDP Milletvekili Saadet Becerikli, 10-17 Aralık günlerinin İnsan Hakları Haftası olduğunu ve dünyanın pek çok yerinde etkinlikler yapıldığını hatırlatarak, Türkiye'de her dönem insan haklarının ihlal edildiğini, AKP'nin son 2,5 yıllık dönemindeki hak ihlallerinin ise tavan yaptığını söyledi.

Becerikli, '90'lı yıllarda Kürdistan'da yaşanan ağır insan hakları ihlalleri sırasında ülkeyi yönetenlerin katliam ve ihlalleri, faili meçhul cinayetleri inkâr ettiklerini, PKK'ye yıkmaya çalıştıklarını söylerken, "Ama bugün AKP tüm bunları açık ve aleni yapıyor. Sivillere yönelik katliamlar yapıyor ve bunları teşhir ediyor, yayıyor. Kabul ediyor. İnsanların korkacağını ve geri çekileceğini düşündüğü için belki bunları yapıyor. Cizre'de, Sur'da Nusaybin'de, Yüksekova'da, İdil'de ve Şırnak'ta yıkımların yanı sıra çok büyük katliamlar yapıldı. Siviller katledildi. Bunları gizleme gereği duymadılar” dedi.

'KÜRT HALKI DURACAĞI YERİ BİLİYOR'

AKP'nin tüm tehdit ve baskılarına karşın Kürt halkının duracağı yeri bildiğini ve Kasım 2015'te yapılan seçimlerde HDP'yi yeniden Meclis'e taşıdığını söyleyen Becerekli, bunun HDP binalarının kundaklanması, mitinglerin bombalanması, ağır baskı ve saldırılara rağmen gerçekleştirildiğine dikkat çekti.

HDP'nin Meclis'e girmesinin AKP'yi şoke ettiğini ve Erdoğan'ın, kurmak istediği dikta rejimi önünde en büyük engel olarak gördüğü HDP'yi yok etmek istediğini belirten Becerekli, Erdoğan'ın darbe girişimini HDP'yi tasfiye etmek için bir fırsat olarak görüp harekete geçtiğini kaydetti.

Becerekli, AKP'nin Kürdistan'daki belediyelere kayyum atandıktan ve belediye yöneticileri tutuklandıktan sonra öncelikle kadın örgütlenmelerini ortadan kaldırdığını somut örnekler vererek anlattı. HDP'ye yönelik saldırı furyasının esas olarak geçtiğimiz yılın 4 Kasım günü HDP eş başkanlarının tutuklanmalarıyla başladığını söyledi.

'SONUCU ÖNCEDEN BELLİ TRAJİKOMİK BİR TİYATRO OYUNU'

Tutuklamalar sırasında Kürt illerinin tam bir işgal altında tutulduğunu ve insanların sokaklara çıkmalarına izin verilmediğini söyleyen Becerekli, katıldığı pek çok duruşmada edindiği izlenimlerini de şu cümlelerle dile getirdi:

“Çok kötü hazırlanan bir tiyatronun oynandığı gördüm. Daha duruşma başlarken savcı ve mahkeme heyetinin tutumundan bunu çok iyi anlıyorduk. Tiyatro oyununun sonucu önceden belliydi. Kendilerine gelen emir veya telkin doğrultusunda karar veriyorlar. Anayasadaki milletvekillerini koruyan yasama dokunulmazlığı var. Bizim bu çerçevede konuştuğumuz her şey fezlekelerde suç unsuru olarak gösterilmiş ve haklarımızda dava açılmış. Fezlekelerde, tiyatrolarda oynanan trajikomik sahneleri andıran pek çok suçlama var. Arkadaşlarımızın kendlerini savunurlarken savcılara verdikleri ifadeler bile suç sayılmış."

Selahattin Demirtaş Batman'da seçimler sırasında konuşma yaptığında yanında durduğu için kendisi hakkında fezleke düzenlendiğini söyleyen Becerekli, “Bundan dolayı dokunulmazlığım kaldırıldı ve yargılanıyorum. Tek bir söz etmediğim halde, sadece Demirtaş'ın yanında durduğum için yargılanıyorum” şeklinde konuştu.

'DIŞ DÜNYA KATLİAM VE İHLALLERE KARŞI ÇIKMALI'

Becerikli, son 2,5 yılda Türkiye'de çok ağır insan hakları ihlalleri yaşanması karşısında dış dünyanın sessiz kalmasını anlamakta güçlük çektiğini söyledi. Kürdistan'da öz yönetim ilanları sırasında yaşanan katliamları engellemek için çok uğraşmalarına rağmen dış dünya tarafından yalnız bırakıldıklarını belirtti ve Avrupa'da çalışma yürüten demokratik kamuoyuna, AKP'nin katliam ve hak ihlallerine karşı çıkmaları çağrısı yaptı.