Türk başbakan Tayyip Erdoðan, 21 Aralık Cuma günü dört koldan kendisine çanak tutulan televizyon programında, salt gündemi belirlemek ve tartışma yaratmak için çeşitli açıklamalar yaptıðını söyledi. Erdoðan'a göre başbakan olmanın gereði de bu.
Programın en kıdemli çanak tutanı Mehmet Barlas ile Erdoðan arasında geçen diyalog şöyle:
Mehmet Barlas: Bir cümle söylüyorsunuz başbakan olarak günlerce tartışılıyor. Çamlıcaya cami yapmaktan, kuvvetler ayrılıðı doðru mu yanlış mı filan ama böyle anlattıðınız zaman o anlaşıldıðı şekilde söylemek istemediðiniz ortaya çıkıyor. Bunu bilinçli mi yapıyorsunuz sırf gündemi deðiştirmek için yoksa sizi bilinçli olarak yanlış mı anlıyorlar? Aynı şeyi ben rahmetli Özalda görmüştüm. Bir takım sözler ederdi bir gün Turgut bey bu söyledikleriniz yanlış anlaşılıyor dedim belki mahsus yapıyorumdur dedi. Siz de öyle bir şey yapıyor musunuz?
Tayyip Erdoðan: Bu tartışmalar olmazsa ben başbakan olamam zaten. Öyle bir başlık ortaya koymalısınız ki bu gündemi oluşturmalı. Gündem eðer birilerinin elinde kalırsa o zaman siz başbakan olarak onun peşine takılırsınız.
Mehmet Barlas: Her sabah oturup acaba ne manşet atacaðım diye düşünen bir gazeteci gibi misiniz?
Tayyip Erdoðan: Onu gazeteciler düşünsün. Bir şeyi yaparken eðer bunun enine boyuna tartışmasını yapmışsam, yakın çevremde bazı arkadaşlarımla bunun görüşmesini yapmışsam mesela onlar bile bunun zamanlamasını bilmeyebilir ama ben bir zamanı gelir ki onu gündeme oturturum. Oturtmam lazım. Eðer o kabiliyeti sergileyemezsem o zaman zaten böyle bir neticeyi de elde edemezsiniz.
Erdoðan bu açıklamaların ardından, ''Evimin altındaki ofisimde dinleme cihazı bulundu. Biz ne yaptık, arama-tarama esnasında ilgili birimlerimiz bunu buldu, çıkardı. Epey oldu. Bunu bulup çıkartmak yetmiyor ki. Bunu buraya kim koydu, bunu da çıkartacaðız diyerek yeni bir gündem yarattı. Bu açıklamanın ardından Türk basını bu konuya kilitlendi, kim dinledi, neyle dinledi, nası dinledi vs
Erdoðan, hemen ardından Derin devlet mevzunu gündeme getirdi. Ancak son derece çelişkili bir takım açıklamalarda bulundu. Şöyle diyor Erdoðan, devletteki derin yapı tamamen temizlendi diye bir iddianın içerisinde olamam. Herhalde dünyada otokratik rejimler de dahil olmak üzere derin yapının sıfırlandıðı bir ülkeyi konuşmak kolay kolay mümkün deðil. Biz o derin devletteki yapıya nüfuz etmek suretiyle bu zararı aza indirgedik, bunu başarabildik. Şu anda bu konuda mafya, çete ile olan mücadeledeki başarımız toplumu rahatlatmıştır. Türkiye'de artık siyaseti bu yapı idare edemiyor veya etmiyor. Böyle bir gücü artık kalmadı.
Erdoðan ya derin devletin ne olduðunu bilmiyor ya da vatandaşı kandıracaðını sanıyor. Erdoðan'a göre, derin devletlerin iktidarlaştıðı otokratik yapılarda da derin devletlerin temizlendiðini söylemek zor. Erdoðan önce çalışma ofisinin dinlendiði üzerinden derin devletin hala var olabileceðini söyleyerek korkuyu körüklüyor. Ardından da böyle bir güç artık kalmadı diyerek mutlak gücün kendi elinde olduðu mesajını veriyor.
25 Aralık günü Ankara'ya gelen Tunus Başbakanı Hamadi el-Cibali ile düzenlediði ortak basın toplantısında konuşan Erdoðan, gündemi işgal eden beni de dinlediler açıklamasının sorulması üzerine:
Böcek konusunu isterseniz devam ettirmeyelim. Ýkiden üçe çıkmış anlaşılan artmaya devam edecek. Bu tür konularla mücadelemiz devam edecek. Derin devletle Bunu tamamen sildik bitirdik yok ettik böyle bir iddianın içinde olmam mümkün deðil. Dünyada hiçbir ülkenin derin devletini yok ettiðine inanmıyorum. Her ülkenin içinde derin devleti vardır. Bir virüs gibidir bu ve uygun ortamı bulduðunda ortaya çıkar ve yapmak istediðini yapmaya çalışır.
Erdoðan bu sefer de, adı üzerinde Derin devletin aslında devletten baðımsız, devlete raðmen bir virüs olduðuna iknaya çalışıyor kamuoyunu. Kısa süre önce hem de içine nüfuz ederek yok ettiklerini söylediði, derin devletin bir tehdit olarak varlıðını sürdürdüðünü tekrarlıyor.
Bu koşullarda bir başbakanın sözüne kim neden-nasıl güven duyabilir? Böyle bir başbakanın ciddiye alınacak bir tarafı var mıdır? Elbette inanılmaz, güvenilmez ve ciddiye alınmaz.
Ancak Erdoðan'ın asıl amacı, başta Roboski katliamından eline bulaşan Kürt kanı olmak üzere, her gün polis eli ile sokaklara yansıyan iktidar şiddetinin yarattıðı toplumsal tepkiye karşı yine maðdur postuna bürünmeye çalışıyor. Son günlerde sık sık derin devletin peşinde olduðu hikayesi ile yine yalan bir gündem yaratıp, kendisinin bir demokrasi mücadelesi içinde olduðu izlenimi yaratmaya çalışıyor.
Allahtan uzun vadeli bir akla sahip deðil de derin devletin varlıðından söz ederken bir yandan da içine sızdıkları derin devletin sürdüðünü söyleyerek aslında derin devletin bizzat içinde olduklarını ikrar ediyor.