Dr. Mengüç: Açlık grevindekiler kritik aşamayı çoktan geçti!

TTB Merkez Konseyi Üyesi Op. Dr. Samet Mengüç, açlık grevindeki Leyla Güven ve tutsakların kritik aşamayı çoktan geçtiğine dikkat çekti. Mengüç, cezaevlerinde B1 vitamini vermeyenlerin de suç işlediğini söyledi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması için DTK Eşbaşkanı ve HDP Milletvekili Leyla Güven’in başlattığı ve giderek yayılan açlık grevi tam 99’uncu gününde. 

'HER AN HER ŞEY OLABİLİR!'

Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi ve TTB İnsan Hakları Kol Sorumlusu Op. Dr. Samet Mengüç, dün hastaneye kaldırılan ve tıbbi müdahaleyi kabul etmeyen Leyla Güven’in kritik aşamayı çoktan geçtiğini vurguladı. Güven’in açlık grevinin tam üç ayı doldurduğuna işaret eden Mengüç, 90 günden sonra her an her şeyin olabileceğine dikkat çekti. 

Türkiye’de F Tipi cezaevlerine karşı cezaevlerinde yapılan ve toplam 122 siyasi tutsağın yaşamını yitirdiği 1999-2000 yıllarındaki ölüm oruçlarını ve 2012’deki açlık grevini yakından takip eden ve bu konuda deneyim sahibi olan Mengüç, “Acı ama açlık grevleri konusunda en deneyimli ülkelerden biriyiz” diyerek durumu özetledi. Mengüç, açlık grevinin hekimliği öteden beri çok rahatsız eden bir konu olduğunu, ancak hekimliğin bu sürece müdahil olmayı kaçınılmaz hale getirdiğini vurguladı. Bu anlamda açlık grevine başlayan her insanın sağlık desteğine ihtiyacı olduğunu hatırlatan Mengüç, bu ihtiyacın da ancak ve ancak hekimler üzerinden giderilebileceğini kaydetti. Açlık grevi eylemcisinin talebi olduğu ölçüde bir hekimin mutlaka açlık grevine müdahil olmakla yükümlü olduğunu vurgulayan Mengüç, ancak kişi hekim desteğini reddederse sürece müdahil olunamayacağını aktardı. 

‘40 GÜNÜ AŞAN HERKESİN VÜCUDUNDA YIKIM SÜRECİ BAŞLAR’ 

Açlığın bütün insanların bedenleri ve ruhsal yapıları üzerinde olumsuz etkisi olduğunu belirten Mengüç, ama bunun kişinin yaşına, cinsiyetine ve fizyolojik yapısına göre değişiklikler gösterebileceğine işaret etti. O nedenle açlık grevlerinde yaş ile sürenin tek kriter olmadığını aktaran Mengüç, şunları belirtti: 

“Açlık grevindeki insanlar gerekli gıdaları almadığı için vücut bir yıkım sürecine girer. Böyle süreçlerde özellikle çocuklar, yaşlılar, kronik diyabet, hipertansiyon, akciğer ve kalp rahatsızlıkları olanlar çok daha hızlı etkilenir. Açlık grevinin 40. gününü aşan herkesin vücudunda bir yıkım süreci başlar. Başlangıçta vücut yağı dokusunu, daha sonra da protein seviyesini kullanmak zorunda kalır ki protein özellikle kas yapısını oluşturan ana maddelerden birisidir. O nedenle bu süreç uzadıkça kaslarda önce yağ erimesine bağlı bir zayıflama, daha sonra doğrudan kas erimeleri başlar. Bununla birlikte kemik yapısında mobilizasyon dediğimiz, kemikten kana karışım olur. Yani kemiğin temel maddelerinde de bir zayıflama olmaya başlar.”

‘5 TEMEL GIDANIN MUTLAKA KARŞILANMASI GEREK'

Mengüç, bu süreçte gündelik su, tuz, şeker ihtiyaçlarıyla birlikte sinir sisteminin kendisini yenilemesi için olmazsa olmaz kabul edilen B1 vitaminin mutlaka alınması gerektiğinin altını çizdi. Vücudun asidoza (denge bozuklukları) kaymaması için de ayrıca açlık grevinde olanlara mutlaka bir karbonhidrat verilmesi gerektiğini belirten Mengüç, bu 5 temel gıdanın vücut kütlesine göre hesaplanarak günlük olarak mutlaka karşılanması gerektiğini vurguladı. Mengüç, özellikle açlık grevinin 40 gününü aşmış olanlarda bu genel ihtiyaçlar karşılanmadığı sürece, vücut enfeksiyonlarıyla karşılaşılabileceği uyarısında bulundu. 

‘B1 VİTAMİNİNİN VERİLMEDİĞİNE DAİR BAŞVURULAR ARTTI'

Uzamış açlık grevlerinde geri dönülemez kalıcı sekeller kalabildiğini belirten Mengüç, en sık karşılaşılan rahatsızlığın Wernicke-Korsakoff sendromu olduğuna dikkat çekti. Korsakoff sendromunun temel nedeninin, sinirlerin kendini yenileyememesi ve besleyememesine bağlı olduğunu aktaran Mengüç, bunun uzun süre B1 vitamini alınmamasından kaynaklandığına, B1 vitamininin bu yıkım sürecini önlediğine işaret etti. 

Samet Mengüç, özellikle son iki aydır TTB’ye gerek açlık grevindeki tutsaklardan gerekse ailelerinden cezaevlerinde B1 vitamini verilmediğine dair çok sayıda mektup ve başvuru geldiğine dikkat çekti. Bu durumun birçok cezaevinde açlık grevindeki tutsakların temel ihtiyaçlarının karşılanmadığı izlenimlerini kesinleştirdiğini vurgulayan Mengüç, yaşanan ihlaller konusunda Adalet ve Sağlık bakanlıklarına ve cezaevleri idarelerine yazdıklarını ve bu durumu kamuoyuyla paylaştıklarını aktardı. Hekimler olarak açlık grevlerini teşvik etmek gibi bir sorumlulukları olmadığını ve olamayacağını kaydeden Mengüç, ama kendi hür iradesiyle açlık grevine giren her insana sağlık desteği vermekle ve bu süreci en az veya mümkünse hiç hasarsız atlatmasını sağlamakla yükümlü olduklarını söyledi. 

TTB’NİN YÜRÜTTÜĞÜ ÇALIŞMALAR

Açlık grevlerinin yaygınlaştığı dönemde TTB olarak yaptıkları çalışmaları da aktaran Mengüç, hekimlerin süreci nasıl yönetmesi gerektiği konusunda, 'Açlık Grevlerinde Hekim Tutumu Dünya Tabipler Birliği ve TTB 'nin Belirlediği Evrensel İlkelere Uygun Olmalıdır' başlıklı bildiriler dağıtıklarını anlattı. Ayrıca açlık grevindeki insanlara bir bütün olarak nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda da başta cezaevi hekimleri olmak üzere ,Cezaevi Müdürlüklerine, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’ne, Cumhuriyet Savcılıklarına, Türkiye Barolar Birliği’ne ve Barolara ulusal ve uluslararası belgeleri gönderdiklerini söyledi. 

'BAĞIMSIZ HEYETLER OLUŞTURULMALI'

Her ne kadar açlık grevindeki tutsakların ihtiyacının kamu tarafından karşılandığı iddia edilse de peşpeşe gelen başvuruların bunun tersini gösterdiğine dikkat çeken Mengüç, söz konusu ihtiyaçların karşılanıp karşılanmadığını tespit etmek için bağımsız heyetlerin oluşturması gerektiğini belirtti. Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’ne olsun, Adalet ve Sağlık Bakanlığı’na olsun bu yönde birçok kez talepte bulunduklarını aktaran Mengüç, açlık grevi sürecinde sağlık yönünden gereken her türlü destek sözü verilmesine rağmen gereğinin yapılmadığına dair yazılı beyanlar olduğunu hatırlattı. Açlık grevindeki tutsakların B1 vitamini almasını engelleyen her kişi veya kurumun suç işlediğini vurgulayan Mengüç, “Burada cezaevi idaresi, cezaevi hekimi, bunları denetleyen hükümet yetkilileri de eğer kasıtlı olarak açlık grevindeki tutsakların ihtiyaçlarını engelliyorlarsa suç işliyorlar” dedi. TTB olarak bu sürece müdahil olma taleplerini yineleyen Dr. Samet Mengüç, “Açlık grevlerinin artması ve sürenin de uzaması bizi çok olumsuz bir sürecin beklediğini gösteriyor" diye belirtti.