Suriye’de binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan Sarin gazının ham maddelerinin Türk devletinin kontrolünde ve emniyet ve istihbarat bilgisi dahilinde Suriye’deki Ahrar-ı Şam ve El Nusra Cephesi’ne nakledildiği ortaya çıktı.
ANF
İSTANBUL
Çarşamba, 21 Ekim 2015, 16:42
Suriye’de binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan Sarin gazının ham maddelerinin Türk devletinin kontrolünde ve emniyet ve istihbarat bilgisi dahilinde Suriye’deki Ahrar-ı Şam ve El Nusra Cephesi’ne nakledildiği ortaya çıktı. 2013 yılında El Kaide kapsamında Adana Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 13 El Nusra’cı şüpheli hakkında açılan ve jet hızıyla kapatılan davanın içeriğini basın mensuplarıyla paylaşan CHP İstanbul milletvekilleri Eren Erdem ve Ali Şeker, bu iddianame Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde işlenen bir savaş suçunun belgesi olduğunu söyledi.
DAİŞ’in Ankara katliamında elini kollunu sallayarak gerçekleştirildiği ortaya çıkarken, Suriye’de bulunan çetelere Sarin gazının üretimine sağlayan kimyasal ham maddelerinin Türk devletin bilgisi dahilinde Türkiye’den Suriye geçtiği öğrenildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye’deki kimyasal saldırılarının Esad rejimi tarafından yapıldığı propagandası sürerken, kimyasal Sarin gazının ham maddesinin El Nusra çetelerine eline Türkiye üzerinden geçtiği ortaya çıktı. Bu gerçek, Adana Cumhuriyet Savcısı Mehmet Arıkan tarafından 2013 yılında El Kaide ile ilişkili olan Suriye’deki Ahrar-ı Şam ve El Nusra Cephesi’ne açılan ve jet hızıyla takipsizlik kararıyla kapatılan davanın iddianamesine su yüzüne çıktı. İddianameye ulaşan CHP milletvekilleri Eren Erdem ve Ali Şeker, bilgileri CHP İstanbul İl Binasında basın mensuplarıyla paylaştı. İddianamede El Nusra üyelerini yer alan telefon konuşmaları, kimyasal ham madde geçişinin devlet kontrolünde, Türk emniyeti ve istihbaratı bilgisi dahilinde yapıldığını açıkça gözler önüne seriyor. Suriye’deki Ahrar-ı Şam ve El Nusra Cephesi’ne kimyasal silah yapımında kullanılan madde temin etmekle suçlanan Suriyeli Hytham Qassap ile ona yardım eden 5 Türkün, eldeki bütün delilere rağmen serbest bırakılması da dikkat çekiyor.
Konuya ilişkin CHP İstanbul İl Binasında gerçekleştirilen basın toplantısında ilk sözü CHP İstanbul Milletvekilli Ali Şeker aldı. Adana Cumhuriyet Başsavcılığın Türkiye’deki kimyasal silah üretimine ve Suriye’ye nakline ilişkin bir dava açtığını belirten Şeker, dava kapsamında yapılan teknik takip sonucunda Sarin gazı imalinde kullanılan çok sayıda kimyasal maddenin Türkiye üzerinden Suriye geçildiğinin tespit edildiğini söyledi. İddianamede, Hytham Qassap isimli El Kaide bağlı El Nusra Cephesi üyenin telefon konuşmalarından yola çıkarak, kimyasal maddelerin nasıl temin edildiğini, bu maddeleri nakledecek füzelerinde nasıl imal edildiğinin delilerle iddianamede mevcut olduğunu vurguladı.
CENEVRE ANLAŞMASI KAĞITA KALIRSA…
1925 yılında imzalanan Cenevre Anlaşması ile kimyasal gazların savaş sırasında kullanılması yasaklandığını hatırlatan Şeker, ancak bu anlaşmanın kimyasal silah üretimini durdurmaya yetmediğini, 1936 yılında Sinir gazının, 1938 yılında ise Sarin gazının imalatının başladığını belirti. Sarin gazının Siyanürden beş yüz kat daha kuvvetli bir kimyasal silah olduğuna dikkat çeken Şeker, Sarin gazının Halep’te 5 bin üzerinde insanın hayatını kaybetmesine neden olduğunu hatırlattı. İddianamede adı geçen ve temin edilen bir başka bir kimyasal silah olan beyaz fosforun da çok tehlikeli bir madde olduğunu vurgulayan Şeker, bu maddenin herhangi bir yere atıldığında insanın elbisesi sapasağlam kalırken, vücudunun kemiğine kadar yandığını aktardı.
TELEFON TAPELER KİMYASAL SALDIRIYI HABERCİSİ
Bu kimyasal silahların en son Ağustos 2013 ve 7 Haziran 2013 yıllarında Suriye’de kullanıldığına dikkat çeken Şeker, böylesi bir saldırı öncesi Adana Cumhuriyet Başsavcısı tarafından açılan davada füze ve kimyasal silah imal edildi apaçık ortadayken, davanın kapatıldığını ve tüm sanıkların serbest bırakıldığına işaret etti. Şeker, “İlk etapta 13 şüpheli tutuklanıyor, 6’si için takibata devam ediliyor, 7’si direkt salınıyor, daha sonraki süreçte ise hepsi salınıyor” dedi. AKP hükümetinin ‘terör’ örgütleri hakkında gerekli soruşturmaları yaptığını söylese de, böyle bir dosyada dahi kimsenin tutuklu bulunmamasının düşündürücü olduğunu vurgulayan Şeker, sadece Türkiye açısından değil Türkiye’nin komşuları açısından da çok vahim bir durum olduğunu söyledi.
TC SINIRLARI İÇERSİNDE SAVAŞ SUÇU
Elindeki iddianameyi gösteren CHP Milletvekili Eren Erdem ise, “Bu iddianame Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde işlenen bir savaş suçunun belgesidir” dedi. Havuz medyası tarafından Esad rejimi tarafından kullanıldı diye tanımlanan Sarin gazının saldırının arka planının belgesi olduğunu vurgulayan Erdem, Türk medyada tarafından bu kimyasal silahlar anti-freeze yakalandı diye lanse edilse de, iddianamede yer alan telefon tapelerinde kimyasal maddelerin yurtdışından Türkiye’ye nasıl getirildiğini ve buradan Suriye’ye nasıl nakledildiğinim ortaya koyduğunu söyledi. Bu işin içerisinde Makine Kimya Enstitüsü gibi kurumların da adı geçtiğine dikkat çeken Erdem, “Makine Kimya Enstitüsüne malzeme sağlayan isimlerin bu işin içerisinde olduğunu, sınırı geçerken pasaport ve kimlik noktasında zorlanmadıklarını, emniyet ve istihbarat güçlerinin bu hazırlıklarının tümünden haberdar olduğunu çok net görüyoruz” diye konuştu. Buna karşın bu dava kapsamında tutuklanan isimlerin hepsinin serbest kaldığını hatırlatan Erdem, bu kişilerin sınır dışına çıkartıldıklarının iddia edildiğine dikkat çekti. Bu dosyanın oturmuş bir dosya olduğuna işaret eden Erdem, bir savaş suçunun açık biçimde işlendiğinin açık kanıtı olduğunu altını çizdi. Erdem, dönemin işçileri bakanı, dönemin başbakanı bu konuda hesap vermek ve kamuoyunu aydınlatmak zorunda olduğunu vurguladı.